Röportajlar

İlk teklisi “Zaten”i dinleyicilerle buluşturan Turgut Demirci ile bir röportaj…

Turgut Demirci ismini çoğu dinleyici çeşitli gruplar ile duydu. Sonrasında solo kariyerine yönelen Demirci, o dönemlerden bir şarkısını ilk solo teklisi olarak Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu: Zaten… Demirci ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Rakun grubuna kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız? Grup olarak yollarınız nasıl kesişti ve grup deneyimi size müziksel anlamda neler kattı?

-Öncelikle ben halihazırda bir beyaz yakalıyım. Bilirsiniz, ofisler hayallerinin peşinden yeterince koşmayı çabalamamış insanlarla doludur. Söz konusu insanlardan biri yakın arkadaşım olur. Üniversite zamanlarında kurdukları Rakun’a gitarist aramaktalardı. Aklına ben gelmişim sağ olsun. Ben de uzun zamandır müzik yapmıyordum. Bir heyecanla giriştik, girişimimiz sahneyle başladı. 1 sahne yaptıktan sonra bir de tekli yayımladık “İkinci Adam” isminde. Daha öncesinde de çok fazla gruba girip çıktığım için grup içi dinamiklerini, iş ile arkadaşlığın karıştırılmaması gerektiğinin bilincinde davrandım her zaman. Rakun bana kazanım anlamında çok güzel insanlar, arkadaşlıklar kattı. Müzikal anlamda da artık solo ilerlemem gerektiğini fikrini benimsetti diyebilirim. Çünkü grup dinamiği dediğimiz olay bir nevi kendi fikirlerinden ödün verip, kalabalığa uymak demek oluyor. Bu da yer yer üretkenliğin kısıtlandığı anlamı taşıyor.

Solo bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Rakun döneminde de yorumlanan “Zaten”in oluşum süreci nasıl gelişti?

-Çocukluğumdan beri yazdığım sözlerim, bestelerim her zaman mevcuttu. Vokalliğini üstlendiğim bir başa grupta İngilizce sözlü müzikler yapıyorduk. Aslında vokalliğe bu grupla devam ediyordum. Rakun’a başladığımdaysa buraya yaptığım Türkçe sözlü şarkıların fayda sağlayabileceğini düşündüm. Aslında ilk etapta yazdığım birkaç şarkı Rakun’la çalmak içindi. Zaten de bunlardan biriydi. Sonrasında Rakun ile hiç de sert olmayan, gayet medeni bir ayrılığa karar verdik. Bu noktadan sonra, uzun zamandır aklımda olan tek kişilik kendi projeme hayat vermeye karar verdim. Elimdeki parçaları ekleyip çıkarıp bir düzene soktum. Bu şekilde solo kariyerim başlamış oldu.

Düzenlemeyi üstlenen Yiğit Seferoğlu ile yollarınız nasıl kesişti?

-Yiğit ile bizi ilk birleştiren şey müzik olmadı. Evet ikimiz de müzisyendik, ikimiz de Eskişehir’deydik ama bu süreçte müzik ile alakalı olarak birlikte çalıp söylemeler dışında bir bağlantımız olmadı. Daha sonrasında fikir almak için Yiğit’e şarkıları attığımda mix ve mastering sürecini üstlenebileceğini söyledi bana. Yiğit’in vizyonunu ve birbirimizi anlayabileceğimiz düşüncesini göz önünde bulundurunca birlikte çalışmamız da kolay oldu. Şarkıları Yiğit ile baştan sona kaydettik, şarkıların gelişim sürecinde çok değerli katkıları da oldu. İşin sonunda ortaya çıkan parçalar ikimizin de içine sindi. Camiada böyle güzel arkadaşlıklar biriktirmenin güzel bir kazanımıydı bu iletişim de.

Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Her no-name sanatçının olduğu gibi benim de aklımda şirketle çalışmanın mı yoksa kendi çabalarımla şarkı yayımlamanın mı daha mantıklı olacağına dair ikilemler mevcuttu. Çevremden aldığım geri dönüşleri piyasayı takip ettiğimde gördüklerim beni Avrupa Müzik ile çalışmaya yöneltti. İlgili kontaklarla iletişime geçip parçalarımı ilettim. Kendileri de bana bir anlaşmayla geldiler. Tarihimizi belirleyip, hiçbir şey aksamadan parçanın yayımlanmasını sağladık.

Zaten ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Zaten’i yaparken kime hitap edeceğini, neler içermesi gerektiğini, sözlerinin neyi anlatmasının öneminin yanında nasıl anlattığının önemini kafamda tasarlayabilmemin bana faydası oldu. Beğeneceğini düşündüğüm yakın çevremle paylaştığımdaysa gerçekten birkaç teknik olumsuzluk dışında kimseden kötü bir geri dönüş almamam beni bu konuda cesaretlendirmişti. Şarkının çıkış günü geldiğindeyse ilk defa duyanlardan aldığım geri dönüşler de bir şeyleri doğru yaptığım hissiyatını uyandırdı bende. Parçayı kimin beğenmesini istediysem beğenmişti. Herkese hitap edecek bir şarkı yaptığımı iddia etmedim hiçbir zaman. Bu şarkıyı, bu tarzı dinlemeyecek insanları da biliyordum. Bu yüzden bana hayal kırıklığı yaratacak bir olay hiç yaşamadım. Çıkar çıkmaz listelere girmek, çıkış için hatrı sayılır dinlenme sayılarına ulaşmak bu konuda bir itici güç oldu benim için de.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Açıkçası yaptığım müziği tek bir tarzla sınırlayamıyorum. Bu konuda ne kadar objektif olabilirim emin değilim. Müzikal alt yapıya baktığımızda elektronik öğeleri tercih ediyorum genellikle. Gitarlar ve vokal de işin analog kısmını üstlenmiş oluyor. Ritmler ve melodiler zaman zaman alternatif, indie rock dolaylarında gezinirken zaman zaman da herkesin aşina olduğu pop tınılarını içerebiliyor. Tamamen şarkının neye hitap edeceğini tayin etme aşamama göre değişiyor. Doğrusu bir şarkının ne istediği yapım sürecinde belli oluyor. Benim de yaptığım aslında şarkının istediğini kendime verebilmeye çalışmak.

Zaten’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yayınlamaya hazır birçok şarkımı doğru zamanlarda yayımlamak için bekletiyorum. Bir yandan da yenilerini yapmak için belirli bir mesai içerisindeyim. Zaten bu süreç biraz şu şekilde ilerliyor; bilgisayarın başına oturduğun zaman aklına gelen şey bir dizi, film izlemek yerine nasıl yeni bir şarkı yapabilirim düşüncesi oluyor belli bir süre sonra. Daha uzun bir süre bu sürecin biteceğini de sanmıyorum ve böyle devam etmesini diliyorum. Bu da doğal olarak bitmeyen bir üretim süreci anlamını taşıyor.

Turgut Demirci’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Zaten”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.