Özge Şafak… Müziğin eğitiminden gelen ve hem yurtiçinde hem de yurtdışındaki müzik eğitimleri doğrultusunda farklı müziksellikleri deneyimleyen Şafak, Türkiye’de de ilk çıkışı “Roket” teklisiyle şekillenen kariyerinde hem YouTube videoları hem de ağırlıklı olarak kendi bestelerinden oluşan art arda teklileriyle dinleyicilerin beğenisini kazanmaya devam ediyor. En son kendi prodüksiyonuyla “Sen Olmazsan Olmaz”ı dinleyicilerle buluşturan, halen Viyana’da yaşamaya devam eden Şafak ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve yeni çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Roket”e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda yurtiçi ve yurtdışındaki konservatuvar ve müzik eğitimleriniz/deneyimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-Çok küçük yaşta müzik eğitimine başladım. Daha dokuz yaşında bağlama ve solfej dersleri aldım. Sonrasında Güzel Sanatlar Lisesi, üniversitede Müzik Öğretmenliği bölümü okudum ve master eğitimimi Marmara Üniversitesi’nde tamamladıktan sonra İstanbul’da bir liseye atandım. Orada Doğu görevimi yaptıktan hemen sonra istifa edip Viyana’da yaşamaya başladım. Viyana’da bir konservatuvarda Caz Keman bölümüne kabul edildim ve sonrasında Viyana‘da sahne almaya başladım. Aslında her şey böyle başladı diyebilirim. Çünkü Viyana’ya yerleşene kadar özellikle kemanımla bir kariyer yapmıştım ama Viyana‘da daha çok şarkı söylemeye başladım. Çocukluktan bugüne kadar o kadar çok müzik türü ile ilgilendim ve eğitimini aldım ki, bu birikimim şu anda benim ben olmamı sağlıyor.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve “Roket”in oluşum süreci nasıl gelişti Düzenlemenizi üstlenen Mert Aydın ve DMC ile yollarınız nasıl kesişti? Roket ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bir gün Viyana’da Kärntnerstrasse’de yürürken bir arkadaşımla karşılaştım. “Neden bir şeyler yapmıyorsun?” diye sordu bana. Zaten bir süredir düşündüğüm bir şeydi, arkadaşımın motivasyonu cesaret kazanmamı sağladı ve o vesileyle bir anda başlamaya karar verdim. Normalde bestelerimi yapıp çeyizimde saklar gibi saklıyordum. Kimsenin haberi yoktu. Kimseye dinletmiyordum çünkü çok çekiniyordum. Sonrasında Türkiye’ye geldiğimde Ceylan Koynat beni Mert Aydın ile tanıştırdı ve şarkıyı dinledikten sonra yapmaya karar verdik. DMC bağlantımı ise sevgili Funda Arar sağladı.
İkinci tekliniz Ceylan Koynat ile düet “Seven Böyle mi Sever?” oldu. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti? Ceylan Koynat ile yollarınız nasıl kesişti? Ayrıca düzenlemede Esad Fidan ile yollarınız nasıl kesişti? Seven Böyle mi Sever ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Ceylan’a yollarımız Viyana’da kesişti. Viyana’da sahne aldığım mekanda Ceylan’ın konseri sonrasında tanıştık ve kaynaştık. Çok yakın arkadaş olduk. Esad Fidan ile de tanışmama vesile olan kendisidir. “Seven Böyle Mi Sever?” şarkısını aslında ben Ceylan için yazdım. O dönem yaşadığı şeylerden esinlendim. Şarkı için geri dönüşler çok güzeldi.
Üçüncü tekliniz yine Fidan düzenlemesiyle “Başka Bir Zamanda” oldu. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti ve şarkınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Başka Bir Zamanda adlı şarkımı yazarken Issız Adam filminden esinlendim. Kendi YouTube kanalım için yaptığım akustik çalışmalardan birisi. Söz-müziği bana düzenlemesi de Esad’a ait. Klibimizi de Buğra Karaçam çekti. Geri dönüşlerimiz yine çok güzeldi çok şükür.
Dördüncü tekliniz “Geçmişi Araladım” oldu. Eserin sahibi ve eseri düzenleyen Bilal Sonses ile yollarınız nasıl kesişti? Ayrıca Sipan Babur Production ile yollarınız nasıl kesişti? Geçmişi Araladım ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Sevgili menajerim Sipan Babur’un ofisini ziyaret ettiğim sırada Bilal’in menajeri Kortan bey ile tanıştık. İlk etapta Bilal’in bestlelerini dinledim. Sonrasında onun stüdyosuna gittiğim bir gün bana “Geçmişi Araladım”ı dinletti. Aslında bu şarkıyı kendi albümü için hazırlamıştı, Yıldız Tilbe ile okumak istiyordu, bana kısmet oldu. Dinlediğim ilk anda “İşte bu şarkı!” dedim. Sipan ile Viyana’da bir konser düzenlediği sırada dostlarımız aracılığıyla tanıştık. Geçmişi Araladım’a gelen yorumların hepsi gerçekten çok güzel. Bir tek kötü yorum bile almadım şimdiye kadar.
En son “Sen Olmazsan Olmaz”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Cüneyt Yalmaz ile yollarınız nasıl kesişti?
-“Sen Olmazsan Olmaz” adlı şarkım yine YouTube kanalım için yaptığım akustik bir çalışma. Cüneyt’le sevgili yönetmenim Buğra Karaçam aracılığıyla tanıştım. Back vokalde ve styling’de de en yakın arkadaşım Damla Yıldız var. Şarkıyı yazdığım günü dün gibi hatırlıyorum. Bir anda içimden gelen duygularla yazmıştım. dinlerken de söylerken de çok keyif alıyorum.
Sen Olmazsan Olmaz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Tanıdık tanımadık herkesten çok güzel yorumlar alıyorum. Özellikle ritminin ve neşesinin insanları motive ettiğini duyuyorum. Bu beni çok memnun ediyor.
Ayrıca Yiğit Mahzuni ile de düetleriniz oldu. Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti ve düetleriniz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yiğit Mahzuni ile tanışmama vesile olan kişi Esad oldu. Biri benim biri Yiğit’in kanalında olmak üzere iki adet bestemiz var. Benim kanalımdakinin söz müziği bana, Yiğit’in kanalındaki şarkımızın sözü müziği Yiğit’e ait. “ Gelmen Gerek” şarkımız kısa bir süre sonra 1 milyon izlenmeyi geçti. Her iki düetimiz için çok güzel geri dönüşler alıyoruz. “Aşk İle Meşk” ile evlilik teklifleri yapılıyor ve insanlar düğünlerinde giriş müziği olarak kullanıyor. Hatta bir vatandaş vinç ile kendini, sevgilisinin balkonuna yükseltip, “Aşk İle Meşk” şarkısı eşliğinde evlenme teklifi yapıp internete düşmüştü!
Ayrıca kendi şarkılarınızı ve yorumlarınızı YouTube kanalınızda da paylaşıyorsunuz. Sizce YouTube, şarkılarınızı ve yorumlarınızı duyurmada etkili mi?
-Evet, kendi bestelerimi ve cover şarkıları kendi kanalımdan paylaşıyorum. Kesinlikle sesimizi duyurmak için YouTube çok işe yarıyor.
Bununla birlikte kendi prodüksiyonlarınızı kendiniz üstleniyorsunuz. Bu durum size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?
-Evet, kendi kanalındaki şarkılarımı paravan bir şirket aracılığıyla dijitale kendim yüklüyorum. Tabii ki de bu bana rahat bir alan ve özgürlük sağlıyor.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğimi tanımlarken çok zorlanıyorum. Çünkü; bu yaşıma kadar o kadar müzik türü ile ilgilendim, türkü’den pop’a, klasikten jazz’a o kadar çok müzik türü icra ettim ki; hepsinin birikimini yansıttığını düşünüyorum. Genel olarak Pop Müzik yaptığımı ifade edebilirim.
Sen Olmazsan Olmaz’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Evet, çok güzel projelerimiz var önümüzde. Akustik projelerimi kendi kanalından yayınlamaya devam edeceğim. Erdem Kınay ve Taladro ile düet şarkılarımız olacak. Aynı zamanda Sinan Akçıl’dan aldığım bir şarkı ve şu an hazırda olan “Yoksun” adlı sözü-müziği bana ait olan şarkımla yakın zamanda tekrardan dijitalde olacağım.
Özge Şafak’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sen Olmazsan Olmaz”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle