5 yıla yaklaşan, sahne performanslarıyla dikkat çeken bir grup birlikteliğinin sonucu, pandemi dönemiyle birlikte Çıkamadık İşin İçinden ismini aldı ve grup, alternatif tınılı üç tekliyi geride bırakarak dinleyicilerin beğenisini kazandı. Geçtiğimiz günlerde yeni teklisi “Telesekreter”i Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan; vokalde ve bestede Çağrı Güneş, gitarda Atakan Kırdil, davulda Mete İleri, klavyede Canfırat Keskin ve basta Ahmet Umut Divitçi’nin yer aldığı Çıkamadık İşin İçinden grubu ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, yeni teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle yollarınız nasıl kesişti ve Çıkamadık İşin İçinden grubunun oluşum süreci nasıl gelişti?
Çağrı Güneş: Nereden başlasam ki şimdi? (gülüyor) Ahmet ile üniversitede aynı sınıftaydık. Kendisi bir alt dönemimdi, Ahmet ile Yasin de ev arkadaşlarıydılar. O dönemler çok fazla samimi değildik, Yasin’i tanımıyordum zaten. Ahmet’in bas gitar çaldığından haberim vardı. Aktif olarak sahne alabileceğim bir grup kurmak istiyordum. İlk aklıma Ahmet geldi, onunla konuşunca sıcak baktı bayağı, hatta Yasin ile tanıştırdı, kendisi elektrik gitar çalıyordu. Onlar da yakın zamanda vokal arayışına girmişlerdi. Eski vokalleri Doruk, üniversite için Ankara’ya gitmişti. Biz de ilk başta 3 kişi olarak sahne alıyorduk. Duruma göre gruba davul, klavye, saksafon gibi enstrümanlar dahil oluyordu ama genelde biz üçümüz sabittik. Grubun temelleri 2017’de atılmış oldu ancak o zamanlar ortada “Çıkamadık İşin İçinden” yoktu. Pandemi başlayınca bir süre sahnelerden uzak kaldık. Bu süreçte kimsenin çıkamadığı bu pandemi sıkıntısından biz de nasibimizi aldık ve “Çıkamadık İşin İçinden” doğdu. Anlatacak hikayelerimiz vardı ve biz bunu en iyi yaptığımız şekilde anlatmak istedik. Şarkılarımızla! Gruba yakın zamanda Ahmet ve Yasin’in eski grup arkadaşı, aynı zamanda İkiye On Kala ile bir süre çalışmış olan Mete katıldı. Onu takiben klavyeye de Marmaris’te sahne aldığım arkadaşım CanFırat geçti. Son teklide yine üniversiteden yıllarca beraber çalıştığımız yakın arkadaşımız Atakan eşlik etti.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda “Kaleminde Fısıltı”nın oluşum süreci nasıl gelişti? Kaleminde Fısıltı ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Ahmet Umut Divitci: Kendi şarkılarımızı söylemek, hikayelerimizi anlatmak hepimizin hayaliydi. Müzisyen doğası gereği, hikayelerimizi şarkılarla anlatmayı seviyoruz. Eserlerimizi gözden geçirdikten sonra, ‘’Kaleminde Fısıltı’’ ile başlamaya karar verdik. ‘’Kaleminde Fısıltı’’ hayallerimin kadını ile karşılaşma hikayemin notlara dökülmüş hali. Pandemi sürecinde saatlerce telefonda ve online ortamda görüşerek şarkının ana hatlarını belirledik. Çağrı altyapıyı ve düzenlemeyi oluşturdu. Biz de bu süreçte ona yardımcı olduk. Böylece şarkımıza son şeklini verdik. Çevremizden ve dinleyicilerden çok olumlu geri dönüşler aldık. Bu durum hayallerimize doğru attığımız adımları daha da güçlendirdi.

İkinci tekliniz “Sensizliğin Resmi” oldu. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Sensizliğin Resmi ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Çağrı Güneş: Bazı şeylerin değerini hayatınızdan eksildiğinde anlarsınız. Sevdiğiniz birinin resmini hala hayattayken resmetmek ve düşlemek kolaydır. Zor olan kısım birini kaybedince geriye bırakılan o güzel anların acıttığı gerçeği. Çünkü birlikte yaptığınız bir çok şeyi artık yapamayacak oluşunuz gerçeği var ve artık yaşanılan her anı onsuz resmedilecektir. Buruk bir hikayeye sahip aslında Sensizliğin Resmi. Söz tarafında Serkan Demirci ve Müzik tarafında ise ben varım. Düzenlemeyi Yasin, Ahmet ve ben yaptık. Sensizliğin Resmi ikinci bağımsız şarkımız olarak yayınlandı. Şarkı çevremiz tarafından çok beğenildi. Özellikle Spotify’da birçok kişi kendi kişisel listesinde dinlemekte.

Üçüncü tekliniz “Pandora” oldu. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti, DMC ile yollarınız nasıl kesişti? Pandora ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Çağrı Güneş: Pandora, grubu ilk kurduğumuzda ortaya çıkardığımız eserlerden bir tanesi. Aynı zamanda Yasin’in ilk kez söz tarafında yer aldığı bir parça. Beste kısmı ile ağırlıklı olarak ben ilgilendim ama düzenlemeyi hep beraber yaptık. DMC ile Bulutune aracılığıyla tanıştık. Bulutune yani Bulut, çok güzel besteleri ve aranjeleri olan bir sanatçı arkadaşımız. Yakın zamanda tanıştık kendisiyle. Kafa yapısı, müzikal karakteri, kişiliği ile bir mentor oldu bize! Bizim şarkılarımızı Samsun Demir’e ulaştırdı kendi bağlantıları ile. Bu şekilde DMC ile anlaşıp Pandora’nın çıkışını sağladık. Şarkı YouTube tarafında beklediğimizin üstünde bir izleme ve beğeni aldı. Çeşitli radyolarda ve programlarda yayınlandı. Apple Music editör listelerinde ve Pusula listesinde yer aldı. Aynı zamanda TikTok tarafında yüzlerce video çekti insanlar. Klibi ve hikayesi Serkan Demirci’ye ait olan Pandora, aslında bir hikayenin başlangıcı. Sözleri ve klibi ile yarım kalan bir hikayenin. Devamını da sabırsızlıkla bekliyorum…

En son “Telesekreter”i dinleyicilerle buluşturdunuz. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
Çağrı Güneş: Telesekreter aslında bir sitem bizim için! (gülüyor) Günümüz ilişkilerinin çoğu iletişimsizlik ve anlaşılmama yüzünden bitiyor. Artık insanlar birbirlerinin yüzüne konuşmuyor. Kısa bir mesajla ya da telefonla bir kaç yıllık ilişkiler bitebiliyor. Sonra çalsın dursun telefonlar! (gülüyor) Oysa kendini anlatmaya çalışan o insanlar telesekretere kalmasa bir kere olsun dinleyip şans versek, belki bu iletişimsizlik de biter kim bilir. Şarkının söz müziği bana ait iken, bas tarafında Ahmet, elektrik gitar tarafında Atakan, davul tarafında Mete ve klavyede CanFırat var. Avrupa Müzik’ten Onur bey (Kara) bize ulaştı ilk olarak. Alternatif müzik tarafında başarılı bulduğumuz bir şirket olması ve daha önceki işlerimizi beğenmelerinin üzerine güzel bir anlaşma sağladık.
Telesekreter ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Çağrı Güneş: Şu ana kadar gayet olumlu dönüşler aldık. Çevremizdeki herkes şarkıyı eğlenceli ve güzel buldu. Herkes bir parça kendini bulduğunu söyledi şarkıda. Bunu duymak bizim için çok güzel bir şey tabi ki. İlk günden Spotify ve Apple editöryel listeye girmesi şarkının güzel bir dönüt aldığını gösteriyor.

Çağrı bey; yönettiğiniz klibin oluşumu nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
Çağrı Güneş: Klibin tamamı küçük bir gimbal destekli 4k action kamera ile çekildi. Lens filtreleri dışında başka hiçbir ekipman kullanılmadı. Sözler ve müziğe uygun bir hikaye örgüsü kurdum. Fazlasıyla absürd ögelere yer verdim -Hayatın kendisi gibi!- Ufak tefek espriler ekleyip, mizah ögeleri de koymaya çalıştım. Dikkatli izleyince anlaşılıyor onlar! (gülüyor) Klibi çekerken biz çok eğlendik. Marmaris’in güzelliklerini çizgi roman temasıyla harmanlayıp, oyuncumuz Yağmur’un da klibe hayat vermesiyle Telesekreter tam anlamıyla ortaya çıktı.
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
Çağrı Güneş: Yaşanmışlıklar bazen kaleme dökülür, bazen ise dile gelir ya da öylece gizlenir durur içimizde. Dinleyenleri ile tüm bu yaşanmışlıkları paylaşmak isteyen bir grup aslında Çıkamadık İşin İçinden. Bunu en iyi yaptığımız şekilde, müziğimizle yapıyoruz.
Telesekreter’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
Çağrı Güneş: Anlatılacak çok hikaye var, daha yeni başladık…
Çıkamadık İşin İçinden grubuna bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Telesekreter”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle