Röportajlar

Yeni teklisi “Paramparça”yı dinleyicilerle buluşturan Pınar Güzel ile bir röportaj…

Pınar Güzel… Sahne performanslarıyla bilinen ve kendi şarkılarını yazan; 2018 yapımı ilk EP çalışması “Dönüyorum” ile dinleyicilerin dikkatini çeken ve çalışmalarında alternatif tınıları takip eden Güzel, zaman içinde teklilerini art arda dinleyicilerle buluşturmaya başladı. En son yeni teklisi “Paramparça”yı Arpej Yapım etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Güzel ile müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Dönüyorum’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Müzik yolculuğum bağlama ile ilkokulda başladı. 2 senelik bir eğitimden sonra müziğin daha fazla içinde olmak istedim. Etrafımda gördüğüm tüm enstrümanları deniyordum. Arkadaşlarımın gitar eğitimlerinde gösterilen yerlere basarak aklımda tutuyordum. Gitarım yoktu. 15 yaşımda kardeşime alınan gitarla öğrenmeye başladım. O esnada okulumdaki müzik hocam ile yan flüt derslerine başladım. Birkaç ders de flüt için aldım. Evde geliştirmeye devam ediyordum. Eğitimi orada bırakmayı sevmiyordum. Uzun süre flütüm ve ben olduk. Sürekli kulaktan eşlik ediyordum fakat artık vokallik zamanları gelmişti. Yine içimden bir ses denememi söylüyordu. Flüt vokal ile minik okul konserlerine çıkmaya başladım. 19 yaşımda ilk icra edilebilir şarkımı yazdım ve sonrasında hiç durmadan çalışarak devam ettim. 21 yaşımda midi klavye alıp piyano öğrenmeye başladım. Kitapçılardan aldığım piyano kitaplarını deşifre etmeye çalıştım ki deşifre nedir bilmediğim dönemlerdi. O esnada aranje (düzenleme) öğrenmek istediğimi fark ettim. Kayıtlar denemeye başladım fakat yeterince odaklanamıyordum, okulumun bitmesini beklerken besteler yapmaya devam ettim. Okulum bitince İstanbul’a taşınmaya karar verdim. Amacım eğitim almaktı fakat kimden nasıl konularını henüz halletmemiştim. Taşındım ve bir sene sonra Müjdat Gezen Sanat Merkezi’nin sınavla burslu öğrenci aldığını oyunculuktaki bir arkadaşımdan öğrendim. Sınava girdim. Kazandım. 1 senelik eğitimden sonra bırakmam gerekti. 2.senemde maddi şartlardan ötürü Antalya’ya dönmem gerekti. Burada 5 yıldızlı otellerde sahne yaparken paramı kazandıkça tekli ve ve kliplerime yatırım yaptım, böylece Dönüyorum’u (Göçmen Kuşlar ile birlikte) Arpej Yapım’dan çıkardım…

Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Dönüyorum’un oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Alen Konakoğlu ve Arpej Yapım ile yollarınız nasıl kesişti? Dönüyorum ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Çok sevgili dostum Ender ile yıllardır beyin fırtınası yapıyorduk. Dönüyorum’un ilk verse’ünü yazdığımda bunu çıkarmak istediğimi biliyordum. Artık zamanının geldiğine karar verip telefon görüşmeleri yaptık. Sevgili Alen Konakoğlu ile Ender birlikte işler yaptıkları için tanışıyorlardı bana onunla çalışmamı arkadaşım önerdi. Ben de Alen abiyi arayıp fikirlerimi paylaştım. Yanına gittim şarkıları dinlettim. Göçmen Kuşlar’a başlamaya kanaat getirdik. Sonra “Abi bak, şöyle bir şarkı da var. Henüz tek verse, tek nakarat var, fakat tamamlarım kısa sürede!” dedim ve oradaki gitarlardan biriyle şarkıyı çalmaya başladım. Alen abi dayanamadı o da aldı hemen bir gitar eline sololar atmaya başladı. “Bu şarkıyı çıkaralım!”  dedi sonra. Keyifli bir başlangıç oldu. Dönüşler çok iyiydi. Yıllardır benim harekete geçmemi isteyen dostlarım çok destek oldular…

İkinci çalışmanız Cadılar Bayramı oldu. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve tekli ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Cadılar Bayramı şu döneme kadar ülkemizde yapılmamış bir türe sahip. İçinde çok fazla müzik matematiği barındırmasının yanısıra şarkının karanlığı etkileyicidir. Şarkının büyüsüne kendinizi kaptırınca o sözleri yazarken düşündüğüm ormana gidersiniz resmen. Şarkı bittiğinde bir kitap bitirmişçesine onu yaşamış hissedersiniz. Yaşadığım, duyduğum, kırılıp yapıştırdığım her şeyi koydum içine. Geri dönüşler genellikle, kahkahamın onları da güldürdüğüne yönelik geldi! (gülüyor)

Üçüncü çalışmanız Kelebek oldu. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve tekli ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ah! Kelebek yaklaşık 6-7 sene önce yazdığım bir şarkıdır. Çok severek hep bir köşede beklemesini izledim. Tozlanmasını istemediğim için imzadan hemen sonra üzerinde çalışmaya başladım. Düzenlemesini akustik yapmaya karar verdim. Geri dönüşler çok iyi oldu. Motorcular da sevdi Kelebek’i, ev hanımları da! 

En son, “Paramparça”yı yayınladınız. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti ve tekli ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Nakaratını yazmaya İstanbul’daki ilk yılımda başlamıştım.Zamanla işler zorlaştı. Pandemi patlak verdi derken baktım ki ilk verse’ü yazıyorum . “Duruluyor insan,soruyor kendisine. Zaman akar yarasından yüzümün çizgisine, sarılıyor insan anıların gölgesine. Durmadan istiyor insan hep kendine.” Paramparça, İngilizce sözlerle başlayıp Türkçe ile devam eden bir şarkı. İngilizce bölümde “Bu dünya yok oluyor, bunu sen yaptın, ben yaptım, biz yaptık. Kaçacak, saklanacak yer yok. Sona geldik” diyorum. Yeni Dünya’yı yeni nesilin iyi gözlemlemesini dileyerek yazdığım bir şarkı. Anlamaya çalışmayan bir toplumda geç değerlenecek bir şarkı olurdu. Fakat ülkemdeki gençlerin sorguladıklarını çünkü genç yaşta yaşam savaşı verdiklerini biliyorum. Onların yanında olduğumu bilmelerini istiyorum.

Paramparça’ya Caner Ceyhun Çay yönetiminde çektiğiniz klibin oluşum süreci nasıl gelişti? Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ceyhun 3 yıldır hayat arkadaşım. Hiç yönetmenlik deneyimi olmadı Paramparça’ya kadar. Fakat hayal gücü çok gelişmiş bir adamdır. Yapabileceğini biliyorum, buna bir klip çekelim!” dedim. Yazdı, yönetti ve alnının akıyla çıktı işin içinden. Küçük bir fotoğraf stüdyosunda çektik. Film Antalya’yı kuran sevgili Cumhur abi sayesinde kaliteli çekim sürecimiz oldu. Keyifli bir başlangıç oldu.

EP’niz hariç tüm düzenlemelerinizi kendiniz üstleniyorsunuz. Bu durum size yapmak istedikleriniz bakımından özgür bir alan sağlıyor mu?

-Kesinlikle çok büyük özgürlük sağlıyor. Nasıl yapmak istediğim konusunda düşünmek için yeterince vaktim oluyor. Beğenmediğimde silip değiştirmek benim elimde oluyor. Kafamdakileri en iyi ben dışarı çıkarabilirim neticede! (gülüyor) Fakat yorucu da oluyor. Hem söz-müzik yaz hem onu söyle hem de onun düzenlemesini sen yap! Çok büyük emek veriyorum ve bunu başarılı bir şekilde yapanların önünde şapkamı çıkarırım.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Karanlık ve yenilikçi!

Ayrıca YouTube kanalınızda çeşitli şarkıları yorumlayıp paylaşıyorsunuz. Sizce YouTube, yorumlarınızı duyurmada etkili mi?

-Kanalımda her gün gönderi paylaşıyor olsam sanırım etkili olurdu. Fakat yoğunluktan dolayı bunu bazen yapabiliyorum bazen yapamıyorum. Bu da istediğim şarkıları yapıp atma zevkini yaşatıyor bana. Daha çok Instagram Reels kullanıyorum bu aralar.

Paramparça’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Tabii. Paramparça’nın da dahil olduğu 7 şarkılık “İnsomnia” (uyuyamama rahatsızlığı) albümü yakında çıkacak. Mix-mastering aşamasında şu an. Son şarkı kaldı. Tüm albümün düzenlemelerini kendim yaptım. İçlerinden eski bir şarkım olan Deli Akşamlar’a evimizin garajında klip çektik. Duvarlarının badanasına kadar yapıp koşturduk. Sanırım amatör işlerin en tatlı noktası alın terinin görünür olması. İnsomnia’dan sonraki rotamı belirledim. Tek sıkıntım, maddi destek alamıyor olduğum için hayatımdaki birçok ihtiyaçtan kısıyor olmam. Bunu gidermenin yolunu bulduğumda daha özgür olacağımı hissediyorum.

Pınar Güzel’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Paramparça”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.