Röportajlar

Bağımsız Sahne #92: İlk teklisi “Yolculuk”u dinleyicilerle buluşturan Duygu Eskin ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin doksan ikinci konuğu, müzik dolu bir aileden gelen ve zaman içinde Türkçe Öğretmenliği alanında ilerlese de müzik tutkusundan vazgeçmeden kendi şarkılarını yaparak geçtiğimiz haftalarda kendi eseri ilk teklisi “Yolculuk”u dinleyicilerle buluşturan Duygu Eskin oldu. Eskin ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Yolculuk’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Öte yandan YouTube kanalınızda çeşitli şarkıları yorumlayıp paylaşmaya nasıl karar verdiniz ve bu yorumlarınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Müzik yolculuğum çocukluğumda başladı. Babam Hüsnü Yusuf Dal ve amcam Mehmet Ali Dal 1970’lerin bas gitaristleri. Hatta babam yıllardır bağlama da çalıyor. Çocukluğumda orkestra kültürünü görme şansım oldu. Evimizde ya da eş dost toplanmalarında müzik hep vardı. Gitar çalmak hayalimdi ve yirmi iki yaşında bu hayalim gerçekleşti. Yani yıllardır çalıp söylüyorum. YouTube kanalı aslında kızımın teşvikiyle oldu. Bir gün bana neden kanal açmayı düşünmediğimi sordu. Yaptığım bu güzel şeyi insanlarla paylaşmam gerektiğini belirtti. Ben gençlere hep güvendim. Zaten öğretmenim ve onlarla iç içeyim. Kızımın vesilesiyle, eşimin de sonsuz desteğiyle YouTube kanalı yolculuğum böylece başlamış oldu. Çok güzel dönüşler aldım kanalımla ilgili. Tebrik ve takdir edildim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda “Yolculuk”un oluşum süreci nasıl gelişti? 

-İlk teklim aslında bir saygı duruşu ve hatıralara hürmettir. Pandeminin ilk aylarında çok sevdiğimiz dayımı kaybettik. Eşi, çocukları ve biz sevenleri, dayanılması zor bir acıyla sınandık. Durup durup ağlamak…Çok zordu. Zaten duygularını çok yoğun yaşayan biriyim. Yaşadığım bu yoğun duygularla, sözler kalemimden döküldü ve gitarımla bestemi tamamladım. Zaten kapanma günlerinde, uzun süre enstrümanımla çokça vakit geçirme fırsatım oldu.Bu da verimimi arttırdı. Yolculuk aslında kiminin annesini, kiminin eşini, kiminin babasını, kiminin arkadaşını kaybettikten sonraki duygularının sesidir. Şarkımın, kolay ölümleri yaşadığımız pandemi sürecinde insanlarla duygudaş olmasını istedim.

Düzenlemenizi üstlenen Halil Engin ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Öncelikle belirtmek istediğim şudur ki, Halil Engin çok kıymetli bir müzik adamı. İşini dürüstçe yapan ve çok donanımlı bir müzisyen. Halil Engin’le ortak dostumuz vesilesiyle tanıştık. Yani dostumun dostu diyebilirim. Onunla çalışma fırsatı bulduğum için çok şanslıyım. Çünkü şarkıdaki hislerimi anladı ve şarkıyı hayal ettiğim şekilde düzenledi ki ben karışmadım hiçbir şekilde.

Yolculuk ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-O kadar güzel dönüşler aldım ki… İnsanlar kendi duygularını görüp yaşadı sanırım şarkıda. Ağladığını, çok etkilendiğini, tüylerinin diken diken olduğunu, gurur duyduğunu belirten güzel yürekli bir sürü kişiden dönüş aldım. Yeni şarkılar bekliyorlar. İnsanların duygularına hitap edip onlarla bu anlamda yoldaş olmak anlatılamaz bir his.

Klibinizi yöneten Murat Toparlı ve Zeynel Uçar ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Murat Toparlı, Halil Engin’le çocukluk arkadaşı. Zeynel Uçar da Murat’ın çalışma arkadaşı. Murat ve Zeynel’le tanışmam Halil sayesinde oldu. O kadar iyi bir ekip ki hiç yorulmadım desem bilmem inanır mısınız? Hepsi,  işini özenerek yapan, dürüst ve iyi kalpli arkadaşlar. Klip için doğayı seçtik. Çünkü doğa da sonsuzluktur, tıpkı ölüm gibi… Klipte metafor var. Yolculuk, aslında ölüm. Bavula sanatsal bir bakış açısı getirmek istedim ve fotoğraf çekimlerinde bunu da yansıttık. Kendimi retro ruhuyla yaşayan biri olarak görüyorum. Bu yüzden kıyafet seçimlerim olsun klipte kullandığımız eşyalar olsun, hepsi bunu yansıtsın istedim. Sadelikten çıkmamaya çalıştık. Klip hayal ettiğimin ötesinde oldu. Hatta ilk izlediğimde mutluluktan ağladım. Klip çok beğenildi ve hisli bulundu.

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmak size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Müziğimi insanlarla buluşturmak için bir strateji kurmadım. Hayatımda strateji kurarak yaşamadım  zaten. Yüreğimin götürdüğü yere gittim. Öncelikli amacım şuydu bu yola çıkarken: Şarkıya bir şekilde ulaşıp onu  dinleyebilenlerle duygudaş olalım. Görüntülenme sayısı önceliğim değildi. Şu da var, ben de isterim çokça dinleyen olsun. Bunun için imkanlarımız ölçüsünde, sosyal medya aracılığıyla ya da eş dost vasıtasıyla bir şekilde duyulması için çabaladık ve halen de çabalıyoruz. Müziğimi bağımsız olarak sunabilmek beni özgür kıldı. Bunu rahatlıkla söyleyebilirim.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Müziğim, gerçek duygulardan beslenen yani yaşayarak ya da empati yoluyla doğmuş, estetik ve edebi yönü olan, duygulara hitap eden, zengin içerikli bir müzik.

Yolculuk’tan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yolculuk’tan sonra yapacaklarımızı, sevgili Halil Engin’le planlıyoruz. O ve eşim benim için çok iyi bir kılavuz. Gün yüzüne çıkmayı bekleyen bestelerim var. Onları da dinleyicilerle buluşturmak için heyecanlıyız.

Duygu Eskin’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Yolculuk”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.