Son dönemde “Tiamat” romanı ile yine yılın şimdiden başarılı sayılan romanlarından birine imza atan İhsan Oktay Anar’ın kendi gibi yazar olan eşi Özlem Anar’ın edebiyatına baktığımızda akla gelen imgelerden biri hiç şüphesiz kedi olmuştur. Kendisinin bu konudaki iki kitabı (Aşık Kedi ve Kedi Dili) zaten başarısıyla bu imgeyi sağlamıştı. Şimdi ise Özlem Anar, Tiamat’tan birkaç hafta önce yine bu doğrultuda bir romanı Everest Yayınları etiketiyle Devrim Çakır editörlüğünde ve Kardelen Akçam grafiğiyle okuyucularla buluşturdu: Pisi Pisine…
Senede bir kere bir yemekte bir araya gelen kedi topluluğunu anlatan kitapta konu insan olsa da başrolde kediler ve onların “kedi”ce görüşleri var.
Romanları, dizileri, felsefeyi ve dini bilirken insanların iç hissiyatını da anlıyorlar. İnsanlara özgü duyguları yeri geliyor kendi içlerinde de hissediyorlar. Dokuz canlı olmanın vermiş olduğu durumla iki dünyayı birden görüp hayatını düşüncelerden ibaret olduğunu fark etmeleri ve öte yandan kedilerin içindeki insana özgü kıskançlık duyguları… Tabii ki farklı hayatlarını hatırlamaları… Yaşadıkları farklı kesimlerden aileler vesilesiyle hayatın farklı yönlerini tanıyan, peçe yandan zaten sokağın dilini bilen kedilerin anıları kitabın ana örgüsünü oluşturuyor. Hafız, Nahide Hanım, Rakı gibi isimli kedilerin yanı sıra Anar, metinlerarasılık bakımından güzel bir örneğe imza atarken “Aşık Kedi” Kopil’e de yer veriyor. Hatta şöyle bir cümle ile kendisine de bir gönderme yapıyor: “Kadın o kadar değil ama adam klas bir yazar” s.82
Anar, insanın içindeki sevgiyi öfkeyi ve pek çok duyguyu kedilerin anılarından anlatarak tarafsız bir insan panoraması çiziyor. Çünkü burada hiçbir kedi hiçbir insanı tutmadan tarafsız bir anlatıcı görevi görüyor. Anar hayatın her katmanını kedice bir gözle, yer yer esprili ve başarılı bir dille anlatarak başarılı bir romana imza atıyor.
“(…) İnsanların bizden öğrenecek ne çok şeyleri var” s.38
“Biz kediler kendimizi çok sevdiğimiz için yalnızlık çekmeyiz. İnsanlarsa bu konuda çok beceriksiz.” s.63
“Kedi öyle miydi ya? Bedeni ve ruhuyla bu kadar örtüşmüş başka bir canlı bulunamazdı. Tanrı’nın en başarılı icraatıydı bu kedi.” s.115
Yorum Ekle