Röportajlar

Yeni EP çalışması “Aman”ı dinleyicilerle buluşturan Serhat Kiremitçi ile bir röportaj…

Serhat Kiremitçi… Çocukluğundan beri müzikle ve oyunculukla ilgili olan Kiremitçi, mesleki anlamda Elektrik Elektronik Mühendisliği eğitiminden ilerlese de sanatla olan bağını hep sağlam tutarak, tekli ve EP çalışmalarla kendi eserlerini yayınladı. En son Hasarı Film Müzik Yapım etiketli EP çalışması “Aman”ı dinleyicilerle buluşturan Kiremitçi ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Sıkıldım’a kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız?

-Üniversite yıllarıma kadar müziği sadece iyi bir dinleyici olarak geçirdim. Farklı ne bulsam dinlerdim, meraklıydım. Sevdiğim Pink Floyd, Doors, Beatles gibi eski rock gruplarının CD’lerini bulmak için Beyazıt’ta arka sokakları dolaşırdık en yakın arkadaşım Can ile. Müzisyen olmakla ilgili kulağımıza fısıldanan ise, bir enstrümana başlama yaşının hep çok erken olması gerektiği, insanların 5 yaşında müzik eğitimine başladıkları, ancak o altyapı ile ilerleyebilineceğiydi. Bu nedenle ben de birkaç başarısız enstrüman çalma girişimi sonrası vazgeçmiştim ve kendime de çok inanmıyordum o yıllarda. Ama hep adını koyamadığım müzik ve sahne hayallerim vardı. O içimdeki huzursuzluk da beni ne olursa olsun içimden gelenleri denemeye itti. Bunun başlangıç noktası da ilginçtir, hani kafanızda bir ışık yanar ya, bir anda… 2005 yılıydı, hayranı olduğum grup Pink Floyd 20 yıl aradan sonra Live8 konserinde anlamlı bir amaç için tekrar bir araya geleceklerdi. Televizyonda onları o yaşta binlerce insanın önünde efsane bir konser verirken izlediğimde adeta büyülenmiştim ve kafamda sadece şu yankılandı: “Geç kalmadım, hayatta olduğumuz sürece hiç bir şey için geç olmamalı!”. Üniversite birinci sınıftaydım ve serüvene davul çalarak başladım. Birçok grubum oldu, onlarla birlikte sahnelere çıkıyorduk, bulduğumuz her imkanda, her yerde çalmaya çalışıyorduk. Bu sırada ben kendi şarkılarımı yazmaya başladım. Şarkı sözlerimle oynuyor, üzerine düşünüyor, onlara melodiler oturtmaya uğraşıyordum. Bunları yaparken ihtiyaç duydum ve gitar öğrenmeye başladım, kısa bir müddet bas gitara merak saldım ve grup müziği içerisinde çalma şansım oldu. En sonunda akustik gitar ile kendi şarkılarımı daha iyi ifade edebildiğimi görünce gitar vokal yaparak ilerlemeye karar verdim. Kaybettiğim, eksikliğini duyduğum bir şeyi bulmak gibiydi. Yıllarca kendi şarkılarımı yazıp biriktirip kendi bildiğimce kaydetmeye uğraştım, bunun yanında onlara bazı videolar çekiyor ve insanlarla paylaşıyordum. Bu arada okul bitince bir stüdyoda çalışıp müziği günlük yaşantıma da sokmak istedim ama olmadı. Günlük rutin içerisinde pek bir şey üretemediğimi ve para da kazanamadığımı farkedince, mesleğim ile ilgili çalışıp para kazanarak bunu müziğe yatırmaya karar verdim. Sonrasında daha iyi kayıt ekipmanlarım ve enstrumanlarım oldu. 2015 yılında bazı derlediğim parçaları Cem Özkan ile paylaşmaya karar verdim ve kendisini aradım. O zaman Cem Özkan’ın stüdyosu Fulya’daydı, ben de Kurtköy’de oturuyordum. İşten sonra haftada birkaç kere Kurtköy’den Fulya’ya gidiyordum. Çalışırken hem çok eğleniyorduk hem de o dönemler benim için bir okul gibiydi diyebilirim. Bana sıfırdan bir müzik projesinin nasıl yapılması gerektiğini, farklı müzik tekniklerini, değişik bakış açılarını öğretti. 2018’e kadar olan müzikal yolculuğum için bir farkına varma, emekleme ve kendimi arama çabası olarak yorumlayabilirim. Uzaktan çok kolay sanılan müzik dünyasının aslında ne kadar da zor olduğunu, çok fazla emek ve istikrar istediğini gördüm.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Sıkıldım”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Eseri birlikte yaptığınız Cem Özkan ve Özkan ile birlikte düzenlemeleri üstlenen Çağatay Kehribar ile yollarınız nasıl kesişti? On Air Media Reflex ile yollarınız nasıl kesişti ve şarkıyla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Aslında biz o dönem Cem Özkan ile sürekli bir şeyler yazıp besteliyorduk. Neredeyse her hafta ben heyecanla stüdyoya yeni materyallerle gelir ”Bak bu sefer bir hit yazdım galiba!” derdim. Sonra üzerine çalışır düşünür değiştirir çoğu zaman da hit olmadığına karar verirdik! (gülüyor) Böyle böyle çalışmalar birikti ve şekillenmeye başladı. Sıkıldım şarkısının ilk bestelediğim hali oldukça farklıydı, sözleri de şu anki halinde değildi. Üzerine çalışıp bir senaryo gibi düşünüp kağıda döktük. O dönem Cem Özkan aynı zamanda Flört grubundan Çağatay Kehribar ile çalışmalar yapıyordu ve Üsküdar’daki Papağan Stüdyolarına gidiyorduk. Bu sırada ben de kendileriyle tanışma fırsatı buldum ve ilk tekliyi orada kaydettik. Çağatay Kehribar şarkıda gitarları da çaldı, ritmleri de biraz değiştirdi. Ben değişmiş halini dinlemiş ve şarkıyı tanıyamamıştım, o hali beni çok şaşırtmıştı. Ama enstrümanlar oturup, parça iyice ortaya çıkınca çok beğendim. On Air Media Reflex şirketi sahibi Burak Demirsaran da Cem Özkan’ın çok eski arkadaşıdır, ben de bu vesileyle tanırım. Sıkıldım’ın yayınlanması ve edisyonunu üstlenmiştir. Şarkı ilk çıktığında güzel geri dönüşler aldık, melodik ve akılda kalıcı bir şarkı olduğu yönünde çok yorum yapıldı. Böyle bir tekli yapıp ortama ısınma, bir tanıma sürecine girmek bana çok öğretici oldu. Bu açıdan yoluma katkısı çoktur bu şarkının.

İkinci çalışmanız ise bir EP oldu “Bazen”. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda prodüksiyonunuzu üstlenen Murat Hasarı / Hasarı Film Müzik Yapım ile yollarınız nasıl kesişti? EP’niz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Bazen’de bulunan 3 şarkıyı da bir aç yıl önceden yazmaya başlamıştım. Elimde sürekli üzerine çalıştığım demolar halindeydiler. 2018’de iş için Kanada’ya yerleşince biraz havada kalmışlardı sadece. Taşınma sonrası ilk iş kendime Ottawa’da bir stüdyo kurmak oldu ve aklımda bu EP’deki 3 şarkıyı düzenleyip yayınlamak vardı. Yaptım da. Ayrıca bir hedefim ve hayalim  de yaptığım şarkıların kliplerini çekmekti. Bu EP ile o dünyaya da adım atmış oldum. O nedenle bendeki yeri çok özel olan 3 şarkıdır. İçimde ne varsa olduğu gibi yazdığım, bestelediğim ve düzenlediğim bir EP’dir. Kendimi çok özgür bırakıp sadece istediğim gibi olsun ama ne olursa olsun diye yaptığım bir EP. Çok severim! (gülüyor) Murat Hasarı, Cem Özkan’ın eski dostudur. Ben de Murat Hasarı ile kendisinin Cihangir’deki ofisinde tanışmıştım. Kanada’ya gelmeden Hasarı Müzik ile çalışma kararı alıp el sıkışmıştık. İlk klibi Masal şarkısına çekmiştim ve EP yayınlandığında sürpriz bir şekilde dijital platformlarda listelere girdi. Klip ve şarkılar da güzel yorumlar alınca benim de üretme şevkim ve motivasyonum arttı. Bana gelen yorumlardan anladığım kadarıyla özellikle albümün modu ve sözleri çok sevildi. Hala yenilerinin yanında bu EP’deki şarkıların hatırı sayılır bir dinleyeni var diyebilirim.

Üçüncü çalışmanız da ikinci EP “Bahar” oldu. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti ve EP ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Kanada’ya taşındıktan sonra zor hava şartları nedeniyle ciddi şekilde bahara özlem duydum. Dedim ki “Ben bir bahar albümü yapar içine de yeni yaptığım, yeni hikayelerimden oluşan şarkılarımı koyarım!” Yarısı da öyle oldu aslında. Mesela “Ben Bir Gezip Geleceğim” şarkısının klibini ve sözlerini çok uzun zamana yayarak itinayla işledim. Bu EP içerisinde çok fazla melodi kullandım ve dinleyenler muhakkak şarkılar içinde kendilerinden bir şeyler buldular. Hatta “Ben Bir Gezip Geleceğim” gezen tozan epey insanın dilinde bir espri konusu oldu 2020 yazında. Bir de pandemiye denk geldiği için klibiyle de iç açan, insanlara iyi gelen bir çalışmaydı diyebilirim. Genelde klip için şöyle dendi “Sen bunu karantina varken nasıl çekebildin?” Oysa ben bu projeyi çok önce planladığım için 2019’da çekimlere başlamıştım. Diğer şarkılar için de gayet olumlu tepkiler geldi. Bu EP’de de “Bazen” albümünde olduğu gibi özgürce ve hiç bir ticari kaygı düşünmeden içimden geldiği gibi üretip, düzenleyip sunmaya çalıştım.

İki EP’nizde de düzenlemeleri kendiniz üstlendiniz. Bu durum, size yapmak istedikleriniz açısından özgür bir alan sağlıyor mu?

-Çok güzel bir alan sağlıyor. Kendinizle baş başasınız ve karışan yok, yetiştirme kaygısı yok, istediğiniz zaman yapıp istemediğinizde duruyorsunuz bu güzel tarafı. Ama hep böyle giderse yerinizde saymaya başlarsınız. Çünkü belli bir yerden sonra aynı şeye odaklanınca kulağınız, gözünüz, duyularınız deforme olabilir. İyi, kötü, güzel, çirkin birbirine karışabilir. İşte o durumlarda sizi çekip çıkaracak güvenebileceğiniz çalışma arkadaşları çok mühim. Benim çoğu zaman tıkandığım veya kısır döngüye girdiğim oldu. Ben genelde çalışmalarımı yapım aşamasında ve her aşamada fikrine çok güvendiğim ustalarım, dostlarımla paylaşır, onların duygu ve düşüncelerini sorarım. Ama evet sonunda neyi uygulayıp uygulamayacağınız konusunda özgürsünüz. Tabii bilgi ve yetileriniz çerçevesinde! (gülüyor)

En son yeni EP’niz “Aman”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeleri birlikte yaptığınız Hakan Erken ile yollarınız nasıl kesişti?

-Hakan Erken yıllarca herkesin bildiği, sevdiği Feridun Düzağaç, Cem Özkan gibi isimlerle ve nice projelerde sahnede olmuş usta bir müzisyendir. Kendisiyle ilk olarak 2016 yılında Fulya’da stüdyoda tanışmıştık. Beraber benim o dönem yaptığım bir demoda ve sizin 2020’de ”Bahar” albümünde dinleyeceğiniz “Müsaade Edersen” şarkısında gitarları kaydetmiştik. Daha sonra dostluğumuz devam etti. Kendisi sonraki süreçte Antalya’ya taşınmıştı ve orada yaşıyor. Ben de 2020 Şubat sonunda Antalya’ya gitmiştim. Pandemi nedeniyle geri dönemedim ve yaklaşık 8 ay kadar kaldım. Bir gün görüştüğümüzde ona dedim ki “Seninle beraber 4 şarkılık bir EP yapmak istiyorum ama düzenlemeleri beraber yapalım!”. “Olur!” dedi ve iyi ki de öyle demiş! (gülüyor) Mayıs sonunda başladık çalışmalara. EP’nin sadece düzenlemeleri, kayıtları, mix ve mastering süreçleri 9 ay sürdü. 

Aman ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-İlk geri dönüşler beklentimin biraz üzerinde o nedenle bu çok sevindirici oldu benim için. İnsanlar yayınlandığından beri paylaşıp dinleyip beğenilerini sunuyorlar ve bundan daha mutluluk verici bir şey olamaz herhalde! (gülüyor) Ayrıca klip ile alakalı gelen yorumlar da çok motive edici. Güzel dilekleri için tüm dinleyicilere çok teşekkür ederim.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Aslında kendi müziğimi tanımlayamam. Benim yaptıklarımı ancak dinleyenler tanımlayabilir veya takdir edebilir. Dinleyenlerin elinde ancak bir değer kazanabilir yaptıklarım. Ben kendimi sadece eleştirebilirim, bu eleştirileri de “Nasıl kendimi geçebilirim, nasıl daha güzel şeyler üretebilirim?” diye yapabilirim. Ben gerçekten sevdiğim için, adeta ibadet eder gibi, meditasyon yapar gibi tutkuyla kendi yazdıklarını, kendi şarkılarını söyleyen bir adamım. Ruh halime göre yazıyorum, günümün bana getirdiklerine göre besteliyorum, bunları da tam olarak nasıl, hangi kalıpların içinde yaptığımı çok bilmiyorum. Yaşamdan beslendiklerim bir yerde şarkı olarak dökülüyor içimden. Sadece bu kadar.

Aman’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Öncelikle klipleri yayınlamak istiyorum. Kağıt üzerinde hazırlıkları tamamladım ve diğer 3 şarkı için de klip çekmeyi planlıyorum. “Bu Aşk Beni Öldürüyor“ sıradaki klip ve çekimlere başladık. Aman EP’si ve klipler devam ederken, ben bir sonraki albümün şarkılarını hazırlıyor olacağım. Yapmış olduğum hazır bekleyen çok sayıda parça var. Bunlar üzerinde çalışıyorum, tabi paralelde üretim her zaman devam ediyor. Tam net zamanını şimdilik kestiremiyorum ama sanırım 6-8 ay içinde sonraki serüvene geçeriz! 

Serhat Kiremitçi’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Aman”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.