İlk önce Teoman ile yaptığı ‘Duş’ ve ‘Bana Öyle Bakma’ düetleri ile tanıdığımız, sonrasında 2013 yılında ilk albümü ‘Erik Ağacı’nı dinlediğimiz İrem Candar’ı en son ‘Su Ve Ateş’ filminde ‘Bilmezdim’ ile dinlemiştik. Şimdi ise 5 yıl aradan sonra Garaj Müziketiketiyle yeni bir albümde dinliyoruz Candar’ı : ‘Gül İle Akide’…
Albümdeki 9 eser de Candar’a ait. Ses Sanayii stüdyosunda Mehmet Cem Ünal tarafından kaydedilip mixlenen albümün Levent Özer’in düzenlediği ‘Bir Gün Parlamışsın’ haricindeki düzenlemeleri, en son Teoman’ın Koyu Antoloji albümünde başarılı düzenlemelerini dinlediğimiz ve albümün prodüksiyonunu da üstlenen Safa Hendem ve Mehmet Cem Ünal tarafından yapılmış. Gitar ve bas icraları Hendem’e ait. Bununla birlikte albüme güzel renkler katan klavye icraları da Hendem ve Ünaltarafından üstlenilmiş.
İlk eser; ‘Beni Bana Bırakıp’ Hendem’in gitarıyla akustik olarak başlayan klavye ve Nedim Ruacan’ın davulda bütünleşmesi ile birlikte elektronun da girmesiyle altyapı tamamlanıyor. Ortada Hendem’in gitar solosu başarılı. Tıpkı 70’lerde kaydedilmişçesine naiflikte tınılar içeren bir başlangıç şarkısı. Sıradaki eser; ‘Duvarlar’ piyano ve synth ile başlayıp sonrasında gitarın ve davulun da girmesiyle albümün akustik ve naif havasını devam ettiriyor. Son kısımda Ruacan’ın davulu öne çıkıyor. Synth eşliği yine 70’ler havasını devam ettiriyor.
Üçüncü eser ‘Sordum Bekledim’, Hendem’in elektrosunun ön planda olduğu, daha akustik bir çalışma. Orta kısımda Ertan Tekin’in duduk eşliği öne çıkıyor ve eserin akustiğini bozmadan güzel bir renk katıyor. Candar’ın kendine özgü lirik üslubunun kendini gösterdiği ve bu bakımdan albümden öne çıkacak eserlerden biri. Sıradaki eser; Levent Özer’in aranjmanını yaptığı ‘Bir Gün Parlamışsın’, akustik gitarın davulla ön planda olduğu; albümü biraz daha hareketlendiren ve caz tınılar içeren bir çalışma, orta kısımda ritm değişimi, saksafonun da girişinin yanında Dilcu Mahur Tukan’ın kemanı ile birlikte daha da canlanan bir çalışma haline geliyor. Lounge albümlerde de yer alabilecek bir çalışma.
Beşinci eser ‘Gitme Kal’ synth ve piyano eşliğiyle başlayan elektronik bir altyapıya sahip bir eser, orta kısımdan itibaren gitar da ön plana çıkıyor ve elektronik ritmlerin yanında Ruacan’ın davulu da eserin yapısını kuvvetlendiriyor. Ardından albüme ismini veren ‘Gül İle Akide’ geliyor. Kemanlar ile başlayıp elektronik ritm ile devam ederek klavye eşlikleri ile sakin süren eser, ortada Hendem’in gitarı ve Ruacan’ın davulu ile tamamlanıyor ve 3/4’lük yapısıyla bir dans şarkısı olarak da bilinebilir ileride.
Yedinci eser, Fırat Tanışile bir düet ‘Sevmeye Geldik’, Hendem’in elektrosu ve bağlamasıyla başlıyor, arkadaki klavye ve Gencay Kıymaz’ın davulu ile bütünleşiyor. İkinci bölümden itibaren Tanış ile düet haline geliyor ve Tanış ile Candar, uyumlu bir düete imza atıyorlar. Ardından, elektronik ritm ve klavye ile başlayan ‘Vicdanım Lekeli’, Hendem’in gitarı ve Kıymaz’ın davulu ile sanki bir Tango gibi tınlıyor, Müge Çakarlı’nın kemanı da ayrı bir renk katıyor.
Son eser, ’Yol’ klavye ile akustik bir havada başlıyor, Hendem’in gitarı ve Kıymaz’ın davulu ile albümde öne çıkan bir rock eseri haline geliyor, son kısımda Candar’ın çift ses vokalinin ve gitarın ön plana çıkmasıyla sanki albümün son jenerik yazıları akarmışçasına, albüm için güzel bir final oluyor…
Başlıkta da dediğim gibi, her şarkı, Candar’ın ilk albümde olduğu gibi başarılı bir şekilde devam ettirdiği kendine özgü bestecilik ve lirik söz üslubu; bu eserleri başka bir boyuta taşıyan yorumu ile Hendem ve Ünal’ın diğer yaptıkları prodüksiyonlarda olduğu gibi her seferinde daha farklı bir müzikalde kattığı düzenlemeleriyle eskiden yapılmışcasına bir naifliğe sahip olan ayrı filmler gibi, dinleyiciye unutulmaz bir deneyim sunuyor.
Yorum Ekle