Röportajlar

Yeni teklisi “Teslim”i dinleyicilerle buluşturan Yaren Gözcü ile bir röportaj…

Mayıs ayı içinde ikinci teklisiyle yola devam eden isimlerden biri de, Jason The Great ile ortak çalışması “Bi’Beni Sev” ile dikkat çeken ve alternatif pop tınılı ikinci teklisi “Teslim”i geçtiğimiz günlerde Malkoc Time Music etiketiyle dinleyicilerle buluşturan Yaren Gözcü oldu. Gözcü ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle “Bi’ Beni Sev”e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda güzel sanatlar lisesi eğitiminiz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müzik yolculuğum aslında erken yaşta şarkı söylemeye olan ilgimi keşfetmem ile başladı. Her küçük çocuk gibi ben de aynanın karşısında tarakla veya elime ilk bulduğum şeyle sevdiğim sanatçıların şarkılarını söyler, hatta arkadaşlarımla dans figürlerini bile sergilerdik. Ama bu benim için sadece bir “oyun” aracı olarak kalmadı çünkü her zaman hayallerinin de yaptıklarınla birlikte geldiği bir süreçti bu. Hayal kurmaya başladığım zaman ben müzikle uğraşmak istediğimi anlamıştım. Tabii ki daha sonra Güzel Sanatlar lisesinde eğitim görmeye başladım. Şarkının nasıl doğru söyleneceğinin tekniğini öğrenmemden çok şarkıyı nasıl hissetmem gerektiğini keşfettiğim bir dönemdi benim için. Bir de bunun yanında tabii ki enstrüman eğitimi de aldım. Tüm bunların içinde bulunduğu lise sürecimde de gerek koro bazlı gerekse enstrümantal konserlerde birkaç defa sahne aldım.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve bu bağlamda “Bi’Beni Sev”ın oluşum süreci nasıl gelişti? Şarkının yazarlarından Eren Can Doğan, aynı zamanda Malkoc Time olarak yapımınızı, Big K olarak düzenlemenizi üstlenen Kaan Malkoç ve düet yaptığınız (şarkıyı Doğan ile yazan) Jason The Great a.k.a Yasin Kanar ile yollarınız nasıl kesişti?

-Lise sonrası hayal ettiğim şekilde olmasa da müzikten kopmak istemedim ve doğup büyüdüğüm yer olan Mersin’de bir stüdyoda enstrüman bilgilerimi çok ufak yaştan çocuklara aktarmak için piyano eğitimi vermeye başladım. Eğitim verdiğim bu stüdyoda herkesin sık sık konuştuğu bir isim vardı, Kaan Malkoç. Bulunduğum yerde prodüksiyonel anlamda bazı çalışmalar da yapıldığı için düzenleme, mix-mastering gibi konularda Kaan ile irtibatları ve hatırı sayılır bir arkadaşlıkları da oluşmuştu. Kendisi de benim gibi sanatçı olduğu için araştırdığımda onun şarkılarını dinledim ve şarkının düzenlemesinden klip sürecine kadar her şeyi kendisinin ekibiyle birlikte yaptığını öğrendiğimde de çok ilgi duymuştum. Kendisiyle kurduğum iletişimden önce hayranı olmuştum diyebilirim. Tabii ki sonra zaman içerisinde onunla yüz yüze tanıştım, bir şekilde bazı şeyler olması gerektiğinden daha iyi gitti ve ben üniversite eğitimim için İstanbul’a taşınmadan önce de arkadaşlığımızı ilerlettik. 2021’in son çeyreğinde İstanbul’a geldiğimde ise tüm MTM (Malkoc Time Music) ekibiyle tanıştım. Kaan’ın her zaman benimle alakalı idealleri vardı, onun ve tüm MTM’in yürüdüğü yola benim de katılmamı çok istedi fakat benim solo sanatçı olarak özgüvenimi kazanmam içinse kendi içimde yaşadığım bir süreç gerekiyordu. İşte tam bu sürecin sonunda, Kaan’la bir ‘studio session’ esnasında “Bi’ Beni Sev”in ilk temelleri atıldı. Kaan aynı zamanda aranjör de olduğu için (Big K’ın ilk etapta kendisinin “producer” kimliği olduğunu bilmiyordum ve öğrendiğimde şok olmuştum) bazı akorlar denedi ve birlikte bir şeyler karaladık. Kritik eksik parçaları tamamlamamız içinse Eren Can Doğan’ı aramamız yeterliydi. Kaan’ın sözü olmayan nakarat bestesine bir anda telefonda “Bi’ Beni Sev” diye bağırınca şarkının bizim için iyi bir yere gideceği belliydi. Kaan’ın şarkı çıktıktan sonra bana yaptığı bir itirafı anımsıyorum: “uzun zamandır MTM içinde hiçbir şey için bu kadar heyecanlanmamıştık…” Yasin’in (Jason The Great) şarkıya eşlik etmesi ise benim kişisel olarak istediğim bir şeydi. Zaten Kaan ile ortak düeti olan “İstemezdim”de vokal ve tür olarak beni çok etkilemişti. Bu yüzden bu şarkıya da ondan daha iyisinin olamayacağını düşündüm. Nitekim beni de yanıltmadı.

Bi’ Beni Sev ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-“Bi’ Beni Sev’” ilk çıkacağı zaman ekipteki herkeste “liste başarısı” konusunda bir umutsuzluk vardı. Sebep ürünün kötü olduğunu düşündüğümüzden ötürü değildi kesinlikle. Yasin (Jason The Great), bir seneden fazladır şarkı yayınlamıyordu ve ben de yeni çıkış yapacak olacak bir sanatçıydım. Bu yüzden olabileceğimiz en göz önünde olma halimizden bile uzak kalacağımızı düşünüyorduk. Fakat şarkı çıktığı hafta Spotify’da dört liste gördü ve şu anda da bizim için iyi bir ivme kazanmaya devam ediyor. Tanıdıklarım bir yana, hiç tanımadığım insanlardan da çok güzel geri dönüşler almaya başladığım an ise çocukken kurduğum hayallerim için ilk adımı attığımı ve bunun çok uzun sürmesini isteyeceğim bir süreç olduğunu fark ettim. Ürettiğimiz sürece varız ama en önemlisi ürettiğimiz sürece mutluyuz. Bu manevi bir şey, paha biçilemez.

En son yine Malkoç a.k.a Big K düzenlemesi ve Malkoç & Doğan ile ortak besteniz olan “Teslim”i dinleyicilerle buluşturdunuz. Gözcü’nün oluşum süreci nasıl gelişti?

-İlk teklimden çok da uzun olmayan bir süre sonra diğer şarkıların da çalışmasına başlamıştık. “Bi’ Beni Sev” aslında bizim için 90’lar bestesi tınısında fakat modern pop soundlarıyla bezenmiş bir işti. Zaten halihazırda bir şekilde beğenilmiş bir projeyi tekrarlamak veya aynı matematiği kullanmak benim de çok sevdiğim bir şey değildi, buradan devam etmek istemedik. Kaan, kendisinin gerçekten takıntılı olduğu 80’ler ve 90’lar başı vibe’ının içinde bulunabileceğimizi düşündü. Bu benim kişisel olarak çok hakim bir olduğum bir dönem olmasa da gerek kendisinin yeni çıkacak albümünü dinlemek, gerekse benimle uzun uzun konuşmaları sayesinde ben de ikna oldum. Ben bir gece uyurken Kaan’ın sözleri ve besteyi hatta aranjeyi bile neredeyse tamamladığını sabah uyandığımda öğrendim. Eren ile yine ufak dokunuşlar yaptıktan sonra aslında şarkı çok çabuk şu an duyduğumuz haline ulaştı.

Teslim ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Teslim, ilk şarkımın aksine neredeyse iki katı hızlı, enerjik ve katkısız 80’ler synthleriyle bezenmiş bir işti. Bu yüzden aslında dinleyicilerden ne tepki alacağımızı bilmiyorduk bile çünkü bunu denemek neredeyse 40 sene geriden gelmek gibi bir şeydi. Kaan ve Yasin’in ortak düşüncesi ise “80’lerin her zaman bir şekilde güncel kalacağı”ydı. Nitekim bugün geri dönüşlere baktığımda da bunu fark ediyorum. Dijital platformlardaki liste başarılarını tekrarlamamız dışında, Mart başında tamamladığımız bir şarkıyı Mayıs’ın son haftası yayınlamak konusunda da doğru bir karar verdiğimizi “arabada çalınacak ve bağıra bağıra söylenecek bir yaz şarkısı” yorumlarını aldığımızda fark ettim.

Kanar yönetmenliğinde klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Yasin’in, İlker Hamamcı’nın (görüntü yönetmenimiz) ve Devrim Işık’ın (müzisyen ve aynı zamanda sanat yönetmenimiz) da klip için bizlere katılmasıyla “Bi’ Beni Sev” ekibini aslında bu sefer farklı rollerde tekrar toplamış olduk. 80’ler esintilerinin yoğun olduğu bir şarkıya “cheesy” bir 80’ler klibi çekmenin artık şart olduğu fikrini düşündük ve MTM’in genel müzik videosu konseptini devam ettirip hikayeye hizmet eden sinematik bir klip çektik. Yasin, bu sefer şarkıda düette değil klibinde yönetmen koltuğundaydı ve açıkçası ilk tecrübelerinden biri olmasına karşın bana göre harika bir iş çıkarttı. Bunun en büyük sebeplerinden birinin de türe olan yatkınlığı ve ilgisi olduğunu düşünüyorum. Keza bunu da klibi izleyen ve yorumlayan kişilerin olumlu düşünceleriyle de perçinlemiş olduk. Gurur duyacağımız bir iş oldu bence.

Kendi müziğinizi tür ve hissiyat olarak nasıl tanımlarsınız?

-Ben bir dinleyici olarak müziğin genel olarak “pop” tarafında durmayı seçtim. Tabii ki çok farklı tarzlarda müzikleri de dinlemeyi ve hatta o türlerin yaşam tarzlarından ilham almayı da seviyorum fakat sanatçı olarak şimdilik yapmak istediğim şeyin günümüzde de biraz geri plana atıldığını düşündüğüm pop olduğunu düşünüyorum. Her sanatçının kendine has bir duygusu olsa da benim ve aslında MTM’in de ortak hissiyatı olan şey “eksik ve yapılmamış olanı tamamlamaya çalışmak…” Bu çok ucu açık bir cümle olsa da kendi sektörümüzün sezonluk tekelleşmelerinin önüne geçmeye çalışıyoruz kendi çemberimizde. İddialı konuşmak istemiyorum tabii ki ama günün sonunda mutlu olabildiğimiz ve kendi tarzımızı ortaya koyabildiğimiz şeyler yapmaya çalışıyoruz. Tabii ki umarım bu yolda göreceğimiz destek de git gide artar.

Teslim’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

-Son birkaç senedir sektörel olarak sadece “tekli” yayınları popüler oldu. Bizimse sanatçılar arasında herkese uygulamaya çalıştığımız doğru planlanacak bir “çoklu-tekli stratejisi” sonunda ortaya bir albüm koyma fikrimiz var. Tabii ki günümüz şartlarında her ürünün çabuk tüketildiğini de hesaba katacak olursak bunun ne kadar doğru bir strateji olduğunu tartışabiliriz fakat toplu bir şarkı dizininin her zaman hissiyatı ve heyecanı başkadır. Biz de bu doğrultuda bir albüm üzerinde çalışıyoruz. Belki 2022 sonu, belki 2023… En doğru zamanı bekliyoruz. Acelemiz yok. Ama şunu biliyorum ki bu sezon gerek kendi adıma gerekse ekipteki diğer sanatçı arkadaşlarım adına yararlı bir sezon olacak… Umarım her şey yolunda gider.

Yaren Gözcü’ye bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Teslim”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.