Bağımsız Sahne köşesinin on ikinci konuğu, yer aldığı gruplardaki sahne performanslarıyla tanınan ve solo olarak ilk teklisi “Kadıköy Metrosu” sonrası 2020 içinde Çatı Müzik etiketiyle “Kelebek Etkisi”ni ve en son “Artık Yoksun”u yayınlayan alternatif müziğin başarılı isimlerinden Emre Musaoğlu. Musaoğlu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklilerini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle, Kadıköy Metrosu’na kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Kendi solo projeme başlayana kadar farklı şeyler denedim. Hayatım hep deneme yanılma üzerine gidiyor zaten. Basit hiphop altyapıları yaparak başladım müziğe. Daha sonrasında farklı gruplarda death metal/thrash metal/hard rock gibi birçok türde davul çaldım. Bas gitar çaldığım sahneler de oldu, birilerine gitarla eşlik etmişliğim de oldu. Fakat kendi bestelerimi yapıyor oluşum, beni bu projenin olması gerektiği düşüncesine itti.
Profesyonel bir tekli çıkartmaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Kadıköy Metrosu’nun oluşum süreci nasıl gelişti, nasıl geri dönüşler aldınız?
-Farklı gruplarda bestelerimi çalıyorduk fakat grup olmak gerçekten zor bir iş. Egolar ağır basıyor. Ben de kendi yaşadıklarımdan yola çıkarak, kendi bestelerimi yapmaya başladım. Aslında “Kadıköy Metrosu” bir anda çıkarmaya karar verdiğim bir şarkı oldu. Fazla acele etmekten dolayı prodüksiyon olarak hatalarımız oldu. Fakat yapıldı ve bitti. İlk profesyonel işimizdi ve tatlı bir iş oldu. İnsanlar çok beğendi. Şarkıdan üç gün sonra lansman yapmıştık ve ezberleyenler olmuştu. Onun haricinde özellikle Kadıköy’lüler epey sahiplendi ve benimsediler, sağ olsunlar.
Kelebek Etkisi’nde Çatı Müzik ile çalıştınız. Çatı Müzik ile yollarınız nasıl kesişti? Bir firmayla çalışmak, aldığınız geri dönüşlerin çokluğunu etkiledi mi?
-Çatı Müzik’ten Sunay Ersoy ile benim müzik direktörlüğü yaptığım zaman, davul çaldığı Babetna grubundan tanışmıştık. Şarkının yine tüm prodüksiyonunu kendim sağladım. Sadece dağıtımını Çatı Müzik yaptı. Fakat halen her konuda hem Sunay Ersoy hem de Taner Ersoy canım abilerimdir. Her konuda desteklerini hissederim. netd müzik’ten klibi paylaşmak, iyi bir izlenme sayısı getirdi. Bunun haricinde çok fazla etkisi olduğunu söyleyemem.
En son Artık Yoksun’u yayınladınız. Özellikle evden yapılan klibiyle dikkat çeken Artık Yoksun’un oluşum süreci; bu bağlamda klip fikri nasıl gelişti ve nasıl geri dönüşler aldı?
-Diğer şarkılarıma göre “Artık Yoksun” çok özel oldu benim için gerçekten. Hepimiz evlerimizdeydik ve gerçekten arkadaşlarımı, işimi çok özlemiştim. Bulunduğumuz dönem içerisinde insanlar müziği duymaktan ziyade izlemeyi de istiyorlar. Bu yüzden kesin olarak klip yapmam gerektiğini biliyordum. Hem bu şekilde klibi tamamlamış olduk, hem de ekrandan da olsa, uzun süre sonra sevdiğim insanları gördüm. Tek başıma yaptığım bir şarkıda onların da yer alması çok değerliydi. Samimi, içten bir klip olduğunu düşünüyorum. Dışarı çıkmayı unutan insanlara, klip bahanesiyle bir etkinlik sağlamış gibi hissediyorum! (gülüyor)
Bütün teklilerinizde düzenlemenizi kendiniz üstleniyorsunuz. Bu bilinçli bir tercih mi yoksa ilerleyen zamanlarda düzenleme için bir başka müzisyenle de çalışmayı düşünüyor musunuz?
-Herkes çok büyük aranjörlerle, kayıt operatörleriyle çalışmak ister elbette. Fakat karakter olarak aşırı kontrolcü bir insanım. Şarkılarıma sanki başkasının eli değince, kendi hissiyatımı veremeyecekmiş gibi hissediyorum. Bu şekilde kontrol bende gibi hissediyorum. Ama ilerleyen dönemde tabii ki bu işi iyi yapan insanlarla mutlaka çalışmak isterim. Düzenleme bu işin en kilit noktası denebilir. Bu alanda da daha iyi olmasını isterim. “Mutlaka ben düzenlemeliyim!” gibi bir düşüncem yok.
Birinci ve üçüncü teklinizi de bağımsız olarak yayınladınız. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?
-En güzel kısmı şu; çok fazla kağıt imzalamam gerekmiyor! Onun haricinde sadece plak şirketleriyle bir bağlantım olmadı henüz. Büyük şirketlerle çalışmanın getirdiği çok fazla avantaj var. Özellikle PR konusunda ama şu an için bağımsız ilerlemek daha iyi bir seçenek gibi görünüyor. Önce müzik iyi olsun, zaten alıcısını bulur diye düşünüyorum. İşler iyileştikçe, PR da olur, büyük şirketler de işin içine girer. Bunların hiçbiri olmazsa da zaten yapıyorum bu işi. Çok fark eden bir durum olmaz. Ama bağımsız olmak kulağa hoş gelen bir durum. Baskı yapan, sizden bir şeyler bekleyen “patronlar” olmaması gayet keyifli.
Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki farkı nedir?
-Kesinlikle çok büyük farklar var. Büyük bir şirket ile çalıştığınız zaman dijital platformların büyük listelerine rahatlıkla girebiliyorsunuz fakat bağımsız müzisyenlerde bu ihtimal inanın düşündüğünüzden çok daha az. Bu çok üzücü bir durum. Evet, müzik bir ticaret ama etik kurallar çerçevesinde bir ticaret olmalı. Maalesef şu an pek öyle ilerlemiyor. Algoritmaları çözmek falan biraz zor. Bu işleri de müzik şirketleri iyi biliyor. Özet olarak; bir müzik şirketinden çıkan şarkı, hem daha kapsamlı, hem de bol reklamlı çıkıyor. Bu da duyulmak için çok büyük bir avantaj.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Aslında bu benim için çok zor bir soru. Şarkılarımı dijital platformlara yüklerken bile tür seçme konusunda çok zorlanıyorum! (gülüyor) Ama standart şarkı formlarının dışına çıkmaya çalışıyorum. Bu da sanırım müzikte alternatifler yarattığı için, “Alternatif/Bağımsız Müzik” adı altında pazarlanabilir gibi düşünüyorum. Hissiyat olarak ise, şarkıyı yazdığım dönemde kafamın içinde olan duygu-durum değişiklikleri direkt olarak sounda yansıyor. Yaptığım şarkılar, yapıldığı dönemin “soundtrack”leri olarak düşünülebilir.
Artık Yoksun’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Beni çok heyecanlandıran projeler var, evet. Öncelikle çok çok değerli şairimiz “Orhan Veli Kanık”ın “Anlatamıyorum” adlı şiirini besteledim. Onu yapıyorum şu aralar. Ayrıca Kadıköy Metrosu’nda dediğim gibi prodüksiyonu pek sevmemiştim. Onun akustik versiyonunu yapacağım. Bir yandan hazırladığım solo şarkılar da yazılmaya devam ediyor. Bunların haricinde ise Gencay Kaya ve Sansar Salvo ile bir şarkımız çıkacak. Müziği bana ait, mix mastering işlemleri ise Rapozof’a ait bir şarkı. O beni çok heyecanlandırıyor. Ayrıca belirlenmiş ve hatta yapmaya başladığımız farklı düetler de var ama şimdilik isim vermeyelim, sürpriz olsun. Seri üretime geçmek istiyordum, pandemi bu konuda bana yaradı. Daha iyi şarkılar, daha iyi işler, en güzel klipler için beni sosyal medyadan takip etmeniz yeterli. Her şeyi çok net şekilde açıklıyorum oradan.
Emre Musaoğlu’na bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Artık Yoksun”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle