taşyürek… Hem lisans eğitimi doğrultusunda tiyatro ile iç içe bir hayat, hem de içinde olan müzik tutkusunun üzerine giden bir sanatçı… Alternatif tınıları takip eden ilk teklisi “Aklımızda Kalanlar”ı alternatif müziğin dikkat çeken isimlerinden Mavi Zebra desteğiyle BBI Music Co. etiketiyle dinleyicilerle buluşturan taşyürek (Mehmet Taşyürek) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Aklımızda Kalanlar’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Müzik herkesin olduğu gibi benim de hayatımın bir parçası aslında; evde, işte yolda, her yerde. Günlük hayatımda çok fazla müzik dinleyen biriyimdir, mesela evimde televizyon yok ama müzik setim var! (gülüyor) Müzik yapmak çok kişisel bir şey, bugüne kadar hep düşünüp nasıl olacağını bilmediğim bir konuydu ama Mavi Zebra ile yollarımızın kesişmesi nasıl olacağını gösterdi bana sanırım!
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Aklımızda Kalanlar’ın oluşumu nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Mavi Zebra (Aytuğ Erdil) ile yollarınız nasıl kesişti?
-Aytuğ ile uzun yıllardır tanışıyoruz, tiyatro sayesinde tanıştık ama kişisel hayatımda çok sık vakit geçirdiğim, beraber planlar yaptığım, fikirlerine önem verdiğim bir arkadaşım oldu. Pandemi döneminde çok fazla vakit geçirdik, zaten onun aktif bir müzik hayatı vardı ben de bir şeyler denemek istiyordum. Sonra beraber denemeler yapmaya başladık. Aklımızda Kalanlar’ın ilk demoları orda çıktı sonra bunu geliştirmeye başladık ve son haline kadar her gün yeni birşeyler kattık.
BBI Music Co. ile yollarınız nasıl kesişti?
-BBI benim takip ettiğim bir oluşumdu zaten. Türkiye’de alternatif müzik için önemli adımlar atan bir topluluk, yeni insanlara alan tanıyan onlarla projeler geliştiren bir oluşum. Aklımızda Kalanlar için görüştük ve beraber çalıştık.
Aklımızda Kalanlar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Açıkçası bu işi büyük bir beklenti ile yapmadım. Dedim ya, müzik üretmek biraz kişisel bir şey. Ama çok fazla insan sevdi, tabii bu durum beni mutlu etti. Tamamen kendi fikir ve isteklerinize göre yaptığınız bir işi birilerinin beğenmesi insana güzel hissettiriyor!
Bu arada lisans eğitiminizi tiyatro üzerine yaptınız ve çeşitli projelerde yer aldınız. Sizce tiyatro ve müzik, hayatınızdaki iki sanat dalı olarak yer yer birbirini destekliyor mu?
-Elbette destekliyor, disiplinlerarası çalışmayı gerektiriyor ikisi de. Bu yüzden çok yabancılık çekmeden sistemi anlayabildim.
Yer aldığınız tiyatro oyunlarından birisi de Çatı’ydı. Oyunun sahnelenme süreci nasıl gelişti ve buradaki performansınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Çatı farklı bir işti. Hem üslubu hem de sergilemiş biçimiyle her zaman karşımıza çıkan tarz işler gibi değildi. Tabii iş böyle olunca bu işe hazırlanmak da aynı hassasiyeti istiyor. Tempolu yoğun bir prova döneminden sonra Çatı ortaya çıktı. İnsanlar çok beğendiler. Söylediğim gibi çok sık rastlanan tarz işlerden biri değildi, bu yüzden de seyirci çok beğendi.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğimin bir tanımı olmadığını düşünüyorum daha, hoşuma giden şeyleri yapmayı seviyorum. Aklımızda Kalanlar da öyle oldu. Bu süreçte daha nasıl şeyler sevip nasıl şeyler yapacağımı kestiremiyorum. Onlardan sonra ben ne yapmayı sevdiğimi ne yaparak yoluma devam edeceğimi anlayacağız. Şimdilik keşfetme sürecindeyim! (gülüyor)
Aklımızda Kalanlar’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Yakın zamanda yeni bir planım yok ama ilerleyen zamanlarda olacaktır diye düşünüyorum!
Taşyürek’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Aklımızda Kalanlar”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle