Röportajlar

Bağımsız Sahne #81: Yeni teklisi “Çocukluk Kahvaltılarım”ı dinleyicilerle buluşturan Gökhan Tekin ile bir röportaj…

Bağımsız Sahne köşesinin seksen birinci konuğu, lise dönemlerinden beri müzikle ilgili olan, eğitim ve kariyer anlamında müzik yolunda ilerlemese bile içindeki müzik aşkını taze tutarak kurduğu müzik grubu sonrasında kendi şarkılarına yönelerek teklilerini dinleyicilerle buluşturmaya başlayan, en son alternatif tınılı kendi eseri yeni teklisi “Çocukluk Kahvaltılarım”ı dinleyicilerle buluşturan Gökhan Tekin… Tekin ile Bi’Kuble için, müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.

Öncelikle Kaotik Şehrin Duygusal Çocukları’na kadar olan müzik yolculuğunuzda neler yaptınız?

 -14 yaşımdı diye hatırlıyorum. Bilgisayar tabanlı müzik yapılabildiği gerçeği ile karşılaştım. Beni çok heyecanlandıran bir durumdu. Sürekli araştırıyordum. O zaman için kendi halimde üretim yapmaya çalışsamda müzik yapmanın biraz daha tecrübe gerektirdiğini düşünerek DJ‘lik ile başladım. Profesyonel şekilde değil ancak hobiden de ileri seviyede. Bir süre bu şekilde ilerledi ve arada kendi sesimle elektronik çalışmalarda yapıyordum. Bir gün arkadaşım aradı. Ses kartı ve mikrofon almış ve benim de ilgili olduğumu bildiği için bir şeyler yapalım dedik. Yabancı bir şarkı coverladık. Arkadaşım sesimin güzel olduğunu ve bir şeyler yapmamız gerektiği konusunda beni ikna etti. Çünkü o zamana kadar sesimi çok da beğenmiyordum. İsim babası olduğum “Eski Ev” adında bir grup kurduk. İlk zamanlar kendi halimizde takılmak için bir araya geliyorduk ancak sonra birçok mekanda çıktığımız, vokalistliğini yaptığım bir projeye dönüştü. Vokal olarak gelişmemde en büyük katkısı olan yıllardı benim için.  

Bir tekli yayınlamaya nasıl karar verdiniz ve Kaotik Şehrin Duygusal Çocukları’nın oluşumu nasıl gelişti?

 -Tekli yayınlamaya çok güzel zamanlar geçirdiğimiz grubumuz dağılınca karar verdim. Hep hayalimdi ev ortamında ve olabildiğince organik şekilde çalışmalar yapmak. Buradaki organiklikten kastım amatör ruh. Grup dağıldıktan sonra yaşamımın her sürecinde bir üretim halinde olduğum için büyük bir boşluğa düştüm ve bu durum kafamdakileri gerçekleştirmeye bir an önce başlamama neden oldu. Çalışırken, yolculukta veya bir film seyrederken duyduğum bir söz ya da yaşanan bir durum ile ilgili kısa cümleler not alıyorum. Şarkılarımın çoğu -henüz çıkmadılar- bu notlardan oluşabiliyor. Kaotik Şehrin Duygusal Çocukları da sesli olarak kayıt ettiğim notumdan yola çıkarak oluştu.

Kaotik Şehrin Duygusal Çocukları ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

 -Genel olarak insanlar farklı buluyorlar. Kaotik nedir diye soranlar oldu. En ilginci fenomen bir gurmeden aldığım yorum olmuştu. Yorumu ilginç değildi ancak hiç beklemediğim bir kişi olduğu için aşırı sevinmiştim. “tam da şu andaki durumumu anlatmışsın” diyenler de oldu. Tabii genel anlamda geniş bir kitleye sahip değilim. Yolun çok başındayım. O yüzden yapılan bir geri dönüş bile olumlu/olumsuz beni sevindirmeye yetiyor. 

İkinci olarak Mevlana dizelerine bestelediğiniz “Biraz Zaman”ı yayınladınız. Teklinin oluşum süreci nasıl gelişti? Biraz Zaman ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Felsefe ve düşünce yapıları ilgimi çeken konular. Düşünürlerin hayata yaklaşım tarzlarını merak edip okumaya çalışırım. Mevlana’nın “Gözyaşının bile görevi varmış; ardından gelecek gülümseme için temizlik yaparmış…” sözleri beni çok etkiledi. Bu kadar yalın anlatım ve acıya başka gözle bakmak hayatımda uyguladığım bir durum. Hoşuma giden diğer sözlerini notlar alarak bir taslak oluşturup melodi tasarladım. Tasarlamam aslında doğrudan ağzımla mırıldanarak oluyor. (Hala teorik olarak nota öğrenmediğim için utanıyorum) Mırıldandığım melodiyi arkadaşlarım ile notaya döküyoruz. Sonrasında alt yapısı vs. Tüm süreci kendim hallediyorum. Gittikçe daha enerjik şarkılar yaptığımı fark ettim. Bu durum bu çalışmamda da kendini gösteriyor. İnsanlar artık çok kolay tüketiyor ve bazen tükettiklerinin farkında bile olmuyorlar. Henüz geri dönüş almadım maalesef.

Yeni tekliniz Çocukluk Kahvaltılarım’ın oluşum süreci nasıl gelişti ve teklinizle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?

-Çocukluk Kahvaltılarım eski zamanlarım ile yakın zamanı tanımladığım bir çalışmam. Sözleri kısa olmasına rağmen benim açımdan büyümek gibi uzun bir kavramı barındırıyor. Sözlerinin bir kısmı notlarımda duruyordu. Melodi ve tamamlayıcı sözler sonrasında gelişti. Altyapısı daha farklıydı ilk oluşturduğumda. Dinlediğim bir şarkıdan etkilenerek altyapısını tamamen değiştirdim ve olabildiğince az enstrüman kullandım. Melodik yapısı ve farklı tarzını beğenenler de oldu, ilginç bulanlar da…

Bununla birlikte müziğinizi Ev Yapımcılık ismiyle bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturuyorsunuz. Müziğinizi bağımsız olarak dinleyicilerle buluşturmanın sizce bir müzik firması aracılığıyla buluşturmak arasındaki fark nedir? Artıları, eksileri nelerdir?

-Gerçekten iyi bir soru bu! İsimsiz -tanınmamış- biri iseniz maalesef geniş bir dinleyici ile buluşmanız her iki durumda da zor. Bunu kendi müziğim için değil genel olarak yazıyorum. Tabii ki yaptığınız müzik ve şansınız ile ilgili de bir durum. Yoksa sadece kısa bir videodan bile yükselebilenler olabiliyor. Bağımsız çalışmamın o kadar çok artısı var ki benim açımdan. Çünkü tüm süreci ben yönetiyorum. Üretimi seviyorum demiştim bu durum beni besliyor işte. Tekli kapağını tasarlamak. Video düzenlemek. Müziğin mix, mastering aşaması hepsi beni içinde olmaktan mutlu eden durumlar. Ama yorucu ve benim gibi düzensiz olduğunuz zamanlar olabiliyorsa riskli de bir durum. Tutarsız ilerliyormuşsunuz gibi olabiliyor. Öte yandan bir firma ile çalıştığınızda sizin birçok sürecinizi yönetiyorlar. Ancak müzik firması da olsa o bir işletme, ne kadar kazandıklarına baktıklarından dolayı tanınmamış olduğunuz için çok da beklentiye girmemek gerekiyor. Genellikle kişiler firmalarla anlaştığında dinleyicilerinin artacağını düşünüyorlar ancak çoğu zaman öyle olmuyor. O kadar çok üretim var ki -kendimi de dahil ediyorum- artık bir okyanus gibi. Bağımsız grupları, kişileri dinlemekten büyük keyif alıyorum ancak artık yetişemiyorum ve bir zaman sonra takip edememeye başlıyorsunuz. Aslında bir şeyler olacaksa ne şekilde ilerlediğinizin de bir önemi kalmıyor, o zaten kendiliğinden gelişiyor bize de o süreçte onu daha ileriye taşımak kalıyor. 

Öncelikle düzenlemenizi de kendiniz üstleniyorsunuz, bu durum size müziğinizde yapmak istedikleriniz anlamında özgür bir alan sağlıyor mu? 

-Düzenlememi kendim yapıyor olmam eşsiz bir konfor ve özgürlük sağlıyor evet. Bunun en büyük dezavantajı zaman oluyor tabii. Çalışmalarımı tamamlamam biraz uzun sürebiliyor. Üstesinden gelemediğim çok şey olabiliyor mesela. Müzikte ne istediğim çok iyi bilen dostum Fatih Ocak koşuyor imdadıma! Bazen muhteşem gitar tonları, bazen armoni düzenlemeleri ve bazen kulağımdan kaçan vokal detonelerimi bulmada hep yardımcı olmuştur. Kendisi, istisnasız tüm çalışmalarımda zaten ilk yorum aldıklarım arasında oluyor.

Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?

-“Melodik notlar” güzel bir tanım olur gibi geldi.

Çocukluk Kahvaltılarım’dan sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı? 

 -Şu an hali hazırda 4 adet taslak olan çalışmam duruyor. Bunlar kafamdakileri dijitale dökebildiklerim sadece. Birde yazısal ve sesli olarak kısa notlar şeklinde telefonumda olanlar var. Yani kısaca yapmak istediğim daha çok çalışmam var!

Gökhan Tekin’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Çocukluk Kahvaltılarım”ı tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.