Röportajlar

Yeni teklisi “Yolun Açık Olsun”u dinleyicilerle buluşturan Naim ile bir röportaj…

Naim… Zaman içinde Eskişehir’de pek çok müzik grubuyla ismini duyuran ve günümüzde solo olarak kendi orkestrasını kurup sahne çalışmalarına devam eden Naim, ilk solo teklisi akustik “Kum Oda” ile de dinleyicilerin beğenisini kazanırken, şimdi ise kendi yeni teklisi “Yolun Açık Olsun”u geçtiğimiz günlerde Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturdu. Naim (Naim Şeyhoğlu) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Kum Oda’ya kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda yer aldığınız grupları nasıl özetlersiniz ve bu gruplardaki deneyimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?

-Müziğe lise yıllarında merak saldım denebilir aslında, tabii sadece icrasıyla alakalı konularda… Yoksa bebeklik döneminden beri evde şarkı söyleyerek gezen bir tiptim. Tabii insan bu dönemdeki oturaklı haliyle başlamıyor bu tarz uğraşlara kendini kaptırdığı zamanlar oluyor ya da kimlik aradığı da diyebiliriz. Felsefesi, duyarlılığı ve toplumsal kaygıları nedeniyle başlangıç zamanlarında Metal, Hardcore ve Alternatif Metal gibi birbirinin türevindeki tarzlara ilgim çok büyüktü. Süreç içerisinde ülkenin bulundurduğu sosyal yapı ve müzik konjonktürü düşünülünce çeşitli değişimler oldu tabii… Düzenli programlar, çeşitli organizasyonlarda yer alma, kendini duyurabilme çabası, sektörün istekleri vs. derken tarzlarımız da daha soft diye tabir edebileceğimiz yerlere evrildi haliyle. Üniversite zamanlarında işler biraz daha ciddiye binince ve Eskişehir, Antalya, Ankara, Bursa, İstanbul gibi şehirlerde çok uzun soluklu sahneler yapmaya başlayınca bunun artık mesleğim olduğunu farketmiş oldum bir yerde aslında. Sırasıyla Aspera, Gri (Eskişehir) ve Soğuk (Antalya) gruplarında vokalistlik görevi üstlendikten sonra birçok farklı sebep ve artık kendi şarkılarına yön verme isteğinden dolayı bir solo kariyer planı yapmaya karar verdim. Aspera ile “Koz”, Gri ile de “Olmaz” ve “Korkak” isimli şarkıları kaydetmiş ve çeşitli sahnelerde çalma fırsatımız olmuştu. Zamanlarına göre bu şarkılarla ulaştığımız sayılar beni cesaretlendirmiş oldu bir yerde… Sanırım ne yapacağımı birazcık daha bilir halde yola devam etmiş oldum.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Kum Oda’nın oluşum süreci nasıl gelişti? Kum Oda ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

 -2018 gibi Eskişehir’de yeniden bir orkestra kurup Naim ismi ile sahne almaya başladım, tabii Antalya ve Ankara’ya zaman zaman gidip geldik yine bu dönemde. 2020 yılbaşı günü “Kum Oda” ile bir küçük adım atmış olduk aslında. Şarkı, yaklaşık 8-10 yıldır bir şekilde vardı fakat eksik birkaç yeri olduğuna inanmıştım hep. Bitirince “E haydi!” dedik ve kaydettik… Devamında gelen pandemi süreci vs. derken bizim planladığımız 3 şarkılık içinde Kum Oda’nın stüdyo versiyonu da bulunan mini albüm projemiz suya düşmüş oldu haliyle. “Oğlum yılbaşında şarkı mı çıkarmış? Herkes eğlencesinde!” , “Neden akustik?” , “Bunun normali yok mu?” , “Daha sert bir şeyler bekliyorduk!” diyenler de oldu, en güzel dileklerini iletip desteklerini her zaman olduğu gibi direkt yansıtanlar da…

En son “Yolun Açık Olsun”u yayınladınız. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti? Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?

-İnsanın hem kendine hem de karşısındakine söyleyebileceği sözlerin bir araya geldiği bir çalışma oldu aslında anlık bir patlama denebilir olşumuyla alakalı. İkili ilişkiler, içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreç ve pandemi buhranı da denebilir… Avrupa Müzik ile yollarımızı Eskişehir’in gedikli tayfasından hala hayatta olan ve dostluğumuzun senelerdir baki kaldığı Emre Argın kesiştirdi diyebiliriz aslen kahve içmeye çıkıp “Kanka yapalım şu işi!” ile biten bir konuşmadan ibaret gerçekçi olursak gerisi kendisi geldi işte… 

Yolun Açık Olsun ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız? 

-Şu ana kadar yapılan gerek paylaşımlar olsun gerek arkadaş çevresinde dönen muhabbetle olsun gayet kendi halinde, tatlı ve içten geldiği belli olan geri dönüşler alıyorum. Bunun böyle olması gerçekten hoş.

Ayrıca düzenlemelerinizi kendiniz üstleniyorsunuz. Bu durum, size yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu?

-Düzenlemeleri müzisyen arkadaşlarımla ya da ailecek yapıyoruz desem yeridir aslında pandemi sürecinde aile yanında geçirilen zamanlarda, bu işler evde millete dinletiliyor malum… Ana hatlarıyla şarkılar bittikten sonra dinlemelik sağa sola atılmaya başlıyor sonra da kafada şekillendiriliyor gibi düşünelim onu biz. Mesela “Yolun Açık Olsun” şarkısında babamdan ve bizimle uzun süre birlikte çalışan gitaristimiz Mert’ten “Saksafon olsa mı acaba?” fikri geldi… İş on küsür yıllık dostum Burak Ahmet’in trombonu üflemesine kadar gitti! (gülüyor) Yeterince özgür bir süreç olduğunu düşünüyorum açıkçası annem babam gibi iyi dinleyiciler ve çevremdeki iyi müzisyenlerden yardımlar alarak tabii ki.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

 -Şimdilik Soft ve Alternatif Rock arasında bir tür denebilir ama belli bir kalıpla kalabileceğini düşünmüyorum. Müziğim hakkında “Bir takım sosyal dertlerim ve biraz kişisel sevinçlerim var anlatıp çıkacağım abi.” diyebilirim!

Yolun Açık Olsun’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?

 -Hazırda bekleyen yaklaşık 10-12 şarkı daha var kimisi birbirine bağlı hikayeler kimisi başka yerlerden. Elimizden geldiğince uygun konseptlerle geleceğimizi tamamlamaya çalışacağız sanırım bundan sonra. Sanatın Türkiye içerisindeki içler acısı durumunu göze aldığımızda gayet zor tabii ama dediğim gibi elden ne gelirse…

Naim’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Yolun Açık Olsun”u tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.