Geçtiğimiz ay ilk solo albümü ‘Sadece‘yi Ada Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan başarılı müzisyen Burak Karakaş ile Bi’Kuble için ‘Sadece’ye kadar olan müzik yolculuğunu, albümün oluşum sürecini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle ilk albüm fikri nasıl gelişti, albüme kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Hep bir albüm isteği vardı aslında içimde; ama işte insan karar veremiyor…Kendi kendime bir çeşit engeller koydum sanırım ve bunu kabullenmek zaman aldı. İstemek yetmiyor benim için; bir adım ilerisi hep gerekiyor. Bu sefer de öyle oldu. Müzik, 7 yaşında piyano ile başladı. Ortaokulda klasik gitar ile tanıştım ve gitarı çok sevdim. Uzun süre birlikte çaldığımız bir grubumuz oldu. Bilgi Üniversitesi‘nde Jazz Kompozisyon okudum. Çok değerli öğretmenlerim oldu. Şanslıyım diyebilirim. Böyle bir öğretim kadrosu olunca her zaman yaptığım şey korkuttu beni. Çünkü layık olmak isteği yerleşiyor ama işte kabul etmek lazım; jazz müziği bir başka güzel yetenek. Ben ise hep çalıp söylemeyi isterdim. Okulda ilgimi çeken şey, farklı akorların farklı çalımları idi; yani çevrim veya tansiyon akorlar. Emprovizeyi çok becerebildiğimi söyleyemem. Mezun olunca hayat başladı, herkes bireyselleşti, dağıldık oraya buraya… O zamanki arkadaşlarımın çoğunu şimdi tanıyorsunuz : Cenk Erdoğan, Elif Çağlar, Cem Tuncer, hepsi çok değerli okul arkadaşlarımdı. O dönem New York’a medya sanatlarına girdim. Oyun müziklerine merak sarmıştım. NYU‘nun oyun bölümü ile çalışmaya başladım ve bir çizgi film projemiz oldu. Ülkemizde henüz oyun işini bilen yoktu. O sırada bir tane de müzikal yazdım Brooklyn Kumble Theater’da sergiledik.(Jehan ile tanışıklığımız o dönemdir) Sonra LucasArts‘ı denemeye kadar verdim. Tam görüşmeler başlayacakken George Lucas şirketi sattı ve Türkiye’ye dönmek istedim. O dönem Alper Sarıkaya ile karşılaştım. Bence birbirinden güzel oyunlar yaptık birlikte. Bu sırada Ezgi Aktan‘ın ‘İyi Ki’ isimli ilk albümü bitti derken bugün sade bir albüm olan “Sadece” yayınlandı… işte benim müzikal serüvenim.
Ada Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
–Ada Müzik ile yollarımızın kesişmesi, yine Jehan‘ın girişimciliği ile oldu. Bu konuda Türkiye’de O’nun gibisi yok. Genelde şahsi hareket eden bir toplumuz. Çok insana yol gösteriyor Jehan ve ben de onlardan birisi oldum. Ne mutlu bana…
Bununla birlikte yine bir başka Ada Müzik yapımı Ezgi Aktan’ın İyi Ki albümünü de aranje ettiniz. Ezgi Aktan ile bu albümden önce de (sahnede vs.) çalışmış mıydınız? Yoksa ilk defa bu albüm ile mi çalıştınız?
-Evet. Hem ‘Kuşlar’, ‘Sonsuzluk’, ‘Oyun’ parçalarının bestesinde bulunduğum hem de aranjelerini yaptığım güzel bir çalışma oldu “İyi Ki” albümü. İlk defa bu albümde çalıştık Ezgi ile. Zaten O’nun da ilk çalışmasıydı. Bir doğum gününde yine Jehan‘ın aracılığı ile tanıştık. O, albüm yapmak istiyordu. Güzel bir uyum oldu bence albüm için.
Jehan Barbur’un albümde vokal ve düet olarak yer alma fikri nasıl oluştu?
