Röportajlar

Bağımsız Sahne #114: Yeni EP çalışması “Beni Anlar Gözlerin”i dinleyicilerle buluşturan Selin Akdeniz ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin yüz on dördüncü konuğu uzun zamandır kendi şarkılarını yazan ve çocuklara özgü tekli-EP çalışmalarından sonra sözü, müziği ve düzenlemesi kendisine ait olan şarkılardan oluşan yeni EP çalışması “Beni Anlar Gözlerin”i dinleyicilerle buluşturan Selin Akdeniz oldu. Akdeniz ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Mavi Umutlar”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Çok şiir yazıyordum. Şiirlerimi kalbimin sesiyle mırıldana mırıldana besteler yapmaya başladım. 95 şarkı yaptım, sözü ve müziği bana ait. Kalbimde doğmayı bekleyen bebeklerim gibi her biri. Ben üniversitede iken Almanca Öğretmenliği bölümündeydim ama bir ayağım hep Müzik Öğretmenliği bölümünde oldu. Ayaklarım ve ruhum beni hep müziğe götürdü. Müzikle iç içe oldukça üretmeye başladım. İlk bestemi Turgut Uyar’ın “Göğe Bakma Durağı” isimli şiirine yaptım. Varislerin hepsine ulaşamadığım için yayınlayamadım, umarım bir gün yayınlayabilirim. Öğretmenliği ve çevirmenliği de çok seviyorum ama müzik yapmak öyle bir ruh ve zihin meşguliyeti ki kendimin bile bilmediği Selin’i çıkarıyor ortaya, yaralarımı buldurup sarıyor, umutlarımı buldurup çoğaltıyor.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Mavi Umutlar”ın oluşum süreci nasıl gelişti? “Mavi Umutlar” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Mavi Umutlar ilk bestelerimdendi. Müzik dünyasına onsuz adım atmak istemedim. Biraz amatördüm o zamanlar ve çok heyecanlıydım. Piyanoyu bile ben çalmıştım. Korona dönemi olduğu için hayatın ertelenmeyecek kadar değerli olduğunu düşünüp çok beklemeden yayınlama sürecine girmek istedim. Çok kişiye duyuramasam da beğenildi. Beğenilme amacım yoktu aslında o şarkımda. Atatürk’e minnettimi çocuk ruhumla aktardığım benim için özel bir şarkıydı.

İkinci tekliniz “Annem Yine Mutfakta”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Annem Yine Mutfakta ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Çocuklar tatlı tatlı hoplayıp zıplasın, annesiyle şarkı söylesin diye besteledim “Annem Yine Mutfakta” isimli şarkımı. İngilizceye de çevirdim ki küçüklükten itibaren aşina olsunlar İngilizce’ye. Yabancı dil altın bilezik gibi çünkü. Okul harçlığımı çeviri yaparak kazanmış biri olarak yabancı dil bilmek maddi ve manevi özgürlük bence. Bir çocuk bile sayemde heveslenir ve öğrenirse ne mutlu bana. Bir çocuk bile ağlıyorken annesi şarkımı dinletince dans etmeye başlarsa ne mutlu bana…

Üçüncü tekliniz “Sebzeleri Çok Severim”in oluşum süreci nasıl gelişti? Sebzeleri Çok Severim ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Annem Yine Mutfakta isimli şarkımı bestelediğim gün bestelemiştim. Daha 15 tane yayınlamadığım çocuk şarkısı ve ninnim var bu arada. Sebze yemeyen çocuklara sebze yediren bir şarkı kendisi. Birçok anne bana teşekkür mesajı gönderdi çocukları artık sebze yediği için. Çok tatlı animasyon klipler hazırlattım sevgili Sıdıkanur Keskin’e. Böylelikle ortaya tatlı iki çocuk şarkısı çıkmış oldu.

