Röportajlar

Bağımsız Sahne #85: İlk teklisi “Save Me”yi dinleyicilerle buluşturan Nida ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin seksen beşinci konuğu, çocukken aldığı müzik eğitimleri doğrultusunda zamanla kendi şarkılarını yapmaya başlayan ve eğitim olarak İngilizce Öğretmenliği alanında ilerlese de içindeki müzik tutkusunu ertelemeden şarkılarına yönelen Nida oldu. Kendi eseri alternatif tınılı ilk teklisi “Save Me”yi dinleyicilerle buluşturan Nida (Nida Didem Güvenç) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Save Me’ye kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Öte yandan YouTube kanalınızda çeşitli şarkıları yorumlayıp paylaşmaya nasıl karar verdiniz ve bu yorumlarınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Aslında müzikle tanışmam 7 yaşında keman çalmaya başlamamla oldu. Duyduğum her şeyi kendi başıma çıkartıp çalmak hoşuma gidiyordu. Orta okulda amatörce şarkı söylemeye başladım, bu sırada gitar almak için para biriktiriyordum. Liseye geçtiğimde gitar çalmaya başlamamla beraber vokalimi geliştirmeye başladım. Gitarda öğrendiğim akorlarla kendimce cover yapmaya başladım ve beni tanımayan insanların tarafsız yorumlarını görmek adına YouTube hesabı açmaya karar verdim. Geri dönüşler beni cesaretlendirecek yönde oldu ve o zamandan beri de bu işi yapmayı bırakmadım. Az da olsa şu anda dinleyen ve destekleyen küçük bir kitlem oldu. Lisedeyken aynı zamanda şarkı yazıp bestelemeye başladım. Şu an 100’den fazla şarkım 20 civarı bestem var. Ne kadarını ne zaman paylaşırım bilemiyorum. Liseden sonra kısa bir süreliğine şan eğitimi aldım, o zamandan beri de kendimi olabildiğince geliştirmeye çalışıyorum bir yandan da piyano öğrenmeye çalışıyorum.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda “Save Me”nin oluşum süreci nasıl gelişti? 

-Dediğim gibi liseden beri şarkı yazıp besteliyorum. Çevremde beni tanıyan, takip eden insanlardan artık şarkı çıkarmam gerektiği yönünde tepkiler almaya başladım. Save Me çıkana kadar tarzımı ve yorumlarımı paylaşıyordum zaten ve yaptığım çalışmaları takip edenlerin kendi şarkım hakkında ne düşüneceğini de görmek istedim. Şarkıyı çıkarırken herhangi bir hedefim yoktu. Sadece kendi içimden çıkan bir besteyi insanlarla paylaşmak ve bir yerden başlamak istedim. Save Me’yi aslında 18 yaşımda yazmıştım. Benim için gerçekten kötü bir zamandı ve bir gece orgun başında kendimce bir şeyler çalarken sözleriyle beraber besteyi çalmaya başladım ve düşünmeden aniden çıkan şarkılarımdan biri oldu. Tabii o zamanlar şarkının melodisi çok daha ağır ve karamsardı. 21 yaşına kadar şarkıya dokunmadım. Bir gün önceden yazığım şarkılara bakarken şans eseri önüme çıktı ve benim için ne kadar özel bir şarkı olduğunu hatırladım. Bu nedenle de ilk çıkaracağım şarkının bu şarkı olmasını istedim. Artık 18 yaşındaki depresif, umutsuz kız olmadığımdan şarkının havasını biraz değiştirmek istedim ki benim kadar o da olgunlaşsın, değişsin. Sözleri hâlâ ilk yazdığım kadar hissediyorum, besteyi biraz daha umut dolu yapmak istedik. Fikir almak için Cem’e kendi kaydımı dinlettim ve benimle şarkı üzerinde çalışmak istedi. Aranjesini yaptı ve birlikte kaydı tamamladık. 

Düzenlemenizi üstlenen Cem Gençler ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Cem’le aynı üniversitede (Bahçeşehir Üniversitesi) okuyorduk. Müzik Kulübü toplantısında karşılaştık ve ilk konuştuğumuz andan itibaren birbirimize bir şeyler katacağımızı hissetmiştim. Kısa sürede müzik anlamında fikrine en güvendiğim insanlardan biri oldu ve beni bu anlamda cesaretlendirdi. Bir ara hayatımın geldiği noktadan ötürü müziği bırakmayı düşünüyordum ve beni vazgeçiren kendisiydi. Bu nedenle de ilk şarkımı çıkarırken ondan daha iyi bir partner düşünemezdim. Şarkının his yoğunluğu beni tatmin etse de prodüksiyon konusunda çok iyi olmadığının farkındayım. Özel bir şarkı olduğu için sadece güvendiğim ve müziğimi anlayan, tarzımı bozmayacak yakın bir insanla ev ortamında kayıt almak istedim. Amacımız kaliteden çok yaptığımız işin samimi olmasıydı.

Save Me ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Save Me gerek tarzından gerek prodüksiyonundan olsun, patlayacak bir şarkı değildi. Benim kendi tarzımı, işimi ve ruhumu paylaşma şeklimdi aslında. Aldığım dönüşler de fikir ve tarz açısından kaliteli, prodüksiyon açısından “daha iyi olabilirdi” yönünde oldu. Piyasada bu tarz müziğin olmadığını ve devam etmemi söyleyenler de oldu bu prodüksiyonla paylaşmamın hata olduğunu söyleyen de… Tabii yapılan bütün yorumları dikkate alıyorum ki hem dinleyicinin ne düşündüğünü anlayabileyim hem de ileride yapacağım çalışmalarda daha iyi işler çıkarabileyim. Zaten şarkı çıkartmamı bekleyen çok fazla kişi yoktu. Çoğunun beğendiğini ve bir şeyler hissettiğini öğrenmek beni mutlu etmişti. Bu şarkının da ileride çıkaracağım şarkıların da amacı benim için aynı; bir kişiye bile bir şey hissettirebilirsem o şarkı amacına ulaşmış demektir.

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmak size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Tabii ki birine ya da bir yere bağlı olmamak, bir kutu içinde hareket etmektense istediğin yöne gitmeyi kolaylaştırıyor. Bağımsız çalışmak tabiki özgür bir alan sağlıyor fakat piyasadan da uzaklaştırdığını düşünüyorum. Gerçi ben müziğim konusunda biraz hassas bir insanım. O şarkıyı yazarken ne hissettiysem son haline geldiğinde de o hissi korumalı. Her dinleyenin düşündüğü hissettiği farklıdır ve müziği güzel yapan şey de budur aslında, ama ben yansıtmak istediğimi bozulmadan karşıya aktarmanın, şarkının ruhunun korunmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Biriyle de çalışmak bu yüzden benim için çok kolay değil. Benim yapmak istediğimi anlamalı ve müzik anlamında aynı kafada olmalıyız. İlerisi için ne olur bilmiyorum ama şu anda dinlensin dinlenmesin bağımsız olarak devam etme kararındayım. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Kendi müziğimde en çok önemsediğim şey hissettiğimi aktarabilmek. Müzikalite tabiki çok önemli bir şey, ama his olmadan şarkı eksik kalır. Şarkı yazmaya başladığımdan beri eğer bir gün bu şarkılar dinlenirlerse bir kişiye bile olsa bir şeyler hissettirsin, huzur versin istedim. Bu yüzden melodisi kadar şarkı sözüne önem veririm. Yaşadığım, hissettiğim, gözlemlediğim şeylerden bahsetmek, sözlerin dolu olması benim için önemli. Müzik öyle bir şey ki, en zor zamanlarımda bile tutunabileceğim bir dal oldu. Ben de bir gün başkalarına aynı şeyi hissettirebilmeyi çok isterim ve müzik yapmamın bir amacı da aslında bu. 

Save Me’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yazdığım ve paylaşmak istediğim çok şarkı var aslında ama acele etmek ve içime sinmeden yayınlamak istemiyorum. Bir sonra çıkaracağım şarkı daima bir öncekinden iyi olmalı. Şu anda üzerinde çalıştığım şarkılar olduğunu söyleyebilirim. Genellikle İngilizce şarkılar yazıyorum fakat sıradaki teklinin Türkçe olmasını hedefliyorum. Birlikte güzel işler yapabileceğimiz müzisyenlerle de iş birliği yapmayı düşünüyorum. Tek bir tarza bağlı kalmadan her tarzdan ve her müzisyenden öğrenebileceğim şeyler olduğunu düşünüyorum. Hâlâ müziğimi de kendimi de keşfetme aşamasındayım. Bunun yanı sıra sanatın her alanına ilgim var aslında ve şu an kesinlik olmasa da planlarım sadece müzik kapsamında değil. Yıllardır müzikle içli dışlı olsam da ironik bir şekilde hiç sahneye çıkmadım. Yakın zamanda da bu konuda bir şeyler yapmak istiyorum.

Nida’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Save Me”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.