2024 bitmeden dinleyicilerle buluşan başarılı ilk teklilerden önde gelen bir tekli de, çocuk yaştan beri ilgisi doğrultusunda müzikle ilgilenen, eğitimler alan, çeşitli gruplarla tecrübe kazanan Venüs’ün alternatif tınılı Pinklimo etiketli ilk teklisi “Cehennem” oldu. Venüs (Melike Kurt) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Cehennem”e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Hayatım boyunca rock müzik yapmak istediğimi bilsem de, hiç tahmin edemeyeceğiniz yerlerden geçtim. Ortaokulumun filarmoni orkestrasında solistlik yapmamla başladı her şey. Klasik parçalardan, zamansız pop-rock parçalara kadar uzanan geniş bir listeydi. Neyi söylemeyi sevdiğimi o zamanlar az çok anlamaya başlamıştım. Çok sevgili hocamın yönlendirmesiyle de, çizgi film müzikleri seslendirme serüvenime de o zamanlar küçük bir dokunmuştum. Ne var ki şan eğitimi almaya geç başladım. Liseye geçtiğimde klasik opera şan eğitimi alırken hocamın bana, karakterim gereği müzikal tiyatronun daha uygun olacağını düşündü. Ben de yine alanında en değerli hocalarla çalışıp, liseyi okurken bir yandan da İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’nda yarı zamanlı Müzikal Tiyatro bölümünde okudum. Bu süreçte kendimi müzikal bir koroda buldum ve yaklaşık 9 yıldır korist olarak katılım sağladım. Özel etkinliklerde çok sesli koromuz ve küçük ensemble ekibimizle çok işler yaptık. Tahmin edersiniz ki orada da rock şarkılarını, sert karakterleri seslendirme işlerini bana verirlerdi. Popüler dizi-çizgi film platformlarına vokal olmaya devam ettiğim süreçte erkek karakterleri genelde bana paslarlardı ben de güle eğlene yapardım. Bu anlattığım süreçlerde kendim rock camiasına girebilmek adına çeşitli gruplarla çalıştım. Bir rock grubundan ötekine sürekli bir sirkülasyonda süzülmekteydim. Kendi şarkılarımı besteleyip cover grubu olmaktan çıkmak istiyordum. İlk başta 2000’ler emo rock furyasından, insanların nostaljik tarafını kullandım ve birçok takipçi kazandım. Bu süreçte menajerim Çağlar Tavşanoğlu ile iletişime geçtim ve olması gereken yola gitmem için elimden tuttu. Böylece istediğimiz soundun ne olacağını, nasıl bir tarz istediğimizi, kimlerle çalışacağımızı ve yönümüzü çizmeye koyulduk. Bu süre zarfında günlerce düşünürken birçok şarkı eledik. Güçlü bir çıkış yapmak ve yerimizi belli etmek için Cehennem’i yarattık.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda sözlerini yazdığınız Cehennem’in oluşum süreci nasıl gelişti? Yapımı üstlenen Pinklimo, Müziği üstlenen Soren Mathis ve düzenlemeyi üstlenen Genco Arı ile yollarınız nasıl kesişti?
-Günümüz insanlarının tüketim çılgınlığını göz önüne aldığımızda tekli yayınlamak başlangıç için en iyisiydi. Endüstriye, “Tak tak! Ben geldim!” demek için makul bir çıkış. Yaptığımız parçaların punk rock esintisi, bu sürprizi karşılamıyordu. Metal müzikle harmanlanması gerekilen bu sound Türk dinleyicisiyle buluşacağı için alt yapının mutfağında yapılması gerektiğini, sözlerinin ise Türk dinleyicisine uygun yapılması gerektiğini fark ettik. Birçok kişi araştırıp görüştükten sonra Soren’in müziğine rastladık. İletişime geçtik ve kısa sürede kendisiyle anlaştık. Yapmak istediğimiz çalışmayı çok beğendi ve bizimle çalışmak istedi. Müziği, tam kafamızda düşündüğümüz gibiydi. Tereddüt dahi etmedik. Cehennem’e gelene kadar harcadığımız zamana kıyasla Cehennem, sanki 2 günde hazırdı. Dinledim, ve o an üstüne sözlerini yazdım. İkinci bir söz değişikliği dahi olmadı. Çağlar Bey ile yaptığımız işten çok memnunduk. Böyle güçlü bir şarkıya, güçlü bir vokal kaydı, mix-mastering gerekiyordu tabii ki. Çağlar Bey’in menajerliğini yaptığı değerli Genco Arı’dan başka bir isim düşünmedik biz de. Yollarımız kesiştiği gibi samimiyeti ile karşıladı beni. İyi ki kesişmiş! Harikulade yeteneklerini konuşturarak vokaller ve şarkıya derinlik kattı. Cehennem pişman olmayacağımız bir şarkı oldu bizim için.
Cehennem ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Ben geri dönüşler konusunda çok mutluyum. %90 oranında çok olumluydu. Metal dinlemeyen insanların bile diline takıldığını biliyorum. Hatta bana “Neden bu kadar kısa yaptınız?” dendi. Biz insanların dikkat süresini düşünerek kısalttık ama kızdılar bize! (gülüyor) Siz isteyin biz uzatalım! Tabii birkaç insanın da, “Ne hallere geldik? Bu nasıl müzik?” gibi yorumlarını okudum. Pop-rap-arabesk dünyasından gelen insanların yabancılayıp bu tarz yorum yapması çok normal. Sıkıntı yok! Devam!

Klibi yöneten Eyüp Öztürk ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Eyüp Öztürk’ün daha önceki çalışmalarını çok kez gördüm ve beğendiğim için aklımın hep bir köşesindeydi. Bizim menajerlikle birçok kez de çalışmıştı. İçtenliği ve doğallığı, gergin geçecek olan klip çekimi ortamını yumuşatacağını biliyordum. Gerçekten de öyle oldu ve tüy gibi geçti. Damla Yaşlıoğlu’nun pek bayıldığım Umay ana konsepti ve Umay ananın 3 boynuzlu tacıyla birden kendimizi fantastik bir dizide bulduk. Maalesef Türk mitolojisi hakkında pek bilgiye sahip olmayan insanlar tarafından “Şeytancı bunlar!” gibi asılsız yorumlar geldi. Tahmin ediyorduk. Onun dışında, çıkış için böyle güzel ve kaliteli bir ekiple çalıştığım için duyduğum minneti anlatamam. Ne kadar kaliteli bir iş olduğunu dile getiren yorumlardan da olumlu yönde geri dönüşler aldığımı söyleyebilirim rahatlıkla.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğim, müzikal tiyatrodan gelen bir özellik midir bilmiyorum, vokal odaklı bir müzik. Birçok metalcinin düşüncesi bu konuda benimle ayrışıyor. Ben de kendimi hiçbir zaman metalci olarak tanımlamadım. Pekala popcu, punkçı da diyebilirsiniz müzik listelerime bakarak. Nü-metal gibi bir genre o yüzden benim için ultimate nokta.
Cehennem’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Olmaz mı! Yeni teklim pek yakında sizlerle. Birkaç tekli çalışmasından sonra büyük albüm için de geri sayımı başlatın bence. Şaşıracağınız birkaç durumla karşılaşacaksınız, benden söylemesi!
Yorum Ekle