Özge Öztimur… İçindeki müzik tutkusuyla kendi kendisini eğitmeye başlayan süreçte dersler alan ve pek çok sanatçıya vokalistlik yaparken öte yandan kendi orkestrasını da kuran Öztimur, bu doğrultuda kendi şarkılarını da yazmaya başlamış ve ilk teklisi “Porselen” ile de dinleyicilerin beğenisini kazanmıştı. Şimdi ise Öztimur, geçtiğimiz günlerde yeni teklisi “Rakı Masası”nı Bragi Productions etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Öztimur ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Porselen”e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda müzik eğitimleriniz/vokal deneyimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-Profesyonel anlamda ilk olarak tarafımca kurulan “Forte” grubuyla uzun süre Moda Deniz Kulübü başta olmak üzere önemli mekanlarda sahne yaptım. Akabinde projeye kendi adımla devam ettim. Bar sahnelerime özel sahneler eklendi. Bu esnada sevgili Berksan’a back vokallik yapmaya başladım ve böylelikle müzikal yolculuğum başka bir yere daha evrilmiş oldu. Sonrasında 3 sene sevgili Hande Yener’in arkasında back vokallik yaptım ve bu süreçle ilgili öğrenebileceğim her şeyi en layığıyla ve en iyisinden öğrendiğim için ekipten kendi isteğimle ayrılarak “Porselen” teklimi çıkardım. Müzikal eğitimim alaylı bir gitarist olarak kendi kendime başladı açıkçası. Sonrasında şan dersleri almaya başladım ve aslen beni büyüten tarz olan rock müzik vokalistliği konusunda kendimi geliştemeye çalıştım ancak ses rengimin bu müziğe uygun olmadığını farkederek R&B, funk, pop vokalleri üzerine kendimi geliştirmeye devam ettim. Sonrasında gerek kendi sahnelerimin ihtiyacı gerek çalıştığım profesyonel isimlere daha iyi eşlik edebilmek sebebiyle Türkçe Pop/Alaturka/Arabesk repertuarımı genişlettim. Bütün bunlar bana nasıl yansıdı derseniz: tam bir lunapark! Ben bu çeşitlilikten inanılmaz keyif alıyorum ve eğleniyorum. Bu sebeptendir ki kendimi asla bir tarzın temsilcisi olarak görmüyorum. “Porselen” pop bir şarkıydı. “Rakı Masası” pop alaturka bir şarkı. Sırada ise sözü/müziği/aranjmanı kendime ait şarkıları çıkaracağım projem “Sansegal” var. Tarzı alternatif pop-rock. Sonra ne yaparım bilmiyorum, bana da sürpriz size de!
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Porselen”in oluşum süreci nasıl gelişti Düzenlemenizi üstlenen Turaç Berkay Özer ve DMC ile yollarınız nasıl kesişti? Porselen ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Porselen bir sabah uyandığımda yatakta yaptığım bir besteydi ve beni çok heyecanlandırmıştı! (gülüyor) Yapmaya karar verdiğimde zaten hali hazırda Hande Yener’de ekip arkadaşım olan Turaç ile çalışmak istedim. Turaç ile Berksan’da da beraberdik tabii kardeşi biliyorsunuz ki… sonrası zaten aktı geldi. DMC’de çıkarmış olmak tabi bizim için güzel bir tanıtım oldu. Geri dönüşler çok keyifliydi. O zamanlar tüm radyolardan çok güzel yorumlar aldım. Genelde duyduğum yorum: “Özge bu şarkıyı no name bir isim değil de bilinen biri söyleseydi yürür giderdi!” Bu yoruma zaman zaman üzülsem de genelde sevindim. Benim için şarkımın beğenilmesi benim tanınmamdan kesinlikle çok daha önemli çünkü.
Bununla birlikte kendi orkestranızı kurma fikri nasıl gelişti, performanslarınızla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Kendi orkestramı kurmak sanırım 15 yaşımdan beri olan bir hayalimdi ki çok şükür 18 yaşında gerçekleştirdim. Evrile evrile, öğrene öğrene bugünlere geldik ve Özge Öztimur Orkestrası olarak çalışmaya devam ediyoruz ekip arkadaşlarımla. Performansla ilgili geri dönüşleri benim söylemem yakışık almaz. Narsist gözükmek istemem ama mütevazı da olmam. Merak eden kanalıma buyursun! (gülüyor)
Ayrıca, Karma Türkiye’de de şarkılarınızla yer aldınız. Proje ile yollarınız nasıl kesişti ve seslendirdiğiniz eserlerinizle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Reha (Özcan) benim çok eski ve yakın bir arkadaşım. Kendisi bu projeyi hayata benimle ve “Öküz” şarkımla geçirmek istediğini söyledi. Ayrıca “Bir şarkı daha yapsan mı?” derken “Ne Kadar İleriye Gidebilirsin?”i de kaydettik ve konu çok tatlı yerlere gitti. “Öküz” şarkısıyla epey bir kişinin duygularına tercüman olduk. “Öküz” şarkısıyla ilgili başka bir projemiz var. Biraz bekleyeceğiz.
Öte yandan motorsiklet alanı ile de ilgilisiniz. Bu tutkunuz nasıl gelişti?
-4 yaşında motosiklet çarptı bana. Sonra 8 yaşında da! (gülüyor) Dedim “Bana çarpmaması için benim kullanmam lazım bunu sanırım!” (gülüyor) Hep merakım vardı yani. Yine çok yakın arkadaşım ileri sürüş eğitmeni Nural Meriçtan bana eğitim verdiği ilk gün zaten zehri aldım. Sonrası sıkı eğitim… Hemen motosiklet edindim… “Porselen” şarkımla beraber Harley Davidson markasıyla da işbirliğimiz başladı ve 1 sene Harley Davidson Türkiye’nin kadın yüzü oldum. Onlar da benim ailem oldu!
En son “Rakı Masası”nı dinleyicilerle buluşturdunuz. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Altuğ Öncü ve Bragi Productions ile yollarınız nasıl kesişti?
-Altuğ bu aranjmanı zaten 5 sene önce yapmıştı, ancak ben şarkının çıkışını hep “Şimdi değil, şimdi değil!” diye öteledim. Pandemide malum düşünecek çok vaktimiz olduğundan bunu bir rakı şarkıları projesi haline getirmeye karar verdim ve menajerim Burçin Turna ile toplam 3 şarkılık olan bu projeye hemen start verdik. Bu kararı verdikten bir hafta sonra şarkı hazırdı. Sağ olsun sevgili müzisyen arkadaşlarım 5 günde, evlerindeki imkanlarla çaldılar. Kapak fotoğrafını yasaklara denk geldiğimiz için kendim selfie olarak çektim. Yokluklar içinde samimi bir iş yaptık. Süslemedik, abartmadık, gemiyi şarkı yürütsün dedik!” (gülüyor)
Rakı Masası ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“O nasıl sözler!”, “Özge mahvettin beni!”, “Sabah sabah rakıya mı oturalım?” Bunlar en sevdiklerim!” (gülüyor) İşin şakası çok keyifliyim çünkü her şeye rağmen tüm imkansızlıklara engellere rağmen üretebildiğim için inanılmaz mutluyum.
Ayrıca teklinize Berkay Gülüm yönetmenliğinde bir klip çektiniz. Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti, klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Berkay çok sevdiğim bir meslektaşımın konser fotoğraflarını çektiğinde dikkatimi çekti ve hemen iletişim kurdum. Sonra beraber çalışmaya başladık. Klip için de zaten başka bir isim düşünmedim bile çünkü zaten hep yanımda olan biri Berkay. Gözüne yüreğine vizyonuna çok güvendiğim, aynı dilden konuştuğum özetle artık dostum kendisi ve bu işin manevi tarafını klibi izleyenler anlar. Tabii ki Berkay’ım çekecekti!
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-İşte asla cevap vermeyeceğim bir soru. En az kendim kadar karışık bir mevzu bu!” (gülüyor)
Rakı Masası’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Şu an bile kafamda proje üretiyorum ben. Asla durmayacağım. Bağımsız müzisyen olmanın hafifliği bu sanırım; kimseye kendinizi beğendirmeye çalışmıyorsunuz, beğenmelerini diliyorsunuz sadece!
Özge Öztimur’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Rakı Masası”nı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle