Röportajlar

Yeni teklisi “Sarhoşun Mektubu”nu dinleyicilerle buluşturan grup Sapkın ile bir röportaj…

Alternatif Rock tınılı müzik grupları arasında son dönemlerde öne çıkan müzik gruplarından birisi de, bir müzik kulübü vesilesiyle bir araya gelen Sapkın grubu oldu. En son Fono Müzik etiketiyle “Sarhoşun Mektubu”nu dinleyicilerle buluşturan Sapkın grubu ile müzik yolculuklarını, yeni teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Sapkın grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?

Deniz Şahiner: Ben grubun davulcusuyum. Yıllarca kendi arkadaş ortamımla beraber imkanlar el verdiği kadarıyla müzik yaptım ama ilk büyük adımlarımı bizim grubu bir araya getirdikten sonra attım. Üniversitede bas gitaristimiz Mehmet’le aynı sınıftaydık ve müzik kulübüne katılarak beraber müzik yapmaya başladık. O zamanlar 2 farklı arkadaşla çalıyorduk ama sonra onlarla yollarımız ayrıldı. Gökberk ile müzik kulübünden tanışıyorduk, o bize katıldıktan sonra son olarak bir vokal arayış sürecimiz başladı. Sonrasında Canberk bizi buldu ve ekibi tekrar tamamladık.

Mehmet Sevdeğer: Grubun bas gitaristiyim. Müziğe ilgim lise yıllarımda ilk klasik gitarımı almamla filizlendi. Rock müzikten ziyade akustik-pop’a daha bi yakındım. Üniversiteye başladığım zamanlarda ilgimi çeken müzik türleri daha da çeşitlendi ve neredeyse her müzik tarzıyla müzik yapmak istediğim bir kıvama geldim. O sıralara denk geldi Deniz’le tanışmamız. Aynı sınıftaydık ve onun da bateri çaldığını öğrendim. Beraber müzik kulübüne kayıt olduk. Farklı insanlarla tanışıp, müzik yapıp pek çok tatlı anı edindik. Beraber çaldığımız süre boyunca grupta çeşitli enstrümanlar denedim ve sonunda bas gitara karar kıldım. Böylece grubun bas gitaristi oldum. 

Gökberk Ağırbaş: Grubun lead gitaristiyim. Üniversitedeyken benim başka bir grubum vardı. Onlarla beraber farklı türde müzik yapıyorduk. Bir zaman sonra Deniz kendi grubuna dahil olmamı istedi. Kendi grubumdakilerin de mezuniyeti sebebiyle onun grubuna geçtim. Gitarımı ve tonlarımı değiştirmem gerekti ve o zamanlar çok daha sert müzik yapıyordum, bu gruba pek uyan bir setup’ım yoktu ancak ufak değişiklikler yapmamın sonucunda bir orta yol bulabildiğimizi düşünüyorum.

Canberk Ergün: Ben grubun vokali ve ritim gitaristiyim, aynı zamanda son katılan üyesiyim. Küçük yaşlardan beridir gitar çalıp şarkı söylüyorum. Üniversitede hazırlık sınıfındaydım, bir kampüste konser veriyorlardı onlara ilk kez orada denk gelmiştim. Bir sonraki sene ben de müzik kulübüne üye olmaya karar vermiştim ama üye olmadan önce, sosyal medyada vokal aradıklarına dair bir paylaşım gördüm ve oradan iletişime geçtim. Şansıma başka başvuran da olmamış. Benim ilk müzik grubu deneyimim olduğu için ilk etapta biraz zorlansam da, zaman içinde birbirimize daha da alıştık ve şu an işte buradayız.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Güneşi Beklerken”in oluşum süreci nasıl gelişti? Güneşi Beklerken ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Canberk Ergün: Grupta üretim aşamasını başlatan ben oluyorum çoğunlukla. Aralarına katılmadan önce de bir şeyler yazıp çiziyordum. Beraber uzun bir süre cover yaptıktan sonra bir gün elimde birkaç tane şarkı olduğunu söyledim; hem hedeflerimizi büyük tutuyorduk, kendi şarkılarımızı üretmemiz gerekiyordu. Cover şarkılardan sonra bunlarla uğraşmak için prova almak, bizim için çok farklı ve daha keyifli bir deneyim oldu. Bunun ilk adımını böylece atmış bulunduk ve “Güneşi Beklerken” bu grubun ilk şarkılarından bir tanesiydi.

Deniz Şahiner: Canberk’in gruba dahil olmasıyla değişiklikler başladı aslında. Bize kendi projelerinden bahsetti. Biz de projeleri hayata geçirmeye başladık. Şarkıları, herkesin kendi yorumuyla ve şu ana kadar hem çalım hem de dinlediği müziklerin tecrübesiyle yorumlamaya başladı. Üzerinde çalıştığımız ilk çalıştığımız proje  “Güneşi Beklerken” olmasa da o zaman için en beğendimiz ve parçamız olmuştu.

Gökberk Ağırbaş: Elimizdeki şarkıların bir sanatsal değere dönüşmesini istiyorduk. Tekli yayınlamayı bizim için geriye dönüp “Ne yapmışız?” diyebileceğimiz güzel bir yol olarak gördük. Şahsen benim şimdiye kadar kaydından en zevk aldığım şarkıydı Güneşi Beklerken. Değişik fikirlerimi deneyimleme imkanım oldu. Çevremizden gelen tepkiler de genelde olumluydu.

Mehmet Sevdeğer: Canberk’in gruba dahil olmasıyla birlikte epey prova aldık ve elimizde şarkı alternatifleri oldu. Güneşi Beklerken üzerinde yoğunlaşmak istedik ilk önce. İlk kayıtlarımızdan olduğu için güzel bir tecrübe oldu hepimiz için ve toplumsal beğeni çabası gütmekten ziyade kendi istediğimiz tarzı denediğimizden hala severek dinlediğimiz, bizim için özel bir yeri olan bir şarkıdır. 

İkinci tekliniz “Macera”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Macera ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Deniz Şahiner: Macera şarkısını ilk çaldığımızda bana çok eğlenceli gelmişti ve kayıt aşaması da oldukça keyifliydi. Genel olarak herkese hitap eden bir şarkı olduğunu düşünüyorum. Şu anki kaydı bizim canlı olarak çaldığımız versiyonundan farklı olsa da, konserlerde en çok beğenilen şarkılarımızdan oldu.

Canberk Ergün: İstatistikler öyle göstermese de aslında bizim yakın çevremiz tarafından en çok sevilen şarkı oldu “Macera”. Kendine has bir havası oldu, aslında ayrılık ve özlem teması içeren bir şarkı ama hareketli. Onu ilk tamamladığımda heyecanla götürdüm bizimkilere. Tek provada şarkıyı toparlamıştık ve hala daha çalarken en çok eğlendiğimiz şarkılardan birisidir.

Gökberk Ağırbaş: Çevremizdeki insanların en eğlendiği şarkımız kendisi. Aslında, şarkının önce şu an konserlerde çaldığımız versiyonunu kaydetmeyi planlıyorduk fakat çok yoğun gitar soundları sert davul köşeleri şarkının heyecanına agresyon katıyordu. Grupça biraz farklılığın iyi olacağına kanaat getirdik. Konserde çalmayı en sevdiğim şarkımız diyebilirim.

Mehmet Sevdeğer: Canberk bize bu şarkıyı getirdiğinde büyük bir hevesle aldık provayı. Bazen olur ya bir şarkı dinlersiniz ve o şarkıda “şu veya şunlar olmazsa olmaz!” dersiniz. Bize doğrudan bu hissi yaşattı Macera, böylece içimizden geçen ortak duyguları müziğimize yansıtarak ilk provada büyük bir kısmını tamamladık şarkının. Daha sonra dijital ortam ve konser için 2 ayrı şekilde şarkıyı oluşturarak sert rock tonları sevmeyen kitleye de hitap etmek istedik, geri dönüşlerden memnunuz. 

Üçüncü tekliniz “Kadeh”in oluşum süreci nasıl gelişti? Kadeh ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Canberk Ergün: “Kadeh” bugüne kadarki en çok talep gören ve en sert şarkımız. Sanıyoruz ki bizim ülkede eskilerin tınılarını barındıran veya diri bir rock tonuna hasret var. Günümüzde bunun çok örneği de yok maalesef ancak bu şarkı kendiliğinden böyle oldu, akışına bıraktık ve bu yöne aktı biz de bozmadık. 

Deniz Şahiner: Kadeh’i ilk çalmaya başladığımız zaman sözleri ve şarkının içerisindeki riff beni çok etkilemişti. Şarkıyı yayınlarken biraz sert olmasından dolayı çekincelerimiz vardı ama Kadeh’i en iyi bu şekilde ifade edebileceğimizi düşündük yani şarkı o sertliği istiyor gibiydi. Şarkımızı yayınladıktan sonra da dinleyicilerimizin de beğendiğini görmek bizi mutlu etmişti.

Gökberk Ağırbaş: Şu an en çok dinlenen şarkımız ve tüm kayıt sürecinde bizi en çok düşündüren şarkımız. Bizim için sert olması problem değildi ancak bu kadar sert yürümesi biraz düşündürdü, nasıl bir tepki alacağımızı bilemiyorduk. Kayıtta hep sert karakterli gitarlar kullandık, içeriğinde metal müzikten alışık olduğumuz nüanslar vardı ama Türkiye’de bu sounda özlem varmış ki diğer şarkılarımıza kıyasla beklemediğimiz şekilde ilgi gördü.

Mehmet Sevdeğer: Açıkça söylemeliyim, bu derece sert tonlar kullandığımızdan ve bunu Türkiye’de yaptığımızdan bu şarkımızın diğer çoğu şarkımızdan fazla dinleneceğini ben de beklemiyordum. Gerek müziğiyle gerek sözleriyle Kadeh’in bu tonları seven dinleyiciyi tatmin edecek bir kıvamda olduğunu düşünüyorum. Benim de bazen bir sokakta yürürken, bazen bir otobüs penceresinden dışarıyı seyrederken severek dinlediğim bir şarkı oldu Kadeh.

Dördüncü tekliniz “Yokluklar Krallığı”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Yokluklar Krallığı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Canberk Ergün: Benim yeni gitar almamla alakalı bir süreç oldu bu. Kurcalarken, tınıları pek bir hafif geldi ve biraz daha sakin bir iş yapmayı düşündüm. Elimde her zaman çıkarttığım melodilerden, yazdığım sözlerden oluşan bir arşiv olur. Yeni gitarımla beraber oralara giriştim ve bu şarkı ortaya çıktı. Önceki işlerimize pek benzemiyor evet ama farklı bir tat olsun istedik. Biz pek tek tip çalıma bağlı kalmaya taraftar değiliz. Yapabilmekten ziyade hem şarkının gidişine göre hareket etmek hem de önce bizim içimize sinecek bir iş yapmak isteriz.

Mehmet Sevdeğer: Bu şarkının sözlerini ilk gördüğümde gücünü direk hissetmiştim aslında. “Yokluklar Krallığı’nda, herkes her şeyin farkında..” Sadece bu cümlenin etkisi bile beni elimden gelenin en iyisini yapmaya teşvik etmişti. Ek olarak arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi bu şarkıyı farklı bir tarzla ifade edip yeniliklere açık olmak istedik. Müziği ve sözleriyle Yokluklar Krallığı’nı, özellikle piyasadaki doğrudan bize hitap eden nadir şarkılardan biri olarak gördüğümden, bu şarkının geleceğin popüler rock şarkılarından biri olarak hak ettiği yeri alacağını düşünüyorum.

Deniz Şahiner: “Yokluklar Krallığı” için ilk stüdyoda toplandığımızda daha samimi ve yumuşak dokunuşlar olursa dinleyiciye daha iyi hitap edeceğini düşündük ki öyle de oldu. Her ne kadar şarkılarımız klasik Rock’a daha yakın olsa da değişikliklere ya da farklı fikirlere hiç kendimizi kapatmadık. Çıkardığımız şarkılarımızı en iyi ifade edeceğimiz şekilde yorumluyoruz.

Gökberk Ağırbaş: Kadeh’e kıyasla çok farklı, soft soundlara sahip bir şarkı oldu. Benden ve bireysel olarak tarzımdan uzak bir şarkıydı. Benim için de farklı bir deneyim oldu tabii bu yüzden. Biraz daha hafif müzik seven bir kitleye hitap etti ve sevildiğini düşünüyorum.

En son Sarhoşun Mektubu’nu yayınladınız. “Sarhoşun Mektubu”nun oluşum süreci nasıl gelişti? Fono Müzik ile yollarınız nasıl kesişti? Sarhoşun Mektubu ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Canberk Ergün: Pandemi dönemi elimizi kolumuzu bağlamıştı ancak diğer taraftan benim adıma üretim yapmak ve kendimi dinleyebilmek için fırsat oldu. Elimizde birçok şarkı birikmişti. Bunu da fırsat bilerek, bir müzik yapım şirketi bulup onlar aracılığıyla şarkılarımızı yayımlamaya karar verdik. Fono Müzik ile iletişime geçtiğimizde gayet samimi ve doğal bir tavırla karşılaştık. Projeyi tasarlama aşamasında, kayıt aşamasında ve sonraki evrelerde de bize fazlasıyla yardımcı oldular. Bu proje hem duygusal açıdan hem iş açısından benim için tatmin edici oldu. Fono Müzik bizlere farklı bir bakış açısı kazandırdı ve ortaya çıkan sonuçtan ötürü gerçekten memnunum.

Deniz Şahiner: Kapanma aşamasında herkes bireysel olarak çalışmalarına devam etti. Elimizde birikmiş projeler vardı. “Sarhoşun Mektubu” içlerinden en dikkat çekici yapı olarak daha çok hoşumuza gitmişti. Önceki çıkarmış olduğumuz şarkıların tecrübesi ve birikimiyle Sarhoşun Mektubu’nu daha ileriye nasıl taşırız diye düşündük ve Fono Müzik ile iletişime geçtik. Bize tecrübelerinden, fikirlerinden bahsettiler ve projeyi üretmeye başladık. Güzel bir kayıt aşaması ve vizyonlarıyla ilerleme kaydedip şarkımızı piyasaya çıkardık.

Gökberk Ağırbaş: Sarhoşun Mektubu en gerçekçi hayalimizdi diyebilirim. Bu şarkıda daha çok piyasa soundları kullandık, daha çok insana hitap edebilmeyi umarak müziğimizi hafiflettik. Gitar soundları daha derli toplu, çalımı sade bir şarkı oldu. Profesyonel bir ekip ile çalışmanın avantajlarını yaşadık. Genel olarak geri dönüşlerden de memnunuz.

Mehmet Sevdeğer: Kapanma döneminde Fono Müzik’le tanışmamızın ardından birlikte projelerimizi gözden geçirdik. Bu kez “hem piyasaya seslenmek hem de kendi çizdiğimiz tarz çizgisinden çıkmamak” gibi yeni bir hedefimiz oldu. Repertuvarımızdan Sarhoşun Mektubu’nu bu hedefimize hitap ettiğini düşündüğünüzden seçtik ve güzel geri dönüşler alıyoruz.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Canberk Ergün: Aslında ismimiz gibi: Sapkın müzik. Kendi doğruları olan, kendi yolunu çizmiş, sert ve sade rock tınıları kullanan bir grubuz. Söylediğim gibi, bir kalıba bağlı kalmaktansa şarkının gidişine göre hareket ediyoruz. Bu da müziği net bir biçimde tanımlamamıza imkan vermiyor. Genelde de bizi dinleyenler “old school” yorumunda bulunuyor ama eski kafa rock müzik bizim hoşumuza gidiyor. Bunu bugün de yaşatıyor olmak bizim için güzel bir his. Bunu böyle yapmaktan mutluyuz ve insanların da bunu aradığını düşünüyoruz. Net, doğal bir rock soundu olmasını seviyoruz o yüzden pek klasikten şaşmıyoruz.

Mehmet Sevdeğer: Biz beraber müzik yapmaya başladığımız zaman planlarımızı ve hedeflerimizi hep büyük tuttuk. Kendi kendimizi motive ederek, her gün daha da gelişerek yaptık müziğimizi. Bu bağlamda hep denemeler yaptık ve kendimize has bir düzen oluşturduk. Belli bir tanımlamayla sınırlandırmaktansa hoşumuza gittiği şekilde, eğlenerek müzik yaptık ve hala da öyle devam ediyoruz.

Deniz Şahiner: Günümüzde çıkan rock müziklerin geneline bakıldığı zaman ayrıldığımız bir nokta var. O da parçalarımızda 90’lar veya 2000’lerin başında çıkmış rock müziğinin esintisi olması. Bu bağlamda hem üretim aşamasında hem de enstrümantal olarak yaptığımız müziğe etkisi oluyor tabii ki. Günümüzde eski rock müzik çok rağbet görmüyor gibi görünse de, çevremizdeki insanların ve çıktığımız sahnelerden edindiğimiz tecrübeyle insanların bu müziği özlediğini düşünüyoruz.

Gökberk Ağırbaş: Rock türleri arasında denemeler yapıyoruz. Hala dinlediğimiz ve bizde iz bırakan şarkılar var. Yıllar geçse de eskimeyen bu grupların etkisinde kaldığımız oluyor çoğu zaman ama halet-i ruhiyeme göre çalım ve tonlarım da değişiyor bu da yaptığımız müziği etkiliyor tabii ki. Dışardan bir göz “Sapkın bence dinlemeye şans verilecek bir grup!” diyorsa bir şekilde kendimizi ifade etmeyi başarabiliyoruz demektir.

Sarhoşun Mektubu’ndan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

Deniz Şahiner: Tabii ki, elimizde tamamlanmayı bekleyen birçok projemiz var. Üzerinde daha çok çalışıp bittiğine ikna olduğumuzda dinleyicilerle buluşturacağız.

Canberk Ergün: Bu projelerin çok olması bir taraftan da bizi kararsız bırakıyor ancak kararsızlığın en güzel hali bu bence. Elbette yakın zamanda yeni çalışmalarımız, konserlerimiz vs. olacaktır. Özellikle konser odaklı plan yapıyoruz çünkü pandeminin başından beri en çok sahne özlemi çekiyoruz.

Gökberk Ağırbaş: Canberk’in elinde bolca proje olduğunu biliyorum. Basitçe bana çalıp attığı kayıtlardan çok farklı, güzel, heyecan verici işler çıkabiliyor bu yüzden bu işi seviyorum. Birkaç müzisyenin bir arada aynı projeye gönül vermesi olayı baya heyecanlı bir süreç. Müzik yapmayı, özellikle bir grup olarak beraber hareket ederek ortaya kreatif bir iş çıkarmayı çok değerli görüyorum. Bu da bizim için bir süreklilik sağlayacaktır.

Mehmet Sevdeğer: Henüz netlik kazanmamış olsa da arkadaşlarımın da söylediği gibi bir sürü projemiz var. Bu projelerin dinleyiciyle buluşup hayat bulabilmesi için uğraşıyoruz. Kendimize yakışır, bizi iyi ifade eden yepyeni projelerle dinleyicimizin karşısına çıkmayı dört gözle bekliyoruz.

Sapkın grubuna bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Sarhoşun Mektubu”nu tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.