Kategori Bulamadıklarımız

Dostlar Beni Hatırlasın; Aşık Veysel Şatıroğlu

“Küçük bir çocuk, 7-8 yaşlarında çiçek hastalığından dolayı gözleri görmüyor. Önce mahalledeki arkadaşları biraz oynuyorlar ama onlar da sıkılıyorlar. Görme engelli bir çocuk olduğu için oyun oynayamıyorlar. Babası bir gün şehre gidiyor ve oğluna bir çalgı aleti alıyor. Çocuk yıllar sonra “Oyalanayım diye almış babam” der. “Aldım elime oturdum bir taşa, çalmaya çalıştım, oyalandım oyalandım” der. Bir gün aşağı köyden bir adam geliyor. Bakıyor taşın üstünde bir çocuk elinde saz bir şeyler yapmaya çalışıyor oğlum diyor kim öğretti sana bunu, çocuk ben kendim öğrendim amca diyor. Bakıyor ki çocuk yetenekli diyor ki ben sana daha iyisini öğretirim istersen. Çocuk çok seviniyor. Amca birkaç kilometre aşağıda bir köyden yaşlı haliyle her gün geliyor o çocuğa birkaç saat saz çalıştırıyor. Biz o öğretmenin adını bilmiyoruz ama küçük görme engelli çocuğun adını bütün ülke biliyor; Aşık Veysel Şatıroğlu…”\r\n\r\nBir Çift Ayakkabıda Vefa\r\n\r\nAnadolu’nun orta vilayetlerinden bir köyde, yavaş yavaş güneş batmaya hava kararmaya başlar. Karanlık iyice çöker köyün üzerine. Evlerden birinde bir kadın ve adam yatma hazırlığı yapmaktadır. Erken yatıp yarın sabaha, güneş ışığına erken uyanılacaktır.\r\nAdam üzerini değiştirir, yatağına yönelir. Evin penceresinden; karanlık bahçeye vuran ışıkta ağaçların arasında bir gölge belirir. Kadın pencereden dışarı bakar ve gülümser. Kadının sevgilisi bahçededir. . . Tam sözleştikleri gibi, sözleştikleri saatte ve yerde adam onu beklemektedir.\r\n\r\nKadın kocasının uyuduğundan emin olunca, sessizce yataktan kalkar, üstünü giyer … Ve pencereden aşağıya atlar. Başka bir adam için, kadın kocasını terk eder. Koşarlar iki sevgili kaçıyorlar. Tarlaları , ovaları aşarlar Anadolu’da bir köy nasıl koşmasınlar ki. Arkalarından onları kovalayacak onca şey vardır. Namus belası, Töre cinayetleri, yoksulluk, cefa, korku. Arkalarında bunlar varken nasıl durabilirler. Köyden uzaklaştıklarından iyice emin olunca soluklanmak için dururlar. Kadın duraksamayı fırsat bilip nefes nefese der ki :\r\n\r\n‘Evden çıktığımdan beri, ayakkabımın içinde bir şey var beni rahatsız ediyor’\r\n\r\nÇıkartıp bakar ki ayakkabısının içinde bir tomar para! Kocası her şeyin farkında. Biliyor ki gidecek,\r\n\r\n‘Beni terk edecek ama bunca yıl çorbasını içtim, çamaşırlarımı yıkadı, ütüledi. Bana emeği geçti’\r\n\r\nYaban elde muhtaç olmasın diye! O yoksul köylü; bütün parasını; başka bir adam için kendisini terk eden karısının, giderek kendinden uzaklaşan adımlarını attığı ayakkabısının içine koydu. O güzel insanı, O onurlu davranışı sergileyen, O terk edilen adamı hepiniz tanıyorsunuz. Çünkü O; Bir dizesinde bize yürekten seslendiği gibi Uzun ince bir yoldaydı ve gidiyordu gündüz gece…\r\n\r\n(Sunay Akın)\r\n\r\nAnadolu’nun en büyük çınarlarından olan Şatıroğlu, gönül gözü kör olanlara en güzel cevabımızsın. Saygıyla anıyoruz.