Röportajlar

İlk teklisi “Ebr-i Bahar”ı dinleyicilerle buluşturan Nilden Uysal ile bir röportaj…

Nilden Uysal ismini dinleyiciler Muud Sahne yarışmasında üçüncü olduğu Ebr-i Bahar şarkısı ve YouTube’daki kayıtlarıyla duydu. İlerleyen zamanlarda aynı zamanda öğretmeni olan başarılı müzisyen Müge Zümrütbel, Uysal’ın bir bestesi olan Gitme’yi Elimi Bırakma dizisinde söyledi ve şarkı kısa sürede dinleyicilerin ilgisini gördü. Nilden Uysal, şimdi ise Ebr-i Bahar’ı ilk teklisi olarak Avrupa Müzik etiketiyle Selçuk Abay’ın yeni düzenlemesi ile dinleyicilerle buluşturdu. Nilden Uysal ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Ebr-i Bahar’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptın? Bununla birlikte üçüncü olduğun Muud Sahne yarışmasına katılmaya nasıl karar verdin? 

-Aslında ilk başta O Ses Türkiye’ye katıldım 2014 yılında. “Herkes Aynı Hayatta” şarkısını söylemiştim, dönmediler. Yine olsa, yine dönmeyeceklerini bilsem bu şarkıyı söylerdim, her işte bir hayır olduğuna inanırım. 2016 yılında Kan ve Kemik İliği Derneği’nin düzenlemiş olduğu ‘Do Re Mi ile Hayata Tutunmak’ adlı şarkı sözü yarışmasında 3. oldum ve Kıbrıs’ta ödülümü aldım. 2018 yılında İnönü Üniversitesi Tıp Fakültesi’ne marş besteledim. Üniversitenin dekanı beni mezuniyet törenlerine davet etti. Çok güzel bir ortamdı. Müzikle ilgili bir yandan besteler yaparken bir yandan da adımı duyurmaya çalışmak önemliydi. Çünkü müzikle amacım kalplere değebilmek… Ne kadar çok kalbe ulaşırsam benim için o kadar önemlidir. Ben de önüme gelen mantıklı yarışmalara başvurmuşumdur. Bunlardan biri de Muud’un düzenlemiş olduğu şarkı yarışmasıdır. Yarışmanın varlığını bana dayım söyledi. Beste yaptığım, müzikle uğraştığım yakın akrabalarım tarafından bilinir. Dayım bana söyleyince ben de araştırdım ve sağlıklı bir yarışma olduğunu düşündüm. Kaldı ki bir şarkımı yollasam bir şey kaybetmezdim. Bu yüzden katılmakla ilgili uzun düşüncelerim olmadı. 

Ebr-i Bahar’ın oluşum süreci nasıl gelişti ve yarışmaya Ebr-i Bahar ile katılmaya nasıl karar verdin?

-“Ebr-i Bahar”ı aslında yarışmaya yollamak için yapmadım. Bazen kimi bestelerimi bitirince profesyonel ortama aktarırım hemen. Telefon ses kaydı almakla mikrofonda söylemek arasında çokça fark var çünkü. Ben “Ebr-i Bahar”ı yine içimden geldiği gibi besteledim. Şu bir gerçek ki “Ebr-i Bahar”ı dinleyenler önce bir anlamını merak eder ve şarkı da geçen bir söz değildir. Eski kelimeleri çok severim özellikle anlamlıysa. Şarkılarımda da kullanmayı severim. Bahar bulutu demek yerine “Ebr-i Bahar” demek daha güzel ve Osmanlıca’dan güzel bir sözcüğe tekrar yaşam kattığıma inanıyorum. Üzüntülerimizin ve acılarımızın ‘bahar bulutu’ gibi geçici olmasını istiyorum. 
Sonra yarışmadan haberim oldu. Profesyonel ortama aktardığım daha pek çok şarkım var. Ki yarışmaya da 2 şarkı yollamıştım. Biri hareketli bir şarkı, onu henüz paylaşmadım. Diğeri de “Ebr-i Bahar”dı. En son kaydettiğim şarkı ve duygularının taze olmasından dolayı yollamak istediğim duygusal şarkı “Ebr-i Bahar” oldu. 

Avrupa Müzik ile yolların nasıl kesişti ve bu bağlamda ilk teklinin de Ebr-i Bahar olmasına nasıl karar verildi?

-Normalde yarışmanın birincisine albüm ve klip ödülü vardı ve zaten Avrupa Müzik ile anlaşmalıydı bu yarışma. Sonra çok çaba harcandığı için ilk 5 kişiye yarışmaya katıldıkları şarkılarla tekli ödülünde bulundular. Avrupa Müzik’ in genel müdürü Cengiz (Erdem) bey davet etti beni, hem tanımak hem de teklif için. Aynı zamanda YouTube’ da var olan şarkılarımı da dinletme fırsatı bulmuştum. Yarışma bitip 3. olduktan sonra bir aranjör benimle irtibata geçti. O zamanlar Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde müzik eğitimi alıyordum ve ortak bir saat belirleyememiştik o aranjörle; bir daha geri dönüş yapmadı. Ben aslında ödül anlamında umudumu yitirmiştim. Teklimi çıkarmayacaklarını düşünüyordum fakat 2019 sonu 2020 başında Selçuk Abay aradı ve onunla iletişime geçtik. “Ebr-i Bahar”ı hemen yaptık, bitirdik ve yayınlandı. 

Düzenlemeni yapan Selçuk Abay ile yolların nasıl kesişti?

-Dediğim gibi başta benimle iletime geçen başka bir aranjördü. Fakat onunla yollarımız kesişmeden ayrılmıştı. Aradan 1 yıl kadar süre geçti. Bir gün telefonum çaldı ve Selçuk bey kendisini tanıttı. Avrupa Müzik aracılığıyla bana ulaştığını, şarkımı yapacağını ve bununla ilgili çeşitli ayrıntıları konuşmuştuk. 

Ebr-i Bahar’ın tekli versiyonu ile ilgili nasıl geri dönüşler aldın?

-“Ebr-i Bahar” ın yayınlandıktan sonra izlenmenin çok yüksek olmama ihtimalinden bahsetmişlerdi bana. Ben her daim şarkılarıma güveniyorum. Benim tek sorunum insanlara ulaşamamak. Açıkçası bu ihtimal söylendiğinden dolayı fazla beklentiye girmemiştim. Fakat gün içinde binlerce izlenme olduğu için -ki şuan 40.000 küsür dinlenmede- bu, şarkılarıma olan inancımı daha çok arttırdı ve aldığım geri dönüşler, videolar, mesajlar beni çok mutlu etti. Bir gün benim de herkes tarafından tanınacağıma İnanan tatlı ve sevgi dolu bir kitlem var. Onlar çok güzel mesajlar, videolar attılar, sağ olsunlar.

Ayrıca Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde eğitim görüyorsun. Sanat merkezindeki eğitimin sana müziksel bağlamda neler kattı?

-Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde 6 aylık bir müzik eğitim sürecim oldu. Burda eksik olan müzik bilgilerimi tamamladım ve var olan müzik bilgimi pekiştirmiş oldum. Çok değerli insanlar tanıdım. “Hasretinle Yandı Gönlüm” şarkısının ilk söyleyeni Seha Okuş gibi.. Kendisi çok değer verdiğim, sevdiğim öğretmenimdir. Konservatuvar okuyamadım, çok isterdim. Ancak az bir süre bile olsa içinde sanatın olduğu bir yerde nefes almak, müzik öğrenimi görmek çok başka ve özel bir şeymiş. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsın?

-Müzik yoluma “Sevgiyle sevgi için şarkı söylersek iyileşiriz.” sloganıyla çıktım. Müziğimde daima vefayı, sadakati, gerçek sevgiyi anlattığıma ve bunları aktarabildiğime inanıyorum ve tanımlamam da şu şekilde olur; “Kalplere değmek, insanlara sevgiyi anlatmak, iki günde unutulan değil kalıcılığı sağlamak için sevgiyle ve sevgi için özenle yazılıp bestelenmiş; kimi zaman hüzünlü, kimi zaman neşeli, kimi zamansa neşe içinde hüzünlü ezgilerden oluşan Nilden müziğidir.” 

Ayrıca, Gitme isimli eserin, Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nde öğretmenin olan Müge Zümrütbel tarafından Elimi Bırakma dizisinde seslendirildi. Şarkının seslendirilme süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı? 

-Ben bu şarkıyı öğretmenime hediye etmiştim. Albümünde belki dilerse söyler ya da nasıl değerlendirmek isterse. Onda benden bir hatıra kalmasını istedim. O sırada da Müge öğretmenim Elimi Bırakma dizisinin şarkılarını söylüyormuş. Ben “Gitme” yi öğretmenimle paylaştığımda çok beğenmişti ve bunu müzik yapımcılarıyla paylaşacağını, uygunsa diziye sokabileceğini söylemişti. Gerçekten de diziye uygun bir şarkı olmuştu ve böylelikle söz ve müziği bana ait olan Gitme, öğretmenimin vesilesiyle kanatlarını çırpmıştı. Dizide her dinlediğimde ağlamıştım, hatta bazen kendim açıp dinlediğimde gözlerim dolar, ağlarım. “Dalgalarına bakardık denizimizin ve sen şarkımızı söylerdin, neden sustun şimdi?…” Kanatlarını ilk çırpan Gitme olduğu için de özel bir yeri vardır şarkımın bende. Müge öğretmenime tekrardan çok çok teşekkür ediyorum. 

Ebr-i Bahar’dan sonra yapmayı düşündüğün çalışmalar var mı?

-Tüm bestelerimi, şarkılarımı herkesle buluşturmak istiyorum. Fakat bunda reklamımın yapılması önem taşıyor. Ben bir yere kadar ulaşabiliyorum o da çok büyük bir kitle değil. Her gün bir kalbe değsem bu bile mutlu eder beni. Çünkü insanlara sevgiyi anlatmayı, onlarla aynı duyguları paylaşarak onların sesi olmayı, sesimde huzur, şarkılarımda umut bulmalarını seviyorum. Hayalim; herkesle birlikte büyük konser salonlarında Nilden şarkılarını söylemek, hep birlikte söylerkenki o sesleri duymak… Bilmem kaç bin farklı insanın bir araya gelip aynı şarkıyı yüksek sesle söylemesi en güzel birliklerden biri sanırım. 

Nilden Uysal’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Ebr-i Bahar”’ın tekli versiyonunu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.