Röportajlar

Yeni teklisi “Ne Dersen De”yi dinleyicilerle buluşturan Aslı Sivri ile bir röportaj…

Aslı Sivri… Çocuk yaştan beri müzikle ilgilenen ve eğitim anlamında Bilgisayar Mühendisliği alanında ilerlese de içindeki müzik tutkusunu taze tutan Sivri, alternatif tınılı ilk teklisi “Yara” ile dinleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Şimdi ise Sivri, yeni teklisi “Ne Dersen De”yi ETL Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Sivri ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Yara’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Ben doğduğumdan beri müzikle iç içe olan bir çocuktum. Ablam piyanist, annem ve babam da enstrüman çalıyorlar ve şarkı söylüyorlar. Dolayısıyla kendimi bildim bileli en sevdiğim şeylerden birisi şarkı söylemekti. 8 yaşında piyano öğrenmeye başladım, piyanoda ilerlerken başka müzik aletlerine de ilgim olduğunu gördüm ve keman derslerine başladım. Yaklaşık 2.5 sene keman dersi aldıktan sonra 2 yıl kadar da gitar dersi aldım. Bu sırada piyano çalmaya devam ediyordum, en çok uzmanlaştığım müzik aleti o oldu diyebilirim çünkü yaklaşık 10 sene aralıksız çaldım. Bunların dışında sürekli okul konserlerinde, korolarda şarkı söylemeye devam ediyordum. Lisede fizy Liselerarası Müzik Yarışması’na katıldım. Üniversiteye geçtiğimdeyse ilk müzik grubumu kurarak kampüste ve IF Ataşehir, Dorock XL gibi birçok farklı yerde sahne alma fırsatı edindim, o zamanlar klasik rock besteleri seslendiriyordum. Ama sonra beni asıl tanımlayan müzik türünün o olmadığını fark ettim. Aslında her tür müziği severim diyebilirim; ama söylemekten daha çok keyif aldığım şeyler vardı. O yüzden sosyal medyada şarkı söylemeye başladım ve zaten şu anda bünyesinde olduğum şirketle de çektiğim bir şarkı söyleme challenge videosu sayesinde yollarımız kesişti. Sonrasında olanlara az çok hakimsiniz, güzel bir yolda ilerliyorum ve çok mutluyum.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda yapımınızı üstlenen ETL Records-Emrah Hocaoğlu, “Yara”nın sahibi Oğuzhan Çarklı ve düzenlemeyi üstlenen Honey Wave ile yollarınız nasıl kesişti?

-Aslında önceki soruda yanıtladığım gibi ETL Records bünyesine katılmam bir şarkı söyleme challenge’ı sayesinde oldu. Çektiğim video beklentimin çok üstünde bir izlenme alarak yüzbinlerce izleyiciye ulaştı ve dolayısıyla müzik şirketlerinin de dikkatini çekti. Bana ulaşan farklı isimler de oldu ama ben nedense güvenemedim ve cevap vermedim. Cevap verdiğim ilk kişi Emrah Hocaoğlu’ydu, iyi ki de dönüş sağlamışım. Ben aslında Bilgisayar Mühendisliği öğrencisiyim ve her ne kadar şarkı söylemeye ve müziğe aşık olsam da kendi teklimi çıkarabileceğim aklımın ucundan dahi geçmiyordu. Beni buna Emrah ikna etti diyebilirim. Yara’nın sahibi ve düzenleyicisiyle de onun sayesinde yollarım kesişti. Bir gün bana tam benlik olduğunu düşündüğü bir şarkı atacağını söyledi ve kendimi “Yara”nın demosunu dinlerken buldum. O günün etkisi hala sürüyor.

Yara ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ben bu yola atıldığımda herhangi bir sosyal medya platformunda çok takipçili biri değildim ve buna ek olarak çevremdeki çoğu kişinin benim şarkı çıkarabileceğime dair bir fikri veya beklentisi yoktu. Dolayısıyla şarkımın çok fazla kişiye ulaşamayacağını düşünüyordum. Ama beklentimin çok üstünde geri dönüşler aldım. Tanınmayan birinin ilk teklisine göre iyi dinlendiğini düşünüyorum. Çevremdeki herkesin şarkıyı ne kadar beğendikleri ve bu yolda ilerlemeye devam etmemi ne kadar istedikleri gözlerinden okunuyordu. Girdiğim birkaç ortamda beni şarkım sayesinde tanıyanlar bile oldu, şaka gibiydi. Bunlar bana fazlasıyla yetti ve arttı diyebilirim.

