Röportajlar

İlk teklisi “Be Adam”ı dinleyicilerle buluşturan Naz Cimilli ile bir röportaj…

Naz Cimilli ismini çoğu dinleyici sahne performanslarından, internetteki şarkılarından ve özellikle 2017 yılında Pul grubunun ‘Pul+6 Akustik Düet Albüm’ündeki Gitme düetiyle hatırlayacaktır. Şimdi ise Cimilli, ilk teklisini Arpej Yapım etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu : Be Adam…

Cimilli ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Be Adam’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda “Gitme” eserinde düet yaptığınız Pul ile yollarınız nasıl kesişti? 

-Bu yolculuğun ilk durağını anımsayamayacak kadar erken dönemde müzikle her zaman organik bir ilişki içinde oldum. Yazı yazmayı öğrenirken, piyano, gitar ve nota da öğreniyordum. Dolayısıyla, müzik benim için meslekten öte kişiliğimin, karakterimin bir parçası diyebilirim. Bunda, ailemin de büyük etkisi var. Ne zaman bir araya gelsek şarkılar türküler söylenmeden geçilmezdi. Galatasaray Üniversitesi’nde okuduğum dönemde, Candan Erçetin ve Nezir Şener gibi kıymetli hocalardan ders alma şansı buldum. Aynı zamanda, Modern Müzik Akademisinde de armoni, gitar ve prodüksiyon dersleri, Berklee eğitimcilerinden Tom Stein’dan da şan dersleri aldım. Bu yolculukta, bir son durak da yok. Çünkü bana kalırsa oldum demek, öldüm demektir. Güven Erkin Erkal gibi, Umut Kuzey gibi değerli insanların; genç yetenekleri müzik piyasasına kazandırmak misyonunu üstlenmiş olmaları ve destekleri benim için çok kıymetli. Ben de hakkını vermek için, hala çeşitli atölyelere katılarak kendimi geliştirmeye çalışıyorum. Hatta kısa süre önce, Blues Derneği’nin üyelerinden biri olarak, slide gitar atölyesine katılmıştım. 

Benim için, en kilit anlardan biri de, henüz 19 yaşında iken, Güven Erkin Erkal’ın, Dream TV’de yayınlanan Yüxexes programında, bağımsız olarak yayınladığım Palladium adlı parçamı kamera karşısında söylemiş olmaktı. İngilizce parçalarımdan biri de, o dönemde Reverbnation gibi internet portallarında da listelerde ilk 10’a girmişti. Bir dönem müzik eğitimi için gittiğim Montréal’den döndüğümde, bizim müziğimizin değerini daha iyi hissettim. Bunun için ülkemizin değerli müzisyenleriyle bir araya gelip, kaliteli mekanlarda sıklıkla sahne alıp, dinleyiciyle buluştum. O mekanların birinde de, Pul grubu ile peş peşe sahneye çıkıyorduk; tanışmamız da bu vesileyle oldu. Aynı mekanda birlikte sahne aldıktan sonra, Gitme parçası için Pul grubundan düet teklifi geldi. Parçayı ilk dinlediğimde, gerçek hikayesi olan bu şarkının duygusal ağırlığı karşısında gözyaşlarımı tutamadım. Zira, Yasin Aydın’ın (Pul grubunun solisti), cennete uğurladığı annesi için yazdığı bu şarkının duygusal yoğunluğu kadar harmonik, lirik yapısı da güçlüydü. Hemen ertesi gün stüdyoya girdik ve parçayı kaydettik. Ve böylece ‘’Gitme” düeti doğmuş oldu.

Profesyonel bir tekli çıkartmaya nasıl karar verdiniz ve Be Adam’ın oluşum süreci nasıl gelişti? 

-Bir formülüm yok, hiç olmadı. Sadece, kendimi bildim bileli gece yarısı, loş bir ışık altında şarkılar yazmışımdır. Bu noktada bir anekdot anlatmak isterim; Nazi ordusunun, Guernica bölgesini bombalamasına ithafen, Picasso bir tablo yapmış, Alman Nazi generali tabloyu gördüğünde Picasso’ya sormuş; ‘’ Bu tabloyu siz mi yaptınız?’’ Bunun üzerine, Picasso efsanevi bir yanıt vermiş; ‘’ Hayır, siz yaptınız.‘’ Benim şarkı üretim aşamam da esasında aynı temele dayanıyor. Bana göre bir şeyi anlatmak için sadece kelimeler tuvali ifade ederken müzik rengi, ahengi ve ruhu verir. Bana bir duygu hissettiren, gördüğüm duyduğum her ne varsa, benden çıkan her şeyde en az benim kadar payı varmış gibi geliyor. Bunda yaşadığım toplumun etkisi de büyük. Çünkü bizim toplumumuz da olayları benim gibi daha duygusal algılayan bir yapıya sahip. Ekmek-su gibi müzikten beslenen toplumun bir ifadesi olarak çıktı Be Adam. Tabi öyle bir çırpıda olmadı. Bir yandan da, şarkılarımı Mask, Beyoğlu Hayal Kahvesi ve Dorock XL gibi mekanlarda çalıyordum. Müziğimi dinleyenlerin beğenisi ve müzik otoritelerinin teşvikiyle tekliyi çıkarmaya karar verdik. Dinleyicinin hak ettiği ölçüde iyi bir şey sunabilmek için tekrar tekrar kayıt yaptık.

Düzenlemede yine birlikte çalışmış olduğunuz Kemal Eren ile çalışma süreci nasıl gelişti? 

