Röportajlar

İlk teklisi “Virane”yi dinleyicilerle buluşturan Ayberk Özay ile bir röportaj…

Ayberk Özay… Henüz 15 yaşında olan ve müzisyen bir aileden gelerek kendi eserlerini yazmaya çalışan Özay, kendi eseri olan ilk teklisi “Virane”yi WePlay Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Özay ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Virane’ye kadar olan müzik yolculuğunda neler yaptın? 

-Küçüklüğümden beri müziğe karşı duygularım klasik bir erkek çocuğunun futbola karşı duyması gereken sevgiden daha güçlüydü. Kendimi kötü hissettiğimde şarkı söyler ve şarkı yazardım… İlk müziğe adımım 1. sınıfta bağlama çalıp, türküler söylememdi. Aslında gitara başlamak istiyordum ama türküye aşık bir ailede büyüdüğüm için elimin bağlama görmesi gerekiyordu. İki buçuk yıl saz çaldım ve bütün okulun önünde ilk sahnemi vermiştim. O yaşta hem çalıyor hem de söylüyordum ve nağmeler bile yapmaya çalışıyordum. O zamanlardan itibaren İngilizceye karşı bir tutkum vardı ve bunun sonucunda yabancı müziği keşfettim. İngilizcemin diğer öğrencilere kıyasla daha hızlı gelişiyordu ve ben yeni kelimeleri kitaplardan değil de şarkılardan öğreniyordum. Başkaları yamaç paraşütünün paragliding olduğunu öğrenirken ben kendini birisi için kurban etmek, yani “sacrifice”ı öğreniyordum. Türkü sayesinde genç yaşta aldığım sayısız müzik dersi ve birden dinlediğim müzik tarzının yabancı olmasıyla “asıl” Ayberk’in müziğini bulma aşamasına başlamıştım ve kendime sormuştum : “Ben ne yapıyordum ve artık neyi nasıl yapacağım?” Bunun sonucunda bir cover yapmak istedim ve Demi Lovato’nun Stone Cold parçasını söyledim. Gittiğimiz stüdyo açıkçası bir apartmanın çatısına kurulmuş küçücük bir odaydı. Tanıdık vasıtasıyla gelmiştik. O coverdan nefret etmiştim çünkü ilk defa mikrofon karşısına çıkmıştım ve yanlış bir ton ile söylüyormuşum. Kendimi daha fazla geliştirmek için 5. sınıftan itibaren İngilizce şarkılar yazmaya başladım. 5. sınıfta Adele’in Skyfall şarkısını sahnede seslendirdim ve o kadar iyi ezberlemiştim ki birkaç kişinin konferans salonunun arkasına baktığını gördüm. Konser sonrasında “salonun arkasında bir perde olduğunu ve sözleri de oradan okuduğunu sandık” dediler. O sahne tecrübemden sonra bütün müzik sahnelerinde çıkıyordum. Korolar da cabası…Ama korolardan nefret ediyordum çünkü diğerlerinin arasında çıkan armoniyi güçlendirmek istemiyordum. O armoni olmak istiyordum. Bu yüzden ilk şarkı girişimlerim başladı yaklaşık 4 yıl önce. İlk önce bir stüdyo bulduk ve ilk parçamı yapmaya kalkıştım. Hiç bir bilgim yoktu ve yaşımdan dolayı nereden başlayacağımı bilmiyordum ve sonucunda da ortaya hiçbir şey çıkmadı. Motivasyonumu düşürmeyip O Ses Türkiye’ye katıldım ve arandım. Seçmelere gittiğimde “1 yaş küçüksün!” dediler ve bir saniye bile dinlemediler. Yoldan eve dönüşte gerçekten her şey bana bir engelmiş gibi gelmişti.1 yıl önceye kadar da Sancaktepe’de seçmeler olmuştu. “Ben de bir katılayım!” diyordum. Katıldım ve seçilmediğim için hüsrana uğradım. Seçim sırasının yarısından fazlası bağlama ile gelmişti ve diğerleri de Türkçe parçalar söylüyordu. Benim biricik tenor sesim de false yapıp jazz söylüyordu. Salona girdiğimde ve sahnem bittiğinde beni ayakta alkışladılar ama yine de seçilmemiştim. Türkü seçimlerinde Amy Winehouse söylediğim için olabilir sanırım! (gülüyor) Sonunda “Virane”yi yaptık ve klibini büyük uğraşlar sonucunda çektik. Yolculuğum pek kolay geçmedi çünkü etrafım o kadar türkü ile iç içe olan insan kaynıyordu ki benim hayallerim fazla gerçekçi gelmiyordu. Babam da aslında ailem gibi hep destek olmuştu ama manevi olarak bir desteğini görememiştim çünkü kendisi türkü sevdalısı olduğu için hep bir “Yapıyor bir şeyler kendi kendine ” aklıyla hareket ediyordu bana, ki bu çok normal…O Güler Duman dinliyordu ben ise Ariana Grande, Sam Smith, Amy Winehouse… Ta ki “Virane”nin, babamın diğer müzikçi arkadaşlarından aldığı tepkiler, ses koçumun babama “çok başarılı ve ses aralığı yüksek” demesi ve kendi bestelerimin ilgi görmesinden sonra babama aslında kendi kendime uğraşmadığımı ve gerçekten bu dünyaya adımı yazdıracak potansiyelimin olduğunu kanıtlamıştım. Biraz karışık bir müzik yolculuğum oldu yani! Acısıyla, tatlısıyla…

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdin? Bu bağlamda WePlay Müzik ile yolun nasıl kesişti?

-Bu özel sesimi ve yeteneğimi saklamanın insanlık adına haksızlık olduğuna karar verdim ve hemen işe koyuldum! (gülüyor). WePlay ile yolum, aynı zamanda menajerim olan biricik ablam Zeynep Gürel sayesinde kesişti. Zeynep ablamla tanışmamızın üzerinden 3-4 yıl olmuştur. Ortada bir şarkı çıkarma düşüncem olmadığı halde çok yardımı dokunmuştur bana. Kendi kendime yazdığım şarkıları okuyorduk ve hayallerimi ve yapmak istediğim projelerimi az dinlememiştir kendisi. Şu anda Zeynep Göktürk Ajans ile çalışmaktan mutluluk duyuyorum çünkü benim için bir yenilik değildi bu..Ben zaten 4 yıldır çalışıyormuşum da haberim yokmuş! (gülüyor) 

Düzenlemeni üstlenen Tolga Borucu ve Olcay Bağrıyanık ile yolun nasıl kesişti?

-Babam sayesinde kesişti. Tolga abimin eşi Elvan abla (Borucu) aynu zamanda ses koçluğu yapıyor, babamın müşterisiydi ve oradan bir tanışıklığımız vardı. “Virane”yi ilk kaydettiğimde üstümdeki heyecan ve ne yapacağımı bilememe duygusu yüzünden iyi bir iş çıkmamıştı, o yüzden Tolga abimle denemeye karar verdim ve şarkımı iki aranjör mixlemişti. Biri de aile dostu Olcay abimdi. Çok iyi bir sonuç çıktı ve artık onlarla ilerliyorum müzik kariyerime. Çünkü onların yanında aldığım rahatlık ve konforu başka bir yerde alacağımı sanmıyorum. Ben bile “bu kayıt oldu” desem de aynı anda odada 3 kişi olduğu için o kayıt aslında olmamış oluyor ve baştan kaydetmeye başlıyorduk! İngilizce yüzünden bazen Türkçe kelime yutma sıkıntım oluyordu şarkı söylerken ama Elvan ablam sağ olsun böyle bir sıkıntıyı çözüyoruz ve kayıt aşamasında bunu şarkıya yansıtmıyoruz.

Virane ile ilgili nasıl geri dönüşler aldın?

-En fazla aldığım geri dönüş insanların 15 yaşındaki bir çocuğun şarkısını böyle beklemiyor olmalarıydı. Her dinleyen kişi bunu benim bestelediğimi ve yazdığıma dair inanmakta güçlük çekiyordu ki bu beni çok mutlu ediyordu .Kendim olduğum için demiyorum ama yeteneğim yaşıtlarıma göre hatta belli başlı yetişkinlere göre bile daha gelişmiş ve sesimi başkalarına nazaran daha etkili kullanabiliyorum.

Virane’den sonra yapmayı düşündüğün çalışmalar var mı?

-Diğer parçalarımın nasıl konularının olacağı 7/24 aklımda! Çünkü şu anki Türk pop ve R&B müziğin %99’u aşk ile alakalı ve bu benim canımı sıkmaya başladı… Kendi İngilizce şarkı söyleme sevdamı YouTube’a atacağım coverlar ile dindirmeyi düşünüyorum şu anlık… Grammy’de ne söylerim bilemem artık! 

Ayberk Özay’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Virane”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.