İsmail Yıldız… Hem yurtiçinde hem de yurtdışında gördüğü konservatuvar eğitimleri doğrultusunda kendi çalışmalarını yayınlamaya başlayan Yıldız, bir İngilizce tekli ve bir enstrümantal piyano EP çalışması sonrasında üç Türkçe eserinin oluşturduğu Müzikonair etiketli yeni EP çalışması “Kim Bu Sevgili” ile dinleyicilerin beğenisini kazandı. Yıldız ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni EP çalışmasını, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Time Up Wake Up’a kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda hem yurtiçi hem de yurtdışındaki konservatuvar eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?
-İlk İngilizce tekli çalışmamı 23 yaşımda gerçekleştirdim. Sözü-müziği-düzenlemesi bana ait olan şarkımın oluşum sürecinde “bir şarkı yapmak” için yoğun mesailer ve emekler harcadım. İlkokul yıllarımda sürekli şarkı söyleyerek geçen bir çocukluğum oldu. Ortaokul yıllarında müzik öğretmenimin müzik kulağımı keşfetmesiyle işin seyri biraz daha değişti ve bana klavye almamda yardımcı olarak müziğe enstrümanla adım atmamı sağladı. Kendisine buradan teşekkürlerimi sunuyorum ilgisi ve emekleri için. Lisede profesyonel klavyeyle müziğe olan tutkum daha da katlandı. Tabii hiçbir zaman durduramadığım, hücrelerime kadar işlemiş bu sevgiyi mümkün olduğunca üreterek dışarıya yansıtmaya çalışıyorum. Liseden sonra 2015 yılında Sivas Cumhuriyet Üniversitesi’nde müzik eğitimine başladım ve hocalarımın beni teşvik etmesiyle yurtdışı maceram başladı. 2016 yılında Polonya’da konservatuvarda caz bölümüne başladım ve inanılmaz etkileyici bir ortam karşıladı beni. 3 katlı olan müzik okulunun koridorlarında yürürken Süper Mario’nun caz versiyonlarını duyuyor olmak, Türk müziği ve caz müziğini karıştırarak çeşitli müzik fikirleri ile konserler veriyor olmak benim için hala çok önemli dönemler olarak aklımda duruyor. Tabii yurt dışındaki eğitim ve oradaki müzisyenlerle birebir vakit geçirme büyük bir vizyon katıyor insana. O dönemlerde Eurovision yarışması için “Neden bizim ülkemiz meydan okuyacak parçalar yapmasın?” diye düşünüyordum. “Biz hem ülkemizde hem dünyada bilinen sanatçıları çıkarmalıyız!” diye araştırmalar yapıyordum. Nitekim güzel sonuçlarla döndüm oradan ve kimbilir belki bir gün Eurovision’da ya da hem ülkemizde hem dünyada gerek Türkçe gerek İngilizce ile başarılı çalışmalara imza atarım. Genel olarak ümitvar (umutlu) bir mizacım var. İnşallah bu tüm dinleyicilere daha büyük projeler olarak yansır. Onun dışında hem yurtdışı hem yurtiçi müzik eğitimi bana söz yazma konusunda, aranje yapma konusunda ve beste yapma konusunda büyük artılar sağladı. Çünkü armoni bilmek müzik teorisi bilmek ve müziği sadece duymak değil de onu görüyor olmak müthiş bir şey.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Time Up Wake Up’ın oluşum süreci nasıl gelişti? Şarkı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Bir tekli çalışması yapmaya karar vermemde hem içimde durduramadığım üretme arzusu hem de dijital platformların iyice yaygınlaşmasıyla kendimi orada gösterebileceğim fikri karar kılmamda yardımcı oldu. Time Up Wake Up, Türkiye’ye döndükten sonra kendi stüdyomda elektronik dans müzik kategorisinde daha çok vakit harcamamdan dolayı ve dijital seslerle bir şarkı yapma düşüncemden meydana geldi. Zaten neredeyse konuşma dilim gibi olmuş İngilizceyle şarkı yapmak doğal geldi ve ilk projemi İngilizce yaptım. Birkaç haftalık çalışmayla hem söz hem müzik hem de düzenlemeyi bitirdim ve tüm dijital platformlarda bağımsız sanatçı olarak yayınladım. Çok güzel dönütler aldım beğenenler çok oldu sağ olsunlar.. Belki ileride bir İngilizce albüm ya da karma dilli bir World albüm yaparım, kim bilir?
İkinci çalışmanız, piyano üzerine yazdığınız bir enstrümantal EP “Nilaria” oldu. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti ve EP hakkında nasıl geri dönüşler aldınız?
-Zaten küçüklükten beri sürekli klavyeyle olmam piyanoda kendimi geliştirmemi çok kolaylaştırdı ve zaten müzik okulunda piyano zorunlu ders bunun yanında aranje yaparken piyanoyu çok kullandığım için piyano konusunda ilerlemeler katettim. Ardından Türkiye’de çeşitli şehirlerde Film Müzikleri Piyano Konseri konseptiyle konserler verdim ve onun ardından kendi bestelediğim klasik müzik kategorisinde Nilaria isimli piyano albümümü yayınladım. Tanımadığım birçok insanın pozitif yorumları da mutlu etti beni. Hepsi sağ olsun seviyorlar, dinliyorlar…
En son, ikinci EP’niz “Kim Bu Sevgili”yi yayınladınız. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Müzikonair ile yollarınız nasıl kesişti?
-Uzun zamandır aklımda Türkçe albüm yapma fikri vardı. Yıllardır zaten biriktiriyordum hem söz hem de söz ve müzik bir arada şarkıları. Ardından kendime “Vakti geldi!” deyip ilk Türkçe Pop albümü yapmak için çalışmalara başladım. Düzenlemeleri bitirdim söz müzikleri zaten yazmıştım önceden. Türkiye’nin en başarılı yapım şirketlerinden olan Müzikonair ile bir gece mailleşme durumum oldu. Gece yaklaşık 2-3 civarı mailden dönüş aldım ve ertesi sabah telefonla görüştük. Süreci olumlu karşıladılar . Sesimi ve müziğimi beğendiler sağ olsunlar . Hep iletişimde olduğum Müzikonair Genel Yayın Yönetmeni Sevgili Özcan Beylan’a tüm süreçlerde desteği yardımı ve inancı için de ayrıca büyük teşekkür ediyorum.
Kim Bu Sevgili EP’si ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Geri dönüşler çok güzeldi. 3 şarkı olması güzel bi avantaj sağladı. Daha çok seçenek olduğu için kimi “Asil Bir Savaştın”ı beğeniyor Kimi “Acun”u kimi “Kim Bu Sevgili”yi… O açıdan mutluyum. Sağ olsunlar seviyorlar beğeniyorlar. Ne mutlu bana…
Bununla birlikte üç şarkınıza da Muhsin Yıldız yönetmenliğinde birer bir klip çektiniz. Kliplerin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Klipleri genel olarak şarkının anlatmak istediği şeye göre belirledik. Mesela “Kim Bu Sevgili”nin sözleri merak edilen ama olmayan bi sevgiliden bahsediyor. Sağ olsun değerli yönetmenimiz doğru açıları ve kompozisyonu oluşturmamıza yardım ederek şarkının fikrini yansıtmamızı sağladı. Yine “Asil Bir Savaştın” şarkısında da uygun atmosferi oluşturmak adına planlamalar yaptık ve başarılı da oldu. “Acun” da kendi içeriğini yansıtıyor diye düşünüyorum. Klipleri Sakarya’da, İstanbul’da ve Sarıkamış’ta çektik. Yorucu ve eğlenceli bir süreç oldu. Beğenenlere teşekkürler…
Tüm çalışmalarınızda düzenlemeleri kendiniz üstlendiniz. Bu durum, size yapmak istedikleriniz açısından özgür bir alan sağlıyor mu?
-Öncelikle soru çok güzel bir soru. Çünkü bi insan bir şeyi yapmak isterken kendi derdini en iyi kendi anlar. O açıdan yapmak istediğim müziğin düzenlemelerini üstlenmem bana çok özgür bir ortam sağladı. Çünkü fazla mükemmeliyetçiyim müzik konusunda bazen kimsenin duyamayacağı küçük bir ses rahatsız etse saatlerce uğraşıyorum daha etkili ve güzel tınlaması için. O açıdan bundan sonraki süreçlerde de düzenlemelerimi kendim yapmayı planlıyorum çünkü istediğim müziği istediğim şekilde yapmayı sağlıyor bu durum.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğimin belki hem yurtdışında hem yurtiçinde müzik okumuş olmaktan belki o tarz müzikleri bir arada çok dinlemekten kaynaklı kendine ait bir tınısı var. Müziklerimi dinleyen hem sesimden hem de müziklerimden “Evet, bu çalışma İsmail Yıldız’a ait!” diyebiliyor. O güzel bir şey. Ama tam bir tanım yaparsam Türk müziği ve Batı müziğinin bir sentezi diyebiliriz.
Kim Bu Sevgili’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Tabii ki, daha yeni başladık hatta. Bekleyen çalışmalar mevcut. Bazılarını sanatçı arkadaşlarıma vereceğim bazılarını ben seslendireceğim ama 2021 yılını ve sonrasını mümkün olduğu kadar çok üreten bir sanatçı olarak geçirmek istiyorum…
İsmail Yıldız’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kim Bu Sevgili”yi tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle