Bağımsız Sahne köşesinin elli yedinci konuğu, eğitim anlamında İngiliz Dili Eğitimi alanından gelse de içindeki müzik tutkusuyla hem kendi şarkılarını yazan hem de solistliğinin yanı sıra flüt ve gitarıyla da pek çok grupla çeşitli deneyimler elde eden Şerif oldu. Alternatif tınıların izinden giden kendi eseri ilk teklisi “Gizli”yi geçtiğimiz zamanlarda dinleyicilerle buluşturan Şerif (Hasan Şerif Baltacı) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Gizli’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-İlkokul yıllarında dinlediğim şarkıları söyleyerek ve sözlerini yazıp ezberleyerek müziğe başladım. İlerleyen yıllarda vokal olarak yeteneğim okuldaki öğretmenlerimin ilgisini çekmeye başlamıştı. Bunun ardından eğitim hayatım boyunca çeşitli korolarda solist ve korist olarak şarkı söyledim. Türk Halk Müziği, Türk Sanat Müziği, Pop Müzik gibi farklı müzik türlerinde şarkılar söylüyordum. Üniversiteye başlamam ile birlikte 3 seneye yakın süren flüt eğitimine başladım ve enstrümanist olarak da müzikle ilgilenmeye başladım. 2013 yılında ODTÜ Müzik ve Güzel Sanatlar bölümü Şan Sınıfında solist ve korist olarak yer aldım. Sonrasında gitar eğitimiyle devam edip kendi şarkılarımı besteleyip kendi şarkı sözlerimi yazmaya başladım. Bu süreçte farklı müzik oluşumlarında ve gruplarda solist ve müzisyen olarak sahne almaya başladım. Devamında müzik teknolojilerine de ilgimin başlamasıyla birlikte kendi şarkılarımı oluşturmaya başladım. Uzun yıllardır sosyal medya mecralarında cover ve enstrümantal şarkılarımı paylaştıktan sonra artık bana ait şarkılarla müzik yolculuğuma devam etmek istedim.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Gizli’nin oluşum süreci nasıl gelişti?
-“Gizli”nin hikayesi yaklaşık 5 sene öncesine uzanıyor. Hayatımda çok farklı bir döneme girmiştim ve bu da bir şeyler yazıp çizerek kendini ortaya çıkarıyordu. Şarkının sözü ve müziği aynı anda gelmişti. Uzunca bir süre şarkıyı çalıp söyleyip demlenmeye bırakmış ve zaman zaman dostlarıma dinletmiştim. Ama tam olarak olgunlaşması için sanırım zamana ihtiyaç vardı. Gerçek hayatın içinde süzülen bir şarkı olduğu için fazlasıyla değerli bir şarkıydı benim için ve sanırım biraz da bundan beklemek istedim, yani paylaşmak için doğru zamanı. 2020’nin sonuna kadar daha önce bir şarkıyı tamamen düzenlemeye çalışmak gibi bir girişimim olmamıştı ve aslında “Gizli” için de akustik bir düzenleme yapmayı düşünüyordum. Fakat şarkı üzerinde çalışmaya başlayınca bugüne kadar beslendiğim tüm müzik türlerinden bazı yansımaları çıkarmaya çalıştığımı fark ettim ve yeni şeyler denemek istedim. Bu düzenleme süreci 4-5 ay kadar sürdü ve keza yüzlerce kayıt denemesi. En sonunda sanırım ulaşmak istediğim noktaya gelince Gizli’yi yayınlamaya karar verdim ve bu süreçte başka besteler de yapma fırsatı buldum.
Gizli ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Açıkçası tarz ve sound açısından eklektik bir eser olduğu için duraksamalarım olmuştu ama şarkının ruhundan da emindim. Ve bu noktada çok güzel dönüşler oldu. Özellikle söz, müzik ve düzenlemenin bana ait olması dinleyenlerde de güzel bir ilgi uyandırdı diyebilirim. Özgün bir şarkı sunabildiğim için mutlu oldum ve sanırım en çok da dinleyenlere şarkının hissiyatının geçmesi beni mutlu etti.
Bununla birlikte düzenlemenizi kendiniz yapıyor ve müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?
-Kesinlikle. Herhangi bir tarz ya da “sound” dayatması olmadan kendi hayal gücümün ve müzikal anlayışımın sınırlarını zorlayarak bir şeyler üretmek çok güzel bir alan sağlıyor. Tabii, bu üretim süreçlerinde başka müzisyenlerle de iş birliği yapıyor ve onların birikiminden faydalanıyorum. Şarkılarıma dokunuşları için minnettarım çalıştığım müzisyenlere ve yeni müzisyenlerle de yeni şarkılar üretmek istiyorum. Bir şarkı sahibinden çıktığında daha çiğ ve pişmemiş olabiliyor ama ne kadar çok gönülden geçerse o kadar işleniyor. Tabii bu süreçte şarkının sahibi olarak kendi müzikal anlayışımın etrafında dolaşmak kaydıyla yapıyorum bunu.
Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?
-Öncelikle bağımsız bir müzisyen olarak üretim yapmak özgür bir alan yaratsa da gerçekten zorlayıcı olabilen bir şey. Büyük müzik şirketleri kendi müzisyenlerinin promosyonunu yaparken ve bu kadar baskın bir şekilde müzik alanını ellerinde tutarken bağımsız müzisyenlerin dinleyiciye ulaşması da bir hayli zorlaşıyor. Özellikle müzik endüstrisinin son yıllardaki genişlemesini göz önüne alırsak, her ne kadar iyi olsa da büyük bir çokseslilik var ve bu da aslında müzisyenleri ve şirketleri üretimde değil de reklam konusunda birbirleriyle yarıştırır hale getiriyor. Tabii ki müzik firmaları ile çalışırken müziğinizin birçok aşamasında destek alıyor ve yükü paylaşıyorsunuz. Ama bağımsız müzisyenler hem yapım hem ye yayım süreçlerini kendi başlarına sınırlı bir ağ ile yürütmek durumundalar. Bu konuda medyanın kapılarını ve desteğini bağımsız müzisyenlere açması ve onlara yer vermesi ülkede sanatın gelişmesi adına çok önemli diye düşünüyorum. Tıpkı sizlerin yaptığı gibi. Dinleyicinin özellikle bilmesi gereken bir nokta şu ki bağımsız müzisyenlerin var olması hem maddi hem manevi bir adanmışlık gerektiriyor, bu noktada bağımsız müzisyenlere destek olmayı ihmal etmemeliyiz diye düşünüyorum.
Bununla birlikte çeşitli şarkıları yorumlayıp YouTube hesabınızda paylaşıyorsunuz. Bu tarz çalışmaları yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve sizce YouTube, yorumlarınızı duyurmada etkili mi?
-Bu çalışmaları ilk ev-stüdyomu kurduğumda yapmaya karar verdim. Bildiğim ve sevdiğim şarkıları hem müzikal altyapı anlamında hem vokal olarak deneysel şeylerle sunma fikri güzel bir tecrübe idi ve aslında bana kendi tarzımı bulmam konusunda yardım etti diyebilirim. Bir diğer nokta ise her müzisyenin “Keşke ben söyleseydim!” dediği yüzlerce şarkı oluyor, onlara kendi yorumumuzu katabilmek adına güzel bir alan diye düşünüyorum. Benim açımdan YouTube kitlesel bir alan olmadı çünkü genelde yapılanın aksine ben popüler eserleri yeniden yorumlamadım aslında. Tam tersine çok geniş kitlelerin dinlemediği sanatçılara ait eserleri yeniden yorumladım. Tabii bu maalesef yorumlarımı yeteri kadar duyurabilmemin önüne geçti. Ama bununla ilgili pişman değilim çünkü sadece söylemek istediğim, yani içimden gelen ya da inandığım şarkıları söyledim. Geniş kitlelere ulaşmayı amaç edinip o kitlelere hitap edecek şarkıları kendime araç etmedim bu konuda yer yer eleştirilsem de.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Açıkçası bahsettiğim gibi müzik konusunda çok farklı deneyimlerim oldu. Türküler seslendirdiğim gibi kimi zaman opera ya da çok sesli müziğin içinde buldum kendimi ve kimi zaman bir Klasik Türk Müziği korosunun içinde. Kulağımda çok fazla ezgi var ve kendimi kısıtlamıyorum müzikal olarak. Eğer bunu adlandıracaksak alternatif -ama başkalarına değil- ve singer-songwriter geleneğinin içinde konumlandırabilirim müziğimi ama söylediğim gibi aslında beslendiğim bütün türlerden yansımalar yaratmak asıl amacım ve ileride umuyorum bunu daha da somut olarak ortaya koyabilirim. Ve hepsinden önemlisi kendi müziğimin herhangi bir kalıptan bağımsız olarak, doğru ya da yanlıştan yalıtılmış olarak, içimden geldiği gibi var olabilen bir müzik olabilmesi… Benim müziğimin arkasındaki en önemli motif sanıyorum sözlerin ve müziğin eşit derecede önemli olduğuna olan inancım, dolayısıyla hikayesi olan şarkılara yer verebildiğim bir müzik bu tanımlamaya çalıştığım…
Gizli’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Öncelikle Gizli’nin aslında ilk düşlediğim versiyonunu da dinleyiciyle buluşturmak niyetindeyim. Çok ayrı bir tat oldu adeta ve içime sinen bir versiyon oldu. Biraz garip de oldu işin aslında, şarkının asıl hali sonradan ortaya çıkıyor gibi diye de düşünebiliriz. Hiç aklımda yokken yaptığım düzenleme ile hayat bulmasının ardından şimdi de olduğu gibi ortaya çıkacak, yani akustik haliyle. Gizli’nin akustik versiyonu 10 Mayıs’ta tüm dijital platformlarda yayınlanacak. Açıkçası bundan sonrası için bekleyen çok güzel şarkılar var yine söz ve müziği bana ait olan. Yine birbirinden yetenekli müzisyenlerle çalışıp, bu şarkıların içine güzellikler katıp dinleyiciyle buluşturmak niyetindeyim diyebilirim.
Şerif’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Gizli”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle