Burak Çubukçu… İçindeki müzik tutkusuyla kendi şarkılarını yapan ve Rock şarkılarıyla dinleyicilerin beğenisini kazanan Çubukçu, son dönemde Akustik bir seriye başlayarak yeni şarkılarını akustik dokunuşlarla Soft Rock tınılarla dinleyicilerle buluşturuyor. En son akustik bir üçlemeye başlayarak üçlemenin son halkası “Senin İçin”i Çatı Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Çubukçu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Mavi Kelebekler’e kadar olan müzik yolcuğunuzda neler yaptınız?
-Mavi Kelebekler’e kadar olan yolculuğum epey çetrefilli geçti diyebilirim mesela bir dönem müzikten umudumu kestiğim ve konservatuvarı yarım bıraktığım bir süreç var, ardından başarılı olmayan ticari girişimlerim oldu, sonrasında çeşitli kurumlarda öğretmenlik yaptığım ve devamlı sahne aldığım bir dönem var. Kısacası Mavi Kelebekler benim üretimim ve müziğe duyduğum heyecanımın geri gelmesi açısından yeni bir başlangıç diyebilirim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Mavi Kelebekler”in oluşum süreci nasıl gelişti? Düzenlemeyi üstlenen Barış Coşkuner ve direktörlüğü üstlenen Hakan Polat ile yollarınız nasıl kesişti? Şarkıyla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Yazdığım şarkılarımı ara ara da olsa arkadaşlarıma çalıp söylüyordum onlar da artık bir şeyler yapmamı, bu şarkıları insanlar ile paylaşmamı söyleyerek aklıma girdiler diyebilirim. Hakan ile aynı kurumda çalışıyorduk ve Mavi Kelebekler’in oluşmasında epey desteği oldu çok tecrübeli ve yetenekli bir müzisyendir, şarkının düzenlemesini yapan Barış ile ve o şarkıda emeği geçen diğer müzisyen arkadaşlarla beni buluşturan Hakan’dır. Buradan emeği geçen herkese tekrardan teşekkür etmiş olayım. Mavi Kelebekler doksanlar tınısı taşıyan bir şarkı. Geri dönüşler de buna göre oldu ve çok fazla genç nüfusu etkileyen bir şarkı olmadı açıkçası ama şarkıyı sahiplenen ayrı bir kitle var diyebilirim.

İkinci çalışmanız ise bir EP oldu “Son Sözüm”. EP’nin oluşum süreci nasıl gelişti? Bu bağlamda düzenlemenizi üstlenen Ara Akan ve Çatı Müzik yollarınız nasıl kesişti? EP’niz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-İkinci çalışmam için prodüksiyon kısmını epey sıkı tuttum hatta stüdyoda benden illallah etmişlerdir! Son Sözüm parçası ilk etapta akustik bir şarkı olarak yayınlanacaktı ardından çok içime sinmedi ve uzun bir süre çekmecede kaldı, sonra yeni enstrümanlar ekledik ve Ara’nın hazırmış olduğu altyapı ile birlikte yeniden okudum şarkıyı, teknik kısımda da Özgür Yurtoğlu son dokunuşları yaptı ve içime sinen bir çalışma oldu. Ara ile ilk Çatı Müzik’te karşılaştık. Birkaç cover parça kaydediyorduk oradan bir tanışıklığımız var sonrasında güzel bir arkadaşlığımız oldu. Şarkılarımı ona emanet edip Son Sözüm EP’sini oluşturmuş olduk. Bu arada Çatı Müzik ikinci evim gibidir ilk etapta kayıt stüdyosuydu sadece bir süre sonra yapım şirketi olarak da faaliyet göstermeye başladılar. Çok güzel iki adamın yönetiminde olan müzisyen dostu bir yerdir…

Üçüncü çalışmanızdan itibaren akustik bir üçlemeye başladınız. Öncelikle akustik bir seriye başlama fikri nasıl gelişti? Bu bağlamda ilk akustik “Gözlerin”in oluşum süreci nasıl gelişti ve şarkıyla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Akustik bir seriye başladım. Aslında tarz da değiştirmiş oldum, sanırım akustik ve soft rock formunda da devam edeceğim. Minimal bir ekiple kaydedilen şarkılar bana daha samimi geliyor. Özellikle bu formda yaptığım şarkıların insanlarla iletişiminin daha çabuk olacağını düşünüyorum Gözlerin şarkısıyla da bunu doğrulamış oldum şarkıya olan tepkiler şarkının Spotify’da dinlenme rakamları beni direk bu sonuca getirdi. Ne kadar az enstrüman o kadar samimiyeti doğuruyor o yüzden akustik müzik candır! Şarkının oluşumunun özel bir hikayesi yok aslında demo olarak kayıtlıydı daha profesyonel bir kayıt yapıp yayınlamak istedim.

İkinci akustik tekliniz “Beni Düşlersin”in oluşum süreci nasıl gelişti ve şarkıyla ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Beni Düşlersin benim favori şarkılarımdan biridir. Şarkının dönüşleri de çok olumlu oldu. Genelde şarkılarımda masalsı bir anlatım vardır. Akustik serinin içerisinde “Beni Düşlersin” bu anlatımın en belirgin çalışması oldu diyebilirim. Şarkının kayıtlarını daha önce bahsettiğim Beyoğlu Çatı Müzik stüdyosunda aldım çelloyu Barış Güvenenler çaldı bu arada akustik seride kullandığım kapak çizimi ressam Şengil Demiralay’a aittir bu seri için özel olarak çizdi. Umarım yeni keşfedecek olan dinleyicilerimizin hayatlarında yer edinir, yolculuklarında eşlik eder.

En son yeni akustik tekliniz “Senin İçin”ı dinleyicilerle buluşturdunuz. “Senin İçin”in oluşum süreci nasıl gelişti?
-Hepimiz zamanında hoşlandığımız birisine bir şarkıyla mesaj göndermişizdir. “Senin İçin” şarkısının da böyle bir hizmeti var. “Birbirlerine açılamayan gençlerin şarkısı!” olarak düşünüp oluşturduğum bir çalışma. Armonikasıyla Dinçer Tuğmaner de şarkıya çok farklı bir hava kattı. Dinleyin ve dinlettirin derim!
Senin İçin ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Çok güzel dönüşler aldım, şarkının dinleyicileri şarkıyı ayrı bir sahiplendiler.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Aslında bir tanıma sokmadım hiç, benim için hissedip hissettirebilmek önemli. Müzik de bunun için bir araç.
Senin İçin’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Hazırladığım yeni şarkılar var kısmet olursa onları yayınlayacağım. Türkü dinlemeyi ve söylemeyi çok severim, kendi üslubumla cover çalışmaları planlıyorum şu anlık böyle üretmeye devam edeceğim…
Burak Çubukçu’ya bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Senin İçin”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle