Röportajlar

Bağımsız Sahne #68: İlk teklisi “Ama İstersen”i dinleyicilerle buluşturan PEK ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin altmış sekizinci konuğu, önceleri yönetmenliğini üstlendiği video kliplerle ismini duyuran ve zamanla kendi şarkılarını yapmaya başlayarak alternatif tınıları takip eden, bu şarkılardan “Ama İstersen”i ilk teklisi olarak dinleyicilerle buluşturan PEK… PEK (İpek Ural) ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk. 

Öncelikle Ama İstersen’e kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız? 

-Genel olarak bizim ev hep müzik dinlenilen ve yapılan bir evdi. Küçük yaşta piyano çalmaya başladım, benzer dönemlerde de koroya girmiştim. Sonraki yıllarda müzikallerde oynayıp söyledim bir süre. Lise yıllarında da bir müzik grubumuz vardı, bir süre konserlere yarışmalara vs. katıldık. Hep bir şekilde müzikle iç içeydim ama kendi şarkılarımı yapmaya başlayışım birkaç sene öncesine dayanıyor.  

Bununla birlikte çeşitli müzik kliplerini de (Ama İstersen’in klibini de yöneten) Ali Demirel ile birlikte yönettiniz. Öncelikle Ali Demirel ile yollarınız nasıl kesişti? Klip yönetmenliğine nasıl başladınız ve bu deneyimleriniz size sanatsal anlamda neler kattı?

-Ali’yle yıllar önce kesişti yolumuz. Sanırım 2008 yılıydı. 2013 yılında çalışmaya başladık Ali’yle. Birlikte fikirler üretip projeler gerçekleştirmeye başladık. Beni sabırla eğitti diyebilirim! (gülüyor) Yıllar geçtikçe de her şeyi beraber yapar hale geldik. Bence sanatsal üretim yapılan herhangi bir alanı farklı alanlarla beslemek her zaman daha ufuk açıcı ve besleyici. Mesela şarkının ruhuna uygun düşen görsel dünyayı da hep süreç içinde yaratıyor oluyorum zihnimde. Teknik bir örnek olarak da, mesela projelerimizin kurgusunu da yaptığım için yıllardır, müzik prodüksiyonu yapabileceğim programlarını da daha kolay öğrendim.

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Ama İstersen’in oluşumu nasıl gelişti? Prodüksiyonu üstlenen Cem Pilevneli ile yollarınız nasıl kesişti? Bu bağlamda teklinizde Kenan Doğulu başta olmak üzere size destek olan kadronun bir araya gelişi nasıl gelişti?

-Yaklaşık üç sene önce Ali rüyasında bir melodi duydu, evde de hiç dokunmadığım bir gitar vardı. “Böyle bir şey mi?” diye çalmaya başladım bir şeyler. Ben çaldıkça Ali her şeyi kaydettirmeye başladı. Böylelikle bir baktım şarkılar birikiyor. Ama İstersen şarkılarımın ilkiydi. En basit, naif olanı diyebilirim. Bahsetmiş olduğum gibi biz yıllardır klip çekiyoruz, Kenan Doğulu başta olmak üzere bir sürü müzisyenle güzel arkadaşlıklarımız oluştu bu sayede. Bu müzik üretip paylaşmak isteyen biri için büyük şans tabii. Herkes bir şekilde destek olmaya başladı. Bir gün Kenan Cem’in parçalarını dinletiyordu bize, ben de o sırada parçalarımı ne şekilde forma sokup yayınlayabileceğim konusunda araştırma içindeydim. Cem’in parçalarının prodüksiyonunu da kendi üstlendiğini öğrendiğim an büyük bir heyecanla Ali’ye dönüp “Cem!” dediğimi hatırlıyorum. Sonra bir şekilde tanıştık, stüdyosuna gittiğimiz bir gün birkaç parçamı dinlettim. Ama İstersen’i dinleyip bilgisayar başına oturdu. Ben daha tam nasıl bir şey istediğimi bilmeden önce o benden daha iyi biliyordu ne istediğimi. Müthiş yetenekli ve zeki biri zaten kendisi. Kafalarımız da çok uyuştu, keyifli ve hızlı bir şekilde finalize ettik parçayı. 

Ama İstersen ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Aslında hepimiz için zor bir dönemde yayınladık parçayı. Epey kararsız kaldım yayınlamadan önce de, dengem şaşmıştı. Her taraf yanıyor, içimiz yanıyordu. Paylaşınca bir kaç kişiden “Uzun süredir böyle iyi hissettiren bir şeyle karşılaşmamıştım, iyi geldi, huzur verdi!” gibi geri dönüşler alınca çok mutlu oldum. Bir de duygusal olarak çok etkilenenler olmuş, sürekli dinlemeye alanlar… “Hiç benlik değil!” diyen samimi arkadaşlarım da var! (gülüyor)

Ama İstersen’in Ali Demirel yönetmenliğindeki klibinin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Geçtiğimiz Mart ayında Ege ve Akdeniz sahillerine doğru bir yolculuğa çıktık beraber ve bu süreçte Ali iPhone’uyla beni çekmeye başladı. Beğendiğimiz yerde durup çekim yaptık. Doğal bir şekilde gelişti. O kadar güzel manzaralar var ki, izleyenler de beğendi genel olarak haliyle. 

Bununla birlikte müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Bu bağlamda bu durum size özgür bir alan sağlıyor mu?

-Ben kendi şarkılarımı üretmeye başladığımdan beri, özgürce içinde salınabileceğim bir alan bulduğum için heyecanlıyım. Bunun da mümkünse hep devam etmesini istiyorum. 

Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?

-Yapılan anlaşmalara göre değişiyor olmakla beraber, sanırım kabaca bağımsız olmak ve bağımlı olmak gibi net bir fark oluyor! (gülüyor) Farklı dinamikler, farklı beklentiler giriyor işin içine. Artıları da eksileri de bence bireysel müzik yolculuğundan ne beklendiğine göre değişir. Ama ben şahsen, öznel ve duygusal üretimlerimin yolculuğunun başkaları tarafından “yönetiliyor” olması düşüncesine epey uzağım.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-“Mıy mıy” derim herhalde ilk! (gülüyor) Masalsı, uyku getiren, duygusal, samimi, salaş…

Ama İstersen’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı? 

-Var, hem de çok var. Yaklaşık 15 parça birikti. Umuyorum belli bir ritmde onları da paylaşabilmeyi başaracağız. Şu an yine Cem’in prodüksiyonu üstlendiği bir parça var yayınlanmayı bekleyen, keşke Eylül’de çıkarabilsem dediğim. Bir de geçen ay yaptığım bir parça var, yakın zamanda yayınlamayı planladığım. 

PEK’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Ama İstersen”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.