En son “Ne Dersen De”yi dinleyicilerle buluşturdunuz. “Ne Dersen De”nin sahibi Fari ve düzenlemeyi üstlenen Sezer Dinç ile yollarınız nasıl kesişti?

-Fari, yazdığı besteyi Emrah’a ulaştırmıştı ve ben şarkı yazma işine ısınma sürecinde olduğumdan Emrah ona ulaşan şarkıları benimle de paylaşıyordu. Aslında ilk dinlediğimizde tamamen farklı bir havası vardı. Dinleyebilseniz vokalin ne kadar çok şeyi değiştirdiğini anlardınız. Dinlediğim ilk andan beri içimi ısıtan bir melodisi vardı ve çok güzel yerlere getirebileceğimizi biliyordum. Sezer Dinç zaten bizim şirketimizin prodüktörü, Türkiye’nin en iyilerinden birisi olduğunu çok net şekilde söyleyebilirim. Onunla aylarca birlikte çalıştık, melodiyi kendisi tamamen baştan yarattı, ben sözlerde minik değişiklikler yaptım ve ortaya bu harika yaz şarkısı çıktı.

Ne Dersen De ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ne Dersen De, Yara’dan çok farklı. Yara’nın 7 ayı geçen bir sürede elde ettiği dinlenmeyi 2 haftası dolmadan geçti. Bu müzik türünde şarkıları beğenmeyen veya dinlemeyen insanların bile “Ne yaptın sen böyle? O kadar ağza dolanıyor ki dinlemeden duramıyorum!”dediklerine şahit oldum. Hatta megolomanlık mı denir buna bilmiyorum ama ben bile sürekli açıp dinliyorum çünkü adeta içimi ısıtıyor. Çok güzel gidiyor, böyle devam etmesini umuyorum ve edeceğine de inanıyorum.

İki klibinizi de Engin Niyazioğlu yönetti ve Celal Emre Demir görüntüledi. Bu ikili ile yollarınız nasıl kesişti? Yeni klibinizin oluşum süreci nasıl gelişti ve yeni klibiniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İki klibimde de gerek Engin gerek Emre kendilerinden her şeyi sonuna kadar verdiler. İkisinin de çok titiz çalıştığını ve çok güzel sonuçlar ortaya çıkardıklarını düşünüyorum. Yara her ne kadar ilk göz ağrım olsa da ikinci klibimin daha çok içime sindiğini söyleyebilirim. Bu da şarkının enerjisinden kaynaklanıyor olabilir. Çünkü kendim olabildiğim, gülümseyip dans edebildiğim, koşturabildiğim bir klipti bu klibim. Klibin ortaya çıkışında da tabii ki çok büyük bir emek vardı, çekim günü kocaman bir ekip olarak çok yorulduk. Bazı talihsiz badireler atlattık, benim motorla kaza yapmam gibi. Ama sonucunda Berke Kapotoğlu’nun yaptığı muhteşem kurguyla ortaya harika bir klip çıktı, gerçekten çok içime sindi. Dönüşler de aynı şekilde olumlu oldu, çünkü bu kliple herkese pozitif enerjimin geçtiğine inanıyorum.

Kendi müziğinizi tür ve hissiyat olarak nasıl tanımlarsınız?

-Ben yaptığım şeyi belirli isim ve etiketlerle sınırlandırmaktan yana değilim pek açıkçası. Çünkü ben çok neşeli ve hareketli bir şarkı da söyleyebilirim, dinlerken içimi acıtacak şarkılar da. Artık kendim de yazıyorum, ve inanın o kadar farklı şeyler çıkıyor ki ortaya. Tamamen ruh halime göre, o dönemde yaşadıklarıma göre şekilleniyorlar. Müzik beni özgür kılıyor, o yüzden müziğimi tanımlayabileceğim tek kelime bu olur.

Ne Dersen De’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Çok fazla, asla durmayı düşünmüyorum. Zaten halihazırda uğraştığımız projeler var, bu sefer hiç ara vermeden üçüncü şarkımı dinleyicilerle buluşturmak gibi bir hedefim var. Sonrasında dört, beş, altı,… Durmadan üretmek, durmadan şarkı söylemek istiyorum. Asla pes etmeyeceğime emin olabilirsiniz, sürekli deneyeceğim.

Aslı Sivri’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Ne Dersen De”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.