Yaprak… Mühendis, yoga ve zumba eğitmeni, yaşam koçluğu, iş kadını gibi pek çok ünvanı başarıyla taşıyan Yaprak, tüm bu çalışmalarının yanı sıra çocukluğundan beri içinde büyüttüğü müzik aşkından vazgeçmeden kendi şarkılarını yaparak art arda tekli ve EP çalışmalar yayınlamaya başladı. İlk teklisi “Sen Yokken” sonrası İngilizce bestelerine ağırlık veren Yaprak, şimdi ise ikinci defa bir Türkçe eserini, “Kapatın Işıkları”yı Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Yaprak (Güvener) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Sen Yokken’e kadar olan müzik yolculuğunda neler yaptınız?
-9 yaşlarında hep aklıma değişik melodiler gelirdi ve bunları kafamdan uydurduğum değişik dillerle şarkı yapardım. Bunun yanında şiir yazardım, hatta şiir yazmaya ilk okulda başladım. 1. veya 2. sınıfta -tam olarak hatırlamıyorum hangi yıl olduğunu- öğretmenin tahtaya kaldırmıştı. Şiirimi gösterip “Bunu sen yazamazsın, kafiye, hece ölçüsü vs. hepsi mükemmel, annen veya baban yazmış olmalı” diye. 12 yaşımda Türkçe şarkılar yapmaya başladım, daha sonra gitar çalmaya başladım, 18-19 yaşlarımda Türkiye’den iki müzik firması albüm için anlaşmak istedi -biri tanınmış, biri tanınmamış- eğitim hayatımı tamamlamak istediğim için kabul etmedim. Jeoloji mühendisliğini bitirdim. Gitar çalmaya, şarkılar yapmaya devam ettim. Daha çok hobi olarak yapıyordum. Hem Türkçe hem İngilizce şarkılar yazıyordum, bunun yanında Cover çalışmaları yapıyordum. Bazılarını YouTube, Facebook, Instagram hesaplarından paylaşıyordum.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Sen Yokken’in oluşumu nasıl gelişti? Avrupa / Süper Müzik Yapım ile yollarınız nasıl kesişti? Sen Yokken ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bazı Türkçe şarkılarımı Instagram hesabımda paylaşmaya başladım, Avrupa Müzik genel müdürü Cengiz Erdem, paylaşımlarımı görüp beni ekibi ile tanıştırdı. Sen Yokken ev kaydı olarak teklimi çıkardılar. Aslında Sen Yokken canlı olarak gitar ile çalıp söylediğim bir ev kaydı çalışmasıydı. Şarkıyı dinleyen herkes çok sevdi. Bu şarkıyı profesyonel olarak kayıt edip, aranjesini yaptırıp tekrar tekli olarak çıkartmak da planlarımın arasında.
İkinci tekliniz, ShaneMcDonald ile “Love in Summertime” oldu. Düzenlemeyi de üstlenen McDonald ile yollarınız nasıl kesişti? Şarkının oluşumu nasıl gelişti ve şarkı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Pandemi zamanı evde kal süreçlerinde müzik ile ilgilenmem için birçok zamanım oldu. O sırada yine Instagram hesabımdan İngilizce şarkılarımı ve cover çalışmalarımı paylaşıyordum. Shane McDonald Instagram üzerinden bana ulaştı, müzik çalışmalarımı çok beğendiğini ve benimle ortak bir çalışma yapmak istediğini söyledi. Birkaç şarkımı yolladım, o da aralarından Love in Summertime şarkımı seçti, aranjeyi, müzik prodüksiyonunu kendisi yaptı ve şarkıya düet yaptık. Şarkının söz ve müziği bana ait. Pandemi sürecinde yazdığım şarkılardan biri. Sözlerinden bazıları: “eğer yarınımız yoksa, yaz mevsimi, güneş ışığı, ay ışığı yoksa, umrumda mı sanıyorsun, hayır! Ben her ne olursa olsun seni sevmek, seninle kalmak ve senin için ölmek istiyorum.” Aslında pandeminin etkisinin olduğu şarkılarımdan biri. Dubai’de vokal kayıtlarını aldım, Shane McDonald ise İrlanda’dan çalışmalarını yaptı, zaten kendisi İrlandalı. Dinlediğimde çok beğendim, müzik videosu yapmak istedim. Herkes çok beğendi. Çok güzel yorumlar aldım. Turkish Shakira diyenler oldu! (gülüyor)
Üçüncü tekliniz “Strong Girl” oldu. Şarkının oluşumu nasıl gelişti, düzenlemeyi üstlenen Murat Gemlik ile yollarınız nasıl kesişti ve şarkı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Strong Girl şarkısının sözü ve müziği bana ait. Aslında şarkı bayanlar için. Güçlü kız isminden de anlaşıldığı gibi. Bazen hepimiz toksik ilişkilerin içinde buluyoruz kendimizi ve bu ilişkiden çıkmak gerçekten zor oluyor. Ayrılıyoruz ve o yanlış adamı özleyip tekrar geri dönüyoruz. Bu şarkıda da iç sesimiz konuşuyor. Sözlerinden bazıları: Sadece bir ayna al, o güçlü kızı göreceksin ve o kız asla ona geri dönmeyecek… Murat Gemlik ile tanışmama gelince, o benim çok yakın bir arkadaşım. Ben Dubai’de yaşamadan önce İstanbul’da yaşıyordum. Hobi olarak müzik çalışmaları yapıyordum. O zamanlar hep onun stüdyosuna gider kayıt yapardım. Strong Girl şarkımı da onunla yapmak istedim. Strong Girl şarkım çok beğenildi özellikle yurt dışından çok olumlu tepkiler aldım. Hindistandan, Güney Amerika’dan birçok takipçim oldu.
Dördüncü çalışmanız ise ilk EP’niz “Green Eyes” oldu. EP’deki şarkıların oluşumu nasıl gelişti, McDonald ile birlikte iki şarkıda düzenlemeyi üstlenen Nate Khors ile yollarınız nasıl kesişti ve EP ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Green Eyes ilk çıkardığım EP’ye ismini veren çıkış şarkım. Bu EP aslında değişik türlerden yaptığım şarkıları içeriyor. Mesela Green Eyes slow bir şarkı, dark pop tarzında, One More Heartbreak şarkım slow rock, Changing World country müzik, Butterfly acoustic pop, Full Moon funky pop rock. Yine bu EP çalışmasında birçok şarkımda pandemi etkileri var. Sözler biraz depresif. Aslında benim tarzım biraz melankoli, depresif sözler genelde. Bu EP çalışmasında yaratıcılığımı göstermek istedim biraz yani birçok tarzda müzik yapabildiğimi. Shane McDonald bu EP’de sadece One More Heartbreak şarkımın düzenlemesini ve mixini yaptı. Geri kalan şarkılarımın düzenlemesi ve mixini Nate Khors Amerika’dan yaptı. Nate Khors ile SoundBetter müzik platformundan tanıştık. Tarzımız süper uyuştu, çok iyi anlaştık. Kendisiyle gothic rock tarzında çalışma planlarım var ileride. EP ile igili geri dünüşler çok güzeldi. Dinleyen herkesin favori şarkısı başkaydı. Green Eyes şarkım için tepkiler “Bu şarkıyı dinlerken tüylerim diken diken oluyor!” şeklindeydi.
Beşinci çalışmanız, McDonald düzenlemesi “In the Dark” oldu. Şarkının oluşumu nasıl gelişti ve şarkı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-In the Dark bazen aslında ne kadar yalnız olduğumuzu, kimsenin bizi anlamadığını, hata içimizdeki gerçek bizi kimsenin görmediğini anlatan, gerçekten derin duygularla yazdığım bir şarkı. Aslında bu şarkıyı yapma planım yoktu ama Shane McDonald özel bir grup projesi için sanatçı olarak beni seçti. Benden şarkı istedi. Ben de In the Dark’ı seçtim. Şarkıda İrlanda ezgileri var. Bu şarkımın tarzı da modern rock. Şarkı çok beğenildi. Sesimin, The Cranberries solisti Dolaris O’riordan’a benzediğini söylediler.
En son yine McDonald düzenlemesi ile bu sefer ilk Türkçe şarkınız “Kapatın Işıkları” oldu. Şarkının oluşumu nasıl gelişti? Uzun bir süre kendi prodüksiyonunuzu yaptıktan sonra yeniden Avrupa Müzik ile çalışmaya nasıl karar verdiniz?