-Aslında hep kendiliğinden gelişti. Jehan, çoğu insanın majör hayat kararlarında elini uzatmış bir insandır. Bir gün beraber otururken albümü dinledi. Çok istiyordum özellikle “Anlatamaz” da bulunmasını. O şarkının ayrı bir anlamı var aramızda. Albümü dinler dinlemez yolu çizmişti bile. Sağ olsun kırmadı, işlerinin arasında şarkıya ruh verdi…
Albüm ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Albümle ilgili şaşırtıcı geri dönüşler alıyorum doğrusunu söylemek gerekirse. Çok açık konuşacağım. Gizlim saklım yoktur. (Ne geldiyse başıma ondan gelmiştir.) Ben bu albüm çıkınca, kenarda köşede kendimle kalırım diyordum. Sağ olsunlar hiç tanımadığım güzel insanlar benimle iletişime geçtiler. Mesajlarla veya bir yerlerden yazılarla kendilerini ifade ettiler, şarkılarla ilgili duygularını paylaştılar, içinde bulunmak istediler kliplerin. Bence paha biçilmez bir durum. Mutlu oldum; neticede albümün henüz çok büyük bir tanıtımı yapılmadı ama insanlar buna rağmen şarkıları benimsediler bile.
Günümüzde CD olarak yayınlanan albüm sayısı azalırken ve birçok albüm CD şansı bulamadığı ve dijitalde görülen ilgiye orantılı olarak CD basımı yapılan bir dönemde albümünüz önce CD olarak dinleyiciyle buluştu. Ki Ada Müzik’in bu konudaki politikasını (CD olarak yayınlandıktan 1 hafta sonra dijital platformlara ekleme)nasıl değerlendiriyorsunuz? Siz bir dinleyici olarak müziği genellikle hangi kanaldan dinliyorsunuz? (CD, Dijital Platform vs.)
-Bunu en içten dişüncelerimle söylüyorum. Ülkemizde Ada Müzik bir misyon üstlenmiş durumdadır. Yanlış anlamayın, bir birey olarak şahsi görüşüm. Dönüp baktığınız zaman Ada Müzik, bu ülkenin kültürel değerlerini halen destekleyen ve bizlere sesimizi duyurma imkanı sağlayan bir geçittir. Hiç bir çıkar gözetmeden CD basan sayılı müzik yayımcılarından birisi. Bir şekilde CD bassa bile bir hafta içinde dijitalde yayımlaması bana göre ülkemizde CD satışlarının oranını bir nevi göstermekte. Bu bağlamda tekrar ediyorum Ada Müzik‘in bir misyon üstlendiği kesin… Benim için müzik bir ritüel ve ben LP de biriktiririm, kaset ve CD de vardır. Dijital de satın alırım. Ulaşılabilirlik önemli ama tercihim hep CD veya LP olur.
Sizce albüm CD olarak mı yoksa dijital platformlara eklenince mi daha çok duyuldu?
-Bence ikisi de ayrı ayrı kesimlere ulaşıyor. Bugün halen belirli bir kültüre sahip insanlar evlerinde CD koleksiyonu yapmakta ve çok muhtaç olmadıkça internetten müzik dinlemeye karşılar veya beceremiyorlar. (Var böyle tanıdıklarım) Bu bağlamda hep bu tip insanlara ulaşmak CD ile sağlandı hem de tabi ki çağımızın getirisi dijitalle başka insanlara ulaştı Ada Müzik bana sorarsanız. Ben kıyaslama yapacak düzeyde değilim hangisi daha faydalı oldu ama kendi yorumum bu şekilde.
Bu albümden sonra yapmayı düşündüğünüz projeler var mı?
-Var. Biraz komik gelecek biliyorum ama 2 ay içinde yeni albüm kayıtları var. Onun heyecanı var içimde.
Burak Karakaş’a bu güzel röportaj için teşekkür ederim. ‘Sadece’ albümünü tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle