Röportajlar

Yeni teklisi “Başka Bahar”ı dinleyicilerle buluşturan Yasemin Uludoğan ile bir röportaj…

Yasemin Uludoğan… Çocuk yaştan beri müzikle ilgili olarak çeşitli eğitimler alan; bu bağlamda güzel sanatlar lisesinden mezun olan, lisans eğitimini reklamcılık üzerine yapsa ve bu alanda çalışsa bile müzikle olan bağını koruyan Uludoğan, zaman içinde kendisini pek çok müziksel çalışmanın içerisinde buldu ve bu çalışmalarla müzik alanındaki başarısını kanıtladı. 2023’e Burhan Şeşen ile düet yaptığı kendi eseri “Ey Aşk” ile giriş yapan Uludoğan, şimdi ise bir Sezen Aksu klasiği “Başka Bahar”ı yorumlayarak Burusvilis Company etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Uludoğan ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk. 

Öncelikle müziğin eğitiminden geliyorsunuz. Bu bağlamda müzik yolculuğunuz nasıl başladı ve güzel sanatlar lisesi eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müzik sevgisini anne ve babamdan aldım. İkisi de müthiş müzik kültürü olan plak koleksiyoneri insanlardır. Abba’dan Ajda’ya annem ve babamın plaklarıyla düştüm müzik aşkına. İkisi de enstrüman çalan, şiir yazan insanlardı. Bu yüzden eski nesil sanatçıları, 70 ler ve öncesini de çok iyi bilirim. Ben daha 3-4 yaşındayken elime mikrofon verir şarkı söylettirir, sesimi kaydederlerdi. Ortaokul yıllarımda önce Afşin Akın, sonra Ilgaz Benekay sonra da Ricardo Moyano’dan gitar dersleri alarak müzik eğitimimi genişlettim. Pera Güzel sanatlar okulunda part time okuyarak liseyi ve üniversiteyi bitirdim. Şan, Flamenko dans, latin dans bölümlerinde de eğitim aldım. Pera’da edindiğim derin müzik ve sanat bilgisi eğitimimin temelini oluşturur.

Sizi ilk Eylül grubuyla tanıdık. Grubun oluşumusüreci nasıl gelişti ve bu dönemi kendi açınızdan nasıl özetlersiniz?

-Şafak Sezer’in beni ve Pera Güzel Sanatlardan tanıştığım arkadaşlarımı Sony Music’e sunması ve plak şirketinin projemizi beğenmesi ile 1999 ve 2001 yıllarında 2 albüm kaydettik. Çok genç olduğum için sözümün geçemediği, müzikal anlamda istediklerimi yapamadığım, 3 kişi arasında bölünmüş bir süreçti. Özgür ve mutlu değildim. Zaten 2. albümden sonra plak şirketi projeye sahip çıkmadı ve biz de dağıldık.

Öte yandan Erol Evgin’in uzun yıllar vokalistliğini üstlendiniz. Kendisiyle yollarınız nasıl kesişti? Kendisiyle çalışmak sizin için nasıl bir deneyim oldu?

-2000 yılıydı Erol bey bir vokalist arıyormuş. Ortak bir arkadaşımız benden bahsetmiş, tanıştık ve vokalisti olarak orkestrasına dahil oldum. 20 sene beraber çalıştık.

Erol Evgin dışında pek çok sanatçının vokalistliğini üstlendiniz. Bu dönemi ve bu dönemin size kattığı deneyimleri kendi bakışınızla nasıl özetlersiniz?

-Vokalist olarak başarılı olduğum için müzisyen arkadaşlarımın tavsiyesiyle Nükhet Duru, Cenk Eren, Nilüfer. Fatih Erkoç, Ajda Pekkan orkestralarına çağırıldım. Böylesine efsane sanatçılarla çalışmış olmak hayatımın en büyük şansı. Hepsini sahneden gözlemleyerek, kendime katarak çok şey öğrendim. Böylesine bir sahne eğitimini hiçbir konservatuvarda alamazsınız. Sahne tozu yutmak deyimi mecazi bir söz değil çok gerçek bir söz. O tozlar müziğin, starların, muhteşem müzisyenlerin, seyircinin yarattığı enerjileri taşıyan enerji parçacıklarıdır aslında. O enerjiyi yutup bir kez içinize zerk etti mi bir daha o sahneden inmek istemezsiniz.

İlk solo çıkışınız, Erol Evgin & Çiğdem Talu & Melih Kibar klasiği “Rüya” ile oldu. Bu şarkıyı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? Düzenlemenizi üstlenen Cem İyibardakçı-CMI Müzik ile yollarınız nasıl kesişti? Rüya ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Rüya benim çocukluğumdan beri çok sevdiğim, söylemekten çok keyif aldığım bir şarkıdır. Çocukluğumdan beri çok sevdiğim bu şarkıyı ben de kaydetmek istedim. Cem İyibardakçı beraber sahneye çıktığım ilk müzisyenlerden biridir. Çok genç yaşlardan beri arkadaşız. Çok yetenekli ve kıymetli bir aranjördür. O dönem en yakın arkadaşlarımdan olduğu için onunla çalışmak istedim ve ortaya harika bir çalışma çıkardı. Rüya akustik versiyon bugün pek çok Spotify listesinde sabit ve hala çok dinlenme alıyor.

Geçtiğimiz aylarda Burhan Şeşen ile kendi eseriniz “Ey Aşk”ı seslendirdiniz. “Ey Aşk”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Burhan Şeşen ve daha önceden çalıştığınız Firuz İsmailov ile çalışma süreciniz nasıl gelişti?

-Ey Aşk’ı uzun zaman önce sevgililer gününe tepki olarak yazmıştım. Şarkıyı Erol Evgin orkestrasından sevgili dostum Firuz İsmailov’a dinlettim; akabinde bana sürpriz yapıp o gece aranjesini yolladı. Başka bir gün aklıma bu şarkıyı sevdiğim can dostum Burhan Şeşen ile düet yapmak fikri geldi ve bu fikir onun da hoşuna gitti. Şarkıyı pandemi öncesi kaydettik. Sevgili aranjörüm Genco Arı da mix-mastering işlemlerini yaptı. Ufuk Eral da klibini çekti. İmece usulüyle her şey çok keyifli oldu. 

Burusvilis Company ile yollarınız nasıl kesişti?

-Burusvilis’in sahibi Güray Gürsel’i Genco Arı’nın tavsiyesi ile tanıdım. Genco’nun çok güvendiği bir isim. Plak şirketinin adını da çok sevdim. İyi mizahı severim.

Ey Aşk ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Dinleyicilerin bu tarz şarkılara çok özlem duyduğu, kaybettikleri romantizmi yeniden bulduğu gibi tatlı geri dönüşler alıyorum. Gerçekten artık pek yapılmayan tarzda sıra dışı bir çalışma oldu. Sıra dışı diyorum çünkü insanlar ticari kaygılarla artık bu tarz akustik/retro değil elektronik, kısa vadede unutulacak piyasa işleri yayınlıyorlar. Bizimkisi biraz Don Kişot’luk aslında.

En son Sezen Aksu klasiği “Başka Bahar”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. Bu şarkıyı yorumlamaya nasıl karar verdiniz? 

-Başka Bahar benim en sevdiğim Sezen şarkılarından biridir. Hayatımda Başka Başka olarak adlandırdığım bir dönem yaşıyorum. Bu sebeple şarkıyı coverlamaya karar verdim. Sezen bestesi söylemek ve yayınlamak her şarkıcının hayalidir zaten. Ben de bu hayalimi gerçekleştirdim.

Düzenlemenizi üstlenen ve daha önce de çalıştığınız Genco Arı ile yollarınız nasıl kesişti?

-Genco Arı hayranlıkla takip ettiğimi zekasına hayran olduğum bir müzik adamı. Albüm yapma kararı aldığımda Genco’ya Instagram’dan mesaj attım. Beni tanımıyordu çok nazik bir geri dönüş yaptı. Ona onunla çalışmak istediğimi söyleyerek Rüya’nın akustik versiyonunu yolladım. Hemen beni arayarak “Haydi, çalışalım!” dedi ve o gün hem dostluğumuz hem müzik yoldaşlığımız başladı. İyi ki hayat onu karşıma çıkarmış. İşte bu benim hayatımda bir bahar dönemi oldu. Beraber müthiş bir müzikal uyumumuz var.

Başka Bahar yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Şarkıyı Işın Karaca’nın söylediği versiyona benzememesi için farklı yorumladık. Benim ve Genco’nun 70’ler disko sevgisi ile şarkıyı orijinal temposundan daha yavaş ve daha soft bir vokal kaydı ile yaptık. Genco harikalar yarattı. O tam bir Disko kralı! Dahi bir müzik insanı, şarkının arka planına yazdığı Hollywood tipi yaylılar beni büyülüyor. Dinleyen herkes çok beğeniyor. Henüz daha çok yeni yayınlandı. Kısa sürede çok daha fazla kişiye ulaşacağını umuyoruz.


Klibi yöneten Fırat Kekevi ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Menajerim Umut Somuncu’nun tavsiyesi ile yönetmen Fırat Kekevi ve görüntü yönetmeni Sevan Özbülbül ile tanıştım. Klibi oldukça sade, 70’lerin Amerikan disko tarzına gönderme yaparak çektik. Çok güzel geri dönüşler alıyorum.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-Ben bağıran bir şarkıcı değilim. Çok geniş bir ses aralığım yok. Bazı şarkıları çok soft söylüyorum ve insanlar bana bağırmayan şarkıcılara çok hasret kaldıklarını söylüyorlar. Bundan büyük mutluluk duyuyorum. Senelerce düğün ve kurumsal sahnelerde söyleyerek poptan arabeske, cazdan rock’a her tarzı seslendirdim. Ben moduma göre canının istediği tarzı söyleyen ve iyi de söyleyebilen bir şarkıcıyım. Seyircinin nabzına göre şerbet veririm, Rock da çok iyi söylerim caz da… Bazen sahnede seyircinin enerjisine göre arabesk de söyleyebilirim türkü de. Ardından canım ister bir Fransızca bir şarkı söylerim. Kaydettiğim ve yayınladığım şarkılarda da bu geçerli. Stüdyoda daha soft söylüyorum mesela. Stüdyo mikrofonu sahnedekinden çok farklıdır. En ufak bir hatayı kaldırmaz. Bence benim müziğim biraz soft, biraz femme fatale, biraz romantik biraz da komik…

Başka Bahar’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Genco Arı’nın düzenlemelerini yaptığı 3 bestem daha var sırada bekleyen. Hepsinin aranjeleri tamamlandı. Bu sene içinde düzenli aralıklarla hepsini dinleyicilerimle buluşturacağım.

Yasemin Uludoğan’a bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Başka Bahar”ın Uludoğan yorumunu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.