Hande Everes… Müziğin eğitiminden gelen ve zaman içinde sahne performanslarıyla da tanınan Everes, ilk EP çalışması “Alis” ile dinleyicilerin beğenisini kazanmıştı. En son alternatif tınılı yeni teklisi “Pembe Düşler”i Avrupa Müzik etiketiyle dinleyicilerle buluşturan ve şu dönemde dizi müzikleri kaydetmeye devam eden Everes ile Bi’Kuble için; müzik yolculuğunu, yeni teklisini, aldığı geri dönüşleri ve gelecek çalışmalarını konuştuk.
Öncelikle Alis’e kadar olan müziksel yolculuğunuzda neler yaptınız? Bu bağlamda konservatuvar eğitiminiz ve sahne deneyimleriniz size müziksel anlamda neler kattı?
-Alis’e kadar olan müzik yolculuğuma beş yaşında yani çocuk yaşta başladım diyebilirim. Hemen ertesi sene, Mersin Devlet Opera ve Balesi’ne çocuk sanatçı olarak girdim. Operanın koro ve bale bölümlerinde 12 yaşına kadar şarkı söyleyip, dans ettim. Ortaokul döneminde Toros Koleji Orkestrası’nda solist olarak şarkı söyledim. Sonra müziğe olan isteğim hiç sönmedi ve konservatuar sınavına girip Çukurova Üniversitesi Fagot bölümüne seçildim. Ertesi yıl Mersin Üniversitesi Devlet Konservatuarı’na yatay geçiş yaptım ve eğitimime burada devam ettim. Lisede okuduğum yıllarda ve şarkı söylemeyi meslek haline dönüştürdüm; otel lobilerinde ve publarda caz, rock ve Türkçe şarkılar seslendirdim. Üniversitede çift dal seçerek fagotla eşzamanlı kompozisyon bölümünde okudum, buradan ön lisans aldım. Üniversiteyi, fakülte birincisi, üniversite ikincisi olarak bitirdim. 2006’da İstanbul’a taşındım. Şarkı söylemeye devam ettim, birçok caz ve pop sanatçısına vokal yaptım. Konservatuvar ve sahne deneyimlerim popüler müziği klasik anlayıştan uzaklaşmadan takip edip kendimi geliştirmeme yaradı. Okuldan sonra bir diğer okul da sahne aldığım mekanlardı. Güzel tecrübeler edindim.
Bir EP yayınlamaya nasıl karar verdiniz? Bu bağlamda Alis’in oluşumu nasıl gelişti? İki şarkıyı birlikte yaptığınız Kotan Odabaşoğlu, düzenlemeyi üstlenen Atıl Aksoy ve GTR Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Her müzisyen gibi benim de konserler vermek, dinleyici ve izleyicilerle buluşmak gibi hayallerim vardı. Elbette hala var! (gülüyor) Uzun yıllar boyu birçok beste yaptığım için bunu bir platforma taşımak istedim. Kotan Odabaşoğlu ile tanışmamız Mersin yıllarına dayanıyor, henüz 15 yaşındayken ilk para kazandığım sahne deneyimlerinde o da vardı sonra müziğimizİn peşinde İstanbul’a birlikte geldik, çabaladık, çevre edindik yeri geldi hiç ücret almadan sadece sahnemizin bize verdiği o heyecan ve motivasyon için defalarca mekanlarda festivallerde söyledik! (gülüyor) Akabinde Gökhan Türkmen’in çok beğendiğim “Çatı Katı” şarkısındaki başarısından dolayı ortak müzisyen arkadaşlarımız sayesinde Atıl Aksoy ile yollarımız kesişti. Sonrasında orkestra arkadaşım Beste Özensoy’un aracılığıyla Gökhan Türkmen’in şirketi GTR Müzik ile anlaşma yaptık.
Alis EP’si ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Alis ve Meçhul ikilisi, müzikal ve yaşanmışlıklar anlamında ortaya döktüğüm ilk çalışma oldu. Tarzı biraz koyu bulanlar ya da tam kendine göre bir tarz olduğunu düşünen ikiye bölünmüş gruplar oldu! (gülüyor) O dönem sahne performanslarını da uygun bir çalışmaydı. İlk göz ağrımdı.
En son “Pembe Düşler”i yayınladınız. Şarkının oluşum süreci nasıl gelişti? Sözleri birlikte yazdığınız Deniz Karaköy ve düzenlemeyi üstlenen Onur Gözüm ile yollarınız nasıl kesişti?
-Deniz Karaköy ile çok yakın arkadaş olduğumuz için birlikte çok vakit geçiriyorduk. Pembe Düşler de aynı böyle bir dönemde ortaya çıktı. Sözlerini beraber yazdığımız şarkının bestesi ise bana ait. Buna benzer bir sene içerisinde çok şarkı yaptık, sırasıyla onları da yayınlayacağız ama o zamanki sözlerle şimdi arasında bir bağlam yapmak gerekiyor zaman çok değişti! (gülüyor) Onur Gözüm ise birlikte sahne aldığım müzisyen ve yakın arkadaşımdı. Aranjör olarak yaptığı işler hoşuma gidiyordu, o dönem şarkıyı götürdüğüm zamanda iyi iş çıkacağı konusunda güvenim tamdı ve tabii kardeşi Jurenvu’yu (Şerifcan Gözüm) unutmamak gerek. Ses tasarımını harika yeteneğiyle birleştirildiği için iki arkadaşıma da teşekkürlerimi yeniden göndermek isterim. Tam bu sözlerin ruhunu uygun sound bulundu ve ortaya böyle ortak bir yapım çıktı.
Avrupa Müzik ile yollarınız nasıl kesişti?
-Avrupa Müzik şarkıyı çıkartmak istediğim ilk plak şirketiydi. Sanatçılara verdikleri önem dışında dijital ve sosyal medyadaki başarılarından dolayı doğru adres olarak düşündüm. Birlikte çalıştığım, organizasyon sektöründe deneyimli arkadaşım Kerem Polat’ın Umut Erdem ile bağlantı kurması sonucu şarkı beğenildi ve sonraki süreçte herkes inanılmaz ilgi gösterdi.
Pembe Düşler ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Pembe Düşler çok güzel geri dönüşler aldığım bir sürü tanıdık insanın evinde, arabasında dinlediği söylediği “cheesy” bir şarkı. Özellikle nakarat kısmının dile çabuk dolandığını anlatıyorlar. Dizi ve filmler için de çok uygun olduğu ve önümüzdeki günlerde bir yaz dizisi için kullanılabileceği konuşuluyor!
Pembe Düşler’in klibini yöneten Onur Barış ve Yiğit İlke Yücesan ile yollarınız nasıl kesişti? Klibin oluşum süreci nasıl gelişti ve klip ile ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
-Az önce bahsettiğim, geçmişte birlikte iş yaptığım Kerem Polat’ın üniversite arkadaşı, New York Film Akademisi mezunu, görüntü yönetmeni Yiğit İlke Yücesan ile bir araya geldik. Pandeminin verdiği bunaltıcı dönem sonrasında kıpır kıpır ve eğlenceli bir klip kafamda oluşmuştu. Misafir sanatçı olarak katıldığım bir programda tanıştığım Onur Barış’ın da Pembe Düşler ekibine katılmasıyla yaptığımız toplantılar sonucu klibin teknede çekilmesine karar verildi. Sıcak hava olmasına rağmen hem set ekibi hem de klipte rol alan yakın arkadaşlarım büyük özveriyle bana destek verdi. Kliple ilgili olumlu geri dönüşler aldık. İstanbul Boğazı, tekne ve drone çekimleri klibe daha da güzellik kattı.
Ayrıca bahsettiğiniz gibi Fagot eğitiminden geliyorsunuz. Fagot ile tanışmanız nasıl gelişti ve Fagot çalmak size müziksel anlamda neler kattı?
-Fagot ile tanışmam lisede konservatuvar sınavını kazandıktan sonra oldu. Hocalarım el, dudak yapısı vb. kriterlere uyduğu için bana fagot çalmamı uygun gördüler, açıkçası fazlası çok iyi tanımıyordum sesini duyduğumda aşık oldum diyebilirim iyi elime verdiklerinde “Evet ben bu enstrümanı çalmalıyım!” dedim. Fagot bana müzikal anlamda çok şey kattı, özellikle orkestra uyumu ve nefesi doğru kullanma konularında büyük faydası oldu. Şimdilerde Silva Quartet adında Türkiye’nin ilk kadın nefesli sazlar dörtlüsünde olmanın hissi ve o tarafta da sesimi kullanabilmem eşsiz bir deneyim!
Sizi aynı zamanda bir Karaoke proje olan “Best Of Türkiye”de de dinledik. Bu projeye dahil olmanız nasıl gelişti? Artvizyon ile yollarınız nasıl kesişti ve bu projeyle ilgili nasıl geri dönüşler aldınız?
–Tesadüfen ve buralara gelebileceğine ihtimal vermediğim bir şekilde! Ben onu tamamen evde karaoke yapacak insanlara kılavuz olmak amaçlı söylemiştim çok uzun yıllar önce ama çok sevildi yayınlanınca…
Kendi müziğinizi nasıl tanımlarsınız?
-Kendi müziğim ruhumu yansıtıyor diyebilirim. İçimden geçenleri, yaşadıklarımı, tüm deneyimlerimi bazen deneyimlenmesem de hissettiklerimi dökebildiğim özgür olabildiğim bir alan. Sahnede ise bambaşka bir Hande Everes oluyorum. Gündelik yaşamdaki sıkıntıları bir anda unutup devleştiğimi söylüyorlar. Bu da benim çok hoşuma gidiyor, resmen konserler ve sahne için doğmuşum.
Pembe Düşler’den sonra yapmayı düşündüğünüz çalışmalar var mı?
-Evet, çoktan çalışmalara başladık. Zaten Pembe Düşler’den sonra Tüplü TV ile bir dizi müziği kaydımız oldu “Çıktım Çıkalı” Onur ve Şerifcan Gözüm’ün yapımında, sözlerini Mertkan Erkan’ın yazıp benimle birlikte söylediği ve başrolünde oynadığı Koyteynır Bros dizisinde müziği şu an yayınlanıyor. Arkasından başka bir dizi müziğinin çalışmasını yaptık onun da klibi çekilecek bu ay. Sonrasında da yazın benim yeni teklim çıkıyor Haziran ayında. Takipte kalın!
Hande Everes’e bu güzel röportaj için teşekkür ediyorum. “Pembe Düşler”i tüm dijital platformlarda bulabilirsiniz.
Yorum Ekle