Röportajlar

İlk albümü “Music For Piano”yu dinleyicilerle buluşturan Erçin Kaya ile bir röportaj…

Erçin Kaya… Çok yönlü bir müzisyen olarak hem Klasik Müzik hem de film müzikleri, çoksesli çalışmalar ile devam eden, ayrıca çizimlerini de paylaşarak o konudaki yeteneğini de kanıtlayan Kaya, kariyerini ilk teklisi “Collision” ile taçlandırmışken, teklisinde olduğu gibi H&H Yapım etiketli ilk albümü “Music For Piano” ile kendisine ait 10 tane enstrümantal piyano eserini dinleyicilerle buluşturdu. Kaya ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, albümünü, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Collision’a kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda hem Türkiye hem de yurtdışındaki konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı? 

-Uzun bir müzik yolculuğu. Müziğe gitarla başlayıp korolarda devam ettim. Konservatuvara girdim. Piyanoyu restore etmeyi öğrenirken bu muhteşem enstrümanı çalmaktan kendimi alamadım. Enstrümantal besteler çıkmaya başladı. Piyano seviyem geliştikçe, sesleri daha geniş bir spektrumda algılamaya başladım, haliyle bestelerim de gelişti. 2001’de Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi Teori Kompozisyon bölümüne burslu kabul edildim. Beste yapmaya ve eğitimime 2007 yılında Amsterdam Konservatuvarı’nda devam ettim. Orada da çok değerli dünya çapında bestecilerle ve modern müzik topluluklarıyla çalıştım. Tabi konservatuar eğitim hayatı size çok geniş bir çevre, bir sürü deneyim, bilgi, kültür, anlayış katıyor. 3 senelik yurtdışı macerasından sonra İstanbul’a döndüm. Burada öğrendiğim her şeyi yaşam koşuşturmacasından dolayı unuttum… Tabi bestelerim de sadeleşti-basitleşti. Bu durum çok hoşuma gitti. bu tarz üretimlere devam ettim. Müzik toplulukları ve solo enstrümanlar için besteler yaptım. Collision, bu örneklerden biri. 

Sizi Klasik Müzik alanında bildik. Klasik Müzik ile nasıl tanıştınız ve kendi bakış açınızla Klasik Müzik türünün Türkiye’de gördüğü ilgiyi nasıl tanımlarsınız? 

-Evet, ben de kendimi klasik müzik alanında bildim. Çünkü eğitimim hep bu yönde oldu. Çağdaş klasik müzik, modern müzik, yeni müzik gibi bir sürü adı var eğitimini aldığım alanın. Bu alanda Ligeti, Xenakis, Aperghis gibi çok ciddi zamane bestecilerini zihninizde ve dünyanızda ağırlarken kendi müziğinizi, kendi iletişim dilinizi oluşturmaya çalışıyorsunuz. Çok zor bir iş. Klasik müzik ve  Çağdaş Klasik Müzik bir noktada birbirinden ayrılıyor. Ben o noktadan da ayrılıp 2009 yılında kendi yolumu çizmeye karar verdim. Çağdaş Klasik Müzik yazıyorum diyemem şu an. Rahat dinlenilir, dinleyiciyi ve çalıcıyı zorlamayan bir müzik besteliyorum… Klasik müziğin enstrümanlarını ve tekniklerin kullanıp, harika müzisyenleriyle çalışarak bunu yapıyorum. Klasik müzikle çocukken Hikmet Şimşek’in Pazar Konseri programıyla tanıştım. Benim nesil böyle. Tabi Sinop’ta konserine gidebileceğimiz bir klasik müzik orkestrası da yoktu. En fazla düğün orkestrası. Neyse ki 10 yaşımdayken İzmir’e taşındık. Orada müziğe olan ilgim artık dikkat çekmeye başladı. Senfoni orkestrası konser ve provalarını kaçırmıyor klasik batı müziği korolarında söylüyordum. Klasik müzik bence çok ilgi görüyor ama bu ilgiyi gören yok. Hep olumsuz örneklere odaklanılmış durumda. Özellikle piyano müziği dünyada ve ülkemizde oldukça revaçta. Kitlelerin müziğe kolay ulaşabilir olması da bu durumu oldukça geliştirdi.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Collision”un oluşum süreci nasıl gelişti? 

-Collision parçası birkaç günde kendini oluşturmuş bir parça. Besteyle beraber yaratmayı seviyorum. Oldukça yoğun ve zorlayıcı bir beste yaparken de, böyle basit bir piyano bestesi yaparken de. Basit her zaman daha zordur derler, evet katılıyorum. Çok düşünmemek, yaratım anına odaklanmak gerekiyor. Bunun bir metodu da yok aslında. Her bestecinin kendine özgü çalışma ve aktarma şekli var. Benimkisi de biraz kendiliğinden oluyor. Bu tekliyi kaydetmem ve yayınlamam da kendiliğinden gelişti. 

H&H Yapım’ın sahipleri Hakan Ali Toker ve Hakan Çetinkaya ile yollarınız nasıl kesişti?

-Uzun yıllardır tanıdığım ve işlerini takip ettiğim Hakan Ali Toker ve Hakan Çetinkaya çok değerli iki müzisyen ve yapımcı. Müziğimi hep desteklemişlerdir. Beraber birkaç parça kaydettik, aralarından Collision’u seçip tekli olarak yayınlamaya karar verdik.

Collision ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dinleyici tarafından çok beğenildi. Bu durum da beni haliyle çok mutlu etti. Güzel geri dönüşler aldım. Kabul ediyorum ismi gibi çarpıcı bir parça. 

Bir albüm yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Music For Piano albümünün oluşum süreci nasıl gelişti?

-Music For Piano albümü çok katmanlı ve kendi sürecini oluşturmuş bir albüm. Yıllardır içimde dolaşan tınıları, armonileri ve melodileri aktarmaya karar verdim. Bunları yakalayıp önceden notaya dökmeniz çok zor, dökseniz de kaybolan ve yakalamaya çalıştığınızda gelmeyen türden tınılar ve duygular var. Ben de o yüzden direkt olarak doğaçlama yoluyla kaydetmeye karar verdim. Kendi içerisinde kendini yaratan bir müzik… Derin bir meditasyon ve yüksek bir konsantrasyon halindeyken kaydettim. Ortaya çıkan müziği yaklaşık 4 sene dinledim, dinlettim. Özetle albüm kendini yayınlatana kadar hatırlattı. 2021 Şubat ayında da dinleyiciyle buluştu.

Music For Piano ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dinleyenler her dinlediğinde daha çok işitsel katman keşfettiklerini söylediler. Bu aslında benim de yakalamaya çalıştığım bir fenomendi. Biraz sıra dışı bir kayıt yaptık. Benim ricamla mikrofonları tellere çok yakın bir şekilde yerleştirdik. Çekicin tele vurduğu andan çok sonrasında ortaya çıkan hayalet seslerle rezonanslarla ilgiliydim. Siz çalarken ne duyarsanız dinleyen de onu algılıyor. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Bestecinin kendi müziğini tanımlaması çok zor… Başkaları tanımladığında “post modern” diyor müziğime. Zaten tanımlaması zor her sanata post-modern deniliyor günümüzde. Çalışmalarım genelde birbirinden farklı. Ama verdiği gerçeklik hissi aynı. Mesela “Collision” ile “Music For Piano” birbirinden çok farklıdır. Ben “sezgisel müzik” olarak tanımlıyorum. Tamamen düşünce ve duyguların , duyular ötesinde kesiştiği sezgilere odaklanıyorum. Tüm süreci yaratımla aramdaki diyaloğa bırakıyorum. Egomu, isteklerimi bir kenara koyup yaratımımla sohbet ediyorum. Resim yaparken de bu böyle.

Bununla birlikte pek çok müzik türü (çoksesli eserler, film müzikleri…) ve alanında çalışmanız oldu. Farklı müziksellikler ile de buluşmak size müziksel anlamda neler kattı?

-Birçok sayısız deneyim, iletişim ve yaratım ağı oluşturdu. En önemlisi kendi yolunuzu yürürken karşılaştığınız insanlar ve melodiler. Birbirlerine benziyorlar. Farklı işler yaparken ufkunuz genişliyor. 

Music For Piano’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Evet, üzerinde çalıştığım birkaç proje var, bunlardan bir tanesi de Collison gibi küçük ve çalması kolay parçalardan oluşan bir piyano nota albümü yayınlamak. Besteler hazır, notasyonlarını da kolaylaştırmakla uğraşıyorum. Bu çalışmamı dünyanın her yerinden piyano çalanlarla buluşturmak istiyorum. 

Erçin Kaya’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Music For Piano”yu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.