Röportajlar

İlk albümü “Aşka İnan”ı dinleyicilerle buluşturan Lara Çayan ile bir röportaj…

Son zamanlarda dinleyicilerle buluşan alternatif tınılı ilk albümlerden birisi de, çocukluğundan beri müzikle ilgili olan ve bu ilgisi sonucunda hem eğitimler alıp şarkılar yazmaya başlayan hem de sahne performansları doğrultusunda farklı müzik türlerini deneyimleme imkanı bulan Lara Çayan’ın Arpej Yapım etiketli ilk albümü “Aşka İnan” oldu. Çayan ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, albümünü, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Aşka İnan’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda müziksel deneyimleriniz ve sahne tecrübeleriniz size neler kattı?

-Sanatçı bir ailede dünyaya geldim. 5 yaşında piyano ve bale eğitimleri almaya başladım. Okuma yazma ile beraber solfej öğrendim desem abartmış olmam. Bütün anne tarafım müzisyen ve bizde işler böyle yürüyor. 5 yaşındaki Lara, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrasının dinleyici koltuklarında saatlerce Mozart, Fazıl Say, Beethoven, Carl Orff, Muammer Sun, Verdi ve daha birçok bestecinin eserlerini dinliyordu. Yanlış anlamayın, zorla değil zevkle. Müzikle beraber müziğe ve müzisyene saygı duymayı da öğrendim. Beraber büyüdüğüm kuzenimin adı Melodi, kendisi olağanüstü yetenekli bir keman sanatçısı. Küçükken onun ellerine “keman eli” derdim, dokunmaya korkardım incitirim diye. Küçük aklımla demek ki o kadarını akıl etmişim ama buradaki önemli konu sanata duyduğum saygı ve bana işlenmiş olan ciddiyetti. İlkokulda piyano resitalleri, ortaokulda bando, amatör tiyatro temsilleri, lisede koro ve rock grubumuz derken üniversiteden itibaren düzenli olarak şan dersleri almaya ve müzikallerde rol almaya başladım, bu işe ciddi mesai harcıyordum. Ankara’nın seçkin müzikal tiyatro topluluklarında yer aldım. Sonrasında Dolce Caz Vokal grubunda sayısız caz konseri verdim. Hepsi beni ben yapan şeylerdi. Yolculuğum bir bütün ve müzikle alakalı olan kısmı ayrı bir parça değil. Hepsi iç içe. 

Bir albüm yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda aynı zamanda düzenlemeyi üstlenen Özgür Aksüyek ile bestelediğiniz şarkıların ağırlıkta olduğu “Aşka İnan” albümünün oluşum süreci nasıl gelişti? Prodüksiyonunuzu üstlenen Arpej Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Yazdığımız şarkılar “albüm yapmaya karar verdikten sonra” oluşmadı. Çok güzel şarkılar yaptığımızı fark edince onları diğer insanlarla da paylaşmak istedik. Anlatmaya çalıştığımız şeyler vardı ve bunları daha geniş bir kitleye duyurmak bizi çok mutlu etti. Bu noktada da sevgili Umut Kuzey ve Özlem Özbakan ile görüşmelerimiz sonucunda Arpej Müzik devreye girdi ve Aşka İnan isimli albümüm Haziran ayında Arpej Yapım etiketiyle bütün dijital platformlarda yerini aldı. Tam doğumgünümde, 21 Haziran’da yayınladık albümü. Batıl inançlarım yoktur ama doğmanın mucizesine katmak istedim ilk adımımı. Uğur getirdiğine inanıyorum.

Aşka İnan albümü ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Aşka İnan benim ilk albümüm ve aldığım, iyi ya da kötü, her yorumu bu süzgeçten geçirip değerlendiriyorum. Geri dönüşlerin neredeyse hepsi tabii ki çok pozitif. Kendiyle derdi olmayan bir sanatçı kimsenin ilk işine sert eleştirilerde bulunmaz zaten. Sanatçı olmayan dinleyicilerin yorumları da çok değerlidir ancak zevke tabidir. Kimse beğenmedi diye kırılmam ya da beğendi diye kendimi havalara sokmam. O yüzden yapım aşaması bitmeden önce fikrine güvendiğim çoğu insanın yorumunu aldım ve uyguladım ancak iş yayınlandıktan sonra zaten yapılacak yegâne şey tebrik kabul etmek oldu. Genel anlamda geri dönüşler konusunda çok şanslıyım, etrafımdaki insanlar hep çok yapıcı ve hep ileri gitmemi istiyorlar, dolayısıyla yaptıkları geri bildirimler bana her zaman çok şey katıyor. 

Ayrıca Ozan Ünlü ile bir düet yaptınız “Soğuk Savaş”. Kendisi ile yollarınız nasıl kesişti, kayıt süreci nasıl gelişti ve düetiniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Canımız arkadaşımız sevgili Ozan Ünlü’nün Özgür’le dostlukları yaklaşık 11 sene öncesine dayanıyor. Albümde bir düet olsun çok istiyorduk ve şarkı bitmeye yaklaştıkça onu Ozan’ın sesine çok yakıştırdık. Vokal kayıtlarını albümün diğer şarkıları gibi Babajım stüdyolarında aldık. Ortaya çıkan şarkı çok keyifli oldu, dinleyen herkes şarkının enerjisine bayıldı. Böylece hem çok kıymetli bir insanla hem de ayrıca hayran olduğumuz ve sürekli üretim yapan bir müzisyenle düetim olmuş oldu. Daha ne isterim!  

Albümün ilk klibi “Hayatımız Varmış Gibi”yi yöneten İmre Haydaroğlu ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Albümün ikinci şarkısı olan Hayatımız Varmış Gibi, isminden de anlaşılabileceği üzere pandeminin, biz müzisyenler ve bütün sahne emekçileri adına ne kadar yıkıcı bir süreç olduğunu anlatıyor. Şarkının modu kesinlikle karamsar ya da umutsuz değil ancak sözleri bence çok vurucu. Sert şeyler bazen süslenerek anlatıldığında daha etkili oluyor! (gülüyor) Klip de bu bunalmışlığı ve bıkkınlığı, sahneye duyulan özlemi ve hayatımızın geneline yayılmış endişeyi anlatıyor. Hafif retro bir hava da katmak istedik zira şarkıyı bestelerken de 80’lerden sevdiğimiz bazı hareketleri günümüze taşımaya gayret etmiştik. Nostaljik ama yenilikçi bence HVG. Benim için anlamı çok büyük. Klipte kendim ve bütün ekibin kostüm tasarımlarını, makyaj tasarımlarını ve uygulamasını ben üstlendim. Klibin yönetmenliğini sevgili İmre Haydaroğlu yaptı. Hayal ettiğim naftalin kokulu renkli dünyayı çok güzel inşaa etti. İzleyen herkese çok teşekkür ederiz. 

Bununla birlikte Sezen Aksu eseri Kalp Unutmaz’ı söylemeye nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda klibi yöneten Yaşar Ergün ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşumu nasıl gelişti ve hem yorumunuz hem de klibiniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Sevgili ve çok değerli Sezen Aksu’nun Kalp Unutmaz şarkısını oldum olası çok severdik. Onu yeniden düzenlemek, kendi dünyamızın içine sokmak ve yeniden yorumlamak tam bir macera oldu. Günlerce, saatlerce uğraştık ve şarkının bize ifade ettiklerini dinleyiciye yansıtmaya çalıştık. Şarkının barındırdığı duygular benim için çok fırtınalı ve bir o kadar da depresif aslında. Karanlık bir atmosfere soktuğumuz şarkının klibi de aynı oranda karanlık olsun istedik. Klibim, ihanetin verdiği acının insanı ne denli delirtebileceğini anlatıyor ve bunu estetik bir şekilde yapmayı hedefliyor. Klibin sanat yönetmenliğini, kostüm tasarımını, makyaj tasarımını ve uygulamasını kendim üstlendim. Kafamda çok net bir imaj ve çok net sahne tasarımları vardı. Şarkının karanlığını her yere işlemek zorundaydım. Klibi çektiğimiz mekanları da bu düşüncelere uygun olacak şekilde buldum. Geri kalan sihri sevgili yönetmenimiz Yaşar Ergün gerçekleştirdi ve muhteşem bir ortaklık kurduk diyebilirim. Aldığımız geri dönüşlerden doğru bir yolda olduğumuzu anlıyoruz. İzleyen, beğenen herkese teşekkür ederiz. 

Kendi müziğini nasıl tanımlarsınız?

-Günün sonunda önemli olan tek bir şey var, o da kişinin “anlatacak bir şeyi” olması. Kendi adıma yaptığım en belirgin sanat tanımı budur. Bir tabloyu beğenmeyebilirsiniz, evinize asmak bile istemeyebilirsiniz ama o tablo bir hikaye anlattığı ya da ressamını yansıttığı sürece dünyadaki en değerli şeylerden biridir; o bir sanat eseridir. “Sanat eserlerinde anlatılan şey ne kadar derin olmalıdır” ya da “nasıl bir kitle tarafından anlaşılmalıdır” ya da “çoğunluğa hitap etmeli midir” soruları günden güne hala kafamı kurcalıyor. Bu soruların cevaplarını size veremem ama kendimle ilgili çok net bir şey söyleyebilirim; benim anlatacak çok şeyim var. Oluşturduğumuz eserlerin ve şarkıların hepsinin kendine ait bir dünyası ve hikayesi var. Ayrı ayrı hepsi farklı şeyler anlatıyor. Her şeyden önce, sadece sözlerle değil ama müzikle de, parçalarımın bir şeyler anlatıyor olduğundan emin olmak da benim için en büyük kriterdir. 

Aşka İnan’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Aşka İnan albümü benim için bir başlangıç, deyim yerindeyse kitabımın giriş bölümü. Daha yazacak çok şeyim var, bazılarıyla buluşmanıza çok az kaldı.

Lara Çayan’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Aşka İnan”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.