Sanatın pek çok alanında (müzik, tiyatro, sinema) aktif olan bir sanatçı Ezgi İrem Mutlu. Her üç alanda da başarılı çalışmalarına devam eden Mutlu, şu dönemde usta müzisyenlerden olan babası Erkan Mutlu ile müzik çalışmalarına devam ederken teklilerini de dinleyicilerle buluşturmaya devam ediyor. En son geçtiğimiz haftalarda alternatif tınılı kendi eseri yeni teklisi “Değişmez”i Hokus Pokus / Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Mutlu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle (sonradan bir EP olarak topladığınız) Hey Woman’a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu doğrultuda yaptığınız çalışmaları YouTube’da yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu çalışmalar ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Hey Woman’a kadar söz ve bestesini yazıp kayıtları, düzenlemesi ve mix’leri bana ait olan birçok şarkı yaptım. Bu arada İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuvarı yarı zamanlı müzikal bölümünde eğitim gördüm. İstanbul Saint Joseph Lisesi ve Sorbonne- Nouvelle Pari 3 Tiyatro bölümünden mezun oldum. Vaktimi müziksel ifademi geliştirmek için harcadım ve bu ifade biçimini bir hayat tarzı olarak benimsedim. Dijital çağın gerekliliği içerisinde teknolojiden yararlandım ve paylaşımların algoritmik diline önem verdim. Şiir ve sinema her zaman ilham kaynağım oldu. İnternetin ülkeler arasında evrensel iletişim sağladığını keşfettiğim zamanın çocukluğuma denk gelmesi sebebiyle bir çok yabancı sanatçı ile müzik üzerine ortak çalışmalar yaptım. Bu çalışmalarda anonim olmak ya da bir avatar yaratmak tercihim oldu. May Mujagic ve E333 yaptığım elektronik müzik üretimlerin solistleri oldular. Kendi müzik videolarımı çektim ve çekmeye de devam ediyorum. Birçok elektronik müzik portalı sitesinde (BeatPort, SoundCloud, Bandcamp, Mixcloud gibi) bulabilirsiniz. Geri dönüşler de şu şekilde oldu; 2015 Canada DJ set listelerinde 7. olmuş bir trackimiz oldu, aynı zamanda Tailored Communication sanatçı listesindeyim ve geçtiğimiz yıl 40. Dünya Müzik Günü’nde Fransızca şarkılarla Türkiye’yi temsil ettim. Dönüşleri bağımsız ve gururlandırıcı oldu kendi açımdan.
Öte yandan tiyatro eğitiminden geliyorsunuz. Tiyatro eğitiminiz size sanatsal anlamda neler kattı? Bu alandaki ve bunu takip eden sinema-dizi çalışmalarınızı nasıl özetlersiniz?
-Tiyatro her zaman hayatımdaydı. Sahnede olmanın fiziksel avantajlarınızı (ses, beden, diksiyon, hareket gibi) iyi kullanmakla ilgili olduğu kanısındayım. Ülkemizde dış görünüme çok bakılıyor; dizi ve reklamda da benzer durumla karşılaştım diyebilirim, ama fiziksel görünüme ek olarak eğitim ve yetenek öne çıktığında popüler olamıyorsunuz sanırım. Bu konuda liyakatın olmadığı bir yerde zorluklar çektiğimi ve çekmeye de devam ettiğimi itiraf edebilirim. Projeler az da olsa devam ediyor. Şu ara Yüzyıllık Mucize’de Ali Tahir’in kurtuluş dönemindeki ablası rolünü canlandırdım. En son “Peter Pan ve Varolmayan Ülke” isimli müzikalde baş deniz kızı ve Hizmetçi Lisa’yı canlandırdım. Önümüzdeki tarihlerde Ankara’da, İstanbul’da olmak üzere başka şehirlerde de sahneleyeceğimiz Pera’da Cinayet isimli Beyaz Yaka Yapım’ın yapımcılığını üstlendiği bir müzikalimiz var. Olga Von Braun isimli sanatçıyı canlandırıyorum ve sahnede farklı dillerde şarkı söyleyip dans ediyorum. Murder Mistery tarzı olan oyunda seyirciler katili bulmaya çalışıyor. Hep beraber çok eğleniyoruz. Sahne, en mutlu olduğum yer.
Ayrıca Darağacındaki Eldivenler kısa filmiyle ödül aldınız. Filmin oluşum süreci ve yarışmaya katılma süreci nasıl gelişti? Film ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-“Darağacında Eldivenler” hepimizin içinde bulunduğu pandemi sürecinde çok doğal ve dolayısıyla doğaçlama bir şekilde ortaya çıktı. Evimde otururken her zamanki gibi gelen ilhamın peşinden gittim ve iki gün içerisinde tek başıma yazdığım ve planladığım programa uyarak filmi çektim. Bazı sahnelerde oyuncum evimin kedisi Karamel idi. Bu sahneler tamamen anlık gelişti. Montaj safhasını bitirdiğimde yarışmanın maksimum 3 dakikalık sınırını gördüm ve bu rekabette başarı sağlayacağıma karar verdim. Başvurudan hemen sonra harika bir dönüş oldu. Filmi izleyenlerin hemen hepsi tebrikler yağdırdı. Benim için gerçekten unutulmaz bir başarı. Güzel insanlarla kısacık bir görsel şölende buluşmak paha biçilemez. Başarı hediyesi olan ikincilik ise Türkiye’ye Fransa’da aldığım eğitimi ve gördüklerimi az da olsa aktarabilmiş olduğumu bana hatırlatıyor. Bunun değerini bilen herkese çok teşekkür ederim.
Bir diğer yandan E333 ve May Mujagic olarak da bir kariyeriniz var. Bu isimlerle de çalışmalar yapmanız nasıl gelişti, bu alandaki çalışmalarınızı nasıl özetlersiniz ve bu isimle olan çalışmalarınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-E333 benim için çok özel bir proje ve bu avatarın yaratımı Fransa’da eğitim aldığım sırada her yerde 33 sayısını görmemle başladı. Aynı zamanda yeni bir radyo programı olacak olan Parol E Parol M’nin minimal techno DJ’i olarak yola çıkıp, akabinde çok sesli bir sunuculukla devam eden; yeri geldiğinde şarkılar söylediğim ve kendi kendime çok eğlendiğim dijital bir özgürlük alanı kendileri. E333=EZGİ harflerinden türettiğim ve aynı zamanda beinlerdeki kanserojen maddelere karşı (E330, E245 gibi) insanları ve çoğunlukla “kendimi” uyarmak adına ortaya çıktı. “Şimdi bu DJ seti bir besin gibi dinliyorsunuz.. Ama içerisinde acaba hangi şarkılar var bu yemeğin? Toxic mi, sağlıklı mı?” sorularıyla E333 gelişti ve gelişmeye de devam ediyor. Elektronik müziğin ses mühendisliğinden bilinçli şekilde asla mezun olmayan bir eleştireni ve bu kültürün elit bir elçisi diyebilirim. May Mujagic Balkan atalarıma ithafen oluşturduğum Osmanlı öncesine dayanan aile soyadımız ve İngilizce Mayıs anlamına gelen May ismidir. İngiliz industrial noise tarzında müzik yapan duo X-Amount ile çıkardığım Wax ve Kristal Nefes sözleri ve vokalleri bana ait olan iki şarkılık EP. May Mujagic ve Xamount ikilisi olarak tüm dijital müzik platformlarında dinleyebilirsiniz.
Ata Akdağ ile “Bir Yerler” şarkısıyla bir araya gelmeniz nasıl gelişti? Bir Yerler ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yetenekli müzisyen Ata Akdağ beni Flört grubu solisti Ozan Kotra ile şarkı yaparken fark etmiş olmalı ki “Sadece senin söyleyebileceğin ve vokal düzenlemelerinde harikalar yaratacağını düşündüğüm bir şarkım var. Söylemek ister misin?” dedi. Ozan Kotra’nın o sırada Hava Güzel Kadıköy’de isimli şarkısının piyanolarını çalıp back vokallerini yapmıştım. Ata Akdağ şarkıyı bana attığında tam olarak ne yapacağımı bilerek stüdyoya girdim, kaydımızı yaptık. Açıkçası beklediğimden çok daha vasat bir geri dönüş oldu. Belki featuring olduğu için belki post prodüksiyona çok çalışılmadığı veya stratejik davranılmadığı için böyle bir sonuç çıkmıştır. Bilmiyorum ama benim için gerçekten değerli bir beste ve söz birlikteliği olan klasik bir eser niteliğindedir “Bir Yerler.”.
Bununla birlikte müzisyen bir aileden geliyorsunuz; babanız Erkan Mutlu ile sahnelerinize devam ediyor ve aynı zamanda düzenlemelerinizi de babanız üstleniyor. Bu bağlamda babanızla hem sahne hem de üretimlerinizde çalışıyor olmak size yapmak istedikleriniz ve ortak kararlar anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?
-Babamla bir seneyi sahne alarak devirdik. Böyle değerli ve 20’ye yakın albümü olan solist bir sanatçının sadece kızı olduğum için bana piyano eşliğinde bulunduğunu söylemekte sakınca görmüyorum. Kendisi en az benim kadar profesyonel. Ya da profesyonelliği ondan öğrendim desem daha doğru olur sanırım. Düzenlemelere gelince, şarkılarımdan ikisinin düzenlemesi kendisine ait ve bundan sonra gelecek olan iki şarkı kendi düzenlemelerimle karşınızda olacak. Evet, aramızda tatlı bir kulak yarışması olmuyor değil. Yanlış sesleri duyunca “Bas” butonu olsa herhalde kimin kazanacağı ortadadır. Bu röportajda kendisi olmadığı için tabii ki cevabım “Babam kazanır!” olacak. İltifat etmeyi seviyorum… Kulak yarışlarında tahmin edersiniz ki rekabet önemli söz konusu müzik ise! (gülüyor) insanı canlı ve taze tutuyor.
Solo kariyerinizin yanı sıra Kapiko grubuyla da iki çalışma yaptınız; “Kontoskalion Boogie” ve “Ethiopian Waltz” Kapiko grubuyla yollarınız nasıl kesişti ve bu iki çalışmanın ayrı ayrı oluşum süreci nasıl gelişti? Bu iki çalışmadaki yorumlarınız ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Kapiko Grubu çok değerli müzisyenlerden oluşan, az ve öz çalışmalarıyla kulak dolduran Türk Jazz kategorisinde önemli bir müzik grubu. Kendileri ile çalışmak büyük bir zevk ve gurur. Öncelikle bunu söylemeliyim. Ailemin müzisyen olması dışında uzak akrabalarımın da müzisyen olduğunu söyleyebilirim. Birbirimize uzak da olsak müzik bizi birleştirdi. İşimizin doğası gereği özgürlüğümüze ve müziğimizin bireysel gelişimine düşkünüz, haliyle bir araya geldiğimizde harika eserler ortaya çıkabiliyor. Bahsettiğiniz iki eser de bu bileşenin bir sonucu bana kalırsa. Özellikle Ethiopian Waltz benim için ilhamımın tam potansiyel çalıştığı bir eser oldu ve geri dönüşlerin de bu vesileyle iyi olduğunu görüyoruz. Seçtiğim şiirin şairi, kaydımızı dinledikten sonra çok duygulandığını söylemiş grup arkadaşlarıma… Bu benim için en büyük başarı ve onurdur.
2022 bitmeden kendi eseriniz “Davetsiz Bulaşık”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. “Davetsiz Bulaşık”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Akustikhane ile yollarınız nasıl kesişti?
-Bulaşık makinesini doldururken pandemide yazdığım bir şarkı. Sevgilimden ayrılmıştım ve kendisi uzakta yaşadığı için o sırada çok mantıklı konuşmuştu. Bir anda gözümde makineleşmemiz canlandı ve şarkı son halini aldı. Aslında bir süreçten çok şarkılarım anlık duygu ve düşünce çarpışmasıyla ortaya çıkıyor. Öyle anlara tutunduğumda doğru mesajı aktarmak için kendimden geçtiğimi söyleyebilirim. Dilin kullanımı, müzik, görsel herşey bir anda beliriyor ve bir bakmışsınız şarkı olmuş. Yani nasıl oluyor derseniz? Ben de bilmiyorum. Liseden arkadaşım Akustikhane’nin kurucusu, yollarımız yıllardır kesişiyor. Davetsiz Bulaşık’ı onlarla çıkarmak istedim. Mini bir giriş yapmış olduk böylece.
En son “Değişmez”i dinleyicilerle buluşturdunuz. “Değişmez”in oluşum süreci nasıl gelişti? Hokus Pokus / Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-“Değişmez” benim için yine çok özel anlardan birinde ortaya çıkmış bir şarkı: Kadın olmanın avantajlarından yararlandığımı söyleyebilirim. Değişen mevsimlere rağmen değişmeyen duygularımıza cevaben yazdım bu şarkıyı. Biz kadın insanlar duygularımızı anlamaya gayret gösterirken sesten etkilendiğimiz kadar sessizlikten de etkileniyoruz, tepkileniyoruz ve doğamız gereği hayallerimize engelsiz odaklanabiliyoruz. Bu durum kişinin yapısına da bağlı olarak değişkenlik gösteriyor. Utangaçsanız kendinizi ifade etmenin farklı yollarını buluyorsunuz. Şarkılarımda söyleyemediğim ya da dile getiremediğim isyankar tavırları belki fark etmişsinizdir. “Sen beni Güneş’in yaz mevsimi mi sandın? o Güneş var ya… Onun o yaz mevsimi mi sandın hı?” gibi bir isyan benimkisi. Bu isyan dilini çok yumuşak kullanarak ince espriyle sunmayı seviyorum. İnsan, beyninin iki tarafını da kullandığı vakit insan oluyor. Bir sanatçı olarak kadın olma üzerine çok da düşünmeden yaşıyorum, bu şarkının ise dişilliği bana hatırlatmasını seviyorum. Hey Woman şarkımın İngilizce sözlerinde olduğu gibi bir yaratıcı güç motivasyonuna olan ihtiyacımızı şarkılarımla gidermek istedim. Şarkıların yapım aşamasında beni teşvik eden değerli sanatçı Teoman sayesinde Hokus Pokus Yapım ile tanıştım ve umuyorum ki daha nice güzel işlere birlikte imza atacağız. Teoman ile tanışıklığımız ve onun genç bir sanatçı olarak bana mentorluk etmesi ise apayrı bir konu başlığı benim için. Kendisi beni teşvik etmeseydi şarkılarımı evimde kendime yapıp çalmaya devam ediyor olabilirdim. Kendisine ve Hokus Pokus Yapım’a en içten duygularımla teşekkürü bir borç bilirim.
“Değişmez”in klibini yöneten Işık Sam Saylav ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Işık Sam Saylav tanıdığım en içten insan ve işini ciddiye alan bir başka önemli sanatçı. Gerçekten bu kadar güzel insanlarla çalıştığım için çok şanslıyım. Öyle sanıyorum ki birlikte daha nice işlere imza atacağız. Onun çalışma disiplini ve işini ciddiye alma potansiyelini kimsede görmedim henüz. Klip ile olumlu olumsuz çok güzel eleştiriler aldığımızı söyleyebilirim.
“Değişmez”den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Farklı işler yapmayı seviyorum, o nedenle bambaşka bir konseptle karşınıza çıkabilirim. Hatta Işık ile bir sonraki klibimizi yaklaşan günlerde çekeceğiz ve bu açık fikirli yönetmen sayesinde eminim nice güzel görüntüler bizi bekliyor olacak. Şimdiden mekanımızı seçtik. Bize de seyretmek kalıyor. Tabii önce benim kamera önüne geçmem gerek! (gülüyor) Dinleyiciyle buluşmayı bekleyen çalışmalarım var ve yaşadığım sürece de çalışmaya devam edeceğim.
Ezgi İrem Mutlu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Değişmez”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle