Beliz… İçindeki müzik tutkusuyla hem sahne performansları hem de luthierlık deneyimi doğrultusunda gelişen süreçte, Edebiyat alanındaki eğitimini de tamamladıktan sonra müzikle daha fazla ilgilenebilme imkanı buldu, zamanla kendi şarkılarını da yapmaya başladı ve Akustikhane’nin yarışmasına katıldığı “Hate To Love You” ile hem yarışmanın kazananlarından olmasının yanı sıra hem de Akustikhane Records’un ilk sanatçısı oldu. İlk teklisi “Hate To Love You”yu Akustikhane Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Beliz (Beliz Durmuş) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve yeni çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Hate To Love You’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda Luthierlık alanında da tecrübe kazanmanız size müziksel anlamda neler kattı?
-Açıkçası bu soruyu somut örneklerle sıraladığım bir geçmiş üzerinden değil de müziğin bendeki yerini anlatarak yanıtlamak isterim. Müzik benim perspektifimde bir kariyer rotasından ziyade kendiliğimin bir parçası; kendimi tanımamı ve kimliğimle barışmamı sağlayan yegâne dünya. Uzun bir süre boyunca günlük hayatta kaçtığım duygularla yüzleşme cephem olarak gördüm müziği. Plan yapmadan, hiçbir sınıra dahil olmadan içimden geldiğince duygumu ve kendimi yansıtmaktı tek derdim. Yani müzik benim yolculuğum değil de her yolculuğun sonunda oh çekerek vardığım evim gibi diyebiliriz. Bir luthier çırağı olmak ise elbette bana eşsiz tecrübeler ve yeni bakış açıları kazandırdı. Atölyede gitarla ilişkim bambaşka bir boyuta evrildi, birçok müzisyen tanıma fırsatım oldu, başta biricik ustam İsmail Dalgın olmak üzere birbirinden değerli sanatçılardan benzersiz hikayeler dinledim, doğaçlama performanslara şahit oldum ve her birinden aldığım ilhamla kendime bir söz verdim: “İşin gücün müzik olsun Beliz!” Şimdilerde ustam Dalaman’a taşınmış bulunduğu için yalnızca kendi gitarlarımın bakımlarıyla uğraşabiliyorum, sağ olsunlar yakınlarımdan da gitarını bana emanet edenler oldukça atölye hasretimi bastırabiliyorum. Orada edindiğim benzersiz tecrübe de güzel anılar da beni ben yapan detaylar, her birine minnettarım.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Hate To Love You’nun oluşum süreci nasıl gelişti? Akustikhane’nin yarışmasına katılmanız nasıl gelişti ve bu doğrultuda Akustikhane Records ile yollarınız nasıl kesişti?
-Aslında müzik konusunda planlı ilerleyen birisi değilim, hatta genel olarak da hislerim nereye sürüklerse oraya doğru gidiyorum. Akustikhane yarışmasına katılmam da bu eksende gelişti; normalde yarışmaları sevmem ama bu sefer bir istisna yapmam gerektiğine inandım. Akustikhane hep severek takip ettiğim, birbirinden farklı birçok tarzdan sanatçıya yer verdiği için hep takdir ettiğim ve bana “Bir gün o koltuğa ben de oturacağım!” dedirten bir oluşum. Yarışmanın tarihi benim üniversiteden mezun oluşumla, yani artık müziğimi insanlarla paylaşmaya başlayacağım süreçle denk gelince böyle şeyleri işaret olarak kabul eden romantik tarafımın ve bir iki yakınımın teşviğiyle yarışmaya katılmış bulundum. Ne mutlu bana ki kazananlarından biri olmakla kalmayıp Akustikhane ailesinin bireylerinden ve Akustikhane Records’un ilk sanatçılarından biri oldum. İlk işler hem zor hem önemlidir bilirsiniz, ben öyle güzel bir ekibin içindeydim ki kayıt sürecini ilk işim gibi önem vererek fakat yüzüncü işimmiş gibi bir rahatlıkla atlattım. Burdan her birinin ismini tek tek sayıp teşekkürlemek istiyorum ama kendimi tutup şöyle özetleyeyim: Teşekkürler Akustikhane, seni seviyorum!
Düzenlemenizi üstlenen Cüneyt Yamaner ile yollarınız nasıl kesişti?
-Cüneyt Yamaner senelerdir Akustikhane’nin müzik direktörlüğünü yapıyor, aynı zamanda çok değerli sanatçılara birbirinden güzel aranjeler yapmakta. Bizim yarışma sonuçlandıktan sonra benim yüz yüze görüştüğüm ilk iki insandan biri Cüneyt idi, tanışıp parça üzerine konuştuk, o konu bitti başka bir konuya geçtik derken konular konuları aça aça ilk günden bir dostluk kurmuş olduk. Başta kurabildiğimiz güzel iletişim hep gelişerek devam etti ve Cüneyt benim kalbimde bir abiden farksız oldu. Hele ki kayıtlar esnasındaki tavrıyla benim sonsuz saygımı kazandı çünkü kayıt hali gerçekten hassas bir nokta, belli bir motivasyon ve özgüven gerektiriyor ki bu dışardan gelebilecek herhangi bir müdahaleyle yerle bir olabilen bir detay. Cüneyt ile kayıt alırken beni sürekli gözleyerek her an neye ihtiyaç duyuyorsam daha ben dillendirmeden anlayarak ona göre hareket etti, ruh halimdeki anlık değişimleri hemen saptayarak beni kendime getirdi ve vokalleri şıp diye kaydettik. Aranjeye dair iltifat etmeye kalkışacağım ama şarkıda zaten somut bir şekilde kendini gösteriyor. Normalde kendi müziğime başkasının müdahale etmesi beni ne kadar huzursuz ediyorsa Cüneyt’in her hamlesi de tam aksine şarkının bir o kadar daha içime sinmesini sağladı. Yani iyi ki kesişti yollarımız…

Hate To Love You ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Dürüst olmam gerekirse aşırı şımartıldım, öyle böyle değil… Hala harika yorumlar geliyor, sevdiklerim beni hiç duymadığım kadar neşeli bir şekilde arayıp iltifata boğuyorlar, çıkardığımız işi benimseyip sanki kendi işleriymiş gibi heyecanla ve yürekten konuşuyorlar; eriyip bitiyorum. Tanımadığım yığınla insandan da çok çok güzel dönüşler aldım, insanların birbirine bu kadar destek verebildiğini kendi gözlerimle görmek insanlığa dair umudumu çiçeklendirdi resmen. Kime nasıl teşekkür edeceğimi şaşırıyorum, benim için çok özel zamanlar ve bunu benimle paylaşan herkesi kendimden bilip minnettarlık duyuyorum. Böylesi güzel cümleleri, yorumları, desteği hak etmek için elimden geleni yapacağım.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Ben bu soruya pek düzgün bir cevap veremiyorum sanırım. Genel olarak bir şeyleri tanımlamayı sevmiyorum, tanımlamak sınırlandırmak gibi geliyor bana. Özellikle müzik konusunda ne bir kategoriye, ne dile ya da tarza bağlı kalmak hoşuma gitmiyor. Hep söylerim; Türkçe, İngilizce, Lazca.. o anki his hangi dile bürünürse öyle çıkıyor şarkı, kalıplardan ve kaygılardan uzakta müzik yapmak her zaman daha içime sinen sonuçlar veriyor.

Hate To Love You’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Elbette… hatta an itibariyle “Bahar Buçuk” isimli bir şarkımı daha Akustikhane’nin “Yeni Yerli” serisinde bulabilirsiniz. Yani ben bulmanızı çok isterim çünkü yıllardır sahne işi yapmayan, ısrarların önünde durup kimseye çalmayan Cüneyt Yamaner bu parça için kamera karşısına geçti ve beraberce şarkının dünyasını sizlere yansıtmaya çalıştık. Onun eşliğiyle parça bambaşka bir yere geliyor, görmeniz lazım yani öyle bir gitar çalıyor ki melekler arp çalıyor sanıyorsunuz… Onun dışında ilerleyen dönemlerde kulaklarınıza erişmeyi bekleyen çokça şarkı mevcut, bakalım hep beraber göreceğiz neler olacağını.
Beliz’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Hate To Love You”yu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle