Bağımsız Sahne köşesinin elli dokuzuncu konuğu, müziğin eğitiminden gelen ve bu bağlamda hem sahne performansları hem de O Ses Türkiye ile tanınan, geçtiğimiz günlerde kendi eseri teklisi “Sonunu Beklemedik”i dinleyicilerle buluşturan Aymila Taşçı… Taşçı ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Sonunu Beklemedik’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-Kendimi bildim bileli müzikle hep iç içeydim aslında. Ailemin daha küçükken bu konuda beni yönlendirmesi ve desteklemesiyle hayatımın kalan döneminde de müziğe devam ettim ve lisede Güzel Sanatlar okudum. Ancak üniversiteye hazırlanırken konservatuvar kazanabileceğime dair inancım çok zayıftı, bu yüzden şansımı denemeye cesaret bile edememiştim ama bu esnada Muhammed Yıldırır’la yollarımız kesişti. Muhammed Türkiye’nin en değerli sanatçılarından biridir, aynı zamanda Dünya’nın en hızlı keman virtüözü olarak da biliniyor. Kendisi hayatıma dokunan nadir insanlardan, o yüzden ondan bahsetmeden geçemeyeceğim. Hem annemin hem de Muhammed’in destekleriyle Türkiye’nin en iyi konservatuvarlarını kazanarak, önce İstanbul Teknik Üniversitesi Devlet Konservatuvarı Müzik Teorisi Bölümü’nde ve ardından İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı Müzikal Oyunculuk Bölümü’nde okuma şansını elde ettim. İki konservatuvarda birden okumak müzik kariyerimin temellerini de sağlam atmamı sağladı.

Ayrıca O Ses Türkiye’ye katıldınız. O Ses Türkiye’ye katılmaya nasıl karar verdiniz ve yarışma deneyiminiz size neler kattı?
-O Ses Türkiye maceram, çevremdeki insanların ve en çok da küçük kuzenim Zeynep’in ısrarları sonucunda başladı diyebilirim. O Ses Türkiye yarışmasına katılmadan önce profesyonel müzik hayatımı daha çok enstrüman çalarak ilerletiyordum, sahnede vokal deneyimim ise yok denecek kadar azdı. Bu anlamda bu yarışmaya katılmak bana güzel bir sahne tecrübesi yaşattı diyebilirim. Yarışmada çok fazla ilerleyemesem de, eksik olduğum bu yönümü geliştirmemde katkısı oldu.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Sonunu Beklemedik’in oluşum süreci nasıl gelişti?
-Birçok sanatçı ortaya bir eser çıkarırken hayatlarındaki yaşanmışlıklarından yola çıkarlar, benim de aynı şekilde oldu diyebilirim. Yakın zamanda, henüz beste yapma fikri bile aklımda yokken bir ilişkimde ayrılık yaşadım. Bu ayrılık sonrasında yaşadığım duyguları bir kağıda dökerek müzik hayatımdaki ilk bestemi ortaya çıkartmış oldum. Bu bestenin bende yaşattığı tatmin duygusuyla, bu yönde kendime olan inancımı da arttırdım ve bestelerimin devamını getirmeye karar verdim. Bu kararımda pandemi döneminin de çok büyük etkisi oldu diyebilirim, çünkü herkes gibi ben de bu süreçte kendimle kalıp kendi kendimi keşfetme fırsatı buldum. Dolayısıyla bestelerimin neredeyse tamamını da bu dönemde yazdım. Ayrıca şunu da ekleyebilirim ki, ben aşk kadınıyım. Duygularımı genellikle yoğun yaşıyorum ve yaşadıklarımdan besleniyorum. Böyle olunca, bestelerim için malzeme bulmakta da pek fazla zorlanmadım. Bestelerimi nasıl yayınlamaya karar verdiğime gelince… Hayatta herkesin bir dönüm noktası olduğunu düşünüyorum ve sanırım benim için de bu süreç bir dönüm noktasıydı. Şu anki hayat arkadaşım, eşim Erencan Ereren her zaman her konuda beni çok destekler. Bu süreçte de her zaman arkamdaydı. Ayrıca onun vasıtasıyla tanıdığım Nurtun Şarman da eski bir arkadaşımız, bestelerimi ilk dinlediğinde beni cesaretlendirerek mutlaka yayınlamam gerektiğini söyledi. Kendisi bu tür konularda düşüncelerine çok değer verdiğim birisidir. Onun bana olan inancı da bestelerimi çıkartmam konusunda beni en çok tetikleyen neden oldu sanırım. Bundan kısa bir süre sonra kendi imkanlarımızla ilk bestemi yayınlamak için harekete geçtik ve güzel bir iş ortaya çıkarttık diye düşünüyorum.
Düzenlemenizi üstlenen Nurtun Şarman ile yollarınız nasıl kesişti?
-Erencan ile yaklaşık 8 senedir tanışıyoruz. İlk tanıştığımızda Nurtun’la beraber bir müzik grubunda çalıyorlardı, bu vesileyle biz de tanıştık. Nurtun çok yönlü bir insandır. Grubun davulcusuydu, parçaların düzenlemelerini yapıyordu ve aynı zamanda grubun menajerliğini de üstlenmişti. Haliyle piyasaya da oldukça hakimdi.

Teklinizde size başarılı bir müzisyen kadrosu eşlik etti. Bu kadronun bir araya gelmesi nasıl gelişti?
-Bu konuda da Nurtun’un yine çok desteği oldu, onun çevresinden faydalandık. İlk projemde baştan sona emeği geçen herkesin işinde profesyonel olması benim için çok büyük bir şanstı. Ancak maalesef pandemi döneminden dolayı bu kadroyla bir araya gelemedik, hatta stüdyo kayıtları Antalya, İstanbul ve Bodrum arasında gerçekleşti. Yani hepimiz farklı yerlerdeydik! (gülüyor)
Sonunu Beklemedik ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“Sonunu Beklemedik” 7 Mayıs’ta yayına girdi. Dolayısıyla henüz çok yeni ama ilerleyen zamanlarda hem olumlu hem de olumsuz eleştiriler mutlaka daha fazla olacaktır. Ancak yayınlanmasından bu yana henüz kötü bir yorum veya olumsuz bir eleştiri almadık, aksine çok olumlu ve güzel yorumlar ulaştı. En çok aldığım yorum ise parçanın ve klibin enerjisinin çok pozitif, doğal ve samimi olduğuydu. Özellikle evlere kapandığımız böyle bir dönemde birçok insana moral olarak iyi geldiği söylendi. Dinleyenlere ve izleyenlere bu güzel enerjiyi geçirebildiğim için çok mutluyum. Ayrıca yorumlar arasında günümüzde çok yaygın olduğu gibi bir cover ile değil de bir beste ile piyasaya çıkmamı takdir edenler ve bunu çok değerli bulanlar da olmuş, bu benim için çok önemli. Son olarak beni en çok etkileyen yorumlardan bir tanesi de, bir dinleyicinin geçmişte yaşadığı benzer bir süreçten dolayı parçanın kendisine dokunduğunu söylemesi oldu. Bestelerimdeki duyguyu insanlara geçirebilmek benim için çok önemli, bu yüzden bu yorum da beni çok etkiledi!
Sonunu Beklemedik’e ayrıca bir klip çekildi. Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Aslında parça klibe hazır hale geldiğinde ortada henüz bir fikir bile yoktu. Projeye en büyük katkıyı sağlayan Nurtun Şarman ile bir gün oturup kahve içerken, kendisi samimi ve doğal bir klip olması gerektiği fikrini ortaya attı. Bestemi arkadaşlarımla ilk paylaştığımda da yine klipteki gibi oturup şarkı söyleyip keyifli bir zaman geçirmiştik, fikir içimize sinince yine aynı samimiyeti ve ortamı ortaya koymaya karar verdik. Daha sonra çekim için harekete geçtik ve günü belirledik. Pandemi döneminde bir klip çekmenin zor olacağını biliyorduk ve şansımıza kapama da üstüne geldi. Böyle olunca maalesef Bodrum’daki evimizde çektiğimiz klipte bize eşlik edemeyen arkadaşlarımız oldu. Klibin çekim aşamasına kadar daha başka sorunlar da yaşadık aslında ama tüm aksiliklere rağmen yanımda olan tüm değerli dostlarımla içime sinecek şekilde klibi çekebildik. Çok da güzel olduğunu düşünüyorum, aldığım yorumlar da bu yönde!
Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?
-Kesinlikle evet. Müziğimi nereden, nasıl ve ne zaman paylaşacağım konusunda özgürüm.
Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?
-Her şeyden önce üretim sürecinden yapım sürecinin sonuna kadar kendi kararlarımı kendim alabiliyorum. Yapımcı firmaların istek ve talepleri yerine kendi vizyonumu ortaya koyarak, özgürce çalışabiliyorum. Bu tabii ki hem yazdığım sözlerde hem de düzenleme aşamasında beni bir müzisyen olarak özgürleştiriyor.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Doğal, samimi. Aşağı yukarı 20 tane bestem var ve bestelerimin hepsi de gerçek duygularla ve hislerle yazıldı. Bunun dinleyiciye geçeceğine de inanıyorum.
Sonunu Beklemedik’ten sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Tabii ki var, bu zevki bir kere tattım devamını da mutlaka getireceğim! (gülüyor) Bir aksilik olmazsa şu an için senede 2 proje hedefim var. Belki daha sonra bir de albüm yaparım.
Aymila Taşçı’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sonunu Beklemedik”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle