Çocuk yaşlardan beri müzikle ilgili olan, bu bağlamda eğitimler gören, kendi şarkılarını yazan Nilsu’yu çoğu dinleyici ilk teklisi “Adam Olamadık” ve sonrasında “İstanbul’un Havası” teklileriyle tanıdı. Şimdi ise kendi eseri yeni teklisi “Günahsız Yatılmaz”ı kendi firması EPN etiketi ve GNL ortaklığıyla dinleyicilerle buluşturdu. Öte yandan Sıla Gençoğlu’nun kuzeni olan ve müzik dışında başarılı bir iş kadını olarak hayatına devam eden Nilsu (Şirin) ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle “Adam Olamadık”a kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?
-Benim müzik yolculuğum bir hayli eski. İlk olarak 9 yaşında Ankara TRT Radyosu TSM Çocuk Korosu yetenek sınavını kazandım. Üç yıl burada şan, solfej, bona ve çeşitli temel müzikal eğitimler alarak başladım. Daha sonra gençlik korosuna devam ettim ve solo çalışmalarda da yer alma şansı elde ettim bu süreçte. Aynı zamanda Ankara Hacettepe Üniversitesi yarı zamanlı gitar bölümünün teknik ve yetenek sınavını da aldıktan sonra bir yıl kadar burada eğitim aldım. Devamını getiremedim. Hatta atıldım! -Eskiden çekinirdim ancak artık söylemekten çekinmiyorum- Aynı zamanda bir fransız okulu olan Lycée Tevfik Fikret d’Ankara’da eğitim almaya başlamıştım. Hem Fransız öğretmenler, hem Fransızca öğrenme çabası -ve pek tabii bunu bir hayli ciddi bir disiplinle yaparlar- hem hafta sonu iki gün radyoda bütün gün eğitim, hafta içi her akşam bir de yarı zamanlı konservatuvar; 11 yaşında bir çocuk için tahmin edersiniz ki ağır geldi ve takip edemedim maalesef sınıfdaşlarımı. Ancak temelim sağlamdır enstrümanda fakat çalmak istemem hiç, travmam var. Aslında küçük yaşta konservatuvar eğitimini çocuk psikolojisi açısından doğru bulmuyorum.
Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Adam Olamadık”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemenizi üstlenen Tolga Kılıç ve Müzikaryum ile yollarınız nasıl kesişti? Adam Olamadık ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Şarkı yazıyorum çocukluğumdan beri ancak farkında değildim. Aklıma gelen sözler-melodiler olarak yorumluyordum. Belli bir yaştan sonra bunları eserleştirebileceğimi farkettim ve başladım yazmaya, derken yüzlerce oldu. O süreçte menajerim Mesut Uyanık’la yapımcı arayışına girdik. Görüştüğüm yapımcılarla elektriğimiz pek tutmadı. Sektördeki bireylerin davranış biçimlerini sevmem ve maalesef -ki ben bununla onur duyuyorum- o iletişimi kuramadım. Çok üzülüyordum o ara. Bir gün de bir yapımcıyla olan toplantıdan çok tatsız geldim Tolga’nın stüdyoya, dedim “Ben bunlara uyamam, uyarsam gece kafamı yastığa koyup da uyuyamam!” Kimse bilmese ben biliyorum yanlış olduğunu yapılanların. Tolga’cığım da sağ olsun o güzel kalbiyle “Gel bir başlayalım biz şarkıya,’bir yolunu buluruz!” dedi. Prodüktörümüz de annem Pervin Şirin oldu. Kimseye eyvallah da demedik, yakışmayanı da yapmadık haliyle. Bu sektör bu tip insanlara uygun değil maalesef ancak Tolga gibi güzel ruhlarda dengeyi sağlıyor… Müzikaryum’da Tolga ve İpek İyier’in ortak yapım şirketidir. İpek de çok vizyonlu, dolu bir kadındır. Dedim “Burası olur bak, burada kalite var!” (gülüyor) Adam Olamadık süper dönüşler aldığım bir proje, ekip de çok candandı. Listelere girdi, birçok radyo, TV kanalı destek verdi. İyi ki yapmışım, yine olsa yine yapar mıyım onu bilemiyorum…
Yine Kılıç düzenlemesi olan ikinci tekliniz “İstanbul’un Havası”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Besteyi birlikte yaptığınız Umut Yunus Ateş ile yollarınız nasıl kesişti? İstanbul’un Havası ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-İstanbul’un Havası’nı ne akla hizmet yaptım bilmiyorum. İtiraf etmem şart. Aslında şarkının hikayesi şu; annem o dönem henüz güneye taşınmamış, Ankara’da. Bir gün telefonda kavga ettik. Bana küstü ancak çok ciddi. Mesajlar atıyorum: “Anne gelemiyorum, aklım sende!” gibi. Yok! Okuyor ve dönmüyor; inatçı, ciddi bir kadındır. İş hayatının da onu etkilediğini aktif iş hayatım olduktan sonra anladım. Ben de bu şarkıyı yazdım kaydettim telefondan yolun ortasında attım ona. Beş dakika sonra ağlayan bir Madame Şirin aradı! Beni ve tarzımı yansıtmadı, içime sinen bir proje değil. Umut, yılların Umut’u bana. Ciddi bir yetenektir kendileri, önceleri çalıyorduk sonra yazdık beraber. Şarkının bestesi aslında bana ait ama vefadandır, Umut’cuğuma da bir paye verdim. Helal olsun! Geri dönüşleri sormayın! (gülüyor)
En son Günahsız Yatılmaz’ı yayınladınız. “Günahsız Yatılmaz”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Ayrıca tekli, kendi firmanız EPN üzerinden çıktı. Kendi firmanızı kurmaya nasıl karar verdiniz? Düzenlemeyi üstlenen Eflatun Basri Hayran ve yapımda ortak olan GNL ile yollarınız nasıl kesişti? Günahsız Yatılmaz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-EPN Music and Production benim şirketim. Bir hayli zamandır iş dünyasının içindeyim. Global satışlar özellikle Avrupa pazarında çok iyi işler yaptım. Yabancı dillerimin yanı sıra aldığım eğitim dünya standartlarında bir eğitim. Avrupa insanıyla iyi anlaşıyorum, ticaretim de haliyle kolay. Farklı bir mantalite. GNL ise sizin de bildiğiniz gibi son zamanlarda PH7 adında bir cast ajansının da sahibi, çok güçlü sanatçılar barındırıyorlar içlerinde. Kurucu ortaklarından biri de en yakın arkadaşımın Londra’da yaşayan abisi Onur Yeğenoğlu. Ailem kadar yakın insanlardır. Rica ettim bu şarkıda partner olmayı kabul ettiler. Eh, iş güç yapmaya başlayınca yatırımı yapıp yapım şirketine para kazandırmak istemiyor insan. Araştırdım, kurdum. Basri, TNK grubunun kurucularındandır. Ankara TED College mezunu süper vizyonlu bir bas gitarist dostumuzdur. Ortak arkadaşlarımız bol, düzenleme yapacağım, “Yapalım mı?” dedim. “Olur, gel!” dedi, bayılır üretmeye. Başladık, ben hayalimi anlatıyorum o da “Tamamdır!” diyor, bir bakıyorum yapıyor! Yine dostlar yetişti tabii, Men With A Plan; Can Çakmakçı, İlker Çiftçi… bu dostları Türkiye sınırlarında yakalamak zor, Berlin ve bir çok global festivalde dinlemek daha kolay! (gülüyor) Dedim “Can, bana ses üretir misiniz? Ama para veremem!” Onlar da “Canın sağ olsun Nilo, sen üret bize yeter!” Altta duyduğunuz sesleri ürettiler. Herkesin şarkılarında duyduğunuz samplelara benzemez! (gülüyor)
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Muhteşem! (gülüyor) Şaka bir yana, gerçekçi. Derdim para kazanmak veya ünlü olup herkesin ağzında bir hayat yaşamak değil. Ünlü olmaya ihtiyacım bile yok aslında. Çünkü ünlü olup elde etmeye çalıştıkları hayatı, ben öncelikle ailem daha sonra da kendi çabalarımla kendime sağladım, ve daha sağlıklı bir psikolojim var. Daha düzenli bir hayatım var, bana aksi iyi gelmiyor. Aslında kimseye iyi gelmiyor, maalesef başka şansları yok. Ya olacak, ya olacak! Ben yaşadıklarımı yazıyorum. Deli dolu bir hayatım oldu, dünyayı gördüm. Hala ilk fırsatta kendimi atıyorum görmediğim ülkelere. Hiç korkmadım, okuduğum için yazabildim. Metaforik anlatımları seviyorum. Gerçi “Mermere Günahsız Yatılmaz” anlatımını cinsellik olarak anladı çoğu insan. Halbuki ölümü simgeler. Önemli değil, zamanla anlatacağız. Türkiye’deki birçok yazardan iyiyim. Ama kimseye de eyvallahım yoktur. Dolayısıyla ortalıkta da çok olmayacağım. Tercihen, herkes bilir kolayı. Alternatifleştim, biraz daha pop yazıyordum. Bunu tercih ederim. Melankolik aynı zamanda gerçekçi güçlü bir müzik olarak tanımlayabilirim.
Günahsız Yatılmaz’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Şu aşamada yok. Dağıtımında çok sorun yaşıyoruz. İki yıl bekleyeceğim. Bu konjonktür, üretimim için, benim için, mantalitem için uygun değil. Daha genciz, yine geliriz. Bu demek değil ki yazmayalım, çizmeyelim. Yazı, çözüm! Ancak anlaşıldığın zaman keyifli bu iş. Müzik zaten hayatımın bir parçası. Bu süreçte Türkiye’de devam etmeyi düşünmüyorum. Ancak önümüzdeki yıl bir sürprizim olacak. Şubat ayında Fransa seyahatimden sonra paylaşacağım sizlerle. Gururunuz olmasam mı? Hak ettim yahu! (gülüyor)
Nilsu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Günahsız Yatılmaz”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle