Ece Oğur… Dinleyicilerin sahne performansları ve Jam Evi oluşumuyla hatırlayacağı Oğur, kendi eseri olan ilk teklisi “Hayal”i geçtiğimiz haftalarda Seyhan Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Aynı zamanda eğitimi doğrultusunda psikologluğa devam eden Oğur ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Hayal’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-8 yaşında keman eğitimi almaya, ilerleyen yıllarda klavye ve gitar çalmaya, vokal ve beste yapmaya başladım. Üniversite döneminde de psikoloji bölümüyle yarı zamanlı müzik eğitimini birlikte yürüttüm. Alanında oldukça başarılı ve ünlü hocalarla birlikte çalışma, onlarla aynı sahneyi paylaşma fırsatım oldu. Müzikal bilgi ve becerimi geliştirmek için çeşitli sınavlara hazırlanarak sertifikalar aldım. Müziğe klasik batı müziği ile giriş yapmakla birlikte çocukluğumdan itibaren okulda ve okul dışında müzik gruplarım oldu. Birlikte rock’tan blues’a geniş bir skalada repertuvar oluşturduk. Birlikte sahne aldık, yarışmalara ve televizyon programlarına katıldık. Öğrencilik ve ilk mezuniyet yıllarımda keman öğretmenliği, sokak müziği ve canlı müzik yaparak yaşamımı sürdürdüm. Şu anda da hem psikolog hem müzisyen olarak hayatıma devam ediyorum.
Profesyonel bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Hayal’in oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen (ve aynı zamanda Jam Evi’ni kurduğunuz) Mahir Şirin ile yollarınız nasıl kesişti?
-Müzik benim için bir varoluş biçimi oldu her zaman. Hayatın bütün iniş çıkışlarında beni ayakta tuttu. Bir süre sonra kendimi şarkı yazarken buldum. Geceleri uyuyamayıp şarkılar yazıyor, gündüz düzenlemesi üzerine çalışıyordum. O dönemki gruplarımla çalıyor, küçük kayıt denemeleri yapıyor, bir yandan da eğitim ve iş yaşantımla ilgileniyordum. Yaşam koşulları bir süre sonra grup arkadaşlarımla beni farklı şehirlere, farklı ülkelere sürükledi. Dostluğumuz baki olsa da plan ve projelerimi tek başıma gerçekleştirme gerekliliği oluştu. Mahir’le de tam böyle bir süreçte, aktivist bir kamp etkinliğinde tanışmıştık. Müzikal ve duygusal olarak bir araya gelişimiz ise çok daha sonra, tesadüflerin yardımıyla oldu. Müzik zevklerimiz ve tutkumuz o kadar benziyordu ki müzik çalışmalarımızı ortak yürütmek kaçınılmaz oldu. 2018’de Jam Evi’ni kurduk, haftalık doğaçlama müzik geceleri, jam session’lar düzenledik. Yeni insanlar tanıdık, çeşitli müzisyenlerle doğaçlamalar yaptık. Jam Evi bizi çok güzel insanlarla bir araya getirdi. Çeşitli mekanlarda, açık havada ve evimizde düzenlediğimiz etkinlikler pandemiden sonra tüm hızıyla devam edecek. Etkinlikler devam ederken yazdığım şarkılar birikiyordu. Onlar biriktikçe Mahir’in deyişiyle doğum sancıları çekmeye başladım Dışa vurma zamanı gelmişti artık. Şimdiye kadar söz, müzik ve düzenlemesi tamamlanmış 10 şarkımın ilki Hayal’di, ne tesadüftür ki, Mahir’in de ilk tekli için önerisi o oldu. 2020’de Hayal’in kaydını Muzaffer Altunışık’la, mix-mastering’i Erman Aydöner’le gerçekleştirdik. Yılın ikinci yarısında ise Orhan Cem Çetin ile klip çekimlerimizi tamamladık.
Prodüksiyonunuzu üstlenen Seyhan Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Müzik projelerinde zamana karşı yarışmak durumunda kalıyoruz hepimiz. Projenizin belirlediğiniz tarihlerde yayınlanması da profesyonel bir ekip ile daha kolay bir hal alıyor. Seyhan Müzik ile iletişime geçmeden önce birçok prodüksiyon ile görüşme yaptık. Ancak yayın tarihi konusunda uyuşmazlıklar olunca Seyhan Müzik ile iletişime geçmeye karar verdik. Mahir’in aracılığı ile Seyhan Müzik’le bir araya geldik. İstediğimiz şekilde projemizi hayata geçirmiş olduk.
Hayal ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bizi çok mutlu eden geri dönüşler aldık. Genellikle beğeni ve (sanırım ilk teklimiz olduğu için) şaşkınlıkla karşılandı. Olumlu olumsuz tüm görüş ve yorumlar bizim için değerliydi ama bu kadar beğeni beklediğimizin de üzerindeydi açıkçası. Beni en çok mutlu eden ise dinleyenlerin duygularına dokunabildiğini görmek oldu. Tıpkı bir solucan deliği gibi daha önce tanışmadığımız kişilerle aramızda bir duygu bağı kuruldu adeta. Zaten o iletişim, o duygudaşlık müziğin en önemli amacı değil midir?
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Tanımlayamam galiba. Müziğim de ruh halim gibi karman çorman. Anadolu nefeslerinden metale, klasik müzikten latine, caza… Kayıttan önce Muzaffer’e birkaç şarkımı dinlettiğimde “Hepsini farklı farklı kişiler yazmış gibi.” demişti.
Hayal’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Yeni bestelere devam ederken elimizde kayda hazır bulunan 10 şarkı birikti. Şu anda önceliğimiz onları, çeşitli cover çalışmalarıyla harmanlayarak yayınlamak. Pandemi süreci hepimizin planlarını değiştirdi haliyle, bu sürecin izin verdiği ölçüde Jam Evi etkinliklerini de devam ettirmek, 2021 yılı içerisinde bir beste, bir cover teklisi çıkarmak niyetindeyiz.
Ece Oğur’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Hayal”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle