Meral Azizoğlu’nu en son 2015 yılında Şafak Karaman Prodüksiyon etiketiyle ‘İstanbullu’ albümünde dinlemiştik ve Azizoğlu, albümde sevilen eski İstanbul şarkılarını yer yer eserlere güzel dokunuşlar katan tiyatral bir üslupla ve Hakan Güngör yönetiminde kalabalık ve usta bir orkestrayla kaydederek başarılı bir çalışmayı müzikseverlere buluşturmuştu.
Şimdi ise Azizoğlu, Kalan Müzik etiketiyle dinleyiciyle buluşturduğu ‘Gülistanbul’ albümü ile ‘İstanbul’ temalı ikinci bir albüme imza atarken bu sefer başarılı müzisyen Jordi Savall’in ‘Bal-Kan – Honey and Blood’ albümünde dinlediğimiz Macar müzisyenler
Albümün sanat direktörlüğünü, bir önceki albümde olduğu gibi; aynı zamanda Azizoğlu’nun eşi olan başarılı müzisyen Hakan Güngör yapıyor ve Güngör, üstte bahsettiğim Savall projesinde de yer almıştı.
İlk eser; 1963 yılında aramızdan ayrılan bestekar Haydar Tatlıyay’ın, taş plak dönemlerinde Afife Hanım’dan dinlediğimiz bir eseri ‘Gülistan Tango’, Csikos’un kontrbasının üzerine Sarközi ve Csik’in kemanlarının girişiyle tam ‘çigan’ tarzını başarılı bir şekilde yansıtan bir açılışa sahip. Orta kısımda Dani’nin viyola solosu başarılı. Albüme güzel bir açılış oluyor. ardından Seyyan Hanım’dan bilinen bir anonim tango ‘Bir Martı Gibi’ keman ve Gyula Csik’in cimbalom başlangıcıyla aynı ‘çigan’ havayı devam ettiriyor ve albümü biraz daha hareketlendiriyor.
Üçüncü eser, anonim bir kanto ‘Cici Beyim’, Sarközi ve Csik’in kemanlarının özellikle aranağme kısımlarında hareketli olarak ön planda olduğu, Dani’nin viyolasının da eklendiği eserde Csikos’un kontrbası eserin altyapısını tamamlıyor. Orta kısımdan itibaren Csik’in cimbalomu da ara ara güzel bir renk katıyor. Albümün öne çıkan başarılı yorumlarından biri. Ardından ilk olarak Mahmure (Suat) Şenses’in taş plağa okuduğu İsmail Hakkı Necdet Efe’nin dizelerine Necip Celal Andel bestesi ‘Sarı Yapıncak’ önceki eserdeki coşkulu havayı devam ettiren ve Azizoğlu’nun tiyatral üslubunun eseri devleştirdiği başarılı bir yeniden yorumlama. Orta kısımda Csik’in cimbalom solosu esere güzel bir boyut katıyor.
Sıradaki eser, Seyyan Hanım’ın ‘Hasret Türküsü’ ismiyle taş plağa okuduğu bir Şefik Gürmeriç eseri ‘Hasret’, Csik’in cimbalomu ve Csikos’un kontrbasıyla başlayıp kemanlarla devam eden, albümü duygusal bir havaya taşıyan eser, Azizoğlu’nun eserin duygusunu yansıtan yorumuyla albümde ön plana çıkan bir başka eser oluyor.
Şimdi ise art arda iki tane sözleri Ömer Bedrettin Uşaklı, müzikleri Kaptanzade Ali Rıza Efendi’ye ait klasik eserler geliyor : önce ‘Yıldızların Altında’, ardından ‘Denizde Akşam’. ‘Yıldızların Altında’ Csik’in başarılı cimbalom solosu ile başlıyor, esere güzel bir renk katan solonun ardından Csikos’un kontrbası ile birlikte kemanların girişiyle eserin sevilecek yeniden yorumlamalarından birine imza atılıyor, caz tınıları da var. ‘Denizde Akşam’ kontrbas ve cimbalo ile başlayan ve kemanların da eklenmesiyle, yer yer cimbalomun ön plana çıktığı eserde orta kısımda keman solo başarılı.
Sekizinci eser, yine Seyyan Hanım yorumuyla dinleyiciyle buluşan Şefik Gürmeriç eseri ‘Gönlüm Sensiz Olmaz’, keman-kontrbas ve cimbalom uyumunu devam ettiren eserde aynı zamanda Azizoğlu’nun tiyatral üslubu başarılı bir şekilde ön plana çıkıyor. Eser albüme bir hareketlilik katıyor, ardından pek çok sanatçıdan dinlediğimiz bir klasik; Orhan Seyfi Orhon dizelerine Refik Fersan bestesi ‘Benim Gönlüm Bir Kelebek’ kemanların ön planda olduğu, cimbalomun altyapıyı tamamladığı ve albümün ön plana çıkan başarılı yorumlarından biri.
Ardından Münir Nurettin Selçukyorumuyla bilinen bir anonim tango ‘Sen Gelirsen’, albümdeki bir başka tango yorumu olarak eski dönemlerin yorum üslubunu orkestranın çigan üslubuyla birleştirerek yer alıyor. sonra Seyyan Hanım yorumu ile bilinen bir başka Şefik Gürmeriç eseri ‘Aşk Kerpeteni’, cimbalom ve kontrbas ile başlayan ve kemanların da dahil olduğu, Azizoğlu’nun tiyatral üslubunun yine eseri devleştirdiği, albümü hareketlendiren bir başka çalışma, sırada yine Seyyan Hanım yorumu ile tanınan bir anonim tango ‘Siyah Gözlere’ tempoyu biraz daha hafifleten, kemanların ön planda olduğu, kontrbas ve cimbalomun da güzel bir katkı sağladığı bir başka başarılı yorum.
Son eser de Bedri Noyan dizelerine Necip Celal Andel bestesi olan bir klasik ‘Yıllar’ Azizoğlu’nun başarılı yorumu ve orkestranın da kattığı özgün hava ile albüme güzel bir kapanış oluyor.
Albümün Stüdyo Budapeşte’de yapılan orkestra kayıtları, başarılı müzisyen Semih Erdoğan’ın stüdyosunda seslendirilmiş ve Mayki’nin (Murat Başaran) mix-mastering çalışması da bu özgün havayı başarılı bir şekilde ortaya çıkarmış.
Başlıkta da belirttiğim gibi Azizoğlu, İstanbul şarkılarındaki yolculuğuna Gipsy Fire Group ile sağladığı uyum ve Gipsy Fire Group’un eserlere farklı boyutlar ve dinleyiciye farklı deneyimler katan orkestrasyonu ile devam ederek aynı başarıyı daha da yüksek bir noktaya taşıyarak arşivlik bir çalışmaya imza atıyor.
Yorum Ekle