Röportajlar

Yeni EP çalışması “Kül Ağacı”nı dinleyicilerle buluşturan şair ve müzisyen Süreyya Soyak ile bir röportaj…

Süreyya Soyak… Bursa’lı şair ve müzisyen olan ve gitarıyla sahne aldığı akustik solo-duo konserleriyle hem Bursa’da hem de Bodrum’da dinleyicilerin beğenisini kazanan Soyak, geçen yıl Ada Müzik etiketiyle ilk albümü “Güneşe Perdesiz”i yayınlamıştı. Şimdi ise Soyak, çellist Jülide Alpergin’in eşliğinde yeni EP çalışması “Kül Ağacı”nı ETL Records etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Soyak ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, çalışmalarını ve aldığı geri dönüşleri ve gelecekteki çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Güneşe Perdesiz’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

-Bursa’da ve sonrasında Bodrum’da sahnelerde çalıyorduk, bizi dinleyenlerin söylediğine göre küçük konserler gibi oluyordu. Repertuvarımızda olmayan şarkıları albüm yapmaya karar verdik.

Bir albüm yapmaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda Güneşe Perdesiz albümünün oluşumu nasıl gelişti, Ada Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-Bazı şarkıları Ataol Behramoğlu ile konserler veren gitarist-müzisyen Haluk Çetin’e gönderdim. O da albüm yapmam gerektiğini söyledi ve Ada Müzik ile bir araya gelmeme vesile oldu.

Albümde birlikte çalıştığınız Görkem Ediz ile yollarınız nasıl kesişti?

-Görkem Ediz ile Bursa’da 15 Eylül Kıraathanesi Jazz Sahnesi’nde uzun sayılabilecek bir dönem sahne aldık. Birbirimizin müziğini anlar ve hürmet ederdik… Görkem, kendi müzik anlayışıyla, şiirsel, gösterişsiz çalışıyla insanı zorla müzisyen yapan kaliteli bir piyanist ve müzisyendir. Kendisinden rica ettim ve albümde çaldı.

Güneşe Perdesiz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Aslında geri dönüş olmadı… Olsun diye de çalmadık… Bülent Ortaçgil’e benzetenler oldu mesela. Ama ben bunu beğendim, ya Hitler ya da Kazıklı Voyvoda’yı seçseydim benzemek için! (gülüyor)

Kül Ağacı’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda EP’de size eşlik eden çellist Jülide Alpergin ile yollarınız nasıl kesişti?

-Aslında o şarkıları çalar dururdum. Fakat şarkıları gitar harici nasıl bir enstrümanla kayıt edeceğimi bilemeyince bir ara gitarist-müzisyen Cenk Erdoğan’a ulaştım. O da “Çello çok güzel olur!” diyince bana da ses örgüsü olarak akla ve kalbe yatkın geldi. Jülide Alpergin ile de yine Bodrum’dan tanıdığım Can Atazülal adlı bir viyolonselist arkadaşım vasıtasıyla tanıştım ve Jülide’ye çalışmamda çalıp çalamayacağını sordum, o da sağ olsun kabul etti.

ETL Records ile yollarınız nasıl kesişti?

-ETL Records’un sahibi Emrah Hocaoğlu arkadaşımdır, kendisi de müzisyendir. Fikir onundu, çaldık-kaydettik ve o da yapımcılığını üstlendi.

Kül Ağacı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Henüz bir dönüş almadık. Yaptığınız iş bir bumeranga özenirse akıl sağlığınıza zarar verirsiniz. Biz bir sadâ bırakmak istedik. Sadece bu bile akrabalara miras-hisseli dükkan bırakmaktan evladır…

Kül Ağacı’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Bir süredir ertelediğim bir şiir kitabım vardı, onu yayınlayacağım… İsmi “Yok Olmanın Paltosu”…

Süreyya Soyak’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Kül Ağacı”nı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.