Röportajlar

Yeni teklisi “Yanıyorum”u dinleyicilerle buluşturan ikili Tuğba & Çağrı ile bir röportaj…

Tuğba Yağmur ve Çağrı Beklen… Viyana’da tanışarak bir arada uzun yılları geride bırakan, bu bağlamda “Beklen Band” olarak da çalışmalarına devam eden ikili, ilk teklisi “Son Dağ” ile dinleyicilerin beğenisini kazanırken, en son Muharrem Ertaş & Neşet Ertaş eseri “Yanıyorum”u kendi yorumlarıyla dinleyicilerle buluşturdu. Tuğba & Çağrı ile Bi’Kuble için, müzik yolculuklarını, yeni teklilerini, aldıkları geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle ikinizin bireysel olarak müzik yolculuğu nasıl başladı? 

Tuğba Yağmur : Müzik maceram Kırşehir’de ilkokulda müzik öğretmenim Adil Yenidünya aracılığıyla okul korosunda başladı. 

Çağrı Beklen : Müzikteki ilk deneyimlerim ilkokul döneminde tef ve gitar çalarak başladı. Ortaokul ve lise yıllarında Değirmendere’de Aytun Gelgin, Gökalp Ergen, Mahmut Akıncıoğlu ve Devrim Sarıca ile kurduğumuz rock grubu ile besteler yapıp Değirmendere ve İzmit bölgesinde konserler düzenledik. 18 yaşımda Viyana’ya geldikten sonra ilk 3 yıl caz gitar, sonrasında ise klasik kompozisyon eğitimi aldım. Sonraki yıllarda Nusret Fırat ve Tuncay Gören ile Türk Halk Müziği üzerinde çalıştık. Burada kurduğumuz Details grubu ile bir CD kaydettik. 2006 yılından beri Türkiye’de birçok kurum için tiyatro müzikleri besteledim. 

İkinizin yolları nasıl kesişti?

Tuğba Yağmur : 2000 yılında ailemle Viyana’ya geldikten bir süre sonra tesadüfen tanıştığım kültür etkinlikleri düzenleyen birisi aracılığıyla Çağrı ile tanıştım. Tanıştıktan kısa bir süre sonra “Südbahnhof” isimli bir müzik grubu bünyesinde beraber CD ve konser çalışmaları yaptık, bunun akabinde Çağrı’nın yaptığı tiyatro müziklerine vokalist olarak eşlik ettim.  

Çağrı Beklen : 2009 yılında bir arkadaşım olan Ali Can Güzel’in müzik projesi sayesinde tanıştık. Tuğba’nın sesi ve yeteneği beni o zamanlar da çok etkilemişti. Beraber çıktığımız yola o zamandan beri devam ediyoruz. 

Duo olarak müzik yapmaya ve bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Son Dağ’ın oluşum süreci nasıl gelişti? Sözleri yazan Bejan Matur ile yollarınız nasıl kesişti? 

Tuğba Yağmur : Duo olarak müzik yapmak aslında bizim için de yeni bir şey. Fakat Son Dağ ile olan sorunun cevabını Çağrı’ya bırakmak istiyorum.

Çağrı Beklen : Bejan Matur ile 2005 yılında Kocaeli Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak çalıştığım dönemde Kocaeli Kitap Fuarı’nda tanışma fırsatım oldu ve sonrasında kitabından seçtiğim “Son Dağ” şiirini besteledim. Şarkı kendini tamamen şiirin duygusuna ve anlatısına teslim etmiş bir bestedir. Gerek form olarak gerek duygusal iniş çıkış olarak yolunu, şiiri benim duygusal olarak yorumlamama göre bulmuş, şan partisinin özellikle ritmik yapısını da dilden almıştır. Armoniler ise şan melodisini taşıyacak kadar ne az ne de fazla olacak şekilde yazılmıştır. Amaç şiirle paralel bir müzikal duygu anlatımı yakalamak olmuştur. Şarkının ilk sunumu video çekiminden bir gün önce aynı ekiple yapılan bir konserde olmuştu. Ertesi gün arkadaşımız Alex Kasses, biz parçayı canlı olarak çalarken videoyu çekti.  Yaylılarda Aleksandra Juszczak, Avanaz Hassani ve Christopher Minjae Sul eşlik ettiler. Mastering ve kaydı ise Alexandr Vatagen yaptı.

Son Dağ ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

Tuğba Yağmur : Geri dönüşler beklemediğim şekilde pozitifti. Bir balad tarzı olmasına, sözlerinin ağır olmasına ve burada yaşayan ve Türkçe bilmeyenler tarafından anlaşılmamasına rağmen çok ilgi gördü ve merakla şarkının ne anlattığı soruldu. Bu da bize bu tarz bestelere yoğunlaşmamız için cesaret verdi.

Çağrı Beklen : Şarkının dramatik yapısı ve özellikle Tuğba’nın etkileyici ve güçlü yorumu dinleyenlerde şiirin hikayesine dair büyük merak uyandırdı.

En son, Muharrem & Neşet Ertaş klasiği “Yanıyorum”u yayınladınız. Bu şarkıyı yorumlamaya nasıl karar verdiniz ve yorumlama süreci nasıl gelişti? Yanıyorum yorumunuz ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

Tuğba Yağmur : Bu parçayı yapmamızda özel bir sebep yoktu. Yaklaşık 12 yıl önce Südbahnhof albümünde yer alan Yanıyorum parçası zaten yeniden düzenlemek istediğimiz parçalardan biriydi. Bu pandemi dönemi bize bu fırsatı verdi ve tabi parçanın Neşet Ertaş ve Muharrem Ertaş’a ait olması ve benim de Kırşehir’li olmamın etkisi oldu.

Çağrı Beklen : Bu şarkıyı Tuğba ilk konserimizde çok güzel yorumlamıştı ve Nusret Fırat’ın cura seçimi de çok enteresan olmuştu. Şarkının düzenlemesi üzerinde 2010 yılında yoğun bir şekilde uğraştım. Bu sene parçayı alıp vokalini ve miksajını yeniledik ve mastering için Gateway Mastering’de Adam Ayan’a yolladık. Parçanın kayıtlarına arkadaşlarımızdan Alee Thelfa perküsyonuyla, Oytun Ersun fagotuyla, Turgay Uçar darbukasıyla eşlik etti.

Çalışmalarınızı, aynı zamanda kendi prodüksiyonunuz olarak yayınlıyorsunuz. Bu bağlamda kendi prodüksiyonunuzu yapıyor olmak size yapmak istedikleriniz açısından özgür bir alan sağlıyor mu? 

Çağrı Beklen : Kesinlikle. Öncelikle bize sınırsız bir stüdyo zamanı sağlıyor. Aynı zamanda gerek fikir gerek beste ve yazım şekli gerekse seçilen sesler konusunda kendimizi geliştirme imkânı ve zamanı sağlıyor. Yavaş olmamızın sebebi de aslında bu. Arkasında geniş bir gelişim süreci var. Bir yandan kendimizi geliştiriyoruz, bir yandan da öğrendiklerimizi uyguluyoruz. Burada tabii insanların beğenisi de önemli. Sonuçta önce kendi beğenimiz için sonra da dinleyenlerin beğenisi için yapıyoruz. Bu çok fazla yön değiştiriyormuşuz gibi algılanmasın. Müzikten anlayanların teknik yorumları kadar anlamayanların hissi yorumları da bizim için yol gösterici olabiliyor.  Kısacası bir şarkının hayalinden mastering aşamasına kadar olan tüm sürecini evde kendi imkanlarımızla yapabiliyor olmamız bize müzikal anlamda büyük özgürlük sağlıyor. Bu tabii sahne deneyimlerinin, yapılan tiyatro müziklerinin, müzikal eğitim, analiz ve teknolojik araştırmalarla yaptığımız sayısız provaların bir birikimi. 

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

Tuğba Yağmur : Tabii ki Türk müziği elementlerinin yoğunlukta olduğu pop ağırlıklı bir tarzımız var fakat bunlarla sınırlı kalmayarak caz armonileri ve Çağrı’nın geçmişteki rock deneyimleri de parçalarımızın düzenlenmesinde yardımcı oluyor. 

Çağrı Beklen : Yaşadığımız coğrafyalar ve zamandan ötürü içimizde çok fazla müzik türünün etkileri var. Biz salt Türk Müziği, Caz veya başka bir tür yapmıyoruz. İçimizde birikmiş olan, Latin Amerika’dan başlayıp Avrupa klasiğini ve Orta Doğu müziğini de içinde barındıran etkileri basit ve yalın bir şekilde harmanlamaya çalışıyoruz. Bunun Pop dediğimiz tür etrafında olsa da orada kalmak gibi bir kaygısı yok. Asıl olan karşı tarafa aktarmak istediğimiz duyguları, dinleyiciye de en az kendimize duyduğumuz kadar saygı duyduğumuz için en samimi ve dolu şekilde işleyerek aktarmak.

Yanıyorum’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

Tuğba Yağmur : Şu anda Kırmızı adlı eseri sunmaya hazırlanıyoruz. Bunun dışında gün içerisinde farklı fikirlerimiz üzerinde de çalışmalar yapıyoruz. En kısa zamanda Neşet Ertaş’tan bir eser daha yorumlamayı planlıyoruz. Hangi eser olduğunu şimdilik söylemeyelim. Bundan sonraki Tuğba & Çağrı adı altındaki müzik çalışmalarımız daha sık ve yoğun olarak yayınlanacaktır.

Çağrı Beklen : Kırmızı, söz ve bestesini beraber yazdığımız bir eser. Onun gibi eğlenceli bir eser daha yaptıktan sonra elektronik seslerin arttığı, aranjenin akor veya melodiden ziyade ruhu rahatlatıcı frekanslara yönelerek yapıldığı ama Tuğba’nın sesinin yine ön planda olduğu denemeler ve Son Dağ gibi düzenlenmiş bir Neşet Ertaş eseri var şimdilik planda.

Tuğba & Çağrı ikilisine bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Yanıyorum”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.