Röportajlar

Atilla Volga ile bir röportaj…

Atilla Volga… Çocuk yaştan beri müzikle ilgili olan ve müziğin yanı sıra pek çok alanla eğitimi doğrultusunda ilgilense de (Fizik, Boks Antrenörlüğü gibi.) müzik tutkusunu taze tutarak zamanla kendi alternatif tınılı şarkılarını yapmaya başlayan Volga, en son yeni teklisi “Diken”i kendi prodüksiyonuyla dinleyicilerle buluşturdu. Atilla Volga ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

 Öncelikle son tekliniz “Diken”in oluşum süreci nasıl gelişti?

-Hepimiz geçmiş ilişkilerimizden olumsuz izler, anılar, hatta travmalar taşıyoruz. İşte bunlara metaforik bir yaklaşım ile “Diken” dedim ben de bestemde. Bu metafor sanırım çok güzel bir karşılık buldu ve orijinal bulundu. Bir şekilde “Diken”  sözü ve müziğiyle çoğu dinleyenin diline pelesenk olan bir şarkıya dönüştü. Diken aslında ilk önce Alternatif rock olarak yazıldı, ama bir gün kardeşim Pınar ve ziyaretimize gelen Ayça Tilki’yle (Aleyna Tilki’nin kardeşi)  şarkı üzerinde beyin fırtınası yaparken rap kısmı ekleme fikri ortaya çıktı. Üç kişi de heyecanlı bir şekilde “Diken’e rap neden olmasın!” dedik. İlk denemede rap kısmını Ayça Tilki söylemişti. Onun da vokal yapmaya ablası gibi üstün bir yeteneği var. “Diken” tabii ki ilk rock ve rap birleşimi olan eser değil ama rap kısımlarında da kullandığım çok sesli vokal tekniği, daha önce pek akla gelmemiş bir şey. Bu anlamda da avangart bir tarafı var. Umarım sevilecek. Aslında konserlerde alternatif rock türünde gümbür gümbür çalıyoruz ama ondan önce akustik halini yayınlamak istedim dijital platformlarda.

İlk tekliniz “Firar”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Çocukluğumdan beri müzik yaptım. Ortaokulda, lisede, üniversitede. Farklı gruplar kurdum. Yetenekli grup arkadaşlarım oldu. Sonra herkes kendi yoluna gitti. Ben müzikle kaldım.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda  “Firar”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Firar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Firar aslında tarafımdan elektronik müzik olarak bestelendi yaklaşık 13 yıl önce.

Yayınladıktan sonra her dinleyen melodisini çok sevdi ve üzerine söz yazmam için baskı yaptı o zamandan beri. Nihayet geçtiğimiz sene ben de üzerine 6 ay kadar çalıştıktan sonra söz yazıp şu an konserlerde çaldığımız son haline getirdim. Dijital platformlarda henüz sözlü halini yayınlamadım ama.

İkinci tekliniz “Dokunmam Tenine”nin oluşum süreci nasıl gelişti? Dokunmam Tenine ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dokunmam Tenine de keza eski bir şarkı aslında. İçinde kullandığım gitar arpejini belki 17 sene önce bulmuştum. Sonra 20’li yaşlarda piyanonun başına oturduğumda o arpej kafamda canlandı ve üzerine piyano eklemeleri yaparken eş zamanlı olarak güftesi ağzımdan çıkmaya başladı… Aslında “Dokunmam Tenine” bizim repertuvarımızdaki çok nadir melankolik şarkılardan biri. Şarkının dijital platformdaki haliyle konserde çaldığımız hali biraz daha farklı. Genelde canlı hali daha çok beğeniliyor.

