Oğuz Yılmaz… Açık Ara, Mevsim Sonbahar gibi bestelerin yanı sıra, pek çok sanatçının vokalisti olarak da bilindi ve müziğin mutfağının başarılı isimlerinden biri olarak dikkat çekmeye başladı. Şimdi ise bu sefer sahne önüne çıkarak, 4 eserinden oluşan ilk solo EP çalışması “4’te 4”ü Boss Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Oğuz ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle sizi bestecilik başta olmak üzere müziğin mutfağındaki pek çok kimliğiniz ile tanıdık ancak ilk profesyonel solo çalışmanız “4’te 4“ oldu. Bir EP yapma düşüncesi nasıl gelişti? Bu bağlamda EP çalışmanıza kadar olan müzik yolculuğunuzu nasıl özetlersiniz?
-2009 yılında doğup büyüdüğüm Çanakkale’den, müzik üzerine çalışmalar yapmak için İstanbul’a geldim. Herhangi bir işte başarılı olmak istiyorsanız bence o işin mutfağından başlamalısınız. Bu yüzden stüdyolara giriş yapabilmek için ses mühendisliği üzerine eğitim veren özel bir enstitüde 2 yıl eğitim almaya karar verdim. Buradaki eğitimimi başarı ile bitirdikten sonra reklam jingle’ı ve dizi müzikleri üzerine çalışmalarım oldu. Daha sonra aslında İstanbul’a gelme amacım olan profesyonel sahne enstrümanistliğine yöneldim. Bir çok ünlü isme bas gitarımla eşlik ettim ve bunlardan sonuncusu Edis’di. Edis ile birlikte çalışırken onun ricası üzerine sahnede vokal yapmaya başladım, sonra onun şarkılarına stüdyoda vokal olarak eşlik etmemle stüdyo vokalistliği kariyerim de başlayıverdi. Ozan Çolakoğlu başta olmak üzere birçok ünlü aranjörün çalıştığı albüm kayıtlarında vokalist olarak yer almaya başladım. Şarkı söyleyebildiğimi farkettiğim bu dönemde bestecilik yanımı da keşfettim. İlk bestem “Açık Ara”yı ünlü popçu Berkay seslendirdi. Sonrasında bir besteme Emir’in söz yazmasıyla “Mevsim Sonbahar” ortaya çıktı. Sahne çalışmalarıma vokalist olarak devam etmeye karar verdim ve Mehmet Erdem’e vokal yapmaya başladım. Stüdyo çalışmalarıma da Alper Atakan ile devam etmeye başladığım bu süreçte onunla abi kardeş gibi olmuştuk. Bu noktadan sonra stüdyo ve sahne çalışmalarımızı birlikte yürütüyorduk ve albüm yapma kararımızı da birlikte verdik.
Boss Records ile yollarınız nasıl kesişti?
-Boss Records kurulurken zaten ben de bu projenin bir parçasıydım, çünkü şirketin kurucusu Alper Atakan! (gülüyor)
Düzenlemenizi üstlenen Alper Atakan ile yollarınız nasıl kesişti?
-Alper Atakan ile yollarımız bir aranjör kardeşim sayesinde kesişti. Bazen stüdyolarda zaten denk geliyorduk, tanışıklığımız vardı. Onun stüdyoda tecrübeli birine, benim de profesyonel bir stüdyoya ihtiyacım olan 2016 yılında birlikte çalışmaya karar verdik.
4’te 4 ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-4’te 4 ile ilgili geri dönüşler tahmin ettiğimden daha da güzel oldu. Çevremdeki herkesin olumlu yorumlarıyla, ne kadar doğru bir karar aldığımı tekrar anlamış oldum. Dijitalleşen dünyadan nasibini alan müzik sektörü de özellikle ülkemizde müziğin kalitesini çok olumsuz etkiledi. Biz müzisyenlere düşen de bu durumu olabildiğince düzeltmeye çalışmak. Bana gelen ‘’Ne güzel şarkılar, eskiden olduğu gibi kaliteli ama yeni” yorumları bende amacıma ulaşmış hissi yarattı ve bana daha da güç verdi.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-“İnsan ne algılarsa onu aktarırmış!” misali ben de çocukluk yıllarımda dinlediğim 90’ların harika parçalarıyla büyüdüm ve belki de bu yüzden şarkılarımı o yıllardaki şarkılara benzetiyorlar. Çok fazla elektronik olmayan ve içinde çokça akustik enstrüman da barındıran, doğal ama yeni soundlara sahip şarkılar yapmayı çok seviyorum. Sanırım benim tarzım bu.
Uzun yıllar müziğin mutfağında olan biri olarak kendi açınızdan sahne önü ve arkası arasındaki farklar nelerdir?
-Sahne arkası bana göre dünyanın en zevkli işlerinden biri. Yani bir orkestranın parçası olmak, konserler, turneler ve arkadaşlıklar çok keyifliydi. Şimdi tabi sorumlukluk biraz daha arttı, vokalistlik yaparken solistin bir anda sahneyi bana bırakıp kulise gittiği de çok oldu. Bu yüzden sahne arkasından sahne önüne çok hızlı geçiş yapılan o anlarda baskıyı tüm hücrelerinizde hissediyorsunuz. Bir anda belki de binlerce seyirci sizin gözlerinize bakıyor ve sizi dinliyor;bu çok büyük bir heyecan, bu baskıyı çokça yaşadığım için sanırım sahne önünde olmaya hazırım.
4’te 4’ten sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Tabii ki var, hatta çalışmalara başladık bile. Hali hazırda 20-25 tane yeni şarkım var ve sürekli üretmeye de devam ediyorum. Bunlardan en güzellerini önümüzdeki dönemlerde birer birer çıkarmayı düşünüyoruz, aynı şekilde başka şarkıcılara vermiş olduğum ve aklımda kalan bazı şarkılarıma da ara ara akustik versiyonlar yapmayı planlıyorum…
Oğuz’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “4’te 4”ü tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle