Ezgi Gürbüz… Müziğin eğitiminden gelen ve zaman içinde pek çok sanatçının vokalistliğini yapan Gürbüz, 24. Altın Güvercin Beste Yarışması’nda Merve Demirci eseri “Bir Yolu Olsa”yı seslendirerek aldığı “En İyi Yorumcu” ödülü ve özellikle 25. Altın Güvercin Beste Yarışması’nda yine bir Demirci eseri “Birdenbire Olmaz”ı seslendirerek “En İyi Yorumcu” ödülünü ikinci kez alarak (ki Demirci bu sefer bestesiyle yarışmanın birincisi olmaya hak kazandı) ve bu şarkıyı Demirci ile seslendirip ilk teklisini dinleyicilerle buluşturarak ismini kalıcı bir şekilde duyurdu. Şimdi ise yeni bir dönemece girerek kendi eseri ilk solo teklisi “Pusula”yı Odem Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Gürbüz ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Pusula”ya kadar olan müzik yolculuğunuza neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-Uzun yıllardır müzikle ilgileniyorum ve bu doğrultuda konservatuvara girdim. Konservatuvar dönemi sahneye çıkmaya başladım. O zamanlar Ankara’da yaşıyordum. Uzun yıllar orada sahne aldıktan sonra İstanbul’a yerleştim ve müzik çalışmalarıma devam ettim. Birçok sanatçıya hem sahne üzerinde hem de albüm kayıtlarında vokal eşliği yaptım ve bunu halen sürdürüyorum. Opera bölümünden mezun oldum. Bu sebeple müziği bilerek yapmanın meyvelerini her daim aldığımı düşünüyorum.
Öte yandan Erol Evgin ve Edis gibi isimlerin vokalistliğini üstlendiniz. Bu bağlamda Erol Evgin ve Edis ile yollarınız nasıl kesişti? BuBu isimler dışında vokalistlik yaptığınız isimler oldu mu? Vokalistliğin size kattığı deneyimleri kendi bakışınızla nasıl özetlersiniz?
-Erol Evgin ve Edis’le yollarımın kesişmesi müzisyen dostlarımın vasıtasıyla oldu. Açıkçası konser alanlarını tıklım tıklım dolduran ve her jenerasyona müziğini zevkle dinleten iki büyük isimle çalışmak, kendi sahne performansıma da ciddi katkı sağladı. İki sahne de birbirinden farklı ve müthiş bir adrenalini var, izleyenler zaten biliyorlar. Bunun yanı sıra kısa dönemli vokal eşliği yaptığım birçok farklı sanatçı da oldu tabi ki…
Sizi tanıdığımız yerlerden birisi de 24. Altın Güvercin Beste Yarışması’nda “En İyi Yorumcu” ödülü aldığınız Merve Demirci eseri “Bir Yolu Olsa” oldu. Merve Demirci ile yollarınız nasıl kesişti? Yarışmaya katılma süreciniz nasıl gelişti ve bu yarışmadaki performansınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-24. Altın Güvercin Beste Yarışması benim için hayatımın dönüm noktalarından biri oldu. Merve’yle yollarımız uzun yıllar önce konservatuvarda sınıf arkadaşı olduğumuz dönemde kesişti. Bilmeyenler o proje için bir araya geldiğimizi zannediyor ama öyle değil. “Ezgi, bu şarkıyı sana emanet etmek istiyorum!” diye beni aradığında çok heyecanlandım, çok da gurur duydum. Stüdyoya girdiğim ilk andan, yarışmadan ödülle döndüğümüz son ana kadar bu heyecan beni hiç bırakmadı. Şarkı inanılmaz sevildi ve bana kişisel olarak müthiş gurur verici bir ödül getirdi.
Ardından Demirci ile 25. Altın Güvercin Beste Yarışması’na size yeniden en iyisize yeniden En İyi Yorumcu ve ve Demirci’ye En İyi Beste birinciliği ödülü getiren “Birdenbire Olmaz” ile katıldınız. Yarışmaya bir daha katılma fikri nasıl gelişti, bu başarı sizin için nasıl bir duygu oldu ve performansınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yarışmaya ikinci kez katılmak, önceki sene alınan ödüllerden sonra bambaşka bir sorumluluk getirdi şüphesiz. Size emanet edilen bir iş var, halihazırda alınmış bir “en iyi yorumcu” ödülü var. Bunun üzerine koyarak gitme ihtiyacı doğuyor ister istemez. Merve, şu hayatta gördüğüm en azimli insanlardan biridir. “Birdenbire Olmaz” Merve, Olcay ve benim için çok özel bir çalışma oldu. Besteye birincilik ödülü getirirken, bana yeniden en iyi yorumcu ödülü layık görüldü. İki sene üst üste bununla taçlandırılmak, hayatım boyunca gözyaşları içinde hatırlayacağım bir anıya dönüştü.
Bu doğrultuda “Birdenbire Olmaz”ın bu sefer Demirci ile düet olarak tekli olarak da seslendirme fikri nasıl gelişti? Tekli versiyonu ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yarışmadan ödüllerle döndüğümüzde “Bunu birlikte söylemeliyiz!” kararını almıştık. Klibi apayrı sevildi ve belki de her şarkıya nasip olmayacak birbirinden güzel ve pozitif yorumlar aldık.
En son bu sefer ilk solo tekliniz olan “Pusula”yı dinleyicilerle buluşturdunuz. Bir solo tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? “Pusula”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda bu şarkıda da Birdenbire Olmaz’daki gibi Merve Demirci & Olcay Demirci firması Odem Records ve aynı şekilde düzenlemede Olcay Demirci ile çalışmanız nasıl gelişti?
-Yazın enerjisi herkesi olduğu gibi beni de ayrı etkisi altına alır. Pusula’yı bahar aylarında bestelediğimde; hepimizi cıvıl cıvıl ortamlarda dans ederken, gülümserken, arabaya binip uzun yola sürerken, eğlenirken hayal ettim. Şimdi hayallerimi yaşıyorum çünkü tam da istediğim dönütleri alıyorum. Bu hayalin gerçekleşmesinde en büyük rollerden biri elbette Olcay Demirci’ye ait. “Ben böyle bir şarkı yaptım!” diye Olcay’ın kapısını çaldığımda kusursuz bir iş çıkaracağından hiç şüphem yoktu. “Pop-Funk olsun istiyorum, içimde öyle bir coşkuyla yazdım, dinleyenler bu Ezgi’yi yansıtıyor desin!” dedim ve en doğru adrese teslim ettim. Her zaman olduğu gibi imzasını attı ve Pusula’yı sizlerle buluşturduk.
Pusula ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bence duygulara tercüman, çok sade ve anlaşılır bir şarkı oldu. Hani derler ya, bir çırpıda dile dolanan… Müziğin enerjisi, sözlerin içinde barındırdığı o tatlı isyana tezat hissiyatlar bırakıyor. Aldığım yorumlar ne mutludur ki hep pozitif yönde oldu. Dilerim uzun süre sevilir ve dinlenir…
Klibi yöneten Ahmet Ali Akçay ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yönetmenim hem çok yetenekli, hem de vizyonlu çok genç bir arkadaşım. Yine çok sevgili dostlarım vasıtasıyla bir araya geldik. Dünyanın en şeker ekibiyle çalışmış olabilirim. İzlediğiniz o rengarenk kareleri, inanılmaz sıcak bir günde açık hava bir platoda gerçekleştirdik. Şartlar zorlu ama ekip şahaneydi. Emeklerine buradan da teşekkür etmek isterim. Kliple şarkı tam bir bütünlük içinde oldu. Tıpkı aranjede olduğu gibi, içimden geçenleri bir okuyan ve kadrajına yansıtan da Ahmet Ali Akçay’dır. Sağ olsun var olsun.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Sanırım aklıma gelecek en son şeylerden biri çıkışımı hareketli bir şarkıyla yapmaktı. Çünkü yaptığım besteler genellikle slow, belki orta hareketli bile sayılmazdı. Birçok farklı tür müziğin içinde büyüyüp, opera gibi bambaşka bir formda eğitim alıp, bir de sevdiğin türlerle harmanlamak meşakkatli bir yolculuk. Her tarzdan bir şey duyabilme ihtimaliniz çok yüksek benden. Tek bir noktaya kendimi işaretlemek istemedim bu yüzden. Dilerim bundan sonra da yine hislere tercüman, kalplere minik dokunuşlar yapan işlerle karşınızda olurum.
Pusula’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Sonbahar biterken, uzun zamandır yolu gözlenen bir slowla buluşturuyorum herkesi. Bekleyenler biliyor ama bilmeyenler için sürpriz olsun. Yeni yıla girdiğimizde arka arkaya gelecek projelerimiz olacak. Dinlemek isteyen herkesi tüm sevgimle bekliyor olacağım…
Ezgi Gürbüz’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Pusula”yı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle