Röportajlar

Bağımsız Sahne #51 : İlk teklisi “Su Şehri”ni dinleyicilerle buluşturan Pınar Özdemir ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin elli birinci konuğu, müziğin eğitiminden gelen ve halen Diyarbakır’da müzik öğretmenliğine devam eden, şarkılar yazan ve Seyyidhan Kömürcü şiirine bestelediği ilk teklisi “Su Şehri”ni dinleyicilerle buluşturan Pınar Özdemir… Özdemir ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Su Şehri’ne kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Ege Üniversitesi Türk Musikisi Konservatuvarı’nda eğitim aldım. Aslında Batı Müziği eğitimi almak istiyordum lakin o dönemin koşulları ve içinde bulunduğum dinamikler yolumu o yöne çevirdi. Konservatuvar eğitimimin makamsal müziği benimseme, geliştirme ve içimdeki diğer seslerle sentezleme açısından bana katkı sunduğunu söyleyebilirim. Yaptığım bestelerde de bunun etkisini görüyorum. Çok renklilik her zaman sevdiğim bir şey oldu. Hayat tek bir duygudan ibaret değildir. İçerisinde birden fazla dinamik barındıran bir olgudur. Bu bütünselliği bütün renklerin içinden geçerek sunmak hayatın kendisini anlatmak biraz da. Bu anlamda konservatuvarın renkli dünyasından geçmek beni daha da çeşitlendiren bir yol olmuş oldu. Konservatuvardan mezun olduktan sonra müzikle daha çok mesleki anlamda ilgilendim. Nitekim şu anda da Müzik Öğretmeni olarak çalışmaktayım. Tabi konservatuvar sürecinde ve devamında söz ve müziği bana ait olan çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarımı hiçbir platformda yayınlamadım. Demlenme sürecini tamamladığını düşündüğüm işleri zaman içerisinde yayınlamayı düşünüyorum. Su Şehri bu noktada ön plana çıkmış oldu.  

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Su Şehri’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Şiirini bestelediğiniz Seyyidhan Kömürcü ile yollarınız nasıl kesişti?

-Seyyidhan Kömürcü şiirlerini beğeniyle takip ediyordum. Şiirlerini ne zaman okusam içindeki melodiyi duyuyordum. Dolayısıyla üzerinde çok gidip geldiğim, kitaplarını elimde eskittiğim bir şair oldu. İki yıl önce “Hasar Ayini” kitabındaki “Dalgın Merhamet” adlı şiiriyle ruhumdaki tınılar uyuştu. İlk bestelediğim şiiri bu oldu. Akabinde Amidart Kültür Sanat Topluluğu’nun kurucusu ve yürütücüsü Murad Aygun aracılığıyla Seyyidhan Kömürcü ile bir buluşma planladık. Buluşma gününe kadarki süreçte iki şiirini daha bestelemiş bulundum. Bunlardan biri de “Su Şehri” idi. Bestelenen tüm şiirler üzerine bir süre istişarelerde bulunduk, sonuçta ilk teklinin “Su Şehri” olmasına karar verdik. 

Düzenlemenizi üstlenen Cansun Küçüktürk ile yollarınız nasıl kesişti?

-Bajar grubundan bildiğim ve düzenlemelerini beğeniyle dinlediğim bir kişi olmasından dolayı Cansun Küçüktürk’e “Su Şehri”nin kaderini teslim etmem gerektiğini düşündüm. Sevgili Murad Aygun’un aracılığıyla iletişime geçip kısa bir süre içerisinde çalışmalara başladık. 

Teklinizde size başarılı bir müzisyen kadrosu eksik etti. Bu kadronun bir araya gelmesi nasıl gelişti?

-Müzisyen kadrosunu Cansun Küçüktürk bizimle girdiği istişareler sonucunda kendisi belirledi. İstanbul dışında yaşamamdan dolayı pandeminin etkisiyle de gidiş gelişler mümkün olmadı. Diyarbakır’da vokal kayıt yapıp gerisini Cansun Küçüktürk’e bıraktık. İyi de yaptık! (gülüyor)

Su Şehri ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Yayınlanalı kısa bir süre olmasına rağmen gayet olumlu geri dönüşler aldık. Sözlerinin zor anlaşıldığına dair birtakım eleştiriler de aldık; ancak birkaç dinlemeden sonra bu eleştirinin geçersiz kaldığını ifade edenlerin sayısı da bir hayli fazla oldu. Şarkılarımı yaparken insanların ruhuna dokunmak isterim ve sanırım bunda görece başarılı da oldum. Bu noktada mutluluğumu ifade etmek isterim.

Su Şehri’ne bir de Ali Kemal Çınar yönetiminde bir klip çektiniz. Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Ali Kemal Çınar uzun yıllardır Kürt sinemasında tanınan bir sima. Yaptığı işleri beğeniyle takip ediyorum. Klip için yine Murad Aygun aracılığıyla iletişime geçtik. Bizi kırmayıp yoğun işleri içerisinde zaman ayırıp ortaya güzel bir klip çıkarmış oldu. İzleyenler tarafından gelen yorumlar sıcak, samimi ve renkli bir klip olduğuna dairdi. 

Bununla birlikte müziğinizi Pınar Records isminizle bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?

-Bağımsız çalışmak kesinlikle özgür bir alan sağlıyor. Normal hayatımda da bir şeye, birilerine bağımlı hareket etmek bana göre değil. Müzik için de aynı şey geçerli oldu. Yaşasın tam bağımsız müzik! (gülüyor)

Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?

-Bağımsız çalışmak tabi daha fazla emek, enerji ve maddiyat ister. Müzik şirketiyle çalıştığınız zaman daha geniş bir kitleye ulaşırsınız ama burada önemli olan “Daha geniş bir kitleye ulaşmak için kendinden ödün vermek” mi, yoksa “Kendini özgürce ifade etmek” mi? İkinci seçenek bana daha doğru geliyor. Bu yüzden bağımsız çalışmayı tercih ettim.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Başta da belirttiğim gibi, yaşam tek bir duygudan ibaret değildir. Bir tarafta acı, hüzün, keder ve yas varken diğer tarafta umut, sevinç, mücadele yer alıyor. Müziğimi yaparken tüm bunlar bir şekilde harmanlanmış oluyor. Hayatın kendisini çığırıyorum aslında…

Su Şehri’ne sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Elbette var. Bestelenmiş şiirler, şarkı sözleri ve söz müziği bana ait şarkılar bir yerlerde demlenmeyi bekliyor. Üzerine daha fazla yoğunlaşıp belirli bir periyotta dinleyiciye sunmayı planlıyorum.

Pınar Özdemir’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Su Şehri”ni tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.