-Kapatın Işıkları benim için çok özel. Aslında ilklerimin şarkısı diyebiliriz. Bu şarkıyı 13 yaşımda yazdım. İlk rock şarkım. Arkadaşlarıma söylemiştim. Çok şaşırmışlardı, benim yazdığıma inanmamışlardı. Çok beğenilmişti arkadaşlarım tarafından hatta orta son mu lise 1 mi tam hatırlamıyorum, fizik dersinde fizik hocası zorla herkesin içinde söyletmişti. Kimse benim yazdığıma inanmamıştı. Çok beğenmişti tüm sınıf ama ben çok utanmıştım, acayip utangaçtım zaten. Sonra ilk rock müzik grubumu kurduk. Orada da grup arkadaşlarıma söylemiştim şarkıyı yine kimse inanmamıştı benim yazdığıma, sanırım yaşım küçük olduğundan. Hatta babam yazdı sanmışlardı. Ama babam yazmamıştı şarkıyı tabii ki! (gülüyor) Aslında benim babam da gitar çalar ama tarzımız farklı. O jazz, blues ve klasik müzik çalar ama şarkı sözü yazmaz. Kurduğum rock grubu ile o zaman Kapatın Işıkları’nın demosunu yapmıştık. Gitar solosu çalınmıştı, her şey tamamdı ama ben üzerine söyleyemedim stüdyoda. Çünkü acayip utanıyordum ve heyecandan sesim çıkmıyordu söylerken ve gruptan ayrıldım. O da ilk ve son grubum oldu! Eğer dikkatli bakarsanız Kapatın Işıkları’nın kapağında bazı şifreler var. Bunlardan biri 13 rakamı o da 13 yaşımda yazdığım için; ve benim logom var, onu da 13 yaşımda çizmiştim. 13 benim uğurlu rakamım bu arada. Tekli kapağının hikayesi bana ait, illüstrasyon sanatını Hindistan’dan Vishal Kumar yaptı. Düzenlemesi, mix ve mastering’i Irlanda’dan Shane McDonald tarfından yapıldı, Gitarlar Portekiz’den João Miguel tarfından çalındı. Ses kaydı ise İtalyan Salvo Riggi tarafından Dubai’de Stüdyo GTR’da alındı. Avrupa Müzik ile çalışmaya nasıl karar verdiğime gelince, Avrupa Müzik yine Türkçe projelerimde bana destek olmak istedi. Hem Türkçe hem İngilizce çalışmalarımda da yine Avrupa Müzik ile çalışmalarıma devam etmek istiyorum.
Kapatın Işıkları ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Çok enteresan! 13 yaşımda şarkıyı sğylediğim kişiler bana yazdı ve tebrik etti. Hatırlamalarına çok şaşırdım. “Nakarat çok akılda kalıcı” diye yorumlar aldım. Sadece Türk dinleyicilerimden değil, yabancılar da “Türkçe bilmiyorum ama nereye gitsem nakarat yapıştı aklıma gitmiyor!” diye yorumlar yaptı. Çok güzel geri dönüşler alıyorum.
Kapatın Işıkları’nın klibini yöneten Deepak Ramrakhiani ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Aslında bu zamana kadar 5 müzik videosu yaptım. Tümünün senaryosu ve direktörlüğü bana ait. Deepak ile bir arkadaşımın kendisini referans vermesi üzerine tanıştım. Kapatın Işıkları’nın klibinin oluşumuna gelince, çok enteresan şeyler oldu klip yapımı esnasında. Klip Dubai’de çekildi. Mekanlardan biri boş bir evin arsası ve inşaat alanıydı. İnşaat alanında çekim yaptığımız esnada Deepak’ın ayağına paslı çivi girdi. Klip çekimine ara verdik. Çiviyi çıkarıp pansuman yaptık. Her yer kan içinde kaldı. Deepak o şekilde çekime devam etti. Çekim sonunda hastaneye gidip tetanoz aşısı oldu. Kendisinden boş evin bahçesinde çektiği resimleri istediğimde bana çok enteresan bir şey olduğunu söyledi. Tüm resimlerin durduğunu sadece o bahçede ve inşaat alanında çekilen resimlere anlamadığı bir şey olduğunu ve açamadığını söyledi. Sanki birisinin bilgisayarına girip özellikle oradaki resimleri sildiğini düşündü. Ama videolar duruyordu. “Şarkı lanetli!” falan diye güldük ama biraz da tırstık tekrar çekim alanına gidip resimleri yeniden çekmeye. Sonunda gittik ve tekrar aynı mekanda çektik resimleri. Bu arada resimleri Instagram hesabımda ve Spotify hesabımda paylaştım. Orada bulabilirsiniz eğer lanetten korkmuyorsanız! (gülüyor)
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendime has bir müzik tarzım olduğunu düşünüyorum. Metallica, Iron Maiden, Slipknot, Disturbed, Stratovarius, Linkin Park, Iced Earth, Him, Creed, The Cranberries, Anathema v.s gibi genelde rock ve metal tarzında müzik dinliyorum, tabii ki tarzımın dinlediğim müziklerden etkilenip şekil bulduğunu düşünüyorum.
Aynı zamanda Dubai’de yoga, zumba eğitmeni ve yaşam koçusunuz. Bu üç alana ilginiz nasıl gelişti ve bu üç alan size hayata bakışınız açısından neler kattı?
-Aslında Dubai’ye geliş sebebim benim Oracle’dı. Ben söylemiş olduğum gibi mühendisim. Aslında jeoloji mühendisiyim ama biliyorsunuz Türkiye’de kendi mesleğini yapan çok az. Ben de yapmayanlardan birisiyim. Okulum bitince mühendis olmamın avantajı ile bilgi teknolojilerinde çalışmaya başladım. Çalışmak istediğim firmalardan biri de Oracle’dı. Oracle bana iş ilişkileri danışmanı olarak Dubai’de iş teklifi yaptı. 3 yıl çalıştım daha sonra Dubai’de uluslar arası iş geliştirme alanında farklı firmalarla çalıştım ve hala çalışmaktayım. Uluslararası Yoga Eğitmeni sertifikamı Bali’de aldım. Bu konuda bazen özel dersler veriyorum. Zumba Eğitmeni sertifikamı Dubai’de aldım ama ders vermiyorum zaman olmadığı için. Yaşam koçluğu aslında yine zaman kısıtlaması yüzünden gelecekte kendi markam Felxmind & Body altında bir proje.
Ayrıca Ayağına Sağlık ve Flexmindandbody isimli iki projeniz var. Bu projelerin oluşumları nasıl gelişti ve projeler ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Ayağına Sağlık şu an Google Play ve Apple’dan indirebileceğiniz bir mobil uygulama. Ben kurucularından birisiyim ve CEO’yum. Ayağına Sağlık ailesi olarak bizler, Türkiye’nin her yerinde, hastalarımızın, yaşlılarımızın ve sağlıklı yaşam için destek almak isteyen tüm vatandaşlarımızın ihtiyaçlarına, en hızlı, en güvenilir cevaplar veren ve vatandaşlarımızın tamamen kendi insiyatiflerinde tercih yapabilecekleri, alanlarında uzman sağlık çalışanlarımızla bir araya getirdiğimiz bir platform sunmaktayız. Vatandaşlarımızı ve sağlık çalışanlarımızı ortak bir platformda ihtiyaçlar doğrultusunda buluşturduğumuz bu platformla, yepyeni bir dönem başlattığımız inancındayız. Flexmindandbody ise yaşam kalitesini arttırmak için sağlık, fitness ve yaşam koçluğunu içeren kişiye özel programların oluşturulduğu bir proje. Mesela Flexmindandbody yoga eklem ve omurilik sorunlarına yönelik bir yoga programı. Boyun, bel, sırt, diz vs. ağrılarını azaltmak için çok güzel bir yoga programı. İleride Flexmindandbody Yoga sertifika programlarım ve bu sertifikaya sahip yoga eğitmenlerinin Flexmindandbody markası altında bulundurulmasına yönelik projelerim olacak. Bunun yanında Harvard Health Publishing Cognitive Fitness sertifikası aldım. Bu alanda da sağlıklı yaşama dair koçluk ile ilgili projelerim olacak. Ayrıca Entrepreneurship and Innovation konusunda master yapıyorum. Bu master eğitimimin kurduğum işlerde çok katkısı olacağını düşünüyorum.
Kapatın Işıkları’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Daha önce de belirttiğim gibi, Sen Yokken’in düzenlenmiş versiyonunun teklisini çıkartmak öncelikli projelerim arasında. 13 yaşımdan beri Türkçe-İngilizce birçok şarkı yaptım. Hem İngilizce hem Türkçe uluslararası müzik çalışmaları yapmayı planlıyorum. İrlanda, Amerika, Portekiz ve Hindistan’dan sanatçılarla zaten çalışmaya başladım ve dünyanın her yerinden daha başka sanatçılarla çalışmak istiyorum. Şu an hali hazırda İspanyolca öğreniyorum. Urban müzik tarzında Latin Amerika’dan sanatçılarla çalışma planım var. Bunun yanında pop-rock ve gothic tarzında şarkılarım var, onlar da projelerim arasında…
Yaprak’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kapatın Işıkları”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle