Elif Yakarçelik… Yapımcı kimliğiyle tanıdığımız ve aynı zamanda Türk Sanat Müziği’nin yaşayan sanatçılarından Tülin Yakarçelik’in de kızı olan Yakarçelik, ilerleyen zamanlarda farklı müzik çalışmalarında yer aldı ve bu çalışmaların bir ürünü olarak ilk albümü Geçici’yi 2016 yılında dinleyicilerle buluşturdu. Farklı bir albümdü; yeni eserlerin yanı sıra bildiğimiz eserlerin Ulusoy aranjesiyle daha farklı yorumları, dinleyicilerin dikkatini çekti. Şimdi ise Yakarçelik, yine Kalan Müzik etiketiyle, ikinci albümüyle dinleyicilerle buluşuyor : Yalnız Uyuma…
Albümde, ortak çalışmalar haricindeki tüm düzenlemeler ilk albümde olduğu gibi Özgür Ulusoy imzası taşıyor.
Albümün kayıtları Ender Akay ve Ömer Taşkın tarafından yapılmış. Edit çalışması Taşkın’a, mix çalışması Akay’a ve mastering ise Serdar Öztop’a ait.
Albüm, Özgür Ulusoy bestesi-düzenlemesi enstrümantal ‘Dünya’ ile başlıyor. Altuğ Öncü’nün kemanı ve ve Abbas Karacan’ın perküsyonlarıyla dengelenen eserde Öncü aynı zamanda viyolası ve udu ile eseri güçlendirirken, Özlem Yorulmaz Birdal da çellosuyla eseri destekliyor. Orta kısımda Yavuz Darıdere trompet ve flugel eşliğiyle öne çıkıyor. Kağan Yıldız’ın kontrbası ve Ulusoy’un klavyesi altyapıyı tamamlıyor. Güzin Değişmez’in geri vokali başarılı ve eserin duygulu yapısını destekliyor. Öncü’nün keman solosu başarılı. Albüme başarılı bir açılış oluyor. Ardından sözleri Özen Yula, müziği Sunay Özgür’e ait olan ‘Sustum’ geliyor. Düzenlemeyi Sunay Özgür ve Özgür Ulusoy’un birlikte üstlendiği, Özgür’ün elektrosuyla başlayan eserde Birdal’ın çellosu da öne çıkarak Ulusoy ve Özgür’ün klavyeleriyle dengeleniyor. Eserin akustik bir yapıda başlayan ilk kısmına Turgut Alp Bekoğlu da davuluyla uyum sağlıyor. Özgür’ün bası da eseri tamamlıyor. Klavye eşliği esere 1980’ler tınıları katıyor. Çift ses vokal de başarılı. Son kısımda Özgür’ün ağız trompeti ve klavyelerinin uyumu esere güzel bir tını katıyor ve Bekoğlu’nun davulu öne çıkıyor.
Sırada, albüme ismini veren Sibel Algan eseri ‘Yalnız Uyuma’ var. Veysel Çolak’ın gitarının ön başlayıp Kağan Yıldız’ın kontrbasıyla dengelendiği eserde Darıdere’nin flugel eşliği de yer yer öne çıkıyor. Ulusoy’un klavyesinin yanı sıra Hammond eşliği bu eserde de 1980’ler tınıları katıyor. Öncü ve Birdal’ın yaylıları da eserin duygulu yapısını güçlendiriyor. Bekoğlu’nun davulu da eseri tamamlıyor. Algan’ın kendine özgü eser üslubunu da taşıyan eser, albümden öne çıkan bir eser oluyor. Ardından bir Ramiz Bayraktar eseri ‘Gibi Geliyor’ Birdal’ın çellosuyla başlayan ve Darıdere’nin trompetinin öne çıktığı ve caz tınıları eserde Ulusoy’un klavyesi yer yer öne çıkarak Yıldız’ın kontrbası altyapıyı güçlendiriyor. Çolak’ın gitarı da yer yer öne çıkıyor. Orta kısımda Darıdere’nin trompet solosu başarılı. Ulusoy’un Hammond eşliği de altyapıyı tamamlıyor.
Albümde ilk albümde olduğu gibi yine iki Peyk eseri yer alıyor. Kasım Burak Özdemir’in sözlerine Peyk bestesi ‘Aşk Ki’ ile devam ediyor. Darıdere’nin flugel solosuyla başlayan ve Ulusoy’un klavyesi ile Yıldız’ın kontrbasının dengelendiği eserde Bekoğlu’nun davulu da eserin sakin tınısını destekliyor. Orta kısımda Karacan da perküsyonları ile dahil oluyor ve Öncü ile Birdal’ın yaylıları da eseri güçlendirerek tamamlıyor. Son kısımda Darıdere’nin flügel solosu başarılı ve enstrümanların uyumu da dikkat çekici. Yakarçelik de yer yer tiyatral yorumu ile eseri devleştiriyor. Ardından bir Ömer Taşkın eseri-düzenlemesi ‘Uyan’ geliyor. Yıldız’ın kontrbasıyla başlayan ve Darıdere’nin flugeliyle dengelenen eserde klavye elektronik ritmler öne çıkıyor ve Anıl Birgin’in akustik gitarıyla uyumlu olarak ilerliyor. Taşkın da geri vokaliyle eseri destekliyor ve Yakarçelik ile başarılı bir düet performansı gerçekleştiriyor. Bekoğlu’nun davulu da Birdal’ın çellosu ile birlikte eseri tamamlıyor. Son kısımda Farklı bir deneme olarak öne çıkıyor.
Sıradaki eser, bir başka Peyk eseri; (İrfan Alış sözlerine Peyk ortak bestesi) ‘Halim Yok’ Yıldız’ın kontrbası ve Darıdere’nin flugel eşliğinin Birdal’ın çellosuyla dengelenerek başladığı eserde Ulusoy da klavyesiyle eseri destekliyor. Öncü de yaylılarıyla yer yer öne çıkıyor. Orta kısma doğru Bekoğlu da davuluyla dahil oluyor. Taşkın bu eserde de geri vokaliyle eserin duygusunu güçlendiriyor. Orta kısımda Darıdere’nin flugel solosu başarılı ve Peyk versiyonundaki altyapıyı anımsatıyor. Ardından, Erdem Yener’in ilk olarak Kirli albümünde dinlediğimiz eseri ‘Anlama’ flugel-kontrbas-davul uyumunun sürdüğü eserde Ulusoy da klavyesiyle eseri güçlendiriyor. Orta kısma doğru Öncü’nün yaylıları ve Birdal’ın çellosu dagil oluyor ve eserin duygulu yapısını destekliyor. Son kısımda enstrümanların uyumu başarılı.
Albüm, bir başka Bayraktar eseri ‘Boyalı Kalpler’ ile devam ediyor. Bekoğlu’nun davulunun önde başlayıp Yıldız’ın kontrbasıyla dengelendği eserde Öncü’nün yaylıları ve Birdal’ın çellosu yer yer öne çıkıyor ve Darıdere’nin flugel ve trompetiyle aynı uyumu sürdürüyor. Çolak da gitarıyla eseri güçlendirirken Ulusoy da klavyesiyle eseri tamamlıyor. Albümden öne çıkan bir başka eser. Ardından unutulmaz bir tango geliyor; Fehmi Ege’nin tangosu ‘Sevgiden Usanmadı Gönül’ Öncü’nün kemanı ve Çolak ile Ulusoy’un gitarlarıyla başlayan eserde Ulusoy’un piyanosu ve melodikası öne çıkıyor. Öncü’nün viyolası ve Birdal’ın çellosu da eserin tango yapısını güçlendiriyor. Darıdere’nin flugel ve trompeti, Ulusoy’un Hammond eşliği ile birlikte altyapıyı tamamlıyor. Yakarçelik de yorumuyla eserle bütünleşiyor.
Son iki eserden ilki, Yener’in Kirli albümünde dinlediğimiz bir başka eseri ‘Geç’ Yıldız’ın kontrbası ve Ulusoy’un klavyesi ile klavye fonunun dengelenerek başladığı eserde Darıdere’de üflemelileriyle öne çıkıyor. Çolak’ın gitarı da üflemelilerle dengeleniyor. Bekoğlu da davuluyla altyapıyı güçlendiriyor. Orta kısımda Çolak’ın elektro solosu başarılı. Son kısımda Darıdere’nin üflemeleri ile Ulusoy’un Hammond eşliğinin dengelenmesi başarılı. Son eser ise özel bir çalışma; Sarhoş bir kamyon şoförünün kendisine çarpması sonucu devrilerek ölen ve şu an Nijer’de bir müzede sergilenen, Sahra Çölü’nün en yalnız ağacının hikayesi olan ’Ténéré’ sözleri Erhan Çırak’a ait olan ve albümde yer alan çoğu müzisyenin doğaçlamalarıyla şekillenen (Karacan, Öncü, Yakarçelik, Yıldız, Ulusoy, Bekoğlu, Çolak, Darıdere) bir eser. Karacan’ın perküsyonlarının ön planda olup Öncü’nün udu ve Ulusoy’un klavyesiyle dengelendiği eserde Çolak da gitarıyla eseri destekliyor. Öncü’nün yaylıları da altyapıyı güçlendiriyor. Yıldız’ın kontrbası da yer yer öne çıkıyor. Geri vokallerde Ulusoy, Çolak, Serdar Yücel ve Aslıhan Sağlam var. Orta kısma doğru Çolak’ın gitarı ve Kayacan’ın perküsyonlarının uyumu başarılı. Darıdere üflemelileriyle, Ulusoy da (Darıdere ile birlikte) Hammond eşlikleriyle dahil oluyor. Hammond eşliği esere 1970’ler tınıları katıyor. Orta kısımda geri vokallerle birlikte gitar ve üflemelilerin uyumu devam ediyor ve vokallerin ön plana çıkmasıyla Bekoğlu’nun davulunun da katkısıyla eserin ritmi değişiyor ve üflemeliler ile Hammond öne çıkıyor. Eser bir anda 1970’lerin orkestrasyonlarındaki tınıya dönüşüyor. Eserin değişken yapısı eseri canlı kılıyor. Son kısma doğru ise vokaller ile Hammond uyumu başarılı ve Yıldız’ın kontrbası ile perküsyon-davul uyumu öne çıkıyor. Son kısımda ise Yıldız’ın kontrbası ile Çolak’ın gitarı, vokal-perküsyon uyumu ile öne çıkıyor. Hammond-davul-üflemeli uyumu eseri bir anda Caz bir eser haline getiriyor. Finalde ise Ulusoy’un Hammond solosu, eseri tamamlıyor. Sözler ve vokaller, şoförün ağzından olanları anlatırken, enstrümanların ortak birliği, anlatılanların duygusunu ve Sahra Çölü’nün mistik yapısını başarılı bir şekilde yansıtıyor.
Yakarçelik, ilk albümde olduğu gibi seçkin bir repertuvar ve Ulusoy’un aranjelerinin yanı sıra müzisyen kadrosunun da kattığı ortamla, kendine özgü yorumuyla bütünleşiyor ve her anlamda farklı bir müziksel deneyim sunan yolculuğunun ikinci durağı olarak başarılı bir çalışmaya imza atıyor.
Yorum Ekle