Üçüncü tekliniz “Kediler ve Köpekler”in oluşum süreci nasıl gelişti? Kediler ve Köpekler ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Aslında bu şarkının arkasında George Orwell’in eseri Hayvan Çiftliği var diyebilirim. O eser ilham verdi… Biz insanlar başaramadık. Adil bir düzen kuramadık. Sömürmeden, öldürmeden, suistimal etmeden dönen bir sistem kuramadık. Gerek kendimize yönelik, gerek hayvanlara yönelik… Önce onlara karşı totaliter olduk sonra da kaçınılmaz olarak kendi aramızda bu düzeni kurduk. Ben de bir gün hayvanların yönettiği bir dünyayı düşünüp düşledim ; bir ütopyayı. George Orwell çiftlik yöneticisi olarak domuzları seçmişti. Ben de dünya yöneticisi olarak kediler ve köpekleri… Geri dönüşlere gelince; şarkı son çıkan teklim Diken gibi hit bir parça değil. Öyle bir iddiası da yok. Kedi ve köpek sahipleri hayvanlarıyla beraber Instagram gibi mecralarda paylaşıyor arkaplan şarkısı olarak. Bundan memnunum!

Dördüncü tekliniz “Cumhuriyet Marşı”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Cumhuriyet Marşı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ben elbette çoğu eserimi şarkı formunda yazıyorum ama marş formunu da çok seviyorum. Yayınlamadığım başka epik marşlar da var. Cumhuriyet ve Atatürk için de bu marşı besteledim 7-8 yıl kadar önce. Bayramlarda dinlensin, Cumhuriyet kazanımlarının değeri bilinsin istedim. Zamanında TSK’ya armağan etmek istemiştim marşı sonra bir irtibat bulamadım bu konuda.

Öte yandan aranjmanlarınızı ve prodüksiyonunuzu kendiniz üstleniyorsunuz. Bu durum size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Kesinlikle sağlıyor. Benim gibi bağımsızlığına düşkün biri için hem de… Şarkılarımı evdeki stüdyomda kaydediyorum istisnalar hariç tüm enstrümanları bası, davulu, gitarı kendim çalıp vokali kendim yapıyorum sonra miksajını kendim yapıyorum ancak bu süreç beni özgür kıldığı oranda yavaşlatıyor da… Yüzlerce bestemin çok azını kaydedebiliyorum. Herşeyi kendim sırtladığım için. Zaten çok doğru da bulmuyorum bu yaptığımı müzikal yönden de, bazen insan kendi hatalarına körleşebiliyor. Artık mix ve master kabiliyetine çok güvendiğim çok sağlam bir müzisyen de olan arkadaşım Kaan Erdoğan ile mix aşamasına devam etmek istiyorum bu konuda orta noktayı bulmak için.

Kendi müziğinizi ve müziğin hayatınızdaki yerini nasıl tanımlarsınız?

-Enerjik, pozitif duruşu olan ve dramaya pek fazla yer açmayan, çizgileri olmayan; kalıplara da sığmayan bir müzik yapıyorum. Günümün ortalama 10 saati müzikle geçiyor. Benim şarkılarımda anlık durmalar, kalkmalar, şarkı içinde bir takım müzikal espriler bolca olduğundan çok prova alan bir ekibiz. Hatta isimlerini de burada geçirmek isterim;  Alican, Güzel, Tayfun, Ela, Özden ile sıkça bir araya gelip müzik yapıyoruz. Çaldığımız parçalar çeşni niyetine öyle küçük ayrıntılar içeriyor ki 1 hafta çalmasak şarkının tadı kaçabilir.  O yüzden erken veya geç saat demeden müzik yapmaya devam ediyoruz. Prova almayı zaten çok seven bir ekibiz. Mesela bu röportajdan önce de provamız vardı! (gülüyor)

Diken’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Bolca sahne almak, dinleyicilerle etkileşime girmek. Konserlerde çok beğenilen ancak yayınlamadığımız parçaları sırasıyla yayınlamak. Haziran ayı içerisinde yeni bir tekli daha gelebilir.

Atilla Volga’ya bu güzel röportaj için teşekkür ederim. “Diken”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.