Röportajlar

İlk EP çalışması “Kızıl Gonca”yı dinleyicilerle buluşturan Sezen Cin Özdemir ile bir röportaj…

Musiki ile geçmeye devam eden bir ömür Sezen Cin Özdemir’inkisi… Zaman içinde hem konservatuvarda, radyoda, cemiyette, ve öte yandan koro şefi olarak başarılara imza atan Özdemir, bununla birlikte 2007’de usta bestekar Amir Ateş’in bestelerini bir araya getiren “Eylül Akşamları” albümünde hem albüme ismini veren eserle birlikte 5 eseri yorumlayarak da dinleyicinin beğenisini kazandı. Şimdi ise Özdemir, ilk EP çalışması “Kızıl Gonca”yı geçtiğimiz haftalarda Babajim Istanbul etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Özdemir ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Kızıl Gonca’ya kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda Türk Müziği konservatuvarı ve koro tecrübeleriniz size müziksel anlamda neler kattı?

-İlk halk önünde sahneye, 5 yaşında “Anneler Günü” gösterisinde solo performans ile çıktım. 7 yaşında İstanbul’a taşındık. Ailem müzik eğitimi nasıl alabilirim diye arayışa girdi. Üsküdar’da oturuyorduk. Üsküdar Musiki Cemiyeti 14 yaşında alım yapıyordu ve ben de 14 yaşında Üsküdar Musiki Cemiyeti’nin kapısından girdim.  Meşk usulüyle eser geçiyorduk. Melodik hafıza ve yorum-tavır için daha iyi bir kurum var olamaz… Sonra İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Türk Müziği Nazariyatı Bölümü’nü de bitirdim. Burada da çok yoğun solfej ve nazariyat eğitimi aldım. Kurumun birbirinden değerli hocalarından feyz aldım. 2001 ‘de TRT’nin ses yarışmasına katıldım ve sırasıyla bölge ve Türkiye birincilikleri alarak sesimi tescilledim. 2004 yılında TRT İstanbul Radyosu’nun Akitli Ses Sanatçısı sınavını kazandım ve kurumda görev aldım.  2003 yılında Amir Ateş Bestelerinden oluşan “Eylül Akşamları” albümünde “Eylül Akşamları” “Geceler Derdime Derman Olmuyor” ve “Bir Masal Yağmuru” şarkılarını seslendirdim. Aynı yıl Güney Kore’de düzenlenen İpekyolu üzerindeki ülkelerin katıldığı Sori Festivali’nde Türkiye’yi temsil ettim ve 15 gün boyunca konser verdim. 2007 yılında da İran’da düzenlenen Uluslararası Festivalde ülkemizi temsilen konser verdim. Aynı yıllarda Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde 2002 yılında sırasıyla Usul, Nazariyat hocalığı yaptım. Repertuvar derslerine de yardımcı hoca olarak giriyordum. 2005 yılında da  koro şefi olarak B sınıfını yönetmeye başladım. 2015 yılında ise sınav ve yaş sınırı olmaksızın katılımcıların yer aldığı “Üsküdar Musiki Gönüllüleri” korosunu kuruduk. O koronun da şefliğini üstlendim. Aynı zamanda kurumda yönetici olarak da çalışıyorum. 100 yıldan fazla zamandır var olan bu değerli kurumda aldığım her görev beni çok gururlandırıyor. 2018’de de Cemiyetimizin 100. Yıl albümünde Amir Ateş hocamın “Üsküdar’ın Güzelliği” Alaaddin Pakyüz Hocamın ise 4 ayrı eserini “Gönülde Aşk Denen”, “O Güzel Günlerimiz”, “Sen Yokken De Varsın” ”Soluksuz Kaldığım O Gecelerde” okudum. Konservatuvar eğitimimde sürekli nota deşifre ettğimiz için çıkardığımız seslerin yerlerini bilmek çok önemli katkı sağladı. Koro hayatı ise tavırın oturmasında, yoğun konser programlarıyla sahne heyecanını dizginlemede çok önemli katkı sağladı. 

Sizi, ayrıca Amir Ateş besteleri albümü “Eylül Akşamları”nda da dinlemiştik. O dönem Amir Ateş ile yollarınız nasıl kesişti ve albümde yer alma süreciniz nasıl gelişti, albümdeki yorumlarınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Amir Hocam ile Üsküdar Musiki Cemiyeti’nde yollarımız kesişti. “Eylül Akşamları” albümü yıllarında Amir Hocam albüm için teklif getirdiğinde duyduğum gurur ve heyecan dün gibi aklımdadır… “Eylül Akşamları” şarkısının ilk çıkışıdır. Sonra radyo ve televizyonlarda okundu.

Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Kızıl Gonca EP’sinin oluşum süreci nasıl gelişti? Prodüksiyonu ve düzenlemeyi üstlenen Babajim İstanbul / Ozan Tügen ile yollarınız nasıl kesişti?

-2016 yılında sevgili dostum Ozan Tügen ile albüm yapma hayalimi konuştuk.  2019 yılında ise Ozan, Babajim İstanbul yönetiminde yer aldığı için, Babajim İstanbul prodüktörlüğünde bir EP çalışması yapmak için yola girdik. İlk olarak Sezen Aksu şarkılarına gittik, “Hangi eser olabilir?” diye… Benim 90’ların sonunda sahnede okuduğum, Türk müziği sazlarıyla da çok uyumlu olan “Tutuklu”nun çok da okunmamış oluşu da hoşumuza gitti ve ilk onu bitirdik. Sonra Avni Anıl şarkılarına odaklandık. “Günbegün Yaşanan O Hatırayı” şarkısında karar kıldık ve izinlerini aldık, ve “Bir Kızıl Goncaya Benzer Dudağın” için de Amir Hocam ile konuştuk. Stüdyo süreçlerini tamamladık.

İlk olarak “Günbegün Yaşanan O Hatırayı”ya Hakee yönetiminde bir klip çektiniz. Kendisi ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Hakee ile Babajim İstanbul’da bir araya geldik. Kendisi aynı zamanda çok değerli bir müzisyen… Metin yazarı Hasan Çetin’in de olduğu bir toplantı yaptık. Şarkının sözleri üzerinden (“Talihe boş yere küsmek olmaz ki”) beyin fırtınası yaptık.  Görkemli boş bir salonda, pandemiye atıf olsun dedik. Sonra salonlar ile görüşmeler yaptık. Ses Tiyatrosu tam da hayal ettiğimiz gibiydi ve anlaştık. O esnada Hakee’nin öğrencisi mini drone ile kapalı alanda çekim denemek istediğini söyledi, o kadar güzel denk geldi ki… Klibimizi çektik. Mini-drone kullanılan ilk klip oldu. Çok da içimize sinen bir sonuç elde ettik. Güzel dönüşler aldık… 

İkinci olarak Tutuklu’ya Kayhan Başoğlu yönetiminde bir klip çektiniz. Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İkinci klibi “Sevgililer Günü”’nde paylaşalım dedik. Repertuvarımızda en uygun şarkı “Tutuklu” idi… Bununla alakalı Parlakgöz Prodüksiyon ile bir araya geldik. Yönetmenimiz Kayhan Başoğlu tutuklu kaldığımız sevdalara atıf yaptı. Senaryo da kendisine ait.. Çok etkilendim. Beykoz Kundura Fabrikası platosunda çekimleri yaptık. Sevgililer gününe de dinleyicilerimizle buluşturduk. Sosyal medyada #sevdiginlepaylas etiketi ile paylaşıldı. 

EP’de ayrıca EP’ye ismini veren Amir Ateş eseri “Bir Kızıl Gonca”yı yorumlamaya nasıl karar verdiniz ve yorumunuz ile ilgili Amir Ateş’ten nasıl bir geri dönüş aldınız?

-“Bir Kızıl Gonca” benim kızımın Türk Müziğinde en sevdiği şarkı… Hatta bu şarkıyı sevdiğinde henüz 8 yaşındaydı.. Şarkının çok enteresan bir büyüsü var… Her yaşın sevdiği, kemik kiteleye sahip bir eser.. Bu sebeple repertuvarımıza almak istedik.. Amir Hocamın benim hayatımdaki yeri her daim özeldir… Birbirimizi çok severiz… Hem kişisel severiz, hem sanatsal…

Kızıl Gonca EP’si ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Benim çevrem benden böyle bir çalışmayı bekliyormuş. Bunu görmek beni çok mutlu etti. Ozan Tügen’in düzenlemeleriyle şarkılar çok başka yerlere gitti. Modern dokunuş çok beğenildi. Hatta “Günbegün Yaşanan O Hatırayı” şarkısını yeni beste zannedenler oldu.

Bununla birlikte çeşitli yorumlarınızı YouTube hesabınızda paylaşıyorsunuz. Sizce YouTube yorumladığınız çalışmaları dinleyicilere duyurmada etkili mi?

-Pandemi döneminde YouTube kanalıma konser kayıtlarımı ve canlı okuyuşlarımı yükledim. Yüklemeye de devam ediyorum. YouTube çok önemli bir platform. Televizyon açmayıp uzun saatleri YouTube ortamında geçiriyoruz. Tabii çalışmaları duyurmak için doğru etiketleri koymak gerekiyor. Bir de reklam da çok önemli. Oraya bir bütçe ayırarak kitlelere ulaşılabilir. 

Kızıl Gonca’dan yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Kızıl Gonca EP’sinden “Bir Kızıl Gonca”nın klibini çektik. Onun da senaryosunu Kayhan Başoğlu yazdı ve klibi çekti ve çalışmamız Parlakgöz Prodüksiyon’a ait. Mayıs ayında da klibimizi dinleyicilerimize sunacağız.

Sezen Cin Özdemir’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Bir Kızıl Gonca”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.