Üç teklinin ardından ilk EP çalışmanız “Özgün Ninniler” geldi. Özgün Ninniler’deki şarkıların oluşum süreci nasıl gelişti? Özgün Ninniler’deki şarkılar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Geleneksel ninniler karamsar söz ve müzikle oluştuğundan sevgiyle ve şefkatle büyümesini istediğim çocuklar için bir ninni albümü çıkarmak istemiştim. İki haftada besteledim hepsini. Hepsinin İngilizceleri de var. Ulaşabildiğim hiçbir çocuğun sevgisiz büyümesini istemediğim için sevgi dolu sözler yazdım; şefkatli melodilere serpiştirdim teker teker. Acı ama ilk güzel sözü ninnilerimden duyacak binlerce kimsesiz ve sevgisiz çocuk var. Ruhlarına yumuşacık sözlerle ve sesimle dokunmak istedim. Benim çocuğum yok, iki kedim var. Anneler çocuklarıyla şarkımla klip çektiğinde öyle mutlu oluyorum ki onlar adına sevgiyle büyüdükleri için. Umarım sevgisiz büyüyen her çocuğa ulaşır sesim. Kendi kendilerine ezberler o çocuklar bu sevgi dolu sözleri ve iç sesleri o şefkat dolu ses olur. Büyüdüklerinde kendi şefkatleriyle büyümüş olduklarını fark etmelerine vesile olmayı çok isterim.

En son ikinci EP çalışmanız “Beni Anlar Gözlerin”i dinleyicilerle buluşturdunuz. Beni Anlar Gözlerin’deki şarkıların oluşum süreci nasıl gelişti? 

-İçimdeki çocuğa sımsıkı sarıldıktan sonra ben de şarkılarım da değişmeye başladı. Söyleyecek çok sözüm vardı. Sesimi de kendimi de gittikçe daha iyi tanıyor, sınırlarımı genişletmeye çalışıyordum. Eksikliklerimi tamamladıkça, sevdikçe ve sevildikçe üretimim de artmaya başladı. Bazen söz besteyi yaratıyor, bazen de beste sözü yazdırıveriyor. Belli bir tekniğim yok sadece kalbimin sesini dinlemeyi iyi biliyorum. “Ah Gözlerin” ve “O Salıncak” isimli şarkılarımı eşim Evren Akdeniz için besteledim. Eşim en büyük ilham kaynağım. Bir de ilham kaymağım Sally -beyaz kedim- var ve şarkılarımın ilk kalite kontrolcüsü Şabaklo -gri kedim- odadan çıkmadıysa ve yanıma geldiyse o şarkı olmuş demektir! Albümümdeki tüm şarkıları hep birlikte seçtik. “Ah Gözlerin” sesimin sınırlarını sonuna kadar zorladığım her bir dizede, her bir oktavda ayrı bir duygu olan, öyle içten bir şarkı. “O Salıncak” uyanış ve diriliş şarkımız. Tecahül ü ariflerimizin ve hüsn-i ta’lillerimizin bitmesiyle büyüyüşümüzü anlatan şarkım. “Tek Geceydi” isimli şarkımı narsistik istismara uğrayan kadınlar için yazdım. Bir kadın bile şarkımı dinleyip istismarın farkına varırsa ne mutlu bana. Yaşarken ölmeyi anlattım o şarkımda. “Bir Ay Olsam” eski şarkılar kadar naif bir şekilde platonik aşkı anlattığım şarkım. Sesimin karakterine göre oluşturduğum özel bir şarkı. “Bir Ay Işığı” ise birazcık Türk Sanat Müziği tadında ve daha piyasaya uygun şekilde yapmaya çalıştığım bir şarkıydı. Değişik tarzda şarkılar yapmayı seviyorum. Benden hep değişik tarzda şarkılar duymaya devam edeceksiniz, ve albümümün son şarkısı “Bir Kış Günü” albümümü dinleyip üzülen insanlara umut ve mutluluk aşılamak için son şarkım olarak seçtim. Çok sevgi dolu bir şarkı yapmaya çalıştım. Albümümde sevgi de var sevgisizlik de. Ama en çok umut var…

Beni Anlar Gözlerin’deki şarkılar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-O kadar çok “Ruhuma dokundu!” yorumu geldi ki özellikle kadınlardan başka ruhlara dokunabilmeyi başarmak çok iyi geldi. Öyle emek verdim ki bu albüme. Prodüksiyonunu da ben üstlendim. Doğru müzisyenleri ve çalışma arkadaşlarını bulmak çok vaktimi ve enerjimi aldı. Her sürece dahil olup tüm sürecin işleyişini hayalimdeki hale getirmek için öyle çaba harcadım ki hala inanamıyorum kendime. Şimdiden yeni şarkılarımı bekleyen dinleyicilerim var. Bunu duymak üretme arzumu çok pekiştirdi. Yorgunluğuma, kötü insanları umursamadan yoluma devam etmeme daha da değer umarım.

Öte yandan Beni Anlar Gözlerin’in her şarkısının bir klibi var. Bu kliplerin oluşturulması nasıl gelişti? Klipler hakkında nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ruha dokunan şarkılar yapmaya çalışmıştım. Klipleri de öyle olmalıydı. Gözlerinizi kapattığınızda aklınızdan geçecek karelerle oluşturmaya çalıştım. Sinematografik ve sanatsal anlatım kullanarak tüm duyulara hitap etmeye çalıştım. Her şarkımın metaforu klibinde saklı. Hepsi de beğenildi. Çevirilerini de ben yaptım. Birebir çeviriden ziyade “Şair burada ne demek istemiş?”i çevirdim.

Bununla birlikte düzenlemelerinizi kendiniz üstleniyorsunuz. Bu durum size müziğiniz adına yapmak istediklerinizde özgür bir alan sağlıyor mu?

-Eğitmenlerimin ve piyanistimin de desteğiyle yaptım düzenlemelerimi. Hayalimde duyulan müziğe dönüştürdüm onların da desteğiyle. Tüm şarkılarımın notalarını ben çıkarıyor; eşliklerini ben çalıyorum. Profesyonel olarak çaldığım bir enstrüman yok. Ancak piyanoda eşlik çalabiliyorum. Enstrüman çalabilmek bambaşka bir yetenek. Ben daha çok beste yapmayı ve söylemeyi seviyorum ve tamamen buna odaklıyım. Yavaş yavaş karmaşık akorları da öğreniyorum. Şu an Boğaziçi Caz Korosu’nun öğrencisiyim. Onlara dahil olmak çok güzel bir his ve beni hep müzikle iç içe tutuyor…

Ayrıca müziğinizi bağımsız olarak yayınlıyorsunuz. Bu durum size müziğinizi dinleyicilere duyururken özgür bir alan sağlıyor mu?

-Evet. Kendi maddi ve manevi imkanlarım dahilinde çıkardım albümümü. PR’ımı bile kendim yapıyorum. Şimdilik bağımsızım ama bir yapım şirketi ile de çalışabilirim. Aslında çok fazla piyasaya uygun şarkım var ama benim tam tarzım değil. İlk “aşk şarkıları” albümümü beni gerçekten yansıtacak şarkılarımdan seçmeye çalıştım. Maddi ve manevi birikimimi tarzıma uygun şarkılar için kullanmak istedim. Bir yanım da şarkı terzisi olmak istiyor. Birinin tarzına, ruhuna ve sesine uygun bir şarkı üretebilmek öyle güzel bir haz ki üretkenliğimi sonuna kadar kullanmak istiyorum. Umarım doğru kişileri bulabilirim.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Bir kalıba koyamadığım için alternatif müzik olarak sınıflandırdım. Sesimin sınırlarını zorlamayı, ritim değişikliklerini, ajilitemi kullanmayı seviyorum. İsyan ederken bir kartal gibi yükseğe çıkartıyorum sesimi, kırgınlığımı anlatırken bir martının denize dalışı gibi indiriyorum sesimi. Bir oktava sığdıramadım içimdekileri. Kalıplardan taşmak isteyen bir müzik benimkisi. Kah kedi kadar uysal, kah panter kadar dişli bir müzik. Sesimle işliyorum her bir duygumu şarkılarıma. Kısaca tanımlayacak olursam ruhumun dışa vurumu benim müziğim.

Beni Anlar Gözlerin’nden sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Elbette. Çok saygın ve değerli biriyle -sürpriz olarak kalsın istiyorum- yeni teklim için çalışmalara başladık bile. Düzenlemesini ona emanet edeceğim. Öyle güzel bir ruh ki onun da dokunuşu ile çıkarmak istiyorum şarkımı. Sonra da biraz şarkı terziliği yapmak istiyorum. Biri gelsin ve benden hayalindeki şarkıyı yapmamı istesin, ben de yapayım istiyorum. Müzik; kalp ve zihnin inanılmaz yoğun bir aşkla birbirine karıştığı bir oluşum ve ben hep bu oluşumun içinde olmak istiyorum. Ulaşabildiğim çocuklar şefkatli sözlerle büyüsün, kadınlar sevgisiz yaşlanmasın, aşkın varlığı hiç unutulmasın diye üretmeye; içimdeki şefkati ve umudu yansıtmaya devam edeceğim.

Selin Akdeniz’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Beni Anlar Gözlerin”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.