Müzik

Yıllar içinde değer kazanacak bir ilk albüm : Ufuk Beydemir – Sevda Gibi… 

İlk olarak internete yüklediği bestesi ‘Ay Tenli Kadın’ ile tanınan, bu eserle Sofar’a katılınca daha da bilinir hale gelmeye başlayan Ufuk Beydemir, kendi şarkılarından oluşan ilk albümü ‘Sevda Gibi’yi Zoom Music / DMC etiketiyle geçtiğimiz aylarda dinleyiciyle buluşturdu.

Beydemir’in 11 eserinden oluşan albümdeki düzenlemeler de kendisine ait.

İlk eser ‘Yüreğimdesin’ Canberk Cebecioğlu’nun davulu, Cevdet Berkay Yavuz’un klavyesi ile başlıyor, ardından elektro gitarı ileErgin Kandemirdahil oluyor, Cihan Reşit Köse’nin bas gitarıyla, Mert Kasap’ın perküsyonuyla altyapıyı tamamladığı eserde BeydemirYavuz ile birlikte geri vokal olarak da yer alıyor. Yavuz’un klavyesi esere 1980’li yıllar esintileri veriyor, albüme güzel bir açılış oluyor. Ardından, Beydemir’i tanıdığımız eser ‘Ay Tenli Kadın’ Yavuz’un klavyesiyle başlayan, Derd’Ali’nin santurunun ön planda olduğu, albüm versiyonu ile de sevilecek bir çalışma olmuş, Köse’nin bas gitarı, Kandemir’in elektrosuyla dengeli bir şekilde ilerliyor, Cebecioğlu’nun davulu da bu duygulu havayı destekliyor, orta kısımda Beydemir’in Yavuz ile vokali başarılı.

Üçüncü eser, albüme ismini veren ‘Sevda Gibi’ Yavuz’un klavyesiyle açılıyor, klavyenin ön planda olduğu eserde Özer Arkun’un çellosu da güzel bir renk katıyor. Sonrası Cebecioğlu’nun davulu ve Köse’nin bası da Kandemir’in elektrosu ile giriyor ve Beydemir çift ses vokaliyle başarılı bir performans sergiliyor. Orta kısımda enstrümanların uyumlu birlikteliği eserin duygusunu koruyor. ‘Sevda’ tasvirini başarılı bir şekilde lirik sözlerle yansıtan albümde öne çıkan başarılı çalışmalardan biri. Ardından, ‘Ta-Da’ davul-klavye-bas-elektro uyumuyla başlayan ve Özge FışkınDilhan Şeşen ve Yavuz’un vokalleri eserin hareketli yapısına katkıda bulunuyor ve güzel bir renk katıyor. Kasap da perküsyonuyla altyapıyı tamamlıyor. Ton değişimi eseri canlı tutuyor, albümden sevileceğini ve ilerleyen zamanlarda repertuvarlara gireceğini düşündüğüm eserlerden biri.

Sırada, ‘Öyle Meşk Oldum’, Kandemir’in elektrosunun ön planda olduğu, ardından bas ve elektronun da eseri tamamladığı ve orta kısımda Sinan Cem Eroğlu’nun e-bow ve perdesiz gitarıyla başka bir boyut kattığı, Yavuz’un klavyesinin ara ara 1970’ler esintili renkler kattığı, Beydemir ve Yavuz’un vokallerde de eserin duygusal yapısını güçlendirdiği bir eser. Ardından, ‘Onlara Sor’, bas-elektro-klavye ve davulun uyumunun sert tonlarda başarılı bir orkestrasyon çıkardığı, dinleyiciyi sözleriyle de yakalayan, geri vokallerin de Soul vokalleri hatırlattığı, albümden öne çıkan bir başka eser.

Altıncı eser, ‘Mız Mız’ elektro-bas ve klavyenin davulla uyumu ile açılıyor ve Cebecioğlu’nun davulu, Kasap’ın perküsyonuyla birlikte esere caz tınılar katıyor ve Kandemir’in elektrosu da bu caz tınılarla bir atışma halinde eserin eğlenceli formuna ve sözlerine katkı sağlıyor. Ardından ‘Bir Bilinmez Deryadayız’ Kandemir’in elektrosunun ön planda olduğu, Köse’nin bası ve Cebecioğlu’nun davulunun da desteklediği, Yavuz’un klavyesinin ve geri vokalinin de ara ara duyulduğu, Beydemir’in vokalinin de etkisiyle, eski dönemlerde kaydedilmişçesine bir naifliğe sahip, albümün öne çıkan başarılı eserlerinden biri.

Albüm, ‘İnsanlık’ ile devam ediyor. Yavuz’un klavyesinin ön planda başladığı, ardından elektro-bas ve davulun da dengeli bir şekilde girdiği, slow bir havaya sahip olan eserin orta kısmında Kandemir’in elektro solosu albümü dinleyen dinleyicinin kulağına yerleşecek sololardan biri. Yavuz’un da vokali, Beydemir’in vokali ile birlikte yer almaya bu eserde de devam ediyor. Son kısımda Cebecioğlu’nun davul atağı başarılı. Ardından ‘Hepsi Bu Kadar’ Onurcan Çağatay’ın trampeti ile başlayan ve trampetin ön planda olduğu, Kandemir’in elektrosunun da yer yer ön plana çıktığı, bas-davul ve klavyenin de Kasap’ın perküsyonu ile tamamlayıcı olduğu, hareketli ve sözleriyle de dinleyiciyi yakalayan bir eser, Beydemir’in geri vokali de esere güzel bir renk katıyor.

Son eser, Sofar’da da dinlediğimiz ‘Yasak’ bas-elektro-davul uyumu ile başlayan, Kasap’ın perküsyonunun da klavye ile birlikte ara ara duyulduğu, Beydemir’in lirik sözlerinin de besteyle anlamlandığı, nakarat kısmından itibaren orta kısımda Kandemir’in elektrosunun ön plana çıktığı eser, albüme güzel bir final oluyor.

 

Prodüktörlüğünü Tolga Görsev‘in, idari prodüktörlüğünü de Engin Akıncı‘nın üstlendiği ve Erekli-Tunç stüdyosunda kaydedilen albüm, başlıkta da belirttiğim gibi, Beydemir’in müzik kariyeri için özel bir ilk adım olarak, yıllar geçtikçe bestelerin içindeki naif yapı, Beydemir’in kendine özgü yorumu ile; nasıl eski dönemleri şimdi şarkılarıyla anılıyorsa, gelecek yıllarda da bugünler anıldığında akla geleceğini düşündüğüm bir albüm olmuş.