Röportajlar

Yeni teklisi “Hep Sokakta”yı dinleyicilerle buluşturan grup Sakin Seyir ile bir röportaj…

Sakin Seyir… Temelleri iki usta müzisyen arkadaş Metin Tapkı ve Hüseyin Ak tarafından atılan grup, Caner Ünal, Nilüfer Çakmak, Çağrı Çetinsel, Aslı Vuslateri, Meli, Eftın Ardar ve Bilge Can Göker’in yanı sıra, pek çok müzisyenin desteğiyle başarılı bir oluşum-grup olma yolunda ilerliyor. Kendi prodüksiyonları olarak iki albüm ve teklilerin ardından Bilge Can Göker ile “Hep Sokakta”yı yayınlayan, müziklerini “kentli bir münzevinin penceresinden gördüklerinin anlatıldığı” şeklinde özetleyen Sakin Seyir grubu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, yeni teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Sakin Seyir grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?

Metin Tapkı: Bizim Hüseyin’le yolumuz 1990 yılında kesişmişti zaten. Okyanus isminde bir rock grubumuz vardı o zamanlar. Festivallerde kendi şarkılarımızı çalıyorduk. Şu an piyasada bulunamıyor olsa da bir de albüm yayınlamayı başarmıştık yine bağımsız olarak: “Yasak Meyve”. Sonra müzikal olarak koptuk. Araya hayat gailesi ile dolu yıllar girdi. Derken ben emekli oldum. Şarkı yazmayı hiç bırakmamıştım ama bunları yayınlamıyordum. Eski Okyanus tayfasına ulaştım. Bahçemdeki atölyemde bir “garaj band” olarak çalmaya başladık. Pasımızı, tozumuzu atmaya çalıştık. Sonra Sakin Seyir ismini aldık ve 2 yıl kadar çeşitli mekânlarda konserler çaldık. Ama işte bu süreçte de ne kadar yaşlanmış olduğumuzu fark ettik! (gülüyor) Kala kala ben ve Hüseyin kaldık. Yola devam ediyoruz.

Bir albüm yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Aynı Ama Farklı”nın oluşum süreci nasıl gelişti? 

Metin Tapkı: Fabrika ayarlarımız analog dönemde yapılmış olduğu için bildiğimiz yoldan gitmekten başka bir seçenek aklımızda yoktu: “Konser çal, firma bul, albüm yap, konser çal…” Derken hızla, piyasada müzikten para kazanma yöntemlerinin çoktan değişmiş ve yapımcıların buna uyum sağlayamamış olduğunu fark ettik. Para kazanmakla bir işimiz yoktu ama yapımcılar çoktan bu işlerden çekilmişler, ellerine hazır albüm gelmesini bekler olmuşlardı. Dolayısıyla hemen alışkın olduğumuz bağımsız müzik yapma yolunu benimsedik. Üstelik dijital çağ buna büyük kolaylık sağlıyordu. Eh elimizde de şarkı fazlası olduğundan bir demet yapıp albümü oluşturduk. Çocuklarımızdan dijital dünyayı öğrendik! (gülüyor) Gerisi zaten geldi. Bilgesu Erenus’un “Gezi Parkı” sürecini anlattığı oyunu “Bukalemun” için yazdığım “Aynı Ama Farklı” şarkısını albümün lokomotifi yaptık.

Aynı Ama Farklı albümüyle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

Metin Tapkı: Şahane geri dönüşler aldık demek isterdim! (gülüyor) Ama biz parlak projeler grubu değiliz. Benim şarkı sözlerim öyle kolayca yenilir yutulur, ağızlara dolanır cinsten değildir. Ama yine de bir umut şarkısı olan reggae ritmindeki “Ağlama, Yollar Ayrılır Bazen”, trajik bir ağıt olan “Dinmiyor Yağmur” öne çıktı diyebilirim.

Albümün ardından bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda (Nilüfer Çakmak ile) “Ben Benim Hâla”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Tekli ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Metin Tapkı: Aslında bu aşamada hâlâ dijital yayıncılık mevzuuna uyanmamıştık. O nedenle de yine bir albüm hazırlığına giriştik. Meğer dijital mağazalar yılda bir albümdense her ay yayınlanacak bir tekliyi daha çok severlermiş, sonradan anladık! (gülüyor) Biz bu ve sonraki sorudaki iki tekliyi albümün öncüleri olarak yayınladık aslında. Zaten “Yel Eser” albümünde yer alıyorlar. Fakat gördük ki, her iki şarkı da tekli olarak daha çok ilgi gördü.

Nilüfer Çakmak: Projeye Metin abinin teklifiyle katıldım ve kendisinin yazdığı şarkılar o kadar beni anlatıyordu ki… Söylemekten ve yer almaktan büyük bir keyif aldım, bu projenin içinde olmaktan çok mutluyum ve hep birlikte hayata dair güzel bir iz bıraktığımızı hissediyorum.

Ardından, (Caner Ünal ile) “Anjiyo Değil Doktor Bana Bir Sebep Lazım”i yayınladınız. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldınız?

Metin Tapkı: Bir önceki yanıtım burada da geçerli. Bir farkla, şarkıyı Caner Ünal besteledi. Ben sözleri yazmış fakat bestede biraz tıkanmıştım. Sağ olsun Caner el attı ve yine Caner’in titizlenmesiyle Gencay Kıymaz davul, Poyraz Kılıç bas çaldı. Hüseyin de gitarlarını çalınca ortaya lezzetli bir funk-rock çıktı. Bu da bana gurur verdi doğrusu. Ama onca neşe, enerji arasında fark etmişsinizdir, şarkının sözleri kan ağlıyor! (gülüyor)

Caner Ünal: Projeye pandemi döneminde sevgili Metin Tapkı’nın internet üzerinden samimi ve nazik davetiyle katıldım. Öncelikle her anlamda şahane bir ekip, kimsenin aşırı ego ya da kibir gibi saçma problemleri yok. Bununla birlikte, dertleri sadece müzik yapmak olan insanlar. Sonuncusu; benim için en önemlisi ise şarkılarında kendime ve yaşadığım münzevi hayata dair çeşitli, çok sesli manzaralar olmasıdır. Son olarak; bu projeyi kendi tabirleriyle, “Aynı ama Farklı” üretime açık, teşvik edici ve sürdürülebilir buluyorum, katkısı olan herkesin emeklerine, yüreklerine sağlık. Bolca konserlerle de müzikseverlerle buluşması dileğiyle.

2021 başında “Yel Eser”i yayınladınız. Albümün oluşum süreci ve konuk sanatçıların bir araya gelmesi nasıl gelişti?

-Metin Tapkı: Pandemi döneminin başlarıydı. Sokağa çıkma yasakları ve mekânların kapatılmasıyla herkes evindeydi. Müzisyenlerin morali bozuktu. Youtube’a yağmur gibi cover yağıyordu. Daha önce işten güçten fırsat bulup da bizimki gibi amatör işlere vakit ayıramayan solist arkadaşların artık boş vakti vardı. Bizim de solistimiz yok biliyorsunuz. Halk sağlığı açısından kendimiz söylemek de istemiyoruz! (gülüyor) Böylece koşullar kendiliğinden oluşmuş oldu aslında. Bir albüm yayınlarsak hem moraller düzelirdi, hem telif ortağı olduğumuz için eğer iyi kötü bir telif geliri olursa solistlere de bir nebze katkısı olurdu. Biz de şarkılarımızı güzel yorumcuların ağzından duymuş olurduk! (gülüyor) Böylece pandemi koşullarının dayatması ve dijital olanakların kolaylığı ile herkesin evinden katıldığı “Yel Eser” ortaya çıkmış oldu. Öyle ki meselâ Aslı Vuslateri Hollanda’da olmasına rağmen projeye katılabildi ve biz henüz yüz yüze gelemedik!

Aslı Vuslateri : Beni olduğum yerde şaha kaldırıp yeni bir gerçekliğe sıçratan kalbime minnettarlığımı dile getirdiğim bir anda, başımı pencereden uzatmış yeşile, kuşa, ağaca ve hatalarıma teşekkür ederken Metin Tapkı’nın mesajı yansıdı telefonumun ekranına. Davetin zamanlaması ve niyetin güzelliği ile sarılıp sarmalandım, kucaklandım, tereddüt etmeden kabul ettim projeye dâhil olmayı. Hiçbir şey “olmak” ile bir derdi olmayan iki insanın niyeti “şarkımda sesini duymak istedim” cümlesi ile onurlandı, sonrasında her zaman kendime hatırlattığım mottoya bıraktım ân’ı: “Güzel gelen bir daveti asla reddetme, nereye esecekse oraya savursun seni rüzgâr!” Ses olsun, düş olsun, aşk olsun… Toplasın dağılmış yüreklerimizi, Sakin Seyir’de “bir” olsun.

Çağrı Çetinsel : 1997’de, yine kasetçi raflarını didiklediğim bir gün Kırmızı Balon isimli bir grubun “Keyifli Şarkılar” albümünü fark ederek aldım ve bu güzel albüm vesilesiyle Metin Tapkı’yı tanımış oldum. Yıllar geçti. Metin Tapkı bu sefer “Sakin Seyir”le müziğin içinde belirdi ve yine büyük keyif verdi. Evveliyatımın anlamlarını düşünecek olursak; Sakin Seyir’in yeni projesi için Metin abinin bana yaptığı teklif benim için mutluluk ve onur oldu. Seve seve kabul ettim teklifini ve ne mutlu bana ki bu albüme ses verebildim. Metin Tapkı’ya, Sakin Seyir’e ve Sakin Seyir dinleyicilerine saygılarımla.

Meli : Hiç bilmeden, tanımadan, bir karantina akşamında dostum Hüseyin Ak aracılığı ile Metin Abi’den bir mesaj geldi. İşte o anda bir müzisyene sorulacak en güzel soru nedir bilir misiniz? “Müzik yapar mısın?” Hele ki bir üstat sorarsa… Ben de “Emir telakki ederim!” diyerek dahil oldum. Çünkü müzik her şeyden değerlidir ve her yarayı iyileştirir. Umarım, sizlere de iyi gelir!

Yel Eser ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Metin Tapkı: Şahane geri dönüşler aldık! (gülüyor) Şaka bir yana, özellikle Aslı’nın seslendirdiği “Yalanmış Meğer”in gördüğü ilgiden memnunuz.

Ardından, (Eftın Ardar ile) “Sonbahar”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti?

Metin Tapkı: Eftın’ı hiç tanımazken sesini Facebook’ta paylaştığı Smule videolarında duydum. Lirik balladlar için ideal olduğunu düşündüm. Hemen teklif götürdüm, hemen kabul etti! (gülüyor) Uzun zamandır cebimde sakladığım ve yayınlamayı çok istediğim Sonbahar’ı dinlettim, çok sevdi ve çok da güzel seslendirdi. Daha sonra Eftın’ın yırtıcı sesini de keşfettik ve yeni tekliler yolda.

Eftın Ardar: Metin Tapkı’nın şarkı sözlerinde ve müziğinin ruhunda, yaşama ve kendine dair şeyler buluyorsun. Sonbahar’ı ilk dinlediğimde melodisi ve sözleri aklımda ve yüreğimde yer etmişti. Seslendirmemi istediğinde çok heyecanlandım. Okumak için sabırsızlandım. Ruhuma huzur veren bu güzel şarkıyı seslendirdiğim için çok mutluyum.

Eftın Ardar: Metin Tapkı’nın şarkı sözlerinde ve müziğinin ruhunda, yaşama ve kendine dair şeyler buluyorsun. Sonbahar’ı ilk dinlediğimde melodisi ve sözleri aklımda ve yüreğimde yer etmişti. Seslendirmemi istediğinde çok heyecanlandım. Okumak için sabırsızlandım. Ruhuma huzur veren bu güzel şarkıyı seslendirdiğim için çok mutluyum.

Sonbahar ile nasıl geri dönüşler aldınız?

Metin Tapkı: Şahane geri dönüşler aldık! (gülüyor) Bu espri kabak tadı verdiyse bağışlayın. Valla henüz birkaç gün oldu ama bizim ölçeğimiz için YouTube dönüşlerinden memnunuz.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Metin Tapkı: Ah, işte en zor soru bu! Beni bağışlarsan, insanın kendi işini anlatmasını beyhude ve sevimsiz buluyorum. Bilmem ki, sizce nasıl?

Bununla birlikte tüm çalışmalarınızın prodüksiyonunu kendiniz üstleniyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu? Kendi prodüksiyonunuzu yapmanın sizce bir müzik firmasıyla çıkış yapmak arasındaki farkı nedir?

Hüseyin Ak: Sağlıyor tabii ki. Söylemek istediklerinizden enstrüman kullanımına kadar özgürsünüz. Şarkılarınızın nerelerde yayınlanacağına kadar karar verebiliyorsunuz. Bundan 20 yıl önce böyle bir şey kimsenin aklına gelmezdi. Önceki sistemde sizi birisi seçiyordu ve bir yerlere koyuyordu, şimdi ise seçen dinleyici. Bu bence daha adil.

Metin Tapkı: Valla öyle bir ortam var ki, kimse büyük değil artık. Kimse uzman değil. Herkes acemi. Ben çok sevdim bu ortamı. Popüler alan dışında müzik yapan benim neslimden müzisyenlerin hayatı, büyüklerin domine ettiği piyasa koşullarıyla boğuşarak geçti. Oysa şimdi herkes sıyrılıp gelebilir. Şanslar eşit. Z kuşağından gençlerin şarkıları kasıp kavuruyor sosyal medyayı. Eskiden olduğu gibi çok büyük paralar harcamak da gerekmiyor. Yani bir firma olacaksa bir fark yaratmalı, bir fark yaratacağına müzisyeni ikna etmeli. Ağzımızdan girmeli, burnumuzdan çıkmalı, aksi hâlde hiç şansı yok! (gülüyor) Biz ne yaptık mesela biliyor musun? Burçin Turna’dan eğitim aldık. Gizem Ertürk’ten basın, Sevtap Gül’den sosyal medya danışmanlığı aldık. Bu insanlar genç, başarılı ve bağımsızlığa inanan insanlar. Bu seçimlerin bize çok yararı oldu.

En son (Bilge Can Göker ile) “Hep Sokakta”yı dinleyicilerle buluşturdunuz. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti?

Bilge Can Göker: Asıl mesleğim tiyatro ve seslendirme oyunculuğu. Şarkı söylemeyi hep çok sevdim ve yıllardır birlikte yol alabileceğim bir grup arayışındaydım. “Sakin Seyir”in sosyal medya sayfasına denk geldim. Sakin, dingin, hüzünlü biraz da kırık dökük şarkılar… Hemen mesaj attım: “Bir gün ihtiyacınız olursa, ekipte yer almayı çok isterim!” diye. Metin Tapkı heyecanla dönüş yaptı: “Hemen deneyelim mi?” Önce başka bir şarkı kaydı yolladı. Çok severek çalışmaya başladım, ve biz iki yıl boyunca yan yana gelip, stüdyo kaydı alamadık, tiyatro turneleri nedeniyle. İki yıl sonra, yeniden haberleştik. Tabii şarkı beni beklememiş! (gülüyor) Ama sohbetimiz, dün yapılmış gibi kaldığı yerden devam etti. “Hep Sokakta” şarkısının playback’i geldi. Ancak pandemi yasakları nedeniyle, evimdeki kayıt ekipmanlarıyla okumasını yaptım. Çok severek okudum “Hep Sokakta”yı. Şarkı yeniden benim okuduğum kayıtla, stüdyo kayıtları yapılıp tamamlandı. Hüseyin Ak, canlı olarak çaldığı gitarda harikalar yarattı. Mix’i bitip bana geldi. Daha da çok sevdim. Profesyonel anlamda ilk şarkı kaydım, ilk göz ağrım ve Sakin Seyir ile beni buluşturduğu için de, benim için çok kıymetli. Bir dinleyicim -ne güzel bir tanımlama!” “Artık yol şarkım oldu benim!” yazmış. Bizim de, Sakin Seyir ile yol arkadaşlığımızın başlangıç şarkısı oldu. Metin Tapkı şarkılarıyla ne kadar geç tanışmıştım… Her yeni şarkıda yeniden keşfediyorum kendimi… ve bence Metin Tapkı şarkıları, pamuklara sarıp sarmalanmalı.

“Hep Sokakta” ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Metin Tapkı: Bu coğrafyada yaşlan(amay)an bir neslin hal-i pürmelâlini anlatıyoruz. Sevenler çok sevdi. Bu da bize yeter! (gülüyor)

“Hep Sokakta”dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

Metin Tapkı: 7 Haziran’da sevgili Eftın Ardar’ın seslendirdiği kıpır kıpır bir funky geliyor. “Doğru Denize”. Mastering aşamasındayız. Ardından da 21 Haziran’da Bilge Can Göker’in seslendirdiği “Çakıl Taşı” gelecek. O da sevgili Hüseyin Ak’ın tezgâhında şu an.

Sakin Seyir grubuna bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Hep Sokakta”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.