-Gitme parçasının kayıt süresinde, en çok dikkatimi çeken konulardan biri de, grubun bas gitaristi Kemal Eren’in bir aranjör olarak başarısı, iş disiplini ve donanımı oldu. Beni tanıyan bütün prodüktörlerin altına imza atacağı bir huyumdan bahsetmekte bir beis görmüyorum; bazen insan sabrının sınırlarını zorlayacak kadar, detaycı ve mükemmeliyetçi bir yapım vardır. Ve bu mükemmelliği, yapaylığa düşmeden yakalamak isterim. Çıplak sesle bir şarkıyı başından sonuna kadar kaydetmeyi daha gerçek buluyorum. Herkesin de bildiği gibi, şimdilerde genellikle, vokal kayıtları genellikle parça parça alınır, filtrelenir. Öyle bir okumada, sinerjinin eksik olduğuna inanıyorum. Hani derler ya, “Eğer bir şey gerçek olamayacak kadar güzelse, gerçek değildir.” Benim için gerçeklik vurgusu, müzikalitenin de zeminini oluşturuyor. Be Adam adlı parçamı da aynı titizlikle kaydederken, Kemal Eren ile birlikte çalışmanın ne denli doğru bir karar olduğunu bir kez daha anladım. Parçalarımın ne denli iyi olup olmadığına dinleyenler karar verecektir. Ben sadece kendi adıma şu yorumu yapabilirim, estetiksiz, makyajsız bir kadının filtresiz fotoğrafı gibi doğal bir portre sunduk. Bütün, parçaların toplamının ötesinde bir kavramdır. Başarılı işlerin olmazsa olmazı da ekip ruhudur. Bunun için, aynı ekipte yer alan, Burak Çavdar ve Yasin Aydın yönetmenliğinde çektiğimiz klibin de, şarkı ile bütünleştiğini düşünüyorum. Bu bağlamda, tam istediğim sound’u ve kurguyu bana sunan Kemal Eren, mix ve mastering’leri üstlenen Aksel Belibağlı ve tüm Jingle Park Stüdyo ekibinin rolü çok büyük.

Teklinin yine daha önce çalıştığınız Arpej Yapım’dan çıkması nasıl gelişti?

-Arpej Yapım, vizyonu ve misyonuyla takdir ettiğim ve bir parçası olmayı arzuladığım bir yapım şirketiydi. Ancak, şarkı yapıp kapılarını çalmadım. İçimden bir ses iyi bir şeyler yaratırsam, kendiliğinden bu aileye gireceğimi söylüyordu. Öyle de oldu, Gitme parçasının klip çekimlerinde, Umut Kuzey’le tanışma fırsatım oldu. Beni, daha önce yaptığım işlerden dolayı tanıdığını söylediğinde şaşırmıştım. Süreç içinde anladım ki, Umut Kuzey, cidden de yeni sesleri görmezden gelen bir yapının aksine, olabildiğince gençlere, ilk adımı atanlara destek olan bir müzik adamı. Be Adam’ı ilk sunduğumda, hemen akabinde şirkete davet edildim. Böylece uzun soluklu bir iş birliği için ilk adımı atmış olduk. 

Be Adam ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Be Adam, cidden beklemediğim kadar fazla izlenme, beğeni ve yorum aldı. Günümüzdeki standart pop müzik anlayışından farklı bir tarzım olması dolayısıyla, bu kadar fazla etkileşim alacağını beklemiyordum doğrusu. Herhangi bir tanıtım yapmadan, basında yer almadan, reklam çıkmadan müziğimi paylaşabildiğim için hem mutluyum hem de müthiş bir tempoyla çalışmak için daha motiveyim. Halkın desteği, sanatın gelişmesindeki en önemli faktördür. Ancak, beğenilme kaygısı sanatçının yaratıcılığını baltalar. Bunun için, beğenilmek bir amaç değil sonuç olmalıdır. Ben sadece, tutkularımı, kalbimi, sözle anlatamadıklarımı dinleyiciyle paylaşıyorum. Müziğin iyileştirici gücü artık, psikologların da kabul ettiği bilimsel bir gerçek. Tek amacım, beni iyileştiren, ne zaman düşsem elimden tutup kaldıran şarkılarla, başkalarının da yaralarına merhem olmak ve de sevinçleri paylaşmak…

Be Adam sadece dijital olarak yayınlandı. CD olarak da çıkması düşünülüyor mu? Bu bağlamda ilerleyen zamanlarda bir albüm çıkartmayı düşünüyor musunuz? 

-Teknolojik gelişmelerle birlikte, internet çağında, CD devrinin kapanmaya başladığını düşünüyorum. Yani, öyle bir düşüncem yok. Ama bir 90’lar çocuğu olarak, albüm yapmak çocukluk hayalimdi. Hatta çocukken, boş CD’lere çaldığım şarkıları kaydedip, fotoğrafımı CD kapağı yapıp arkadaşlarıma hediye ederdim. Sanıyorum, çocukluk hayali olarak kalacak. İleride büyük ihtimalle bir EP çıkarabiliriz.

Kendi yapmış olduğunuz müziği nasıl tanımlarsınız?

-Müthiş! (gülüyor) Şaka bir yana, bazı şeylerin net tanımını yapmak çok zor, hele ki bu kendi yaptığınız bir şeyse. Müziğim, beni duyanlara var, duymayanlara sır olacaktır. 

Be Adam’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Yakında yeni bir parçamız çıkacak. Şimdiden çalışmalara başladık. Aslında yapmayı amaçladığım çok fazla proje var. Ama tabi ki, ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz. Eğer başarabilirsem, senfonik orkestrayla sahneye çıkmak, yazdığım müzikalleri hayata geçirmek gibi büyük hedeflerim var. Henüz yolumuz uzun, bakalım zaman ne gösterecek. 

Naz Cimilli’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. Be Adam’ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.